29 Mart 2015

Aylardan Aşk


Böğürtlen Kışı ve Son Kamelya kitaplarının yazarı Sarah Jio
Gerçek olduğunu düşündüğünüz hayatınızdaki her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrenseydiniz, ne yapardınız?

Zengin Sancaktar Ailesi'nin en küçük çocuğu olan Tanem için hayat oldukça sıradandı. Arkadaşları ve ailesinin her zaman yanında olduğu Tanem'in tek gayesi işinde ilerlemekti, ta ki katılmak için gittiği, ama katılmadığı o toplantı sonrası geçirdiği trafik kazasına kadar...

İki yıl boyunca uyuyan Tanem uyandığında, hafızasını kaybetmiş ve yanında doktoru Yağız'ı bulmuştu. Ailesi ve geçmişine dair, özellikle bir şeyleri hatırlamak istemiyor, bir şeylerden kaçıyordu sanki. Yağız, uyutulduğu esnada kendisini zehirlemek isteyen esrarengiz kişiden de haberi olmayan Tanem'e hem yakınlık duyuyor hem de Tanem'in geçmişinde ne olduğunu ve onu kimin öldürmek istediğini bulmaya çalışıyordu.
Diğer taraftan Tanem'den uzak durmaya çabalıyor, adeta onunla savaşıyordu.

Acaba Yağız, Tanem'le ilgili gerçekleri öğrenebilecek miydi ve daha önemlisi Tanem'in aşkına karşı koyabilecek miydi? 
(Tanıtım Bülteninden)

En Güzel Rüya


Soylular kulübünün hiç onaylamayacağı bir aşk... Ve bu aşkın neden olduğu, asla bağışlanamayacak bir hata...

Londra'nın en karanlık işlerinin döndüğü kumarhanenin kurucusunu hiç kimse tanımıyor. Kimliği gizli. Kendisi güçlü. Herkes onun bir erkek olduğunu düşünüyor belki ama işin aslı öyle değil; o bir kadın. Üstelik günlük yaşamında birden fazla kimlikle tanınıyor. Herkes onu sıradan bir kadın zannediyor. 

Onun tek amacı, yıllar önce hayatına bir hata gibi girmiş ama geçen zamanda, yaşamı boyunca ona verilen en güzel hediyeye dönüşmüş küçük kızını büyütmek ve iyi bir şekilde yetiştirmek. Bunu yapmak içinse unvanı olan biriyle evlenmesi şart. Kızının adını ve gururunu korumak için o adamı bulmak zorunda. 

Bulduğundaysa, o adamı hiç kimsenin elinden alamayacağına emin. "Tek kelimeyle harika."
-Eloisa James-
(Tanıtım Bülteninden)

21 Mart 2015

Allah De...



Allah niyetine göre verir.

Allah bütün hazinelerinin anahtarını eline verdi. Dilediğin zaman kapılarını dua anahtarı ile açarsın. Dilediğin zaman semanın kapılarını açar, ölü toprağa hayat veren yağmurları indirirsin. Fakat istediğin şeyin hemen yerine gelmemesinden endişe edip umutsuzluğa düşme. Allah sorundan önce çözümü hazırlar.

Bazen hayat hayallerini alır elinden… Demek ki Allah sesini duymak istedi. Kalbini ve elini açarsın hemen ve sığınırsın seni yoktan var eden Hâlik'e. İşte bu buluşma ne güzel bir buluşmadır… Kalbin gerçek aşkına kavuştuğu andır.
O'nun vermesi senin niyetine göredir.

Biten bir şey için üzülme, kader sana daha iyisini hazırlamıştır; sadece zihnin geçmişe takılı bırakmak ister seni. Artık her şeyin farkındasın. Şükret ve yoluna aşk ile devam et…
(Tanıtım Bülteninden)

Karnabahar Salatası


Merhaba sevgili dostlarım nasılsınız? Dilerim iyisinizdir.  Ben de iyiyim. Biraz mahzunum çünkü annem Pazartesi günü gidiyor. Gelme kısmı çok iyi de gitme kısmı biraz kötü doğrusu.
Annem bu kez çoğumuzun bildiği bir tarif uyguladı, karnabahar salatası yaptı. Çok severek yedim doğrusu. Ben bir kez yapmıştım ama karıştırma sırasında karnabaharları ezmiştim istemeden.
Bir daha ki sefere nasıl yapacağımı biliyorum artık. Bilmeyenlerimiz de olabilir diye tarifini veriyorum.
1 orta boy karnabahar
2 soyulmuş  havuç
Sızma yağ
Nar ekşisi
Elma sirkesi
Tuz
Maydanoz
Sızma yağ, nar ekşisi, elma sirkesi, tuz, maydanoz karıştırılır, karnabahara eklenir.
Afiyetle yenir.

Yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!


18 Mart 2015

Ölmek Kolaydır Sevmekten


Araba kumarhanenin önünde durdu, Nizam aceleyle indi arabadan, koşar adımlarla kumarhaneye girdi, piyano sesi yoktu, köşk sessizdi, yandaki salona yürüdü, piyanonun kapağı kapatılmıştı, gözleriyle salonu taradı, Anya pencerenin yanındaydı, sigara içiyordu.

Nizam'ın kendisine doğru yürüdüğünü gördüğünde, yüzünde ilk kez bir şaşkınlık izi gördü Nizam.
Gidip kadının karşısında durdu:
- Adınız ne?
- Neden soruyorsunuz?
- Çünkü kimse yokken, sabahın aydınlığında ikimiz burada yalnızken adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum.
- Bunun için mi geldiniz?
- Evet Anya, bunun için geldim.
- Adımı öğrenmişsiniz.
- Öğrendim... Ama sizin de bana adınızı söyleyip söylemeyeceğinizi merak ediyorum... Adınız ne Anya?

Anya, Nizam'ın yüzüne, gözlerine baktı ve orada daha önce hiç kimsenin görmediğini, göremediğini, bir deliliğin kendini yakarak yok edişinin parlayışını gördü. Bundan korkmadı, bir başkası korkabilirdi ama o bundan korkmadı, aksine ilk kez bakışlarındaki boşlukta neşeye benzer bir pırıltı belirdi.
- Delisiniz.
- Evet Anya... Adınız ne?
Anya, sigarasından bir nefes çekti, tavana doğru üfledi, bakışlarını Nizam'a çevirdi, uzun uzun baktı, yavaşça, neredeyse şefkatle konuştu.
-Adım Anya...
(Tanıtım Bülteninden)

Vazgeçtim



İnsan Sebepsiz Yere Terk Eder mi Sevdiğini?

Aklı ve mantığı ele geçiren, aynı zamanda akla ve mantığa sığmayan bir duygunun içindeyim. Geriye bakarak gitmeye çalışıyorum. Kırık bir umut taşıyorum. Aklım sende kala kala senden gidiyorum. İnsan yarısında terk ettiği filmin sonunu merak eder mi? Ediyorum. Tüm yelkenlerim yırtılmış ama ben hâlâ rüzgârdan medet umuyorum… 
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 26 Mart 2015

12 Mart 2015

Bir Ömrün Sonbaharı


Ömrüm ömrüne emanet demiştin bana.Ve giderken yarım kalan ömrünü bırakmıştın hayatıma.Nasıl geçti günler? Yıllar nasıl aktı sensizliğe hiç bilmiyorum.Günüm unuttu aydınlık kavramını, gecemin yıldızları gittiğin yerlere kaydı.Ve seninle gelen ilkbaharım yerini sonbaharlara bırakırken hayat kulağıma fısıldadı:"Doğmanın bedeli ölmek ise sevdanın bedeli ayrılıktır çünkü her ayrılık bir parça ölüm taşır içinde…"
(Tanıtım Bülteninden)

Bana Seni Seviyorum Deme...



Sevmekten daha önemli şeyler vardır. Hissettirmek gibi, koklayarak öpmek gibi. Bazen sevilmekten çok varlığını hissetmek istersiniz. Varlığını hissedemediğiniz birini sevemezsiniz. Kadınlar sevildiğini duymaktan çok hissetmek ister. Sevdiği adamın sevgisini hisseden kadından daha güzeli yoktur. Sevdiği kadına sevgisini hissettiren erkeğin aşkına doyum olmaz. Ben bu kitapta kendimi sana hissettirmeye geldim. Ben sevdikçe hissettirdim, sen hissettikçe gittin. Oysa sen benim kalbimin kafası güzel haliydin. Ve o gün öyle bir gittin ki, ben o günden sonra kendimi hissetmedim. Ve o kalple seni sevdim..
(Tanıtım Bülteninden)

Küçük Dilekler ...


Yoksul bir ailenin kızı olan Tess daha iyi bir yaşam umudu ile ailesi tarafından  sosyo-ekonomik düzeyi yüksel olan başka bir şehirdeki akrabalarının yanına gönderilir. Yeni yaşamında ise aldığı kararlar ile hayatı tam bir çıkmaza girer. Bir kadının başına gelebilecek en kötü olayları yaşar. Çevresini saran ve içinden çıkılması zor durumlarla ne kadar mücadele etse de nafiledir. Ne var ki, tam vazgeçmek üzere olduğu sırada hayatının aşkıyla tanışır ve yaşadığı bütün bu acılara rağmen aşkının kendisine verdiği güç ile dimdik ayakta durmaya çalışır. Ne var ki, hayat onu çok farklı yerlere götürecektir. Kader ve tesadüf kavramlarının saf bir şekilde anlatıldığı bu hikayede Tess'in trajedi dolu hayatında tek istediği sevgilisiyle biraz mutluluk. SİT

Mevsim



Bahar kadar umutlu, yaz kadar tutkulu, güz gibi durağan, kış gibi fırtınalı. Bir yanda aşklarını itiraf edemeyen Esra ve Kaan'ın, diğer tarafta geçmişin izleriyle savaşmış Mevsim ve Tolga'nın doludizgin aşkları... Duygusallığı ve tutkusuyla… Bazen vazgeçmişliği, bazen umudu ile Aşk'ı şaha kaldıran sayfalar arasında kaybolmak için… Her Mevsim Aşk'ı hissetmek için... "Sadece onunla olmak, yanından bir an olsun ayrılmamak, suratı düştüğünde onu gülümsetebilmek, ağladığında ona sarılmak... Her zaman güçlü olmak zorunda kaldığı yorucu hayatında bir mola olmak... Bunların hepsi ve daha fazlası ne zaman oldu bilememek... Zamanla olan bir şey değildi aşk. Belki sevgi öyleydi ama aşk ilk görüşte ruhunu, beynini, kalbini sorgusuz vermekti… O'ydu. Geçmişim berbat olabilir, onu hak etmiyor olabilirim ama onu bırakamayacak kadar da bencilim."
(Tanıtım Bülteninden)

Yeniden Meyveli Kek



Merhaba sevgili dostlarım nasılsınız? Dilerim iyisinizdir. Ben de iyiyim, hayırlısıyla anneme Cumartesi günü kavuşacağım. Bu aralar değişik bir tarif uygulamadık bu nedenle meyveli kekimi yeniden yayımlıyorum.

Malzemeler
3 yumurta
1 su bard. süt
1 su bard. 1 parmak eksik sıvı yağ
1 su bard. 1 parmak eksik toz şeker
150-200 gr karışık ve kurutulmuş meyve karışımı 
Vanilya
Kabartma tozu
3 su bard. un
Yapılışı
Yumurta ve vanilya çırpılır, süt, şeker, sıvıyağ eklenir, karıştırılır. Kabartma tozu, un eklenir, kek harcı karıştırılır. Meyve karışımı unlanır ve kek harcına eklenip karıştırılır. 180 C fırında yaklaşık 45 dk. pişirilir. Afiyetle yenir!




Dostlarım yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

7 Mart 2015

Büyümüşsün

İçindeki çocuk büyümüş senin
Büyümüş bu şehir, bu kasaba
Bu evdeki herkes
Sen
Onlar 
Herkes
Zile basıyorum
Yoksun
Açan yok
Elma desem yoksun
Armut desem zaten çıkmazsın
Pabucu yarım desem yine boş
Madem ki böyle
Pekâlâ
Ben de büyümesini bilirim...
Şebnem Güngeçiren
* Eski okul arkadaşım Şebnem'in şiir kitabı çıkmış. Şiirini çok beğendim siz dostlarımla paylaşmak istedim. 

Yeniden Merhaba


Yeniden merhaba sevgili dostlarım, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben de çok iyiyim. Hafta sonları çok daha iyi oluyorum. Bugün sabah kalktım. Canım hiçbir şey yemek istemedi. Fırına sivri biber attım, domates sos hazırladım. Afiyetle yedim. Temizlik yaptım. Yemek yaptım. Dolma hazırladım. Spagetti sosu hazırladım, fiyonk makarna haşladım, afiyetle akşam yemeğimi az önce yedim. Şimdi de çay keyfi yapıyorum. Bugün canım dışarı çıkmak istemedi. Ev kuşu oldum, kitap okudum. Bugün burada fazlaca yağmur yağdı. Onun için de kahve ya da çay keyfi yapmak için ideal bir gün. Hayırlısıyla önümüzdeki hafta anneme kavuşacağım bu nedenle şimdiden çok mutluyum, inşallah bir aksilik olmaz.
Yeni okulun bana bir artısı var artık daha kısa sürede kitaplarımı okuyup bitiriyorum. Saat 13.00'te dersim bitiyor, öğretmenler odasına gidip yemeğimi yiyorum sonra da öğretmen servisini beklerken kitap okuyorum. Dolayısıyla kitap daha da çabuk ilerliyor. Bu durum mutluluk verici. Ama çok az öğrenci geliyor, en çok dört tane öğrenci geliyor. Kimi zaman bir öğrenci kimi zaman iki öğrenci geliyor. Bu duruma çok canım sıkılıyor, motivasyon sıfır oluyor. 23 Nisan hazırlıkları nasıl olacak bilemiyorum. Müdürüm bana dört öğrenciyle basit bir oyun hazırlamamı söyledi. Velileri yeniden arayıp konuşacağım. Bakalım ne olacak?
Evet dostlarım bende durum bu, yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!



On Beş Dakika


New York Times'ın en çok satan yazarı Karen Kingsbury'den şöhret, gerçek aşk ve her şeye birden sahip olmanın bedelinin irdelendiği duygusal bir hikâye. 

Zack Dylan'ın bir hayali vardır. En büyük sahnelerde, en kalabalık seyirci kitlelerine şarkı söylemek. Televizyonun popüler yarışması "On Beş Dakika"ya katılmak için evden ayrılırken kız arkadaşına ve ailesine bir söz verir. Eğer yarışmada başarılı olursa hiçbir zaman değişmeyecektir. 

Bir gece içinde tüm ülkenin tanıdığı ve hayran olduğu bir yarışmacı olur. Twitter hesabındaki takipçi sayısı yüz binlere ulaşır. Yarışma ilerledikçe, inançları, değerleri ve sahip olduklarıyla şöhret arasında bir tercih yapmak zorunda kalır. 

Zack kendi payına düşen on beş dakikalık şöhret uğruna her şeyini kaybedecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

Deniz Feneri Koyu


"Belki de kırılmıştır kalbim. Bildiğimiz anlamda kırık bir kalp değil, sadece ortadan ikiye çatlamış bir kalp de değil. Şömine rafından alınıp, sert bir el tarafından sökülerek parçalarına ayrılan, sonra da paramparça bir halde yere bırakılan bir saat gibi. Bir daha çalışamayacak kadar parçalanmış bir saat…"

Ünlü bir kuyumcu ailesinin gelini olan Isabella Winterbourne, kalbi acıdan kavrulsa da, 1901 yılında eşiyle birlikte o çok kıymetli hediyeyi Avustralya parlamentosuna teslim etmek üzere bir gemi yolculuğuna çıkmak zorundadır. Ancak gemi Queensland sahilinde batar ve bu kazadan sağ kurtulan tek kişi Isabella'dır. Ve ne talihtir ki eşinin gözü gibi sakındığı hediye de kıyıya vurmuştur. Isabella bir karar vermek zorundadır. Ya kocasının zengin ve baskıcı ailesine geri dönecektir ya da elindeki bu hediyeyle yıllardır özlemini çektiği saklı rüyasını gerçekleştirecektir. İşte o an uçsuz bucaksız karanlık sahilde bir ışık dikkatini çeker. Ve Isabella deniz fenerinin sığınağına bırakır kendini… 

Bir asır sonra Libby Slater, hiç karşılık beklemeden sevdiği adamı kaybedince, artık ona anlamsız gelen Paris şehrini ardında bırakmaya karar verir. Yaşamını çocukluğunun geçtiği Deniz Feneri Koyu'nda devam ettirecektir. Ancak yirmi senedir hiç görüşmediği kız kardeşinin düşüncesi onu endişelendirse de geçmişte yapılan hataların telafisi yoktur. Dahası fener evinde kalmaya başladığı günler ona bu koyun her zaman sürprizlerle dolu olduğunu gösterecektir…

Kır Çiçeği Tepesi ile gönülleri fetheden Kimberley Freeman, farklı yüzyıllarda yaşamış iki kadının geçmişi geride bırakıp geleceklerine yön verişlerini ustalıkla anlatıyor. Ve bu kadınların aradıkları cevaplar ise Deniz Feneri Koyu'nda saklı. 

"Freeman, bir asır arayla yaşayan ama geçmişin zorluklarıyla bir şekilde başa çıkan ve aynı deniz fenerinin huzuruna sığınan iki kadının hikâyesini ustalıkla kaleme alıyor." 
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden

Bahar Kokusu


İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? Onu düşündüğünüzde kalbinizin nasıl çarptığını, sarıldığınızda kokusunu içinize çektiğinizi ve her zaman yanınızdaymış hissini... Neye güldüğünüzü unutacak kadar uzun süre kahkaha attığınızı... Tüm çocuklarının evden ayrılması ve eşinin ölümü ile yıllardır yalnız yaşayan Kate, yeni bir hayata başlama kararıyla daha küçük bir eve taşınıp kendine daha fazla zaman ayırmak için işi bırakır. İnternette bir çöpçatanlık sitesine kaydolup ayaklarını yerden kesmese de mutlu anları paylaşacağı birini aramaya başlar. Fakat küçük oğlunun yanına taşınması, Kate'in yeni hayatına bambaşka bir yön verir.

Büyük bir kararlılıkla yeni hayatını istediği gibi yaşamak için mücadele eden Kate, flört etmedeki başarısızlıkları ve biriyle ilişki kurmanın zorluklarıyla yüzleşirken kaydolduğu internet sitesi karşısına üniversitedeki büyük aşkını çıkarır. Eski aşkıyla yeniden bir şeyler yaşamayı hayal eden Kate'in planları, onu geçmişle yüzleşmeye zorlayan bir adamın gelmesiyle altüst olur. Görünen o ki gerçek mutluluk, planlarda küçük bir değişiklik yapmayı gerektirmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)

3 Mart 2015

Elise


Elise Landau, 1938 ilkbaharında Tyneford'daki büyük eve gelir. Viyana'da kendisini parlak bir gelecek bekleyen genç kız, hizmetçi olmak zorunda kalmıştır. İngiltere hakkında hiçbir şey bilmiyordur. Tutunduğu tek şey, orayı sevebilme umududur. Kit lakaplı çocuğa âşık olur ancak yaklaşan savaş her şeyi değiştirir, bütün dünyayı altüst eder. 

O savaşla birlikte Elise de değişir. Tyneford'da birden fazla kişi olmayı öğrenir ve birden fazla insanı sevebileceğini.
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 04 Mart 2015

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları


Kalbiniz affetse bile ruhunuz ihaneti unutup yeniden sevmeyi öğrenebilir mi?

Dorset sahilini dalgalarıyla döven fırtınalı bir deniz… Kayaların tepesinde gün ışığında beyaz duvarlarıyla adeta inci gibi parlayan bir çiftlik evi…Clifftops.

Burası Dora'nın bir zamanlar evim dediği yerdir. Şimdi ise Dora sevdiği adamla Londra'da yaşamaktadır ve içinde yeni bir hayat büyümektedir. Ancak on bir sene önce yaşadığı o korkunç olaydan bu yana kendini bir türlü toparlayamıyordur. Dahası kendini bir anne adayı olarak yeterli görmemektedir. 

Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını anlayan Dora, geçmişiyle yüzleşmek için çocukluğunun geçtiği o eve döner. İstediği cevapları annesinden öğrenecektir. Fakat döndüğünde hiçbir şeyin eski masumluğunu korumadığını görecektir. Çünkü her ailede sırlar vardır ve bazıları sonsuza kadar saklanmalıdır…

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları, ihanet ve yalanlarla parçalanan bir ailenin umuda tutunuşunu anlatan muhteşem bir roman.

'Sırlar, yalanlar, ihanet ve sadakatsizlik hikayesi. Aynı zamanda ailenin kalbinde çarpan bir kayıp hakkında; bir zaman yumuşayacak ancak hiçbir zaman tam olarak iyileşmeyecek. Yürek sızlatacak kadar iyi.'
-Herald Sun-

'Kendinden emin yazılmış ve kusursuzca kurgulanmış. Bir şeyler yanlış gittiğinde, bu aile dramasının duygusal katmanlarını kazımaya başlar… Duygulandırıcı ve esrarengiz bir şekilde merak uyandırıcı."
-Sydney Morning Herald -

'Bu karmaşık aile draması, çok sürükleyici bir roman halini almış.'
-The Australian Women's Weekly-

'Acıklı ve ustaca işlenmiş, bu muhteşem ilk roman size sayfaları o kadar hızlı çevirtecek ki parmaklarınız ağrıyacak.'
-Sunday Life-

'Yazım o kadar canlı ki Tide ailesinin dünyasında tamamen kayboluyoruz. Bu kitap çok başarılı olacak.'
-Good Housekeeping-

'Hannah Richell'in etkileyici ilk kitabındaki tideslar, bir ailedir. Ne olduğunun açıklamaları tidesların taşıdığı suç yükü, gerçeğe çok yakın karakterlerle, birinci sınıf bir melodram şeklinde güçlü bir ifadeyle anlatılmış. Bir kere okumaya başladığınızda, bir daha kitabı bırakamayacaksınız.'
-A.N. Wilson, Readers Digest-

'Bu kendinden emin ilk roman, oldukça etkileyici bir anlatıma sahip. Karakterler o kadar gerçekçi ki, yüreğiniz onların acısı için sızlayacak ve kendinize şu soruyu soracaksınız: -Affedip unutabilir misiniz?"
-Candis-

'Kitapta yer alanların hayatlarını şekillendirmeye devam eden sarsıntılı bir olayın teması, Hannah Richell'ın geniş kapsamlı aile destanının merkezini oluşturuyor.'
-Daily Mail- 

'Etkileyici bir hüzün ve bağışlama hikayesi.'
-Fanny Blake Woman&ome-

'Sizi sabahın erken saatlerine kadar sayfaları çevirmeye zorlayacak etkileyici bir sadakatsizlik, ihanet ve trajedi öyküsü.'
-Grazia- 

'Geçmişle günümüz arasında gidip gelen sorunlu genç bir kadının sürükleyici hikayesi.'
-Star Magazine-

'Birbirlerini tamamlayan bağları keşfetmeden önce neredeyse parçalanacak bir ailenin hikayesi. Kitap size merak uyandıran karakterler, gerginlik ve acıma duyguları sunuyor.'
-We Love This Book-

'Kendinden emin yazılmış ve kusursuzca kurgulanmış. Bir şeyler yanlış gittiğinde, bu aile dramasının duygusal katmanlarını kazımaya başlar. Jodı Picoult'un formüllü yazısı olmadığını düşünün. Duygulandırıcı ve esrarengiz bir şekilde merak uyandırıcı.'
-Sydney Morning Herald- 

'Çok zekice kurgulanan ve adeta okumaya zorlayan bir Rosamund Pilcher vari aile destanı.'
-The Bookseller- 

'Kadim denizin gelgitine (med cezirine) karşı yola çıkın. Bu karmaşık aile draması, oldukça sürükleyici bir ilk romandır.' 
-Australian Women's Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 05 Mart 2015

Seninle Ya da Sensiz


Bir İskoç kadınına istemediği bir şeyi yaptırmak, bir İskoç erkeğini ise istediği şeyden vazgeçirmek imkânsızdır.

İstediği tek şey, sözünü geçirebileceği bir kadındı.

Connor Lindsey, egemenliğini büyük zorlukların üstesinden gelerek sağlamış bir İskoç lorduydu. İhtiyacı olan tek şey sağlam bir evlilik ve topraklarını bırakacağı güçlü varislerdi. 

Öylesine özgür bir ruhu vardı ki, onu kontrol altında tutmak imkânsızdı.

Brina Chattan, onu istemediği bir şey yapmaya zorlayacak tüm geleneklere karşı gelebilecek kadar cesur bir kadındı. Evlenmek ise kesinlikle planları arasında yer almıyordu. Güçlü bir İskoç lordu tarafından alıkonuldu diye bu fikrinden vazgeçecek değildi elbette. 

Connor, Brina'nın evleneceği kadın olmasına karar vermişti. Brina ise kendisini yok sayan kurallara ve Connor'a karşı gelmek için harekete geçmeye hazırdı. İkisi de istediğini almaya bu kadar kararlıyken, kazanan kim olacaktı?

"Son derece romantik, zekice kurgulanmış, çok keyifli bir hikâye."
Sylvia Day

Rüzgarla Gelen


"Dayanıklılığa, uzlaşmaya ve değişime dair bir öykü."
The Sunday Oregonian

"Lamb zarafeti, mizahı ve affediciliği kesinlikle karşı koyulamaz biçimde anlatıyor."
Publishers Weekly

"Terms of Endearment, Ya Ya Sisterhood ve Steel Magnolias filmlerini sevdiyseniz, Rüzgârla Gelen'i de seveceksiniz. Cathy Lamb gitgide daha iyi bir romancı haline geliyor."
The Three Tomatoes Book Club

Dokunaklı, komik ve Bommarito kız kardeşlerinin nefis dev top kekleri kadar karşı koyulmaz olan Rüzgârla Gelen, aile ile affetme, anneler ile kızları ve en değerli şeylere hâlâ sımsıkı tutunurken ileri bakma bilgeliğini edinme hakkında bir roman.

Bommarito kız kardeşlerin annesi River'ın açık kalp ameliyatı olması gerekmektedir. Aile pastanesini işletmeleri, erkek kardeşleri ve rahatsız olan büyükannelerine bakmaları için onlara evde ihtiyaç vardır.

Ama eve dönüş, sırları ve Bommarito'ların gömülü tutmayı tercih ettikleri acıları ?Isabelle'in kaçışı ve erkeklerle yaşadığı ilişkileri, Janie'nin obsesif kompulsif rahatsızlığı ve Cecilia'nın kendine zarar veren öfkesi? açığa çıkarmaya başlar. Henry'ye göz kulak olmak ve iş yapmayan pastanelerini kurtarmak için birlikte çalışan Isabelle ve kız kardeşleri, varlığından hiç haberdar olmadıkları sorulara yanıtlar, çocukluk yaralarını sarmak için beklenmedik yollar ve mutluluk konusunda şaşırtıcı yeni şanslar yakalama cesaretini bulmaya başlar.