22 Mayıs 2017

Haftasonu Misi'yi Özledim

















Merhabalar dostlarım, hafta sonu annişimdeydim. 19 Mayıs tatil günü olduğu için sabahtan yola çıktım, annişime gittim.
Birlikte çay içtik, sohbet ettik, yemek yedik. Annemin yardımcısı da oradaydı. Akşamüstü hep beraber pazara çıktık. Döndük, sohbet ettik.
Cumartesi günü annişim saçımı boyadı, akşamüstü Novada Alışveriş Merkezi'ne gittik, Starbucks'ta kahve içtik, D&R'a gittik, Ümit Aktaş'ın "Diyabet ve Zayıflama Kürleri" adlı kitabını aldım, hemen okumaya başladım, çok beğendim. Okuyucusuyla sohbet eder gibi ve anlaşılır bir dille yazmış. Hemen tatlandırıcıları bıraktım çünkü onlar birer zehirmiş. Ekmeği bütünüyle bırakamam da sabahları bir dilim yerim. Tatlıyı ne zaman bırakırım, ilk fırsatta. Radikal bir değişim rüzgarına kapılmadan önce özlediklerimi yemek istiyorum. Örneğin ramazan pidesini çok özledim. Özlediklerime doyduktan sonra yaşam boyu sağlıklı yaşam için zayıflama kürlerine başlayacağım elbette hem de sandığımdan daha kısa bir zamanda. Benden şimdilik bu kadar dostlarım, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!


Diyabet ve Zayıflama Kürleri

91 günlük Anti-Diyabet Yaşam Programı ile Tip 2 diyabetten kurtul, insülin direncini yen ve kilo ver! Çok satanlar listesinden inmeyen İlaçsız Yaşam, Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi ve Mutluluk Kürleri kitaplarının yazarı Dr. Ümit Aktaş'tan diyabete ve fazla kilolara elveda demek isteyen herkese hediye... Öncelikle size söylenen her şeyi unutarak işe başlayın. Hayat boyu ilaca mahkûm olduğunuzu söylediler. Tip 2 diyabetin iyileşemeyeceğini söylediler. Zayıflamak istiyorsan mutlaka diyetisyene git, dediler. Bunların hepsini unutun. Sizi sağlıklı bir yaşama davet ediyorum. Anahtarı kaybettiğiniz yerde aramanız gerektiğini biliyorsunuz artık. Bu ne demek? Beslenme hataları yüzünden hasta oldunuz, kilo aldınız ve sorunu ancak beslenme modelinizi değiştirerek çözebilirsiniz. Diyabet ve Zayıflama Kürleri ile anti-diyabet beslenme modelinin detaylarını öğreneceksiniz. Diyabet ve kilo kontrolünde büyük önem taşıyan hayati yapıtaşlarını, neler yemeniz, nelerden kaçınmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Bunları yaşamınıza uyarlamaya başladığınızda ise…

 - Kan şekeriniz düzene girecek.
- İnsülin direnciniz kırılacak.
- Kilo vereceksiniz.
- Şeker hastalığının yaptığı tahribatı durduracaksınız.
- Vücudunuza kendini onarması için ihtiyacı olan besinleri vereceksiniz.
- Tip 2 diyabetle el ele yürüyen hastalıklarla aranıza mesafe koyacaksınız.
- Hastalığın sizden çaldığı yaşam enerjiniz geri gelecek
 - Diyabetle yakından ilişkili olan o depresif ruh halinden kurtulacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)


16 Mayıs 2017

Dua

 













  1. Insanların daha merhametli olması için dua ediyorsanız, daha merhametli
    olun.....
  2. Insanların daha hoşgorulu olması için dua ediyorsanız, daha
    hoşgorulu olun..
  3. Insanların daha dürüst olması için dua ediyorsanız, daha
    dürüst olun..
  4. Insanların daha cömert olması için dua ediyorsanız, daha
    cömert olun..
  5. Insanların hayvanlara, çocuklara, evsizlere, yagmur
    ormanlarına, tedavisi imkansız hastalıklara yakalanmış olanlara yeniden yardım
    eli uzatmaya başlamaları için dua ediyorsanız, yeniden yardim eli uzatmaya
    başlayın..
  6. Bu dünyanın daha sağlıklı olması için dua ediyorsanız, daha
    sağlıklı olun..
  7. Bu dunyanın daha barışçıl olması için dua ediyorsanız,
    daha barışçıl olun...
  8. Olması için dua ettiğiniz şeyi olun..

Yağmurdan Kaçarken


Aşkın zaman içinde ne kadar farklı şekiller alabileceğine dair dokunaklı bir hikâye… Üç neslin hikâyesi…

Yirmi bir yaşındaki Joy, 1950’lerde Hong Kong’da yaşarken yakışıklı deniz subayı Edward’la tanışır. Başta bu genç adama âşık olma ihtimali aklının ucundan bile geçmemiştir. Fakat birbirlerinin ruh eşi olduklarını anlayan iki gencin düğün tarihi yirmi dört saat içinde belirlenir. Artık Joy da kocasıyla beraber dünyayı gezmeye başlamıştır ve çok mutludur. Ama evlilik hayatının sandığı gibi olmadığını kısa süre sonra zor yoldan öğrenecektir…

1980’lerde Joy’un kızı Kate, ailesinin yanından gizemli bir şekilde kaçar ve on altı yıl sonra onun kızı Sabine hemen hemen hiç tanımadığı büyükannesi ile büyükbabasını ziyarete gider. Çok geçmeden Kate de aralarına katılır.

Aynı çatı altında yıllar sonra ilk kez bir araya gelen üç kadının keşfedeceği çok önemli sırlar ve gerçekler vardır: Bir anne ile kızı arasındaki sevgi asla tükenmez, aşkın doğası yağmur gibidir ve kadınlar sevdikleri için en büyük zorluklara bile göğüs gerebilir.

 “Annelere, kızlarına ve âşıklara dair derin bir hikâye.”
-Daily Mail-

“Anneler ile kızları arasındaki ilişkinin kitap şekline bürünmüş hali, o kadar ustaca kaleme alınmış… Ayraç olarak mendil kullanabilirsiniz.”
-Elle-

“Duygularınızı bir hız treninden daha fazla değiştirecek.”
-Company-

“Üç güçlü kadının hayata bakış açısı ve ait oldukları nesiller inanılmaz bir ustalıkla resmedilmiş.”
-Hello!-

“Nefes kesici bir aile dramı.”
-Publishers Weekly-

“Jojo Moyes inanılmaz yetenekli bir yazar…”
-Paula McLain-

“Müthiş bir roman; zengin, derin ve harika karakterlerle dolu. Ah şu kadınlar!”
-Anne Rivers Siddons-

“Tadı damağınızda kalacak.”
-Library Journal-

“Moyes’in ince üslubu ve zarif dokunuşlarıyla leziz bir roman.”
-Publishers Weekly-

“Güçlü, gerçekçi ve sevimli.”
-Sunday Express-

“Çok büyüleyici ve dokunaklı bir hikâye.”
-Lesley Pearse-
(Tanıtım Bülteninden)

14 Mayıs 2017

Anneler Günü


Sevgili anneler hepinizin Anneler Günü kutlu olsun. Sevgiler, saygılar.

Bütün Kızlar Toplandık


Merhaba sevgili dostlarım nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben, Misi, annem ve ablalarım hepimiz çok iyiyiz. Geçtiğimiz hafta Cuma gününü iple çektim. Çünkü anneme gidecektim, ablalarımla buluşacaktım. Cuma günü geldi, yola koyuldum veee akşam annemle ablacıklarıma kavuştum. Bütün kızlar toplandık ama yıpranmadık. ;)) Çok güzel iki gün geçirdik. Cuma günü akşamı balkonda doyasıya sohbet ettik. Dün sabah enfess bir  kahvaltı ve kahve faslından sonra Ayvalık'a gittik, çok güzel zaman geçirdik. Gezindik, yemek yedik, çok şirin bir kafede buz gibi bir limonata içtik.
Akşam eve döndük, kahve içiminden sonra Anneler Günü kutlaması için dışarıya çıktık, yemek yedik. Oldukça geç bir saatte evimize döndük. Annişimle Güldal ablamın Anneler Günü'nü kutladık, sohbet muhabbet ve tumba yatak. Bugün yine çok güzel bir kahvaltıdan ve kahve içiminden sonra
yola koyulduk. Uzun ve keyifli bir öğle yemeğinden sonra yine yola koyulduk. Annem ve ablalarım beni evime kadar getirdiler. Aytül ablam hiçbir evimi görememişti, Güldal ablam da bu evimi görememişti. Geldiler, gördüler, çay içtik, gittiler.  Onları yolcu ettikten sonra kendimi öyle kötü öyle yalnız hissettim ki anlatamam. Yoğunluğa alıştıktan sonra yalnızlık öylesine koyuyor ki anlatamam. Bu arada annem beni aradı az önce, Edremit'teki Novada Alışveriş Merkezi'ne gitmişler, Gratis'e girmişler. Veee annem D&R açıldığını müjdeledi bana, havalara uçtumm!


Ablamlar da yarın öğleyin İstanbul'a dönüyorlar. Güldal ablamı sekiz aydır, Aytül ablamı da bir buçuk yıldan daha uzun süredir göremiyordum, ikisini de çok çok özlemiştim. Bizde durum bu, yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

6 Mayıs 2017

Yeniden Çatal



Merhaba dostlarım, nasılsınız? Ben ve Misi iyiyiz. Son zamanlarda yeni bir tarif uygulamadım bu nedenle çatalı yeniden yayımlamaya karar verdim. Tarife geçiyorum.
125 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı mahlep
  • 1 paket kabartma tozu
  • 2,5 su bardağına yakın un
  • Üzeri İçin:
  • Yumurta sarısı
  • Çörek otu


  • Derin bir kaba 125 gr tereyağı koyun. Üzerine 1 çay bardağı sıvıyağ, 2 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı toz şeker, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 yemek kaşığı sirke ve 1 tatlı kaşığı mahlep ekleyin. Eliniz ile güzelce karıştırın. Daha sonra azar azar 2,5 su bardağına yakın un koyup, ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.Pastane usulü çatal kurabiyeler piştikten sonra fırından çıkartıp, soğumaya bırakın. Daha sonra servis edebilirsiniz.
    Afiyet olsun!
    Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

    Kız Arkadaşım ...


    Dünyaca ünlü Kore draması My Girlfriend is a Gumiho’nun romanı şimdi Türkiye’de 500 yıl sonra hapis hayatından kurtulan inanılmaz güzellikteki Dokuz Kuyruklu Tilki ile sorumluluk sahibi olmaktan yoksun dublör adayı Cha Dae Woong'un romantik-komedi tadındaki hikâyesi...Samsingak Tapınağı'ndaki resme hapsedilmiş olan Dokuz Kuyruklu Tilki'nin mührünü farkındolmadan kıran Cha Dae Woong, dağın derinliklerindeki bir uçurumdan yuvarlanıp ciddi bir şekilde yaralanır. Hapsedildiği resimden kurtulan Gumiho, değerli tilki boncuğunu Dae Woong'a vererek onun hayatını kurtarır.Fakat efsaneye göre insanların ciğerini yiyen Dokuz Kuyruklu Tilki'nin kendisini öldüreceğine inanan Dae Woong ondan kurtulmanın yollarını ararken ikisi için de efsanedeki gibi gerçekleşmesi mümkün olmayan bir aşk başlar..
    (Tanıtım Bülteninden)

    3 Mayıs 2017

    Pasifik Bulvarı


                      

    Sevgili okur, Her ne kadar bunu söylemekten hicran duysam da sevgili şerifimiz Troy Davis aşkta hayal kırıklığı yaşıyor, hem de kasabaya dönen ve artık birlikte olmamaları için hiçbir sebep kalmayan eski sevgilisi Faith sebebiyle. Bir yerde bir yanlış anlaşılma olsa gerek. Yetmezmiş gibi kasaba kırsalında bir mağarada insan kemikleri bulunuyor, Faith’in evine birileri izinsiz giriyor, üstelik bir kere de değil. Anlayacağınız bizim Şerif Troy’un işi başından aşkın. Bana gelince, kemoterapiye devam ediyorum. Olaysız gün geçmeyen küçük kasabam sağ olsun, aklımı meşgul edecek bir sürü yeni gelişme var. En iyisi Pasifik Bulvarı 92 numaradaki Troy’un evinde buluşalım da ne var ne yok anlatayım. Acele edin. -Olivia Lockhart-Griffin Cedar Cove, Washington- “Hiç kimse kadın karakterleri Debbie Macomber kadar doğal anlatamaz.” -Bookbrowser Reviews- “Arkadaşlığın önemi hakkında cezbedici bir masal gibi.” OK! “Duygusal, içinizi ısıtan ve son derece eğlenceli bir okuma deneyimi.” -Closer.-
    (Tanıtım Bülteninden)

    * Uzun süredir Debbie Macomber'in Cedar Cove romanını bekliyordum,çıkmış. En kısa sürede edineceğim hayırlısıyla!

    2 Mayıs 2017

    En Bi Sevdiğim Ay


    Merhaba sevgili dostlarım, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben de iyiyim, hafta sonu Akçay'da idim. Moral depoladım ve dün akşam döndüm. Annem de iyi, Misi de iyi.
    Bugün bu güzel eve taşınalı tam bir yıl oldu, tiramisu yiyerek yıldönümü kutlaması yaptım.
    Dilerim en kısa zamanda kendi evim de olur, kendi evime de taşınabilirim.
    Bu arada benim en sevdiğim ay bu ay, ilkbahar iyice kendini hissettiriyor, havalar ısınıyor. Haziran ayını çok seviyorum, yaz geliyor, okullar kapanıyor. Seminer başlıyor, bitiyor. Tatil başlıyor. Temmuz ayını çok seviyorum okula dönüş için henüz iki ay var. Sevinç sarhoşluğu yaşıyorum.  Ağustos ayı tatilin finaline az bir zaman kalıyor, hüzünleniyorum.
    Zamanı yavaşlatmak istesem de Eylül geliyor, seminerlerdi, okulların açılmasıydı derken telaş başlıyor. Derken zaman hızla akıyor ama bana akmıyor gibi geliyor. Kasım ayı geliyor, doğum günüm, Öğretmenler Günü derken yeni yıl geliyor. Sömestr tatili başlıyor. Daha sonra 23 Nisan hazırlıkları başlıyor. 23 Nisan bitiyor. Mayıs ayı geliyor. Yaz tatiline az bir zaman kalıyor. Okullar tatile giriyor, seminerler başlıyor. Seminerler bitiyor, biz öğretmenlerin tatili başlıyor. Zaman büyük bir hızla akıp gidiyor, okullar açılıyor.
    Hayat bu tekrarlayan döngüden ibaret. Şimdi okulların kapanmasına 6 hafta kaldı. Seminerler ile birlikte sekiz hafta. Sonra güzelim yaz tatili başlıyor. Ve ben mutluyum.
    Mutluluğum, hepimizin mutluluğu daim olsun! Sevgili dostlarım yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

    * En sevdiğim çiçek ortancadır, mutlu çocukluğumdan bana kalan. Anneannemlerin bahçelerinde ortancalar ekiliydi, çok çok güzeldi. Hiç unutamam!








    Stres Yönetimi


    Hayatı güzelleştirmek ve sağlığımızı korumak için bireysel çabalarımızı hiçbir zaman elden bırakmamamız gerekir. İş hayatından yansıyan stresler o kadar geniştir ki bu stresleri sağlığı tehdit etmeyecek düzeye indirmek kaliteli bir yaşam sürdürebilmemiz için kaçınılmazdır. Arabamıza, evimize, eşyalarımıza gösterdiğimiz aşırı özeni, niçin daha kaliteli, sağlıklı ve verimli bir yaşam sürdürmek için göstermiyoruz? Günümüzde stres, artık yediden yetmişe herkesi ilgilendiren bir problem haline gelmiştir. Kaynağı ne olursa olsun herkes iş hayatında ya da günlük yaşamında strese maruz kalmaktadır. Maruz kalınan bu stres, örgütleri, kurumları, işletmeleri ve ülkeleri ekonomik açıdan, bireyleri ise fiziksel-duygusal-zihinsel açıdan olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Sanayileşme yönünde hızla ilerleyen ve refahı toplumun tüm kesimlerine yayma çabasında olan bizim gibi ülkelerde stres, insan sağlığını, başarısını ve mutluluğunu etkilemekte ne yazık ki onarılamayan ciddi zararlar vermektedir.

    Stres ve tükenmişlik bireyleri, aileleri, grupları, örgütleri ve genelde tüm toplumu bir hastalık gibi etkilerken bu fenomenlerle mücadele edebilmenin geçerli ve güvenilir yollarını da üretmek zorundayız.

    Bu kitap okuyucuya, hayatını çevreleyen ve çoğunlukla olumsuz olarak atfedilen stres ve tükenmişliğin anlaşılmasında ve yönetilmesinde önemli bir çerçeve çizerken, aynı zamanda stres ve tükenmişlikle mücadelede, güncel literatür bilgileri ışığında temel ipuçları vermektedir.