21 Kasım 2006

Doğum Günümden ve Doğum Günü Haftamdan Detaylar, Yaptıklarımız,Okuduklarımız, İzlediklerimiz, Paylaştıklarımız!

"Sevgiyle beceri birlikte olduğu zaman bir şaheser bekleyebilirsiniz." John Ruskin
Bu özdeyişi okuduğum zaman annemin ve bizim mutfak anlayışımız, yemek yapmayı seven değerli komşularım, arkadaşlarım sizler aklıma geldiniz. Bu güzel özdeyişi mutfağını, tariflerini cömertçe paylaşan, sevgisini katarak yemek yapan herkese ithaf ediyorum!

Merhaba, 8 günlük bir aradan sonra nihayet buluşabildik! 15 Kasım, benim doğum günümdü, yeni bir yaş daha kazandım, dolu dolu 35 yaşındayım artık! Yeni bir yıl yeni umutlar, doğum günümü kutlayan arkadaşlarıma çok çok teşekkür ederim!
Doğum günü pastamı Güldalım Cansu ile İlayda (Çılgın Bediş kıvamındaki yeğenlerim) getirdiler. Biz de afiyetle kesip yedik!Cansucum, o akşam kapıyı çaldı, açtım bir de ne göreyim,üşenmemiş, pastayı kutusundan çıkarmış, mumları yakmış, gece 21.30 gibi zili çaldı, kapıyı açtığımda bir de ne göreyim, otomatik ışığın da sönmesinibeklemiş. "İyi ki doğdun Burçak" şarkısıyla içeri girdiler, çok güzel bir sürprizdi, çok çok güzel bir jestti!Bunu akıl eden Cansudur çünkü kızımın çok ince zevkleri vardır, bu konularda çok hassas ve zariftir!
Aslında ben bir önceki Pazar günü kutlamaya karar vermiştim, Aytülüm de gelecekti ama çok keyifisiz olduğu için o gelemedi, bizim Tiramisu, Bitez Salatası afiyetle yendi, bitti. Dolayısıyla Çarşamba günü yeniden pastaya gerek duymadık, annişim de http://www.portakalagaci.com/oburcuk/tatllar/index.html 'dan Hatice'nin tarifi Karamelli Pudingi yaptı! Bu üçüncü yapışı oldu. Anniş, işin pratiğini buldu, şekeri bir kaç tatlı kaşığı limon ilavesi ile karamelize etti, aksi takdirde şeker toplanıyor çünkü!Sonra karamelin üzerine başka bir kapta karıştırdığı bütün malzemeyi bir anda döktü ve pişirdi, çikolata koymadı ama aynı Krem Karamel tadında oluyor, hem de yumurtası az olduğu için daha da sağlıklı oluyor, bana da afiyetle yemek kalıyor! Bu tarifi Hatice, okuyucuları ile paylaştığı ve Sibelim de (http://sibelinkahvesi.blogspot.com/) bize önerdiği için ikisine de buradan teşekkür ederim!

Linzer Turtayı ise ilk olarak 8 ay önce Aytülümün evinde Tv izlerken Home Tv'de yabancı bir gurmenin programında gördük, adam çok güzel yaptı, ortalığı da hiç dağıtmadı, ama o üste gelen kafesi önceden pişirip sonra üzerine reçel sürülen taban hamuru ile birlikte fırına sürüyordu, canımız çekti ,ben de yapmayı kafama koydum. http://caysaati.blogspot.com/2006/02/linzer-torte.html (Hülya'dan) ve http://www.teatime-blog.com/turkce/?p=31 (Mine'den) aldım, ikisinin tarifini de uyarlayarak yaptım, bir yumurta kullandım, bir yumurtanın beyazını da turtanın üzerine sürdüm.220 gr. un, 125 gr margarin zeytinyağlı Becel) kullandım! (Bu arada link eklemeyi bilemiyorum, umarım istemeden büyük bir yanlış yapmamışımdır, umarım sizlere bilmeden ayıp etmemişimdir, şimdiden özür dilerim, bilemiyor oluşuma verin, olur mu) Ben daha hiç Linzer Turta'yı ağzıma almadığım için tarifi tutturup tutturamadığımı bilemiyordum tabii ki, annişim de 36 yıl önce İsviçre'den döndüğü için tadını hatırlamıyor artık. Aytülüm, geçtiğimiz Pazar geldiğinde ikram ettim, tadına bakmasını sabırsızlıkla bekledim, daha önce yiyip yemediğini sordum, yemiş ve aynı yediği gibi olmuş benim yaptığım Linzer Turta'da, uçtum tabii! Aytülüm, yıllardır iş nedeniyle yurt dışına çıktığı için bilir, çok sıkı bir eleştirmendir, annişim gibi, Güldalım daha insaflıdır! Aferin almak zordur bizimkilerden ama aferin alıyorsanız emin olun ki bu işi başarmışsınızdır, mutlulukten uçmak, başarınızla gururlanmak kalır size! Bu arada unutmadan Mine'ye ve Hülya'ya da Linzer Turta tariflerini bizlerle paylaştıkları için çok çok teşekkür ederim!
Lor Peynirli Tartım da aynı pide gibi görünüyor değil mi, tart mı pide mi belli değil, ekmek hamuru ile yapılıyor, hamuru da ben mayaladım, yıllardır bu tarifi uygulamıyorum, ilk zamanlar hazır ekmek hamuru ile yapıyordum dolayısıyla bu kadar kabarmıyor, tart görünümünde oluyordu, ben sonuçtan memnun kaldım, sizlerle paylaşmak istedim, Aytülüm bu tarifimi de çok beğendi! Ben bu tarifi yıllar önce Elele Dergisi'nin "Doğum Günü'nden İş Yemeğine, Sevgililer Günü'nden Brunch'a... Hangi Güne Hangi Menü Hazırlanmalı?" adlı kitapçığından bulmuştum. Gelelim yapılışına;
Lor Peynirli Tart

Malzemeler:
1 ekmek hamuru,
30 gr margarin,
200 gr lor peyniri,
yarım demet maydanoz,
1 yumurta,
1 kahve fincanı süt.
Yapılışı:
1- Ekmek hamurunu margarinle yoğurun. Üzerine nemli bez örtüp kabarması için 10 dk. bekletin.
2- Hamuru unlanmış zemine alıp merdane ile kullanacağınız kalıbın büyüklüğünde yuvarlak açın, yağlanmış tart kalıbına yayın (Ben hamuru aynı pide yapımında olduğu gibi bolca unlanmış fırın tepsisine yayarak yerleştirdim,şekillendirmesi de kolay oldu, tepsiden de kolay çıkmış oldu).
3- Maydanozları temizleyip kıyın.
4- Maydanozu, lor peyinirini, yumurta ve sütü bir kapta karıştırın. Hamurun üzerine yayın.
5- Önceden ısıtılmış 180 C'ye ayarlı fırında 20 dk. pişirin siz yine de kendi fırınınızın ayarına göre pişirin, arada sırada tartınızı kontrol edin).Üçgen şeklinde dilimleyip servis edin (ben yaptıklarımı servis edilmiş haliyle sergilemeye fırsat bulamadan bitriverdik).
Afiyetle Yiyin!
Bu hafta ne yaptım, annişimle Salı günü Avcılar'a gittik, bir Avcılar kaçamağı yaptık, çok iyi oldu! Öğrencilerime kendi ellerimle kavram oyuncakalrı hazırlamak istediğim için yapışkanlı asatat (dicifix) aldım, takı tasarımı için temel malzemelerden aldım, iki tane çok güzel renkte tüy aldım, tasarımlarımı yapınca sizlerle paylaşırım. Sevgili arkadaşım Sibelin (http://sibelinkahvesi.blogspot.com/)yazı yazdığı Git Dergisi'nin yeni sayısını aldım, arkadaşım döktürmüş yine, çok çok güzel yazmış her zamanki gibi! Zeytin üzerine detaylı bir yazı yazmış, insanın Ege'ye gidip alıp yiyesi geliyor!

Şimdi gelelim anasınıfındaki çocuklarımın beğendikleri kitaplara ve filmlere.
Öğrencilerime, kendileri için okula bir sürü öykü kitabı alındığını söyleyip gösterdiğimde çok mutlu oldular, havalara uçtular. Okuduğum öyküleri de ilgiyle, beğenerek dinliyorlar. Morpa Yayınları çok güzel bir öykü seti çıkarmış, adı "Öykü Yağmuru", her konuya göre en azından bir öykü bulmak mümkün, içinde 50 tane öykü, 6 tane cd, konulara göre etkinlik dosyası, pastel boya ve kalem kutusu var (anasınıfları ve anaokulları için ideal bir set, 250 YTL ama inanın değer)
Biz, şimdiye kadar şu öyküleri okuduk;
Bu kitapta, bir sokakta bulunan sokak lambası, çöp kutusu, bank, apartman gibi cansız varlıklar çocukların ve yetişkinlerin yaptıkları yanlış davranışları birbirlerine anlatıyorlar, neler yapılması gerektiğini belirtiyorlar. Nelere dikkat edilmesi gerektiği anlatılıyor.
Yine çok güzel olan kitaplardan biri, Atatürk sevgisi, Atatürk'ün çocuk sevgisi, okumaya verdiği önemi vurguluyor.

Elimizdekileri sevdklerimizle paylaşamanın önemi ve yolları çok güzel bir biçimde vurgulanmış.
Boşanmaya karar vermiş bir anne-babanın uygun bir dille bunu çocuklarına aktarmaları, çocuğun önce üzülmesi ama sonra evler ayrıldığı halde yetişkinlerin arkadaşaça görüşmeieri, çocuklarına zaman ayırmaları anlatımış. Anne-babaının boşanması, ayrı evlerde oturmayı tercih etmesi ama bunun çocuğun hayatını değiştirmemesi gerektiği vurgulanmış. Yapılacak tartışmalarla birbilerini incitmekten, çocuğu yıpratmaktansa ayrılmanın daha iyi bir çözüm olacağı belirtilmiş. Bu kitapta da sevimli sincaplar yardımıyla sonbahar mevsiminde kış için ne gibi hazırlıklar yapıldığını öğreniyoruz. Öğrencilerim en çok bu öykü kitabını beğendiler, ilgiyle ve eğlenerek dinlediler. Kurbağa Hanımın Lokantası yardımıyla çocuklar, sağlıklı yiyecekler hazırlanmasının önemini, yiyeceklerin hazırlanma koşullarını, servis edilirken nelere dikkat edilmesi gerektiğini (temizlik) kavradılar. Yıldönümünü (öyküde ayrıca Kurbağa Hanım'ın lokantasının açılış yıldönümü kutlandı) öğrendiler. Sonra da Kurbağa Hanım'ın Lokantasi ile ilgili serbest resim çalışması yapıldı, bütün öğrencilerin etkilendikleri bölümler farklıydı, kimi yıldönümü kutlamasından etkilenmiş, kimi havai fişek gösterisini çizmiş, kimi de yemek masalarına yer vermiş.

Boyut Yayınları'nın çocuklar için hazırladığı Kukla Animasyonlar ile Dünya Çocuk Klasikleri adlı vcd seti 13 tane eserden oluşuyor, çok çok güzel bir set. Öğrencilerime ilk olarak Kırmızı Başlıklı Kız vcd'sini açtım, seyrettiler, çok beğendiler, minderlere uzanıp büyük bir keyifle izlediler. Ertesi gün de Kırmızı Başlıklı Kız Öyküsü'nün resmini boyadılar, kitap haline getirdiler, çok güzel bir çalışma çıktı ortaya.


Çocuklar, bu vcd'yi izlediler, güzel bir film aslında ama çocukların ilgisi çok çekemedi ,bir tek yeni gelen öğrencim Oben, sonuna kadar ilgiyle izledi.



Arkadaşlar, bir daha ki buluşmamızda annişimin nefis hamsi buğulamasını, enfes etli, lahana sarmasını sizlerle paylaşacağım. Bir de Cimoşumun bayılarak yediği tuzlamasını. Bugün, Aytülüm, işerinin yoğunluğundan fırsat bulup hazır Beylikdüzü'ne gelmişken bize kaçtı. Meralcim'i de aldı gelirken, çok keyifli bir kaç ssat geçirdik, dertleştik, konuştuk, dedikodu yaptık, güldük. Onlar gelir de ben gönüllü olarak mutfağa girmez miyim, hemen çok pratik olan bir tarifimi uyguladım, yeni aldığım muffin kalıbımda browni yaptım,sos yapacaktım, oy birliğiyle hafif olsun diye sos yapmamama karar verildi, beğenilerek yenildi. Onlar yemek yerken ben hazırladım, yarım ssat olmadan pişti. İnsanın elinin altında pratik tarifler olması ne kadar güzel bir duygu değil mi, insan kendini güvende hissediyor. İşte bir daha ki yazımda o çok beğenilerek yenilen Browni tarifimi de sizlerle paylaşacağım. Şimdii, her zamanki gibi sizlerle çok beğendiğim şiiri paylaşma zamanı geldi, elinize keyif yapmak için kahvenizi ya da çayınızı aldıysanız hadi o zaman şirimizi okuyalım. Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle, keyifle, sağlıkla, mutlulukla kalalım! Şirimiz Melih Cevdet Anday'dan, Sevincin Yarısı
Kuşlar yağmur yağdırır da, Yağmur güneşe vururdu ya, Ben sana gelirdim.
Sevincin yarısı ağzımda, Zambağa birikir sabahlar, Ovalar atlara binerdi.
Kulesine koşuşunca deniz, Cebimde geceden yıldızlar, Arılarla ballarla kanımda.
Yüreğim avuç olurdu da, Sonra çeşme de olurdu ya, Mutsuz dönüşler ayında,
Ben sana gelirdim.
Melih Cevdet Anday

14 Kasım 2006

Sibelim, Ailem ve Minnoşumla Hafta Sonu Keyfi ve Lezzetleri

Selam arkadaşlar, keyifli bir hafta sonu geçirmiş olmanızı diliyorum! Ben kendi adıma biraz burukluk yaşamış olsam da kimi zaman genelde keyifli bir hafta sonu geçirdim!
Cumartesi biricik arkadaşım Sibelim bize geldi, çok keyifli saatler geçirdik, konuştuk, dertleştik!
Bu nefis sofra resimlerini Sibelim çekti yine! Benim fotoğraf makinem var ama şu anda kullanamıyorum arkadaşlar, Sibelim'e sordum, pili bitmiş, bir kaç gün sonra şarj makineli pil alacağım, maaşımı almayı bekliyorum!
Diğer fotoğrafları da cep telefonumla ben çektim! Ama Sibelimin yakaladığı detaylar çok çok güzel değil mi, katkısı büyük! Sağolsun benim canım arkadaşım!
Cuma günü msn’de yazışırken Sibelime takıldım, bana ne yapacağını sordum, Sibelim de ne istediğimi sordu zaten bir şey yapıp getirecekmiş. Arkadaşım bana resmini arkada gördüğünüz kepekli-pekmezli-sağlıklı kendi elleriyle yaptığı nefis kurabiyelerden getirdi, çok beğendik annişimle!
Tarifini bugün verdi, Sibelim, hemen yazıyorum!

Pekmezli Kepekli Kurabiye

Malzemeler:
150 g tereyağı (eritilmiş),

1 Türk kahvesi fincanı dolusu pekmez (sanırım bütün pekmez çeşitleri kullanılabilir),

1 Türk kahvesi fincanı esmer şeker (beyaz da kullanabilirsin),

1 yumurta

1 Türk kahvesi fincanı dövülmüş ceviz,

1 paket kabartma tozu,

a çay kaşığı dolusu tarçın,

7-8 kahve fincanı un (ben 5 fincan kepekli, kalanında beyaz un kullandım).

Yapılışı:

1-Tüm malzemeyi karıştırıp avucunda yuvarlak yapıyorsun.

2- Hafifçe bastırıp yağlanmış fırın tepsisine (yağlı kağıdın üstüne de olabilir) oradan da 180 C ısıtlımış fırına yerleştiriyorsun.

3- 10 dk kadar pişiyor turbo fırında . Elektrikli olursa sanırım 20 dk gerekir. Fırından çıkardığımız ilik dakikalarda çok yumuşak oluyor, hemen dokunmamakta fayda var. Soğuuyunca sertleşiyor tabii:)
Afiyet Olsun!
Bu yazıyı yazarken de nefis kurabiyelerden yedim!
Sibelim de annemin yaptığı Sarımsaklı Köfte’ye bayıldı, onun tarifini vereceğim!
Tiramisu tarifini de Sibelimin sitesinde bulabilirsiniz!

Tiramisu'nun kalan son dilimi!
Benim üzüldüğüm şu oldu, arkadaşıma çok severek yaptığım Bitez Salatası’ndan yediremedim, ertesi günü ablamlar yemeğe gelecekleri için onu yapmayı Pazar gününe bıraktım. Ama söz verdim, her ne kadar kendisi tarfi alıp yaparsa da ben arkadaşımla görüştüğümde ona kendi ellerimle Bitez Salatası yapacağım çünkü onunu yiyebileceği Vejetaryen bir lezzet!
Şimdi önce Sarımsaklı Köfte’nin tarifini paylaşalım, bu tarif te aslında Meralcim’den, Selanik Gevreği tarifini aldığım manevi ablamdan!

Sarımsaklı Köfte

Malzemeler:

500 gr çiğ köftelik esmer köy bulguru,

2 küçük çay bardağı irmik,

½ çay bardağı un,

1 çay bardağı sıvıyağ,

1 demet maydanoz,

1 çorba kaşığı salça,

4-5 diş sarımsak,

1 tatlı kaşığı tuz,

1 tatlı kaşığı pulbiber,

1 çay kaşığı karabiber,
Yapılışı:

1- Bulgur sıcak suyla yıkanır (esmer köy bulguru olduğu için sıcak suda bekletmeye gerek yok, yalnızca ılık su ile yıkanır).

2- Bulgura tuz, karabiber, irmik ve un eklenir.

3- Eller sık sık ıslatılarak minik minik köfteler yapılır (ekşili köfte boyutlarında).

4- Köfteler kaynayan suyun içine atılır. Köfteler yüzeye çıktığı an haşlanmış demektir, delikli kepçe ile servis tabağına alınır.

5- Diğer taraftan başka bir kapta, rendelenen sarımsak sıvıyağ ile hafifçe karıştırılır, üzerine salça ilave edilir. 1 Tutam tuz, ve 1 tatlı kaşığı pulbiber
konulur, karıştırılır.

6- Hazırlanan sos köftelerin üzerine dökülür, karıştırılarak yedirilir.

7- Son olarak ince ince kıyılmış maydanozlar köftelerin üzerine serpiştirilir.
Servis edilir.
Afiyetle Yenir!

Bitez Salatası (Tarif yıllar önce aldığım Ziyafet Dergisi'nden)

Malzemeler:

200 gr buğday,

Yarım demet tere ( tere yerine roka kullandım),

Yarım demet dereotu (ben dereotu ve kuru nane yerine taze nane kullandım, dereotunu bu salatada bağdaştıramadım doğrusu, ikidir bu şekilde yapıyorum),

4-5 tane ceviz,

8-10 tane siyah üzüm,

1 kahve fincanı tulum peyniri,

1 elma (yeşil ve ekşi olanı tercih etmenizi öneririm),

½ çay bardağı zeytinyağı,

Tuz, nane, karabiber, kırmızı biber, sumak (sumak yerine bir miktar nar ekşisi de kullanılabilir)

Yapılışı:

1- Buğdayı akşamdan ıslatılır ve haşlanır.

2- Elmayı soyulur ve rendelenir.

3- Tere ya da roka iri iri, dereotu ya da taze nane ince ince kıyılır.

4- Cevizler orta büyüklükte parçalanır ya da kırılır.

5- Tulum peyniri çatalla ezilir.

6- Malzemelerin hepsi buğday ile karıştırılır.

7- Hazırlanan karışıma zeytinyağını eklenir.

8- Tuz, karabiber, kırmızı biber ve sumak serpip servis yapılır.

Afiyetle Yenir!
Salatama yakından bir bakış!
Arkadaşlar, daha önce Arzu ve Ülfet Aygen’in Beyaz Unsuz ve Şekersiz Hamur İşleri Tarifi Kitabı’ndan tarifini aldığım Esmer Ramazan Pidesi’nin tarifini sizlerle paylaşmıştım ama hatırlamanız için yeniden yer veriyorum, Sibelim de annem de Güldalım da çok beğendiler! Ben de beğendim çünkü fırından aldığımız Ramazan Pidesi tadında oldu. Ben tamamen beyaz un kullanarak yaptım. Geçen sefer ben 1 paket maya kullanmıştım, bu kez ½ paket kullandım,
Bütün olarak resini çekmeye fırsat bulamadım!

Esmer Ramazan Pidesi4 su bardağı tam buğday unu,2 su bardağı ılık süt,1 yemek kaşığı zeytinyağı,1 yemek kaşığı bal,bir çay kaşığı deniz tuzu,Yarım paket (21 gr) yaş ya da yarım yemek kaşığı kuru maya,1 tatlı kaşığı yoğurt,1’er yemek kaşığı susam ve çörekotu,Yapılışı:1-Unu geniş bir kabın içine koyup ortasını havuz biçiminde açın. Diğer malzemeleri havuz biçiminde açın. Diğer malzemeleri havuza koyup yavaş yavaş parmak uçlarınızla (ya da mikserin karıştırma ucuyla) karıştırmaya başlayın. Tüm malzeme karıştıktan sonra 6-7 dk. kadar kuvvetlice yoğurun.Ilık bir yerde iki katı kabarana kadar 1 saat dinlendirin.2- 35 cm çapında geniş bir tepsiye bolca buğday kepeği veya mısır unu (ben buğday unu kullanıyorum) serpiştirin. Fırınınızı 230 (turbo 210) derecede ısıtın.3- Hamuru, tepsiye yerleştirip ıslak ellerinizle tepsi büyüklüğü boyunca yayın. Yoğurdu 1 yemek kaşığı su ile sulandırıp üzerine sürün. Susam ve çörekotunu serpiştirin. Ilık bir yerde 15 dk. dinlendirdikten sonra sıcak fırının orta rafında 20-30 dk. fırınlayın. Üzeri hafifçe renk almış olacak.
Afiyet Olsun!
Resmini gördüğünüz İrmikli Ekmek tarifi Binnur'un Ekmek Kokusu'ndan alındı, nefis bir tarif, ekmek güzel kabardı, yalnızca biraz kuru ve sert oldu, suyu biraz az geldi bana! Doğa'nın Mate ve Nar Sherbet'i nefis bir lezzete sahip, alışkanlık yapıyor mu bilmiyorum ama, hep içmek istedim, içecek olma düşüncesi bile keyfimi yerine getirdi! Minnoşum iyi keyif yapıyor, değil mi?
Artist kız, eee bebekliğinde resmi çok çekilince böyle poz verir tabii ki de!
Arkadaşlar, ben Piraye kitabını çok çok beğenerek okuyorum, sizlerin de beğeninizi benimle paylaşmanız çok hoşuma gitti! Kitap önerilerinizi de beklerim!
Şimdiye dek elinize yorgunluk ya da keyif kahvenizi, çayınızı almadıysanız hazırlayın ve şiir keyfimizi yapalım, ne dersiniz! Bugün sizinle Ahmet Muhip Dranas’ın nefis iki şiirini paylaşalım, Balad ve Serenat!

BALAD…

Yağmurlar dindiği zaman
Geleceksin
Ki karanlık ölümdür.
Işığım söndüğü zaman
Güleceksin
Ki karanlık ölümdür.

Karanlığımda dişlerin
Parıldar ki
Yine görüneceksin
Kuraklığımda düşlerin
Işıldar ki
Yine arınacaksın.

Bekleyeceğim elbette
Gelişini
Yaşamak başka nedir;
İsterse ta kıyamete
İlle seni
Ki bu aşk başka nedir.

Bütün ömrümüz onunla
Böyle geçti;

Toprakla gök arası,
Varla yok arası öyle;
Derken uçtu.
Dranas yalvarası:
Tanrım merhamet et kula.
SERENAD…
Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollardan geçtiğim uzak
iklimden şarkılar getirdim sana.

Şeffaf damlalarla titreyen ağır
Goncanın altında bükülmüş her sak;
Seninçin dallardan süzülen ıtır,
Seninçin yasemin, karanfil, zambak...

Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin gönlümde açar nergisler,
Düşen bin öpüştür yanaklarından
Mor akasyalarla ürperen seher.

Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıklarla dolacak kalbimin içi..
Geçiyorum mevsim gibi kapından,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Ahmet Muhip Dranas








9 Kasım 2006

Ekmek Makinem, Ekmek Çeşitlemelerim, Piraye ve Nazım Hikmet


(Arçelik Ekmek Makinem)

Merhaba Arkadaşlar, bugün ekmek makinemi ve ekmek denemelerimi paylaşacağız! Önce Söke Un ile başladım ekmek yapımına zaman zaman kendim yoğurdum, fırın da pişirdim, son zamanlarda arada sırada Sinangil Çavdar ve Çok Tahıllı Ekmeği’ni denedik, çok beğendik! Söke Un kadar güzel o da! En çok Çavdar Ekmeği’ni ve 7 Tahıllı Ekmeği’ni aldık. Onların resimleri yok ama! Ben en son Söke Köy Unu’nu merak ettiğim için aldım, çok beğendik.
Ekmeğimizin kabuğunu sert sevdiğimiz için her zamanki gibi çok pişirmede pişiriyorum yalnız son zamanlarda ekmeklerimin yan kısımları hafif yanmış gibi oluyor, lezzeti yerinde, bundan sonra orta pişirme ayarında yapacağım!
Her evin bir ekmek makinesi olması dileğiyle diyorum.


(Sinangil Çavdar Ekmeği)

(Sinangil Çok Tahıllı Ekmek) (Söke Un Köy Ekmeği)

Cumartesi günü 6’lı muffin kalıbı aldım, geçen gün ise Boyut Yayınları’nın Dünya Mutfaklarından Tatlılar kitabını dayanamayıp aldım, fırsat buldukça Dünya Mutfaklarından serisinin diğer kitaplarından da alacağım! Çok güzel tarifler ve fotoğraflar var. Tarifleri uyguladıkça paylaşacağım sizlerle! Bu hafta sonu daha önceden yapmayı planladığım tariflerimi uygulayacağım. Sizlerle paylaşacağım!

(Dünya Mutfaklarından Tatlılar)

Kahvelerinizi ya da çayınızı elinize aldıysanız çok beğendiğim bir kitabı sizlerle paylaşmak istiyorum, Nazım şiirleri de en güzel yanı.
Kitabı Aytülüm almış, hafta sonu görüştük, bana hediye olarak aldığı dijital fotoğraf makinemi ve mp4’ümü verdi, çok mutlu olduğumu tahmin edersiniz, bir de bu kitabı bir solukta okumuş, çok beğenmiş, şiddetle önerdi, biz de kayıtsız kalamadık, ben o gün dönüş yolunda hemen başladım kitaba!

Kitabımızın Adı: Piraye

Konusu: Babasının hayranlık duyduğu Nazım Hikmet’in karısının adını kendisine verdiğini öğrenen genç kız şaşkınlık geçirir!
Şiirlerden, edebiyattan ve tiyatrodan çok etkilenen bir kadının biyografisi bu kitap ve çok etkileyici bir dille yazılmış, bu kez detaylı bir özet vermiyorum, kitapçınıza koşup almanızı, bir solukta okumanızı ve düşüncenizi benimle paylaşmanızı bekliyorum sabırsızlıkla! Çok mutlu olurum kitap keyfinizi benimle paylaşırsanız!


İşte, kitaptan insanı çarpan Nazım Hikmet şiirlerinden:

Karıcığım,
Hasretliğin on ikinci yılı bu,
On ikinci yılı.

Gönül ağzına kadar dolu,
Sen diyorum İstanbul geliyor aklıma,
İstanbul diyorum sen.

Sen şehrim kadar güzelsin,
Şehrim senin kadar acılı.


Bahardı sevgilim bahardı
ve bahtiyar olmak için
toprakta, havada, suda her şey vardı sevgilim,
her şey hazırdı, her şey vardı.


Kimbilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi
Uzaktan seyretmeseydik ruhunu birbirimizin
Kimbilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden
Belki bu kadar yakın olamazdık birbirimize

Ve etkileyici bir ayrıntı, Piraye on iki yıl boyunca beklemiş nazım Hikmet’i!

Bu günlük bu kadar, şimdilik hoşçakalın, en kısa zamanda görüşmek dileğiyle!

4 Kasım 2006

ANNEMDEN LEZZETLER


Selam arkadaşlar, bugün söz verdiğim gibi annişimden lezzetlere yer veriyorum. Tabii ki şiirsiz olmaz hele ki Atilla İlhan’sız hiç olmaz, çok beğendiğim Rüzgar Gülü şiirini sizlerle paylaşacağım! Elinize keyif kahvenizi ya da çayınızı aldınız değil mi her zaman ki gibi?
Dün, Sibelimle görüştük, akşam da bugün Tüyap Kitap Fuarı’na gitmek üzere sözleştik. Bugün kaçta buluşacağımızı kararlaştırdık, ne güzel bir buluşma, kitap keyfi paylaşımı olacaktı ama ben rsoğuk algınlığına yakalandığım ve halsizliğimi yoğun bir biçimde hissetmeye başladığım içini Sibelimden beni affetmesini rica ederek Tüyap Programı’ndan çekilmek durumunda kaldım. Tüyap’ın tadını benim için de çıkarmasını, benim için de kitap ayracı almasını rica ettim! Oysa ki arkadaşımla buluşmayı, kitap zevkimizi paylaşmayı, çok sevdiğim, taptığım, her Pazar Küçük Şeyler Programı’nı iple çektiğim değerli hocam Prof. Dr. Üstün Dökmen’i görmeyi ,kitap imzalatmayı çok istiyordum, olamadı, çok üzüldüm! Ne yapalım başka baharlara! Bu arada Üstün Hoca Küçük Şeyler 2 kitabını çıkarmış, çağımızın Nasreddin Hocası kendisi, çok muhteşem bir insan! Halk adamı, esprili, anlaşılır bir dille bize çok şeyi anlatıyor, güldürürken düşündürüyor, kısa oyunlarla daha iyi kavramamızı, kendimizi, yaptığımız hataları sorgulamamızı sağlıyor! İyi ki Üstün Hoca var, değil mi ama?
İyi ki yemek, kültür, kitap keyfimizi paylaştığım Sibel gibi bir arkadaşım var!
Eveeet, annişimin lezzetlerine gelelim, birincisi resmine daha önce yer verdiğim aşure tarifi. Annemin ve Güldalımın aşuresinden başkasını pek yediğim görülmemiştir arkadaşlar, o kadar seçiciyim yani. Eh Güldalımdan annesinden tarifini aldığına göre ve biz de kardeş olduğumuza göre….
Şimdi gelelim annemin lezzetli aşuresinin tarifine;

Malzemeler:

2 su bardağı nohut,

2 su bardağı kuru fasulye,

3 su bardağı buğday,

1 su bardağı pirinç,

1 kg toz şeker,

3 çorba kaşığı gül suyu,

25 adet kuru kayısı,

10 adet kuru incir,

½ su bardağı kuru üzüm,

1 ayva,

1 portakalın kabuğu,

Üzerini Süslemek İçin:

2 nar,

1 su bardağı ceviz veya fındık,

1 su bardağı badem

Yapılışı:
1- Akşamleyin ayrı ayrı tencerelerde nohut, fasulye ve buğday ıslatılır.

2-Sabah, nohutun, fasulyenin ve buğdayın ıslatma suları dökülür, yeterince su konularak ayrı ayrı haşlanır.

3-Yaklaşık bir buçuk saat sonra nohut, fasulye ve buğday suları ile birlikte aşure tenceresine konur,
kaynamaya bırakılır. Üçü birden kaynamaya başlayınca suyuna bakılır, gerekirse bir bardak kadar sıcak su konulur. Pirinç ilave edilir.

4-Kuru üzüm konur. Sayılı olarak, kesmeden incir ve kayısı konur, arada sırada karıştırılır, kaynamaya bırakılır. Yaklaşık 20 dk. sonra tane ile konulan kayısı ve incirler delikli kepçe ile çıkartılır. Bir tabağa alınır.

5- Küçük küp biçiminde doğranmış portakal kabuğu ve kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış ayva aşure tenceresine eklenir. 20-25 dk. daha kaynamaya bırakılır.
Dibinin tutmaması için arada karıştırma işlemini unutulmaması gerekir.

Not: Nohutlar iyice yumuşayınca aşurenin pişmiş olduğunu anlayabiliriz.

6- Suyu, gözle görülür biçimde helmelenmiş ise toz şeker ve gül suyu ilave edilir. İyice karıştırılır, 5 dk. sonra altı kapatılır ve aşure kaselere bölüştürülür.

7- Kaselere boşaltılan aşuremiz ılındıktan sonra üzeri ceviz, badem, nar, ince ince kıydığımız incir ve kayısı ile süslenir.

Not: Bütün olarak aşurenin içine konulan, çıkarılan kayısı ve incirler aşurenin renginin kararmasını önler.

Afiyet Olsun!

Şimdi sıra annemin denediği, tarifini yazmaya söz verdiğim ikinci nefis lezzetine, mercimekli kereviz dolmasına! Değişik, hoş, nefis bir tadı var, ilginç bir tarif, denemenizi şiddetle öneririm. Annem dergilerimden birinde görmüş, uyarlama yaptığını hatırlıyor, son aldığım dergilere baktım, bulamadım, özür dilerim!
Vejetaryen mutfağına uygun bir tarif!


Mercimekli Kereviz Dolması

Malzemeler:

2 adet orta boy kereviz
1 su bardağı yeşil mercimek,

1 demet dereotu,

2 büyük baş soğan,

1 limonun suyu,

1 çay bardağı sıvıyağ,

Arzuya göre yarım havuç ta konulabilir.

Yapılışı:

1- Kerevizler ayıklanır, ortadan ikiye bölünür, göbekleri hafifçe oyulur, limonlu suda haşlanır.

2- Diğer taraftan 1 su bardağı yeşil mercimek haşlanır. Daha sonra kuru soğan ile hafifçe kavrulur.

3-Hafif haşlanmış kerevizler yayvan bir tencereye yerleştirilir. Mercimekli harç dört tane haşlanmış kerevizin ortasına pay edilir. Kalan boşluklara da harç konur. 1 su bardağı su ilave edilir.

4-30 dk. kısık ateşte pişirilir.

5-Servis tabağına yerleştirilir.

6- Servis tabağına yerleştirilir. İnce kıyılmış dereotu ile süslenir. Arzu edilirse havuç ta konulabilir.
Afiyet Olsun!

Arkadaşlar, dün aldığım Kasım ayı Lezzet Dergisi’nde gördüğüm, çok çok beğendiğim Elmalı Flan tarifini bugün uyguladım, çok hafif bir tarif, yağ yok, resimde gevrek bir hamur var, benimki öyle olmadı ne yazık ki!
Benim hatam şu oldu, bütün malzemeleri aynı anda koydum oysa ki yumurta iyice çırpılıp kar haline getiriliyor sonra ilave ediliyor.
Tuhaf gelen şu 1,5 su bardağı süte 1 su bardağı un konuluyor, sizce de bu un miktarı bu süt miktarına göre çok çok az değil mi, ben 3 bardak un kullanmak durumunda kaldım, diğer malzemeler yarım su bardağı şeker, bir tutam tuz konuyor, 3-4 tane elma. Elmalar soyuluyor, ortaları temizleniyor, dilimleniyor, yağlanmış tepsiye diziliyor, üzerine hamur konuluyor, önceden ısıtılmış 170 C’ye ayarlı fırında pişiriliyor. Sonra üzerine pudra şekeri serpiliyor.
Bir daha bu tarifi uygularsam rondo kullanmayı tercih edeceğim çünkü bu tarif rondoluk bir tarif! Beş dakikada Beşiktaş!
Bu tarifi diğer tariflerimden farklı düzende yazdım değil mi çünkü tarif ilginçti, sizlerle bunu paylaşmak istediğim için yukarıdakilerden farklı bir yazma düzeni oldu!

Ramazan Pidesi yaptım, çok beğenildi, Ben bugün dışarı çıkmadım, annem tadına bakması için Güldalıma hem elmalı flanı hem de pideyi götürdü. Tadına bakmış, beni aradı, beğenisini dile getirdi, tarifini sordu, aldı.
Ben bu tarifi ikinci kez uyguluyorum, Beyaz Unsuz Şekersiz Tarifler Kitabı’ndan aldım bu tarifi! Esasında Esmer ramazan Pidesi olarak geçiyor, arkadaşım Emoş’un annesinin getirdiği köy unu ile yaptım bu tarifleri!
Esmer Ramazan Pidesi

4 su bardağı tam buğday unu,

2 su bardağı ılık süt,

1 yemek kaşığı zeytinyağı,

1 yemek kaşığı bal,

bir çay kaşığı deniz tuzu,

Yarım paket (21 gr) yaş ya da yarım yemek kaşığı kuru maya,

1 tatlı kaşığı yoğurt,

1’er yemek kaşığı susam ve çörekotu,

Yapılışı:

1-Unu geniş bir kabın içine koyup ortasını havuz biçiminde açın. Diğer malzemeleri havuz biçiminde açın. Diğer malzemeleri havuza koyup yavaş yavaş parmak uçlarınızla (ya da mikserin karıştırma ucuyla) karıştırmaya başlayın. Tüm malzeme karıştıktan sonra 6-7 dk. kadar kuvvetlice yoğurun.
Ilık bir yerde iki katı kabarana kadar 1 saat dinlendirin.

2- 35 cm çapında geniş bir tepsiye bolca buğday kepeği veya mısır unu (ben buğday unu kullanıyorum) serpiştirin. Fırınınızı 230 (turbo 210) derecede ısıtın.

3- Hamuru, tepsiye yerleştirip ıslak ellerinizle tepsi büyüklüğü boyunca yayın. Yoğurdu 1 yemek kaşığı su ile sulandırıp üzerine sürün. Susam ve çörekotunu serpiştirin. Ilık bir yerde 15 dk. dinlendirdikten sonra sıcak fırının orta rafında 20-30 dk. fırınlayın. Üzeri hafifçe renk almış olacak.
Afiyet Olsun!

Arkadaşlar, bugünlük benden bu kadar, yeniden görüşmek üzere sağlıkla, keyifle, neşeyle, mutlulukla kalın! Hoşça kalın!

Rüzgar Gülü
Önümden çekilirsen istanbul görünecek,
Nerede olduğumu bileceğim
Sisler utanacak eğilecek,
Ağzının ucundan öpeceğim
Saçına kalbimi takacağım
Avcunda bir şiir büyüyecek
Nerede olduğumu bileceğim,
Bu çıplak geceler yok mu
Bu plak böyle ağlamıyor mu
Camları kırmak işten değil
Delirecek miyim neyim
Kirpiklerimden mısra dökülüyor
Kenya'da simsiyah yalnızım
Yoksul bir şilepte gemiciyim
Malezya'da yük bekliyorum
Önümden çekilirsen İstanbul görünecek
Nerede olduğumu bileceğim
Gözlerini söndürme muhtacım
Ben senin aydınlığına muhtacım
Yepyeni bir ilkbahar harcayıp
Bir yaz boğup bir sonbahar harcayıp
Rüzgar gülünü arayacağım
Oran'da Pernanbouc'ta Tombuktu'da
Vinçler yine aksamları indirecekler
Yine karanlığa bulaşacağım
Gözlerin rüzgarda savrulacak
İkimiz iki sap buğday olsak
Sen benim olsan, ben senin olsam
Bir gece vakti aklına gelsem
Uykunu tutsam bırakmasam
Seni kucaklasam, kucaklasam
Birbirimizin kalbini dinlesek
Dünyanın kalbini dinlesek
Büyük ateşler yaksalar
İki güvercin uçursalar
Nerede olduğumuzu bilsek
.
Attila İlhan