22 Eylül 2009

Mimlendimmm


Merhaba, sevgili dostum
  • Aslı
  • ,beni mimlemiş. Uzunca bir süre oldu ama hatırlamışken soruları yanıtlamakta ve arkadaşlarımı mimlemekte yarar var diye düşündüm.

    1-Bloguna neden bu adı verdin?

    Mutluluğun, mutfakta yapılan, sıcak, nefis kokulu çayların, kahvelerin, sağlıklı yiyeceklerin sıcak sohbetler eşliğinde paylaşılması olduğunu düşündüm.
    Bir fincan kahve eşliğinde hayatı, keyifleri, kederleri paylaşma isteğiyle bu blogu oluşturdum.

    2-Blog yazarken star tribiyle istediğin olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

    Dostlarımla paylaşmak amacıyla yayımlayacağım yazıların ayrıntıları konusunda aşırı titizlenmek. Bazen yorucu ve bunaltıcı olabiliyor. Ama öncelikle benim içime sinmeli ki gönül rahatlığıyla paylaşabileyim! Kısacası ya hep ya hiç!

    3-En son aldığın garip şey?

    Garip bir şey almadım. Ama yaptığımı garipsedim. Nöroloji doktorumun önerisiyle İrvin Yalom kitaplarına göz attım. Zaten almaya,okumaya başlamaya niyetliydim. Filiz Hanım'ın önerisiyle bu istek öncelik kazandı. Ve bir anda, dört tane kitap alındı. Bana göre yaptığım çılgınlıktı!

    4-Şeker gibi olduğun anlar?

    Banyodan çıktığım zamanlar, hafta sonu tatili geldiği zaman ve sevdiklerimle kahve keyfi yaparken, kedimle oynarken.

    5-Arkadaşım artık sormayın şunu dediğin şeyler?

    Aaaa, sen hala buna bir son vermedin mi? (karar vermek zor olabilir, değil mi ama)

    6-Aynaya bakınca gördüğün?

    Dağınık saçlar ;))

    7-Kendini okutan blog dediğin?

    Sıcacık,içten anlatıma sahip olan, özeleştiri yapabilen,öğrendiklerini paylaşabilen, yaşamdan keyif almayı bilen, içinden geldiği gibi yazabilen kişilerin blogları.

    8-Bu blog sahibi / sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

    Her yerde karşılaşılabilir.Bri kafede ya da kitapçıda da olabilir bu karşılaşma!

    Mimimi tamamladım. Şimdi ben de biricik dostum
  • Sevda
  • 'yı ve de
  • Oylum
  • 'umu mimliyorum.

    En kısa zamanda yeni keyifli paylaşımlarda bulunmak dileğiyle dostça kalın!

    13 Eylül 2009

    Dance Me To The End Of Love - Leonard Cohen



    Son günlerde kendimi sıkça dinlemekten alıkoyamadığım klasikleşmiş muhteşem bir Leonard Cohen parçasını paylaşmak istedim sizlerle!

    evliliğe dans et benimle,dans et benimle
    Dance me very tenderly and dance me very long
    nazikçe dans et benimle ve uzun dans et
    Were both of us beneath our love, were both of us above
    ikimiz de aşkımızın altındayız,ikimiz de üstündeyiz
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et
    Dance me to the children who are asking to be born
    
    dünyaya gelmeyi soran çocuklara dans et
    Dance me through the curtains that our kisses have outworn
    perdelere doğru dans et benimle öpücüklerimiz eskisin
    Raise a tent of shelter now, though every thread is torn
    sığınak çadırı dik şimdi,tüm teh,yine de tüm ipler kesik olsun
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et
    Dance me to your beauty with a burning violin
    güzelliğin şerefine alevli bir keman eşiliğinde dans et benimle
    Dance me through the panic til Im gathered safely in
    paniğe doğru dans et benimle kendimi güvenle toparlayana kadar
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et
    Dance me to the end of love
    benimle aşkın sonuna dans et

    Yeniden görüşünceye dek dostça kalın! İyi Pazarlar!;)))

    10 Eylül 2009

    Doğru Bildiğin Gibi Yaşa


    Bir zamanlar 1 oglu ve 1 esegi olan fakir bir kari-koca varmis.

    Imkânlarini daha iyiye goturmek ve dunyayi tanimak icin sehir -sehir
    dolasmaya karar vermisler ve kucuk ogullarini eseklerinin sirtina bindirip yola
    koyulmuslar.

    Ilk geldikleri koyde insanlarin arkalarindan:

    '' su terbiyesiz cocuga da bakin! Kendisi esegin sirtinda rahatca
    yolculuk ederken,

    Zavalli anne ve babasi kan ter icinde yuruyorlar!' ' dediklerini
    duymuslar.

    Baba esine donmus ve '' biricik oglumuzun terbiyesizlikle suclanmasina
    izin veremeyiz,

    En yasli ben olduguma gore esege ben bineyim siz ana-ogul yuruyun''
    demis.

    Ve boylece giderken baska bir koye gelmisler.

    2. Koyde ilerlerken insanlarin:

    'su ahlaksiz adama da bakin, kendisi esegin sirtinda seyahat ederken
    zavalli oglu ve karisi yurumek zorunda kalmis! '' dediklerini duymuslar.

    Ahlaksiz biri olmayi kendine yakistirmak istemeyen baba karisini
    segin sirtina bindirmis ve baba-ogul yanlarinda yururken 3. koye gelmisler!

    3. Koyde insanlarin arkalarindan : ''zavalli yasli adam, hem butun gun
    esek gibi calisiyor kendisini prenses sanan karisi da hem kocasinin hem de ufacik oglunun
    yaninda yurumesine aldirmiyor.

    Herhalde cocuk da uvey evlattir ''dediklerini duymuslar.

    Bunun uzerine tum aile esegin ustune binmisler ve 4.koye ulasmislar.

    4.Koyde insanlarin: ''su canavar insanlara da bakin!

    Zavalli esegin belini kiracaklar ''dediklerini duymuslar.

    Esekten inip ucu de hayvanin yaninda yuruyerek 5. koye varmislar.
    Bu kez duyduklarina inanamamislar :

    Koyluler gulerek : 'su uc salaga bakin, kendilerini tasiyacak bir
    esekleri oldugu halde yuruyerek yolculuk yapiyorlar ''!!!

    >SONUC: GENELLIKLE INSANLAR ELESTIRMEK ICIN HER ZAMAN BIR EKSIGINI
    >BULACAKTIR VE KIMSE SENI OLDUGUN GIBI
    KABUL ETMEYECEKTIR.

    ONUN ICIN DOGRU BILDIGIN SEKILDE YASA. HAYAT ON PROVASI YAPILMAMIS BIR
    TIYATRO GOSTERIDIR.

    BU ALKISI OLMAYAN TIYATRONUN PERDESI KAPANMADAN; GUL, SARKI SOYLE,
    DANS ET VE ASIK OL...HERŞEYE..

    HAYATININ HER ANINI DEGERLENDIR.

    Charlie Chaplin

    9 Eylül 2009

    KADINA


    Eğer kral olsaydım.! Çiğneyerek tahtımı
    Memleketin halkını dizlerine sererdim.
    O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı
    Bir tek bakışın için sana feda ederdim.

    Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin
    Kainatın, semanın, denizlerin, her yerin
    İrademin önünde eğilen meleklerin
    Sevgilim bir busene hepsi senindir derim

    Victor Hugo




    8 Eylül 2009

    KUSURSUZ OLMAK


    Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış... Diğeri ise hiç kusursuz ve çatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve..Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış iki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş. Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş. İki yılın sonunda bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,ırmak kenarında adama şöyle demiş: 'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar akıp gidiyor..' Adam gülümseyerek dönmüş testiye; 'Göremedin mi? Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok.Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlaklığını biliyordum..Senin tarafına çiçek tohumları ektim.. Ve hergün o yolda ben su taşırken,sen onları suladın.. 2 senedir o güzel çiçekleri toplayıp,masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim' diye cevap vermiş.

    Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz Her birimizin kendine has kusurları vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan mükafatlandıran, renklendiren..

    Etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin..
    Onlarda ki kusurları değil, içlerindeki güzellikleri görün...


    Can Dündar

    7 Eylül 2009

    Hiç Yaşamamış Gibi Ölmek


    Eflatun'a iki soru sormuşlar:
    Birincisi;  "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan
    davranışları nelerdir?
    Eflatun tek tek sıralamış:
    "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
    Ne var ki çocukluklarını özlerler.
    Para kazanmak için  sağlıklarını yitirirler.
    Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
    Yarından endişe ederken bu günü unuturlar.
    Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.
    Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar.
    Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."

    Sıra gelmiş ikinci soruya; 
    "Peki sen ne öneriyorsun?"
    Bilge yine sıralamış:
    "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın.
    Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi
    sevilmeye bırakmaktır.
     
    ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK
    ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE
    İHTİYAÇ DUYMAKTIR."

    BÖYLE BİR SEVMEK


    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
    azıcık okşasam sanki çocuktular
    bıraksam korkudan gözleri sislenir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    hayır sanmayın ki beni unuttular
    hala arasıra mektupları gelir
    gerçek değildiler birer umuttular
    eski bir şarkğ belki bir şiir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir

    yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kimbilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular
    böyle bir sevmek görülmemiştir.

    ATTİLA İLHAN