18 Temmuz 2006
Annemin Fırında Karışık Mücveri ve İlla da Şiir
Selam Dostlarım
keyfiniz umarım yerindedir, benim de keyfim yerinde. Ama çalışmaya başlayıp ta dijital fotoğraf makinesi ve yemek kitabı taksitlerine girince daha keyifli hissedeceğim kendimi. Bazı tsrifler var ki kesinlikle resimle beslenmek istiyor, benim de içimden pek gelmiyor o
zaman tarif yazmak ama bir süre daha böyle yaptıklarımın resmini koyamadan idare edeceğim artık ne yapalım!
Bu arada bütün tarifler fotoğraflık... Resmini koymazsam olmaz demeyebileceğim tarifleri
sizlerle paylaşacağım, bunlardan biri de "Annemin Fırında Karışık Mücveri".
Evet, bu blogta hem tarifler yer alacak hem şiirler, hem sanat hem kitaplar hem de eğitim!
Kısacası hayatı paylaşacağız!
Şimdi annemin tarifini okumaya hazır mısınız, hem çok hafif hem çok lezzetli, suçluluk duymadan yiyebiliyoruz, hafif bir biçimde masadan kalkıyoruz!
Annemin Fırında Karışık Mücveri
Malzemeler: 3 iri kabak (annem Akdeniz Kabağı bulup almış, denedi, çok lezzetli ,bildiğimiz kabaktan farkı pişirince biraz daha yumuşak olması),
2 orta boy havuç,
2 orta boy patates,
1 demet dereotu,
5 dal taze soğan,
2 iri boy kuru soğan,
2 yumurta,
1 küçük çay bardağı sıvı yağ,
1 su bardağı kepekli un,
1 paket kabartma tozu,
1 tatlı kaşığı tuz,
1 tatlı kaşığı karabiber,
2 dilim light beyaz peynir.
Yapılışı:
:) Kabak, havuç, patates ve soğan rendelenir ya da robottan geçirilir.
:) Taze soğan ve dereotu ince ince kıyılır.
:) Beyaz peynir elle ufalanır, tüm malzemeler eklenir ve karıştırılır.
:) Karışım kare ya da oval borcam tepsiye yerleştirilir.
:) 200-220 derecedeki fırında yaklaşık 40 dakika pişirilir.
Sonra da afiyetle yenir, kızartma yapılmadığı için ağır da olmaz!
Bir daha ki buluşmamızda "Annemin Akdeniz Kabağı Dolması" tarifini paylaşacağım sizlerle!
Şimdi, çay ya da kahve eşliğinde Bedri Rahmi Eyüboğlu'ndan "Üç Dil", Ümit Yaşar Oğuzcan'dan da "Yağmur Altında Öpüşmek" adlı şiirleri okumak ister misiniz?
Üç Dil
En azından üç dil bileceksin,
En azından üç dilde,
Ana avrat dümdüz gideceksin,
En azından üç dil bileceksin,
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin,
En azından üç dil,
Birisi ana dilin,
Elin ayağın kadar senin,
Ana sütü gibi tatlı,
Ana sütü gibi bedava,
Nenniler, masallar, küfürler de caba,
Ötekiler yedi kat yabancı,
Her kelime arslan ağzında,
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla,
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın,
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek,
Her kelime bir kat daha artacaksın.
En azından üç dil bileceksin,
En azından üç dilde,
Canımın içi demesini,
Canım ağzıma geldi demesini,
Kırmızı gülün alı var demesini,
Nerden ince ise ordan kopsun demesini,
Atın ölümü arpadan olsun demesini,
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini,
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini,
Ne demesi be,
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin.
En azından üç dil bileceksin,
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin,
En azından üç dil,
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya,
Ne şu ne busun,
Oğlum Mernus,
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Yağmur Altında Öpüşmek
Hava kararmıştı,
Yağmur yağıyordu,
Dudakları sımsıcaktı,
Elleri üşüyordu,
Bir öptüm,
Bir daha öptüm,
Kimseler görmedi öpüştüğümüzü
Yağmurdan başka,
İki gözüm çıksın,
Şimdi ne zaman yağmur yağsa
Utanıyorum...
Ümit Yasar Oğuzcan
Bu arada lütfen blogumla ve yazılarımla ilgili düşüncelerinizi paylaşın benimle olur mu?
Sevgiyle Kalın Dostlarım!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder