30 Aralık 2013

Mutlu Yıllar


Sevgili dostlarım tüm dostlarınızla mutlu, umut dolu, sağlıklı, keyifli, neşe dolu nice yıllar geçirmeniz dileğiyle!
Yeni yılınız kutlu olsun!

29 Aralık 2013

Yeni Yıl Bereketi

Sevgili dostlarım merhaba! Annem beni kırmadı, yeni yıl bereketli olsun diye aşure yaptı. Bana da bu güzel aşurenin resmini çekip tarifiyle birlikte bloga koymak düştü.Aslında tarifi daha önce de vermiştim. Ama arşivimi henüz istediğim gibi oluşturamadım. Bu nedenle tarifi bir kez daha vermek durumunda kaldım. Sömestr tatilinde blogumun üzerine düşmeyi düşünüyorum. Olmadı yazın bol bol zamanım olacak diye düşünüyorum. İşim çok (arşiv için) sabırlı olmam gerekiyor.  Her neyse tarife geçiyorum dostlarım!

Malzemeler:

2 su bardağı nohut,

2 su bardağı kuru fasulye,

3 su bardağı buğday,

1 su bardağı pirinç,

1 kg toz şeker,

3 çorba kaşığı gül suyu,

25 adet kuru kayısı,

10 adet kuru incir,

½ su bardağı kuru üzüm,

1 ayva,

1 portakalın kabuğu,

Üzerini Süslemek İçin:

2 nar,

1 su bardağı ceviz veya fındık,

1 su bardağı badem

1 çorba kaşığı bal (Annemle "Mucize Lezzetler" programında izledik, Refika, aşure yaparken bal kullandı. Bal, 41 çeşit eklemek anlamına gelirmiş. Arılar çiçekten çiçeğe konuyor malum)

Yapılışı:
1- Akşamleyin ayrı ayrı tencerelerde nohut, fasulye ve buğday ıslatılır.


2-Sabah, nohutun, fasulyenin ve buğdayın ıslatma suları dökülür, yeterince su konularak ayrı ayrı haşlanır.

3-Yaklaşık bir buçuk saat sonra nohut, fasulye ve buğday suları ile birlikte aşure tenceresine konur,
kaynamaya bırakılır. Üçü birden kaynamaya başlayınca suyuna bakılır, gerekirse bir bardak kadar sıcak su konulur. Pirinç ilave edilir.

4-Kuru üzüm konur. Sayılı olarak, kesmeden incir ve kayısı konur, arada sırada karıştırılır, kaynamaya bırakılır. Yaklaşık 20 dk. sonra tane ile konulan kayısı ve incirler delikli kepçe ile çıkartılır. Bir tabağa alınır.

5- Küçük küp biçiminde doğranmış portakal kabuğu ve kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış ayva aşure tenceresine eklenir. 20-25 dk. daha kaynamaya bırakılır.
Dibinin tutmaması için arada karıştırma işlemini unutulmaması gerekir.

Not: Nohutlar iyice yumuşayınca aşurenin pişmiş olduğunu anlayabiliriz.

6- Suyu, gözle görülür biçimde helmelenmiş ise toz şeker ve gül suyu ilave edilir. İyice karıştırılır, 5 dk. sonra altı kapatılır ve aşure kaselere bölüştürülür.

7- Kaselere boşaltılan aşuremiz ılındıktan sonra üzeri ceviz ya da fındık,  badem, nar, ince ince kıydığımız incir ve kayısı ile süslenir.

Not: Bütün olarak aşurenin içine konulan, çıkarılan kayısı ve incirler aşurenin renginin kararmasını önler.

Afiyet Olsun!

Yeniden görüşünceye dek dostça kalın dostlarım!

25 Aralık 2013

Büyükannemin Sandığı


İki kız kardeş, yürek parçalayan sırlar ve daha fazla gizli kalamayacak bir geçmiş…

Böyle her mevsim güzel gelecek sana İster yazın yeryüzü yeşillere bürünsün; İster şakısın kızılgerdan karların arasında, Yosun tutmuş elmanın çıplak dalı üstünde, Damlarda eriyen sazlar tüterken Güneşe karşı; ya da saçaklardan dökülürken usulca, Yalnız deli rüzgârlarda ses veren damlalar, Yahut asarken ayaz gizli marifetiyle, Suskun sarkıtlara sarıp o damlaları, Şu mahzun Aya karşı, parıl parıl sessizce.
Samuel Taylor Coleridge, Gece Yarısı Ayaz Ve sessizce geçecek yılların içinden üç kuşak kadının samimi hikâyesi. Büyük umutlara gebe topraklardan, ruhsuz şehirlerin tanıdık yalnızlığına uzanacak bir ailenin tarihi. Geçmiş bugünün aynasına yansırken küçük kızlar büyüyecek, genç kadınlar ihanet edecek ve büyükanneler pişmanlıklarıyla yüzleşecek. Büyükannemin Sandığı son sayfayı çevirdikten sonra da uzun süre sizinle kalacak…

"Baş döndürücü ve aklınızdan çıkmayacak kadar çarpıcı… Webbin maharetli ve akıcı dili sayesinde elinizden düşüremeyecek ve kitap bittikten sonra hissettiğiniz duyguları asla unutamayacaksınız."
-Booklist-

"Akıcı ve akılcı bir kitap. Okumaya ara veremeyeceksiniz."
-Historical Novels Review-

"İhanetin akıldan çıkmayacak öyküsü."
-Woman and Home-

"Sürükleyici, nefis bir dram."
-Good Housekeeping-

"Webb üç kuşak kadının keder dolu hayat yolculuğunu kalp kırıklıkları, ustalıkla çizilmiş karakterler ve kolay kolay unutulamayacak bir öyküyle anlatıyor. Son derece dokunaklı ve ilgi çekici."
-M. L. Malcolm-
(Tanıtım Bülteninden)

24 Aralık 2013

Soğuk Kahve


Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.

İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak.
Kahraman Tazeoğlu

Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet.
Ertürk Akşun

Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi?

Bir kadını zorlayan bir soru olabilir.

Çikolata mı ben mi? sorusu kadar olmasa da zorlar.

Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız.

Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var.

Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller.

O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde...

Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.

18 Aralık 2013

Herkes Beğendi

 
Sevgili dostlarım merhaba! Bugünkü yemeğin bir öyküsü var. Aslında her yemeğin bir öyküsü var.
Uzun yıllar önce babam kalp krizi geçirmiş, evde dinleniyordu. Ben de evdeydim, sömestr tatiliydi sanıyorum.
Ünlü sanatçı Can Etili bir gündüz programına katılmış, bu yemeğin tarifini vermişti. Herkes bu yemeği beğendiği için yemeğin adı da herkes beğendi olmuş. Özetle tarif Can Etili'den. Ama adını biz mi koyduk yoksa adını mı koruduk o kadarından emin değilim. Çok pratik bir tarif. Babamla ben, annem eve gelince yemeği tarif ettik, annem de denedi.
Biz ailece bu yemeği çok sevdik.
2 kişi için yarım kilo ıspanak kullanılabilir. Ispanak soğanla kavruluyor, tuz arzu edilirse pul biber ekleniyor.
Daha sonra bildiğimiz klasik köfte yapılıyor, simit köfte (halka)  haline getirilip ıspanağın üzerine yerleştiriliyor. Kaç tane köfte varsa her birinin içine birer tane yumurta kırılıyor. Orta dereceli fırında 20-25 dk.  yani yumurtalar olana dek pişiriliyor. Zaten yumurtalar pişince köfteler de pişmiş oluyor.
Afiyetle yeniyor!
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!





16 Aralık 2013

Ispanaklı Muffin


Sevgili dostlarım, merhaba! Keyfimin yerinde olduğunu belirtmek isterim. Siz nasılsınız?Sizin  keyfinizin de yerinde olduğunu umut ediyorum!
Veee çok pratik bir tarifi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hem pratik hem leziz! Annem tadına baktı ve beğendi!
Annem beğendiyse emin olun sizler de beğenirsiniz! Bu tarif Turkcell hanımlar klübünden cep mesaj olarak geldi.
Tarife geçiyorum.
Malzemeler
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı süt
4 çay bardağı un
Kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
200 gr doğranmış ıspanak
Yapılışı: 
2 yumurtayı mikserle beyazlaşıp köpürene kadar çırpın. İçine yağı, sütü, unu, kabartma tozunu, tuzu ekleyip biraz daha karıştırın. Ispanağı ekleyip hamuru muffin kalıpların yarısına gelecek kadar boşaltarak 180 C fırında pişirin. Sıcak olarak servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun!
Yeniden görüşünceye sevgiyle, dostça kalın!




13 Aralık 2013

Aşk Adında Hayat


Gerçek aşkı bulmak mı, yoksa ondan kaçmak mı daha kolay?

Teeny Templeton, sonunda kaderin ona da güldüğünü düşünmektedir. Evlenecektir, kendi düğün pastasını kendisi yapacaktır ve o sıkıntılı geçmişini ardında bırakacaktır. Ta ki nişanlısını kendi evlerinin şeftali bahçesinde iki kadınla yakalayana kadar… Hem de çırılçıplak bir haldelerken...

Bu skandalın ardından düğünleri iptal olur. Ne var ki Teenynin başına gelenler bununla sınırlı kalmayacaktır. Nişanlısı bu olaydan birkaç gün sonra ölü bulunur ve herkes Teenynin suçlu olduğunu düşünür.

Tek umudu, artık başarılı bir avukat olan ilk aşkı Coop OMalleydir. Ancak onunla yüzleşmek demek, geçmişle de yüzleşmek anlamına gelmektedir. Peki, Teeny başına gelenlere rağmen kalbinin sesini dinleyip karşısındaki bu adama yeniden güvenebilecek midir?
Sıkıntıların bir şekilde güzelliklere yol verdiğini gösteren Aşk Adında Hayat, eğlenceli dili, müthiş kurgusuyla kalbinizi fethedecek.


Mart Menekşeleri


Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir...

Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez.

Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adasında geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder.

Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir...

Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman… İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülüne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.

"Aşk, tarih ve gizem… Daha ne olsun? Mart Menekşeleri, geçmişimizin er ya da geç sürprizlerle karşımıza çıkacağını hatırlatan muhteşem bir roman."
Jodi Picoult

"Tarih, gizem ve aşkın mükemmel bir karışımı… Bu romanı elinizden düşüremeyeceksiniz."
Library Journal

6 Aralık 2013

Yeni Yıl Etkinliği


Merhaba sevgili dostlarım, nasılsınız? Dilerim iyisinizdir.  Ben de iyiyim, dün annem geldi, keyfim fazlasıyla yerinde!
Dostlarım, ben yeni yıl ile ilgili olarak bir etkinlik düzenlemek istedim. Nasıl mı? Bizlere yeni yılda gelen hediyeleri bloglarımızda paylaşalım diyorum. Yani çok özel olmayan, paylaşmayı uygun bulduğunuz hediyeleri paylaşalım! Dilerseniz etkinlik resmini kaydedin, blogunuzda paylaşın. Paylaşımlarınızı benimle de paylaşırsanız çok mutlu olurum!
Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın!

3 Aralık 2013

108


Sevgili dostlarım merhaba! Aslında 100. yazımla blog yaşamımda dalya demiş oldum ama 108. yazı benim için rekor oldu! Neden mi? 2008'de 92, 2009'da da 103 yazı yayımlamışım ama karamsarlıkla, mutsuzlukla, umutsuzlukla, diplerde dolaşarak yazmışım. Bu senenin ayrıcalığı nedir? Sorunsuz,dertsiz, umutlu, keyifli ruh hali ile yazdım yazılarımı. Bu nedenle çok mutluyum!
Siz dostlarımla birlikte nice keyif dolu, umutlu, keyifli paylaşımlara! Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

2 Aralık 2013

Deniz Feneri Yolu


Her kadının bir hikâyesi vardır...

Sevgili Okur.
Henüz beni tanımıyorsun. Fakat bu durum birazdan değişecek çünkü seni evime, yaşadığım yere davet ediyor; ailem, arkadaşlarım ve komşularımla tanışmanı istiyorum. Gel hadi, hikâyelerimizi öğren, hatta belki sırlarımızı da...

Yolunuzun kesiştiği her insanın az veya çok hayatınıza bir şey kattığı gerçeğini bilirsiniz. İnsan ilişkileri üzerine özellikle eğilen, hayatın içinden seçtiği olaylardan yola çıkarak yazdığı romanlarıyla geniş kitlelerin beğenisini kazanan Debbie Macomber, bu kez yeni karakterlerin birbirilerine geçmiş hikâyeleriyle karşınıza çıkıyor. Hiç bilmediğiniz ama tanımaktan büyük keyif alacağınız bu insanların yaşamlarına dahil olurken kimi zaman sevinecek, kimi zaman üzülecek, şaşırtıcı olaylara tanık olurken çoğu zaman heyecanlanacaksınız.

"Debbie Macomberın, büyüleyici kalemiyle duyguları harekete geçirme konusunda özel bir yeteneği var. Cedar Cove serisi bunu bir kez daha doğruluyor."
-Publishers Weekly-

"Debbie Macomberın yeni serisi Cedar Cove için harikulade bir başlangıç. Serinin ilk kitabı Deniz Feneri Yolunda karşınıza çıkan karakterlerle dost olmaya, kendinizi onlardan biri gibi hissetmeye hazır olun."
-Reader to Reader-

"Gerçek hayattan esinlenerek yazdığı romanlarıyla tanınan Macomber, etkileyici karakterlerden oluşan yeni serisi Cedar Coveda insan ilişkilerinde yaşanabilecek her tür sorunu aşk, umut ve hoşgörüyle buluştururken okuru adeta büyülüyor."
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)

1 Aralık 2013

Minik Canlar

Sevgili dostlarım, minik köpecik öyle mahzun bakıyor ki içim parçalanıyor, ne olur bir heves aldığımız minik canları terk etmeyelim! Bakamayacaksak almayalım, aldıysak ta sorumluluğumuzu bilelim! Onların da ruh sağlıkları var, lütfen sağlıklarından, ömürlerinden çalmayalım!

29 Kasım 2013

Şans Bilekliği



Rüzgarla Gelenin yazarından yüreklerde iz bırakacak yepyeni bir hikâye...

Bu sıcacık, eğlenceli ve içtenlikle anlatılmış öyküde eski yaşamını tamamen bir kenara bırakan ve ilk kez kendini keşfetmeye çalışan unutulmaz bir kadın bulacaksınız.

Uzun zamandır obeziteyle mücadele eden Stevie Barrett, neredeyse hayatını kurtaracak bir operasyon geçirmek üzere, tekerlekli sandalye eşliğinde ameliyathaneye götürülür. Operasyonun ardından hırıldamadan yürümeyi başarabilen, kendi kendini iyileştirmek için bir bahçe yetiştiren ve tahtadan muhteşem sandalyeler yaparak onları boyayan yepyeni bir Stevie doğar.

Fakat hayatında değişen onca şeye rağmen, aynı kalan ufak birkaç detay vardır. Stevienin utangaçlığı, yakasını bırakmaya pek niyetli değildir. Bu nedenle, yakışıklı komşusuna duyduğu ilgiyi gizlemek zorundadır. İşler tıpkı onu küçük bir kızken yanına alan ailesinde olduğu gibi, çalışmakta olduğu hukuk bürosunda da yolunda gitmemektedir. Üstelik bir zamanlar en iyi arkadaşı olan kişi, verdiği kilolar yüzünden kendisine farklı davranmaya başlamıştır.

Stevienin yeni hayatında karşılaştığı en zorlu mücadele kendisini tanımayı öğrenmek olacaktır. Kendisinin aslında kim olduğu, kim olmak istediği ve eski Stevienin bu günlere nasıl geldiği hakkında şaşırtıcı cevaplarla karşılaşmaya başlayacağı bu içten ve eğlenceli yolculuk sizleri bekliyor.


"Sayfaları yeni edindiğim arkadaşlarımla vakit geçirir gibi çevirdim."
-One Book at a Time-

"Kitap hakkında yazılanlar, hatta yazarın kendi betimlemeleri bile, bir kitabın nasıl aynı anda hem hayat dolu ve eğlenceli, hem de ürkütücü olabileceğini açıklamakta yetersiz kalıyor."
-Publishers Weekly-

"Şans Bilekliği, yürek burkan şizofreni gerçekliğinin yanında okuyucusuna sunduğu sevgi ve neşe ile ruhunuzu aydınlatacak."
-The Crowded Leaf-

"Hayatın birçok yönüne değinen, güçlü bir hikâye."
-Fresh Fiction-
(Tanıtım Bülteninden)

Sevgilimden Son Mektup


En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var.
Seni her zaman seven ve bu ona zarar verse de hep sevecek olan bir adam...

1960. Jennifer Stirling zengin kocasının servetiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olduğunu zannetse de bir gün ondan her şeyi arkasında bırakıp kendisiyle gelmesini isteyen bir adama âşık olur. Hayatında ilk defa tutkuyu hisseden Jenniferın önünde iki seçenek vardır: Ailesine ihanet etmek ya da aşkının peşinden gitmek...

2003. Gazetecilik kariyerinde zirveye yükselmek isteyen Ellie Haworth ünlü ve karizmatik bir yazarla ilişki yaşamaktadır. Aslında çok mutlu olması gerekirken sevdiği adamın başka bir kadına ait olması Ellienin hayatını ve tercihlerini gözden geçirmesine yol açar. Bundan böyle ya eksik bir sevgiye razı gelecek ya da kendini korkusuzca gerçek aşkın kollarına bırakacaktır...

Bir gün Ellie, gazete binasının tozlu arşivinde 1960lardan kalma aşk mektuplarına rastladığında iki kadının hayatı beklenmedik bir biçimde kesişir. Acı bir aşk hikâyesinin eksik parçaları bir araya gelirken Jennifer ve Ellienin hayatı geçmiş, gelecek ve günümüzle tekrar şekillenir.

"Size aşk cümleleri yazdıracak bir roman..."
-Glamour-

"Modern ancak tüm zamanları aşan bir kitap. Ölümsüz bir aşka sımsıkı tutunanların hikâyesi..."
-Leila Meacham-

"Tutku denizinde yüzmek istiyorsanız Sevgilimden Son Mektup kendinize vereceğiniz en güzel hediye olacak."
-Sunday Herald-
(Tanıtım Bülteninden)

26 Kasım 2013

Perşembeleri Parkta


Âşık olmak için asla geç değildir.

Bir anda evliliği sonbahar yaprakları gibi sararıp solmaya başlayınca ilkbahara olan inancını kaybeden bir kadın...

Ve onun kalbinde yeniden çiçekler açtıran bir adam...

Ve her sonbaharın ardından gelen ilkbahar

Otuz yıllık kocası birdenbire yataklarını ayırmaya karar verdiğinde Jeanie, sabırla her şeyin düzelip kocasının eski haline gelmesini bekler. Ancak on yıl geçmesine rağmen ne bir şey düzelmiş ne de Jeanie kocasından bir açıklama alabilmiştir. Hayatının renkli geçen tek kısmı, torunu Ellieyi parka götürdüğü perşembe günleridir.

Bir gün orada Ray isminde bir adamla tanışır ve arkadaşlıkları zamanla aşka dönüşür. Jeanie çok geç yakaladığı bu aşk için herkesi karşısına alıp yeni bir hayata başlamak ile aşırı kontrolcü kocasıyla huzursuz ama güvenli evliliğine devam etmek arasında bir karar vermek zorunda kalacaktır.

"Hilary Boyd tükenmiş bir evliliğin ve çiftleri birbirine bağlayan bağların dokunaklı bir portresini çiziyor."
-Chicklit Club-

"Çok hassas ve ilgi çekici bir aşk hikâyesi... Boyd aile yaşamını gözlemlemekte çok başarılı ve oldukça esprili bir dili var. Ancak ailelerin birbirlerine karşı inşa ettikleri iskeleti nasıl yıktıklarını anlatırken yeteneğinin zirvesine ulaşıyor."
-The Daily Mail-

"İnsana dünyadaki her şeyi bir kenara bırakıp gerçek arzularının peşinden gitmeyi öğreten Jeanienin hikâyesi, hem bekâr hem de evli kadınları cezbedecek."
-Bestchicklit-
(Tanıtım Bülteninden)

25 Kasım 2013

Aşure Zamanı


Sevgili  dostlarım merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir umarım keyfiniz yerindedir. Ben iyiyim, dün Öğretmenler Günü'm sevdiklerim tarafından kutlandı. Annem dün aşure yaptı. Aşure denince akla gelen ilk isim annemdir! O derece mütevaziyim yani ;))
Tarife geçelim mi dostlarım?
Malzemeler:

2 su bardağı nohut,

2 su bardağı kuru fasulye,

3 su bardağı buğday,

1 su bardağı pirinç,

1 kg toz şeker,

3 çorba kaşığı gül suyu,

25 adet kuru kayısı,

10 adet kuru incir,

½ su bardağı kuru üzüm,

1 ayva,

1 portakalın kabuğu,

Üzerini Süslemek İçin:

2 nar,

1 su bardağı ceviz veya fındık,

1 su bardağı badem

1 çorba kaşığı bal (Annemle "Mucize Lezzetler" programında izledik, Refika, aşure yaparken bal kullandı. Bal, 41 çeşit eklemek anlamına gelirmiş. Arılar çiçekten çiçeğe konuyor malum)

Yapılışı:
1- Akşamleyin ayrı ayrı tencerelerde nohut, fasulye ve buğday ıslatılır.

2-Sabah, nohutun, fasulyenin ve buğdayın ıslatma suları dökülür, yeterince su konularak ayrı ayrı haşlanır.

3-Yaklaşık bir buçuk saat sonra nohut, fasulye ve buğday suları ile birlikte aşure tenceresine konur,
kaynamaya bırakılır. Üçü birden kaynamaya başlayınca suyuna bakılır, gerekirse bir bardak kadar sıcak su konulur. Pirinç ilave edilir.

4-Kuru üzüm konur. Sayılı olarak, kesmeden incir ve kayısı konur, arada sırada karıştırılır, kaynamaya bırakılır. Yaklaşık 20 dk. sonra tane ile konulan kayısı ve incirler delikli kepçe ile çıkartılır. Bir tabağa alınır.

5- Küçük küp biçiminde doğranmış portakal kabuğu ve kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış ayva aşure tenceresine eklenir. 20-25 dk. daha kaynamaya bırakılır.
Dibinin tutmaması için arada karıştırma işlemini unutulmaması gerekir.

Not: Nohutlar iyice yumuşayınca aşurenin pişmiş olduğunu anlayabiliriz.

6- Suyu, gözle görülür biçimde helmelenmiş ise toz şeker ve gül suyu ilave edilir. İyice karıştırılır, 5 dk. sonra altı kapatılır ve aşure kaselere bölüştürülür.

7- Kaselere boşaltılan aşuremiz ılındıktan sonra üzeri ceviz ya da fındık,  badem, nar, ince ince kıydığımız incir ve kayısı ile süslenir.

Not: Bütün olarak aşurenin içine konulan, çıkarılan kayısı ve incirler aşurenin renginin kararmasını önler.

Afiyet Olsun!

Yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!

24 Kasım 2013

Baş Öğretmen


Baş öğretmen Atatürk'ü saygıyla anıyor, nezdinde tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum!

21 Kasım 2013

Evdeki Hesap

Sevgili dostlarım merhaba! Evet, sabah uyanınca karşılaştığım manzara buydu. Hayatımda ilk kez böyle bir manzarayla karşılaştığım için şok oldum, gittim annemi uyandırdım.  İpad'imle resmini çektim, görüntüyü Aytülcüm'e gönderdim (ipad'i bana Aytülcüm doğum günümde hediye etti, çok  minnettarım). O da çok şaşırdı. Hemen müdür yardımcımız İlhan Bey'i aradım, evde beklememi söyledi. Sonra müdür beyle, stajerimle, Şenay hanımla görüştüm. Bizim orada oturan diğer öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerim de okula gidememişler. Bugün için mazeret izni kullanmış oldum. Ben okuldan çıkıp eve döndükten sonra çayımızı içip bir şeyler atıştırıp güya annişimle pazara gidecektik. Evdeki hesap çarşıya uymadı, pazar yalan oldu! Evde zorunlu olarak dinleniyoruz, şimdilik durum bu.
Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

15 Kasım 2013

Doğum Günüm

 
Sevgili dostlarım merhaba! Bugün benim doğum günüm, 42'yi bitirdim, 43'e girdim! Hepimize mutlu yıllar diliyorum! Sevdiklerimizle nice sağlıklı, umut dolu yıllara!
Bugün İstanbul'dan annem geldi, hediyelerimi de beraberinde getirdi! Benden mutlusu yok, anneme kavuştum!  Hediyelerime kavuştum! Kitaplarıma kavuştum, hava yağmurlu, çay eşliğinde ne güzel kitap okunur!
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın!










10 Kasım 2013

Saygıyla Anıyoruz


Ata'm, seni çok seviyoruz ve saygıyla anıyoruz! Gözlerindeki gölge beni hüzünlendiriyor. Senin açtığın yolun yolcusuyuz!

Pireneler'deki Şato


Stein ve Solrunn birlikte oldukları 70li yıllardan bu yana görüşmemişlerdi. Bir gün 30 yıl önce kaldıkları otelin ahşap balkonunda karşılaştılar. Otuz yıl önce başlarından geçen sarsıcı bir olay, sonunda ayrılmalarına neden olmuştu. Bu olayı aralarında bir sır olarak saklamaya karar vermişlerdi. İkisinin dünya görüşleri farklı olduğu için bu sırra bakışları da farklıydı.

Karşılaşmaları bir tesadüf müdür?

Bilim dünyayı açıklamaya yeter mi?

Dünyayı yöneten başka güçler var mıdır?

Sofienin Dünyasının yazarı Gaarderin yeni romanı Pirenelerdeki Şato, dünyayı anlamaya yönelik felsefi sorularla örülmüş bir aşk hikâyesi.
(Tanıtım Bülteninden)

6 Kasım 2013

Ateşböceğinin Şarkısı



Ateşböceğinin unutulmaz hikâyesi devam ediyor...

Uzun zaman önce, hayatımın en kötü gecesinde Ateşböceği Yolu denen kapkaranlık bir sokakta yapayalnız yürürken ruhuma dokunan biriyle karşılaştım.

O gün bizim başlangıcımızdı. Aradan otuz yıl geçti... Tully ve Kate. Sen ve ben dünyaya karşı. Seninle sonsuza dek dost kalacağız.

Ama her hikâyenin bir sonu vardır, değil mi? Bir şekilde yola devam etmen gerekir.

Geçmişi yaralarla dolu Tully...
Fedakârlığıyla etrafına ışık saçan Kate...
Onların dostluğunu ölüm bile bozamaz.


"Ailesi için büyük bir savaş verenlerin hikâyesi... Ateşböceğinin Şarkısı sizi çok şaşırtacak."
-Publishers Weekly-

"Derin ve etkileyici karakterlerin olduğu duygu dolu bir roman..."
-Wisconsin Book Watch-

"Fedakârlığı, sevgiyi ve affetmeyi Kristin Hannah kadar güzel anlatabilen başka bir yazar yok."
-Kristine Huntley-
(Tanıtım Bülteninden)

Böğürtlen Kışı


"Canım Danielım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Danielı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Danielın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Verayla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

4 Kasım 2013

Benim İlham Perim
















Merhaba, evet sevgili dostlarım, benim ilham perim biricik kızım Misi! Kimi zaman öyle bebeksi, masum pozlar veriyor ki fotoğrafını çekmemek mümkün olmuyor! Çok seviyorum öyle ki dünyalara değişmem! Allah ömrünü sağlığını versin! Allah tüm sevdiklerimize sağlıklı ömürler versin!

30 Ekim 2013

Alman Pastası


 Sevgili dostlarım merhaba! Geçen sefer Güldal ablamın yaptığı Alman pastasını tarifiyle yayımlamıştım. Şimdi de benim yaptığım pastayı sizlerle paylaşıyorum. Tarif aynı, hatırlatma yapmak amacıyla yeniden yer verdim.
Benim Alman pastam, kalıbı büyük olduğu için ince oldu, ortasından kesince kırıldı. Çok  üzüldüm, bir dilimin resmini paylaşmaya karar verdim! Bir daha ki sefere küçük kalpli kalıplarımı kullanacağım! Onlar da kelepçeli! Tarifi hatırlayalım mı?

Malzemeler:
Pandispanya İçin: 
2 yumurta (önceden ısıtılmış)
3/4 çay bard.erimiş margarin (standart bardak)
3 çay bard. un
1,5 çay bard. toz şeker
1/2 paket kabartma tozu
1 çay bard. yoğurt
1 çay kaşığı mahlep
Ve üzerine serpmek için pudra şekeri

Kreması: 
2 su bard. süt (standart bardak)
50 gr margarin
1 yumurta sarısı
3 çorba kaşığı tepeleme un
1/2 çay bard. şeker
1 paket vanilya

Pandispanyanın Yapılışı:
Yumurta ve toz şeker açık sarı renk olana dek iyice çırpılır. Margarin ve yoğurt eklenir, karıştırmaya devam edilir. Un ile kabartma tozu ve 1 çay kaşığı mahlep konur. 
170 C fırında 40 dk. pişirilir.

Kremanın Yapılışı:
Toz şeker ile un karıştırılır, üzerine yumurtayla çırpılmış süt eklenir, çırpılır. Margarin eklenir. İnmeye yakın vanilya eklenir.

Püf Noktası:
Önce pandispanya pişirilir, soğutulur. Sonra krema pişirilir. Pandispanya  soğuyunca  ortadan ayrılır. Krema konur. Pasta ılınınca da üzerine pudra şekeri serpilir.
İstenirse arasına muz ya da çilek konulabilir (ben muz koydum, çok yakıştı, yazın da çilek ya da frambuaz yakışır)

Yeniden görüşmek üzere dostça kalın!

21 Ekim 2013

Bayram Bitti...


Sevgili dostlarım, merhaba! Bayram bitti, tatil bitti, iş yaşantımıza geri döndük!
Ben, annemle 10 gün önce Cuma günü İstanbul'a gittim, Pazar günü Güldal kuzu, İlayda ve Aytülcüm ile eşi geldiler. Benim için asıl bayram o gündü. Bayram tatili nedeniyle Aytülcüm ve eniştem İsrail'e gittiler. Biz Güldal kuzum ile bol bol görüştük. İpsala'dan arkadaşım Dilek ile  görüştüm, üst kat komşumuz, arkadaşım ile de bir araya geldik. Bol bol dinlendim. Bayramın üçüncü günü ablama gittik (Güldal kuzum).
Son gün de ben, yollar kalabalık olmasın diye yola çıktım gel de gör ki bunu akıl eden tek biz değilmişiz, yine de yollar kalabalıktı. Otobüsler, otogardan zorlukla çıktılar. Misi'yi anneme bıraktım bu kez. Annem getirecek. Annemi de, kızımı da çok özledim. Neyse ki bugün kavuşuyorum!  Cumartesi günü kaçırdığım dizileri internetten izledim, pek bi hoşuma gitti. Dün de aradığım evrağı bulabilmek için bütün bir dolabı indirdim, işe yaramadı, çünkü bulamadım. Yoruldum, ama iki gün dinlendim, akşam  "Güneşi Beklerken" dizisini izledim. Yattım.  Sonra da bu sabah zor uyandım ve apar topar hazırlanıp işe gittim. Şimdi ne mi yapıyorum, bu yazıyı yazıyorum. Sonra plan hazırlayacağım! Bir daha da sömestr tatiline dek böyle uzun bir tatil yok! Hayırlısı olsun bakalım!
Dostlarım, benden şimdilik bu kadar, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

17 Ekim 2013

Patatesli-Peynirli Börek

 
Merhaba dostlarım! Bugün Güldal ablama çaya geldik, nefisss bir börek yapmış. Yiyince dayanamayıp sizlerle paylaşmak üzere tarifini istedim. Beni kırmadı, verdi. Evet, ben de size tarifi veriyorum!

Malzemeler:
4 haşlanmış patates
½ su bardağı beyaz peynir rendelenmiş
½ su bardağı kaşar peyniri
Arzuya göre pul biber ve karabiber
3 tane yufka
1 su bard. süt
1 yumurta
½ çay bardağı ay çiçek yağı
1 ya da 2 çorba kaşığı ay çiçeği yağı
1 çay bardağı su
Çöre otu
 Yapılışı:
1- Patatesler ezilir, kaşar ve beyaz peynir karabiber, pul biber karıştırılır, iç hazır hale getirilir.
2- Ayrı bir kasede suyla ay çiçek yağı çırpılır. Yufkanın bir tanesi yayılır, yağlı ve sulu (1 ya da 2 çorba kaşığı ay çiçeği yağı, 1 çay bardağı su) karışım sürülür, üzerine ikinci  yufka konur, yine ıslatılır, üçüncü yufka konur, ıslatılır.
3- En sonunda  yufkalar 16 eşit parçaya bölünür. Patatesli karışım geniş kısımlara yayılır, sigara böreği gibi sarılır. 
4-Sonra  börekler yumurtalı, sütlü, ay çiçek yağına batırılıp çıkarılır.   
5- Yağlı kağıt konulmuş  fırın tepsisine dizilir. Üstüne çöre otu serpilir. 180 C de üstleri kızarana dek pişirilir.

Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!





9 Ekim 2013

Kır Çiçeği Tepesi


Bazen kader, hayatımızdaki kişilerle sınar bizi.
Ki hayaller bu sınavı geçmek için yeterli değildir...

1929 yılında Glasgowda yaşayan genç, güzel Beattienin büyük hayalleri vardır, ta ki evli sevgilisi Henryden hamile kalana kadar... Çocuğunu evlatlık vermek üzere dünyaya getirmeden hemen önce Henry karısını terk edip Beattie ile birlikte Londraya kaçmaya karar verir. Orada kendilerine yeni bir hayat kuracaklardır.

Tam seksen sene sonra kader, Beattienin torunu Emmaya oyununu oynayacaktır. Ünlü bir balerin olan Emma, geçirdiği sakatlık nedeniyle kariyerinden vazgeçerek aile bağlarının olduğu Avustralyaya dönmek zorunda kalır. Büyükannesinden ona kalan çiftliğe vardığında, tek amacı oradaki eşyaları düzenlemektir. Ancak dört bir tarafı sararmış fotoğraflar ve eski mektuplarla çevrili olan Emma, geçmişin tozlu sayfalarında kalan bir aile sırrını çözmeye çalışırken bulur kendini. Emma attığı her adımda büyükannesiyle kaderlerinin nasıl da bir örüldüğünü keşfedecektir.

Kır Çiçeği Tepesi, yalnızca iki kadının hikâyesini barındıran yürek burkan bir roman değil, ayrıca insanın elindeki gücü ve bu gücü keşfettiğinde neler yapabileceğini ortaya koyan bir başyapıt.

"Romanın gücü, Freemanın oluşturduğu karakterlerin yanı sıra aşk, nefret ve utancı nasıl işlediğine de dayanıyor. Hem Beattie hem Emma kendilerini yeni bir hayata başlarken buluyor. Okuyucuları kâh neşelendiren kâh üzen de bu kadınların hikâyesidir."
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

2 Ekim 2013

Ellerinden Kaydı Hayat


Onu gördükçe, bu sırları saklayacağını durmaksızın yineliyordu içinden. O uğursuz güne kadar...
Şüphenin gölgesinde gelişen bir aşk. Herkesi yıkacak, darmadağın edecek bir kumpas. Lüks otellerden, büyük şirketlerin toplantılarından altkültürün cirit attığı gece kulüplerine, meyhanelere, pansiyonlara dolanan dumanlı karakterler. Demlenip tam kıvamında alınan bir intikam...

Sıradan bir hayatın yaşayanıydı Arkan ailesi; bir anda her şeyin değişeceğini ve sürdürdükleri sıradan hayatlarının kumpaslar, saldırılar ve cinayetlerle sarsılacağını bilemezdi. Genç ve güzel bir kadındı Ezgi Derin; paranın, hırsın, acımasızlığın ve pervasızca kurulan tuzakların içerisine sürüklenebileceğini ve salt on günde tüm hayatının değişebileceğini düşünemezdi bile. Ve... Bir anda kayabilir mi hayat bir insanın ellerinden...

"... Hayat anlamaya çalıştığınız, anladığınız, anlatabildiğiniz ve hiçbir zaman alışamadığınız bir sürecin anlamsız, anlaşılmaz anlarından oluşur. Mutlu ve sakin anlarınızın, yağan yağmurların, esen rüzgârların, kopan fırtınaların karşısında yılgınlığa kapılmadan, vakur, dik, dirençli durabildiğiniz anların toplamıdır geçen zaman."
(Tanıtım Bülteninden)

30 Eylül 2013

Bu Bir Sevgi Menüsüdür

 
* Birbirinize bol bol gülümseyin, "sen, gülümsemeye değersin" mesajını verin.
* Ailenize ilgi gösterin. İyi günde, kötü günde birlikte olun.
* Acaba eşinizin ya da çocuklarınızın ilgi alanlarından ne kadarının farkındasınız? Bunu sorun kendinize...
* Eşinize ve çocuklarınıza sevgi mesajı verin: "Seni seviyorum!"
* Evinize zaman zaman küçük hediyeler getirin. Hatırlanmak güzeldir. Bir buket çiçek, birçok mutluluk getirir.
*Ailece birbirinizi dinleyin. "Sen dinlemeye değersin" mesajını verin, birbirinizi rencide etmeyin.
* Birbirinizi takdir ederek teşvik edin.
* Anne-baba olarak kendinize zaman ayırın. Eşinizle en son ne zaman sinemaya gittiniz? En son ne zaman güneşin batışını izlediniz? Eşinize en son ne zaman "seni seviyorum" dediniz? En son ne zaman bir buket çiçekle geldiniz?
* Hiç düşündünüz mü?
* Ailece hayallerinizden vazgeçmeyin!
* Uyumadan çocuğunuza mutlaka zaman ayırın. Onu "iyi ki varsın!" diyerek öpün. Ona bir öykü okuyun.
* Güne pozitif başlayın... Size bakan aynalara gülümseyin... Bu hayat sizin...
                          BAKIN YARINLAR HEP GÜZEL OLACAK...











25 Eylül 2013

Can Dostumun Yolculuğu


Bruce Camerondan bir bestseller daha!

Can Dostumun yolculuğu sürüyor!

New York Times çok satanlar listesinde tam bir yıl kalan Can Dostumun devam kitabı olan Can Dostumun Yolculuğunda, hem keyifli ve eğlenceli hem de son derece düşündürücü olan dostluk öyküsü kaldığı yerden devam ediyor.

Sevecen bir köpeğin, birkaç farklı yaşam boyunca varlığının amacının peşinde koşmasının hikâyesiydi Can Dostum... Bu roman, insanla en iyi dostu arasındaki kopmaz bağa köpeğin bakış açısından bir yorum getiriyor ve yeryüzündeki her varlığın bir amaçla doğduğunu gösteriyordu. Şimdi yeni sürprizlerle süslenen bu sıradışı öyküye devam etme zamanı... Can Dostumun Yolculuğu, tıpkı ilk kitap Can Dostum gibi mizah ve hüzünle dolu.

Köpekler hakkında bir roman, insan hayatının en derin meselesi olan "Neden buradayız?" sorusuna cevap verebilir mi?

"Son derece büyüleyici... Okurlar bu muhteşem romanı bir çırpıda okuyacaklar ve başından sonuna kadar ağlayacaklar."
Publishers Weekly

"Sarsılmaz bir sadakatin ve tüm sınırları aşan bir sevginin dokunaklı öyküsü..."
Book Reporter

"Köpekleri sevmeseniz de, hatta hiç köpek sahibi olmamış olsanız da bu kitabı çok seveceksiniz."
Squidoo.com

 Allah Allah, ben, bir gün içersinde deli gibi kitap tanıtımı yaptım! Adım kitap böcüğüne çıktı!
Dostça kalın, en kısa zamanda kavuşmak dileğiyle!

Orkide Evi


Hayatta herkes mutlu sona ulaşmaz. Yalnızca mutlu anların olmasını umabilir ve yapabildiğimiz sürece o anların tadını çıkarmayı öğrenebiliriz.

Ünlü piyanist Julia Forrester, kocasını ve üç yaşındaki oğlunu acı bir trafik kazasında kaybedince hayata küser. Toparlanabilmek için büyüdüğü kasabaya dönen Julianın yolu, çocukluğunun geçtiği Wharton Park Çiftliğine düşer. Bir zamanlar çok özel orkidelerin yetiştiği bu çiftliğin yeni sahibi Kit Crawfordla tam da yeniden hayata tutunmaya başlayacakken Julia, kuşaklar öncesine dayanan bir aile sırrını keşfeder. Julianın ailesini ve Crawfordları etkileyen bu sır, savaş zamanında dünyanın öbür ucunda yaşanan hayatlara kadar uzanmaktadır.

Bu arada kötü bir sürpriz, Julianın hayatın ona ikinci kez sunduğu mutluluk fırsatına arkasını dönmesine neden olacaktır. Öğrendiği gerçekler karşısında şaşkına dönen genç kadın, sonunda kendisini orkidelerin anavatanı Taylandda bulacak ve geçmişle geleceğin birbirine kenetlendiği bu yerde kafasındaki onca soruya cevap arayacaktır.

"İnsanın içini sızlatan duyguları ve öykünün geçtiği dünyayı bütün zenginliğiyle ortaya koyan bir kitap."
-Lancashire Post-

"Yürek burkan, romantik bir hikâye. Tümüyle o atmosferin içine dalacaksınız."
-Beverley Guardian-
"Tek kelimeyle harika. Her bir detayıyla insanı cezbediyor."
-History and Women-

"Orkide Evi uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan ve kalbimdeki yerini hep koruyacağa benziyor."
-Bibliophilia-

"Bu kitabı iki kelimeyle özetlersek; nefes kesici."
-Faded Parchment-
(Tanıtım Bülteninden)

Kız Kardeşler Arasında



Sevgi adına yapılan hatalar...
Yeni bir başlangıç yapabilme umudu...
Ve sadece iki kız kardeşin arasında kalacak anılar...

Meghann Dontess yıllar önce kimsenin cesaret edemeyeceği bir tercih yaparak tüm hayatını sil baştan kurmaya karar verir ve başarılı bir kariyere sahip olabilmek için ağır bedeller ödemek zorunda kalır: Kız kardeşini terk etmek. Başarılı ama yalnız bir kadın olan Meghannın yıllar sonra tekrar bir araya geldiği kız kardeşi Claire şimdi bir dönemecin eşiğindedir ve hayatında ilk kez âşık olup kısa süre içinde evlenmeye karar vermiştir.

Meghann kız kardeşini hata yapmaması için evlenmekten vazgeçirmeye çalışırken kader onları tahmin bile edemeyecekleri kötü bir sürprizle karşı karşıya bırakır. Ancak zorlukların üstesinden gelmek için gösterdikleri çaba onları yakınlaştıracak ve birbirlerini anlamaları için bir fırsat sunacaktır…

Kız Kardeşler Arasında acı veren pişmanlıkları, kalbin küçük bir köşesinde saklanan güzel hatıraları ve ne olursa olsun yitirilmeyen tekrar sevebilme umudunu anlatıyor...


"Hannah bize harika bir ders veriyor:
Sevgi, birbirimizin hatalarını kabullenmekten geçer."
People

"Kız Kardeşler Arasında aşkı, samimiyet ve şefkatle ele alıyor."
Luanne Rice

Aynı Yıldızın Altında


Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın ve Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü

On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Gracein birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır.

Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubunda boy gösterince Hazelın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır...

  • TIME dergisi, 2012nin En İyi Romanı

  • Goodreads, 2012nin En İyi Genç Yetişkin Kitap Ödülü

  • New York Timesın En Çok Satanlar Listesinde #1

  • Wall Street Journalın En Çok Satanlar Listesinde #1

  • Amazonun En Çok Satanlar Listesinde #1

  • Indieboundun En Çok Satanlar Listesinde #1


  • "Hayata, ölüme ve araya sıkışanlara dair bir roman olan Aynı Yıldızın Altında, John Greenin en iyi kitabı.
    Kahkaha atıyor, ağlıyor, hızınızı alamayıp tekrar okuyorsunuz."
    Markus Zusak, Printz ödüllü bestseller yazarı

    "Aynı Yıldızın Altında evrensel konuları ele alıyor: Sevilecek miyim? Hatırlanacak mıyım? Bu dünyada bir iz bırakabilecek miyim?"
    Jodi Picoult, New York Times bestseller yazarı

    "Dâhiyane... Çok etkileyici... Güçlü ve saf duygularla korkusuzca yüzleşebiliyor."
    TIME

    "Green, okurların aklından uzun süre çıkmayacak, göz kamaştıran iki gencin öyküsünü iyi bir gözlem yeteneği ve empatiyle anlatarak, rafta duracak bir kitaptan ötesini yazmayı başarmış." People

    "Bu romanı çekici kılan şey dakikada bir heyecanlı bir patlama yaşanması değil, sayılı günler içinde sonsuzca yaşamaya çalışan karakterlerin gerçekliği."
    The Washington Post

    "Buruk bir komedi, akılları baştan alacak bir romantizm ve insana hayat ile ölüme dair sorulan büyük soruları keyifle ve uzun uzun düşündüren bir kitap."
    Horn Book

    "Aynı Yıldızın Altında bir aşk hikâyesi. Son dönem edebiyatın en içten ve dokunaklı romanlarından biri ama aynı zamanda korkunç bir zekâ, cesaret ve hüznün varoluşsal trajedisini de anlatıyor."
    Lev Grossman, TIME
    (Tanıtım Bülteninden)


    24 Eylül 2013

    Ve Dağlar Yankılandı


    Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullaha sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbile varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak...

    Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistanın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbilden Parise, San Franciscodan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor.

    Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseininin yazarlığında bir dönüm noktası.
    (Tanıtım Bülteninden)

    23 Eylül 2013

    Çiçeklerimi Rüzgara Verdim

     yaşamlarında yeni bir dönemece giren,
    üç nesilden üç farklı kadının,
    duygu kokan hikâyeleri...

    Kaderin size gülmediğini düşünüyorsanız, birilerinden yardım beklemek yerine iç sesinizi dinlemenin vakti gelmiş demektir.
    Bu konuda hâlâ şüpheleriniz varsa, her şeyi geride bırakıp uzun bir yolculuğa çıkan üç nesilden üç farklı kadının ilham veren hikâyelerine kulak verin.

    Çiçeklerimi Rüzgâra Verdim, gönüllerde özel bir yeri olan ilk aşkları, tebessümle hatırlanan ilişkileri ve gençliğin saflığa bürünmüş heyecanlarını, kısaca hayatın desenini yüreklere işleyen bir roman.

    En iyi intikam yaşamaktır...
    Yıllardır çoksatanlar listelerinden inmeyen Debbie Macomber, seriye yüreklerinizi ısıtacak bir kitap daha ekliyor.
    Publishers Weekly
    Harika karakterlerden oluşan Çiçeklerimi Rüzgâra Verdim kitabının sonunu tahmin ettiğinizi sanabilirsiniz. Fakat romanı bitirdiğinizde yanıldığınızı göreceksiniz. Macomber işini biliyor,
    her zamanki gibi.
    Womans Day

    Çiçeklerimi Rüzgâra Verdim, sorularına cevap arayan üç kadının muhteşem hikâyesi. Macomberdan beklediğimiz mizah ve romantizm bu kitapta oldukça baskın, hem de ilginç bir yolculuk eşliğinde...
    Lesas Book Critiques

    20 Eylül 2013

    Waffle


    Sevgili dostlarım merhaba! Rutin doktor kontrolü nedeniyle dün akşam İstanbul'a geldim. Bugün doktoruma gittim, döndüm. Annemle birlikte Güldal ablama geldik, çayımızı içtik. Sevgili ablacığım, bana daha önceden söz verdiği üzere enfessss waffle'sinden yaptı. Enfesss ötesi waffle'yi afiyetle götürdük! Oburluğum tuttu!
    Ablam, waffle makinesi almıştı, arada bir yapıyor, çok ta iyi ediyor, sağolsun! Ben, İstanbul'a geldiğim için pek mutluyum! Sizlerin de keyfi yerindedir umarım!
    Tarife geçiyorum!

    Malzemeler (4 kişilik) :
    1/2 kg süt
    1 yumurta
    50 gr tereyağ
    125 gr pudra şekeri
    300 gr un
    1 paket vanilya
    1 paket kabartma tozu

    Yapılışı:
    Önce yumurta ile pudra şekeri çırpılır. Azar azar süt eklenir. Tereyağı eritilir. Un, kabartma tozu, vanilya eklenir. Çırpılmaya devam edilir. Waffle makinesi varsa birer kepçe dökülerek pişirilir.
    Afiyetle yenir!

    *Hamiş neymiş? En kısa zamanda bir waffle makinesi edinilmeliymiş! :)))

    Dostlarım, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın!








    14 Eylül 2013

    Can Dostum


    Köpekler hakkında bir roman, insan hayatının en derin meselesi olan "Neden buradayız?" sorusuna cevap verebilir mi?

    Can Dostum, bir köpeğin birkaç farklı yaşam boyunca varlığının amacının peşinde koşmasının hikâyesi... 2006da Ulusal Köşe Yazarları Derneğinden En İyi Mizah dalında ödül alan ve 2011de YILIN KÖŞE YAZARI seçilen W. Bruce Cameronın bu iç açıcı ve komik romanı, bir köpeğin pek çok hayatının duygusal ve eğlenceli hikâyesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda insan ilişkilerine ve insanla en iyi dostu arasındaki kopmaz bağa köpeğin bakış açısından bir yorum getiriyor.

    "Muhteşem bir kitap. Hem güldüm hem gözyaşlarına boğuldum..."
    Alice Walker, Pulitzer ödüllü yazar

    "Hayatında bir köpeği sevmiş olan herkes, bu bilgelik dolu, dokunaklı ve çok eğlenceli kitabı okumalı."
    Dr. Marty Becker, Good Morning America

    "Elimden bırakamadım. Bitirdiğimde, kısa süre önce ölmüş olan köpeğimin bu kitap aracılığıyla benimle konuştuğu hissine kapıldım."
    Dina Zaphiris, Animal Planet

    "Bir köpeğin komik, büyüleyici ve kesinlikle inandırıcı birkaç hayatının hikâyesi olan bu kitap, reenkarnasyonun olduğuna ve yazar W. Bruce Cameronın bundan önceki hayatında bir köpek olduğuna ikna etti beni. Başka türlü, dört patili bakış açısından hayatı, sevgiyi ve sadakati bu kadar dokunaklı bir biçimde nasıl anlatabilirdi ki?"
    Victoria Moran


    8 Eylül 2013

    Bu Sevgidir

     
    Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir.
    Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.
    Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir.
    Yalnız ben biliyorsam bu aşktır.
    Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.

    Özdemir ASAF

    4 Eylül 2013

    Patates Püresi ve Fırında Tavuk


    Merhaba dostlarım! Aytülcüm ve ben Güldal ablamızın yaptığı patates püresine bayılırız! Biz de yaparız aslında ama onun ki bir başka olur! Kendisinden rica ettim, beni kırmadı ve yaptı, sağolsun!
    Tarife geçelim mi? Önce patates püresinin hemen ardından fırında tavuğun tarifini vereceğim!Tarifi bizler çok iyi biliyoruz ama yine öğrenciler, bekar baylar ve bayanlar için vermekte yarar var!

    Patates Püresi

    Malzemeler:
    4-5 patates
    1 su bard. süt (patatesin cinsine göre süt ölçüsü değişebilir)

     2-3 çorba kaşığı krema (arzuya göre)
    1/2 çay kaşığı tarçın
    1/2 çay kaşığı karabiber
    1 tatlı kaşığı tuz
    2 çorba kaşığı margarin
    2 kibrit kutusu kaşar peyniri

    Yapılışı:
    Patatesler haşlanır. Püre haline getirilirken süt ve margarin eklenir. Ardından diğer malzemeler eklenir. Kaşar peyniri eridikten sonra altı kapatılır. Servise hazır hale gelir.

    Soslu Tavuk (4 kişilik)

    Malzemeler:
    4 tane tavuk buttu
    2 çorba kaşığı domates salçası
    2 irice diş sarımsak
    1/2 çorba kaşığı kekik
    Biraz pul biber
    1 çay kaşığı karabiber
    1 tatlı kaşığı tuz
    2 çorba kaşığı krema

    Yapılışı:
    Sos önceden hazırlanır, tavuk eklenir. Bir kaç saat soslu tavuk bekletilir. Fırın poşetine konup yaklaşık bir saat pişirilir (180 C).
    Afiyetle yenir!

    Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!
















    28 Ağustos 2013

    LAZANYA




    Sevgili dostlarım yeniden merhaba! Nasılsınız, umarım iyisinizdir! Ben Uzunköprü’ye bir heyecanla döndüm bu yüzden  hem seviniyorum hem de üzülüyorum! Bayram tatiline kadar annem dışında tüm sevdiklerimi İstanbul’da bırakıp gideceğim! Hele Aytül ablam bayram tatilinde de burada olmayacak, eşiyle tatile çıkacaklar! Ve onu belki de sömestr tatiline dek göremeyeceğim! Öbür yandan evimi de, okulumu da çok özledim!
    Annemden rica ettim, beni kırmadı ve lazanya yaptı! Sağolasın anneciğim!  Bana da tarifini yazıp sizlerle paylaşmak düştü!Artık  lazanya tarifine geçelim mi?
    LAZANYA (4 kişilik)
    MALZEMELER:
    ½  kg. kıyma
    1 paket lazanya
    2 orta boy kuru soğan
    1 çay kaşığı karabiber
    2 yemek kaşığı salça
    1 çay bard. sıvıyağ
    1 tatlı kaşığı tuz
    3  çorba kaşığı un
    200 gr taze kaşar ya da dil peyniri
    1 büyük boy domates
    2 sivri biber
    1 su bardağı süt
    ½  su bardağı su
    Yapılışı:
    1-1 paket lazanya üç partide olmak üzere bir miktar tuzlu ve 1 kaşık sıvıyağ eklenmiş suda  haşlanır.
    2-Soğuk suyun içine konulur  (yapışmaması için)
    3- Kıyma harcı için: Soğanlar kavrulur, kıyma eklenir. Birlikte kavrulur. Daha sonra domates ve sivri biber eklenir. En son salça, karabiber, tuz konur. İyice kavrulunca bir kenarda bekletilir.
    4-Beşamel sos için:  Bir tencereye un, sıvıyağ konur, un kavrulunca süt ve su eklenir, tuz karabiber de konur, sürekli karıştırılır. Kaynamaya başlayınca rendelenmiş kaşar peynirinin yarısı beşamel sosa eklenir. Kaşar peyniri eriyince ocak kapatılır!
    5-Yağlanmış dikdörtgen bir seramik kaba ya da borcama lazanyalar dizilir, ilk kat bitince fırça ile beşamel sos sürülür,ikinci kata yine aynı işlem uygulanır. Üç kat bir miktar kıyma harcı konur. Sonra tekrar lazanyalar dizilir, beşamel sos sürülür,son  üçüncü  kat kıyma harcı yeniden konur. Kalan lazanyalar her kata beşamel sos sürülecek biçimde yerleştirilir. En üst kata yine beşamel sos sürülür. Ardından kalan rendelenmiş kaşar peynir konur.  Borcam ya da seramik kap fırına sürülür. Orta ısılı fırında yaklaşık 40 dk. pişirilir.

    Not: Lazanyanızın kalın olmasını istemiyorsanız kutunun 2/3'ünü kullanabilirsiniz!

    Ve  afiyetle yenir! Dostça kalın!