29 Kasım 2013

Şans Bilekliği



Rüzgarla Gelenin yazarından yüreklerde iz bırakacak yepyeni bir hikâye...

Bu sıcacık, eğlenceli ve içtenlikle anlatılmış öyküde eski yaşamını tamamen bir kenara bırakan ve ilk kez kendini keşfetmeye çalışan unutulmaz bir kadın bulacaksınız.

Uzun zamandır obeziteyle mücadele eden Stevie Barrett, neredeyse hayatını kurtaracak bir operasyon geçirmek üzere, tekerlekli sandalye eşliğinde ameliyathaneye götürülür. Operasyonun ardından hırıldamadan yürümeyi başarabilen, kendi kendini iyileştirmek için bir bahçe yetiştiren ve tahtadan muhteşem sandalyeler yaparak onları boyayan yepyeni bir Stevie doğar.

Fakat hayatında değişen onca şeye rağmen, aynı kalan ufak birkaç detay vardır. Stevienin utangaçlığı, yakasını bırakmaya pek niyetli değildir. Bu nedenle, yakışıklı komşusuna duyduğu ilgiyi gizlemek zorundadır. İşler tıpkı onu küçük bir kızken yanına alan ailesinde olduğu gibi, çalışmakta olduğu hukuk bürosunda da yolunda gitmemektedir. Üstelik bir zamanlar en iyi arkadaşı olan kişi, verdiği kilolar yüzünden kendisine farklı davranmaya başlamıştır.

Stevienin yeni hayatında karşılaştığı en zorlu mücadele kendisini tanımayı öğrenmek olacaktır. Kendisinin aslında kim olduğu, kim olmak istediği ve eski Stevienin bu günlere nasıl geldiği hakkında şaşırtıcı cevaplarla karşılaşmaya başlayacağı bu içten ve eğlenceli yolculuk sizleri bekliyor.


"Sayfaları yeni edindiğim arkadaşlarımla vakit geçirir gibi çevirdim."
-One Book at a Time-

"Kitap hakkında yazılanlar, hatta yazarın kendi betimlemeleri bile, bir kitabın nasıl aynı anda hem hayat dolu ve eğlenceli, hem de ürkütücü olabileceğini açıklamakta yetersiz kalıyor."
-Publishers Weekly-

"Şans Bilekliği, yürek burkan şizofreni gerçekliğinin yanında okuyucusuna sunduğu sevgi ve neşe ile ruhunuzu aydınlatacak."
-The Crowded Leaf-

"Hayatın birçok yönüne değinen, güçlü bir hikâye."
-Fresh Fiction-
(Tanıtım Bülteninden)

Sevgilimden Son Mektup


En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var.
Seni her zaman seven ve bu ona zarar verse de hep sevecek olan bir adam...

1960. Jennifer Stirling zengin kocasının servetiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olduğunu zannetse de bir gün ondan her şeyi arkasında bırakıp kendisiyle gelmesini isteyen bir adama âşık olur. Hayatında ilk defa tutkuyu hisseden Jenniferın önünde iki seçenek vardır: Ailesine ihanet etmek ya da aşkının peşinden gitmek...

2003. Gazetecilik kariyerinde zirveye yükselmek isteyen Ellie Haworth ünlü ve karizmatik bir yazarla ilişki yaşamaktadır. Aslında çok mutlu olması gerekirken sevdiği adamın başka bir kadına ait olması Ellienin hayatını ve tercihlerini gözden geçirmesine yol açar. Bundan böyle ya eksik bir sevgiye razı gelecek ya da kendini korkusuzca gerçek aşkın kollarına bırakacaktır...

Bir gün Ellie, gazete binasının tozlu arşivinde 1960lardan kalma aşk mektuplarına rastladığında iki kadının hayatı beklenmedik bir biçimde kesişir. Acı bir aşk hikâyesinin eksik parçaları bir araya gelirken Jennifer ve Ellienin hayatı geçmiş, gelecek ve günümüzle tekrar şekillenir.

"Size aşk cümleleri yazdıracak bir roman..."
-Glamour-

"Modern ancak tüm zamanları aşan bir kitap. Ölümsüz bir aşka sımsıkı tutunanların hikâyesi..."
-Leila Meacham-

"Tutku denizinde yüzmek istiyorsanız Sevgilimden Son Mektup kendinize vereceğiniz en güzel hediye olacak."
-Sunday Herald-
(Tanıtım Bülteninden)

26 Kasım 2013

Perşembeleri Parkta


Âşık olmak için asla geç değildir.

Bir anda evliliği sonbahar yaprakları gibi sararıp solmaya başlayınca ilkbahara olan inancını kaybeden bir kadın...

Ve onun kalbinde yeniden çiçekler açtıran bir adam...

Ve her sonbaharın ardından gelen ilkbahar

Otuz yıllık kocası birdenbire yataklarını ayırmaya karar verdiğinde Jeanie, sabırla her şeyin düzelip kocasının eski haline gelmesini bekler. Ancak on yıl geçmesine rağmen ne bir şey düzelmiş ne de Jeanie kocasından bir açıklama alabilmiştir. Hayatının renkli geçen tek kısmı, torunu Ellieyi parka götürdüğü perşembe günleridir.

Bir gün orada Ray isminde bir adamla tanışır ve arkadaşlıkları zamanla aşka dönüşür. Jeanie çok geç yakaladığı bu aşk için herkesi karşısına alıp yeni bir hayata başlamak ile aşırı kontrolcü kocasıyla huzursuz ama güvenli evliliğine devam etmek arasında bir karar vermek zorunda kalacaktır.

"Hilary Boyd tükenmiş bir evliliğin ve çiftleri birbirine bağlayan bağların dokunaklı bir portresini çiziyor."
-Chicklit Club-

"Çok hassas ve ilgi çekici bir aşk hikâyesi... Boyd aile yaşamını gözlemlemekte çok başarılı ve oldukça esprili bir dili var. Ancak ailelerin birbirlerine karşı inşa ettikleri iskeleti nasıl yıktıklarını anlatırken yeteneğinin zirvesine ulaşıyor."
-The Daily Mail-

"İnsana dünyadaki her şeyi bir kenara bırakıp gerçek arzularının peşinden gitmeyi öğreten Jeanienin hikâyesi, hem bekâr hem de evli kadınları cezbedecek."
-Bestchicklit-
(Tanıtım Bülteninden)

25 Kasım 2013

Aşure Zamanı


Sevgili  dostlarım merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir umarım keyfiniz yerindedir. Ben iyiyim, dün Öğretmenler Günü'm sevdiklerim tarafından kutlandı. Annem dün aşure yaptı. Aşure denince akla gelen ilk isim annemdir! O derece mütevaziyim yani ;))
Tarife geçelim mi dostlarım?
Malzemeler:

2 su bardağı nohut,

2 su bardağı kuru fasulye,

3 su bardağı buğday,

1 su bardağı pirinç,

1 kg toz şeker,

3 çorba kaşığı gül suyu,

25 adet kuru kayısı,

10 adet kuru incir,

½ su bardağı kuru üzüm,

1 ayva,

1 portakalın kabuğu,

Üzerini Süslemek İçin:

2 nar,

1 su bardağı ceviz veya fındık,

1 su bardağı badem

1 çorba kaşığı bal (Annemle "Mucize Lezzetler" programında izledik, Refika, aşure yaparken bal kullandı. Bal, 41 çeşit eklemek anlamına gelirmiş. Arılar çiçekten çiçeğe konuyor malum)

Yapılışı:
1- Akşamleyin ayrı ayrı tencerelerde nohut, fasulye ve buğday ıslatılır.

2-Sabah, nohutun, fasulyenin ve buğdayın ıslatma suları dökülür, yeterince su konularak ayrı ayrı haşlanır.

3-Yaklaşık bir buçuk saat sonra nohut, fasulye ve buğday suları ile birlikte aşure tenceresine konur,
kaynamaya bırakılır. Üçü birden kaynamaya başlayınca suyuna bakılır, gerekirse bir bardak kadar sıcak su konulur. Pirinç ilave edilir.

4-Kuru üzüm konur. Sayılı olarak, kesmeden incir ve kayısı konur, arada sırada karıştırılır, kaynamaya bırakılır. Yaklaşık 20 dk. sonra tane ile konulan kayısı ve incirler delikli kepçe ile çıkartılır. Bir tabağa alınır.

5- Küçük küp biçiminde doğranmış portakal kabuğu ve kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış ayva aşure tenceresine eklenir. 20-25 dk. daha kaynamaya bırakılır.
Dibinin tutmaması için arada karıştırma işlemini unutulmaması gerekir.

Not: Nohutlar iyice yumuşayınca aşurenin pişmiş olduğunu anlayabiliriz.

6- Suyu, gözle görülür biçimde helmelenmiş ise toz şeker ve gül suyu ilave edilir. İyice karıştırılır, 5 dk. sonra altı kapatılır ve aşure kaselere bölüştürülür.

7- Kaselere boşaltılan aşuremiz ılındıktan sonra üzeri ceviz ya da fındık,  badem, nar, ince ince kıydığımız incir ve kayısı ile süslenir.

Not: Bütün olarak aşurenin içine konulan, çıkarılan kayısı ve incirler aşurenin renginin kararmasını önler.

Afiyet Olsun!

Yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!

24 Kasım 2013

Baş Öğretmen


Baş öğretmen Atatürk'ü saygıyla anıyor, nezdinde tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum!

21 Kasım 2013

Evdeki Hesap

Sevgili dostlarım merhaba! Evet, sabah uyanınca karşılaştığım manzara buydu. Hayatımda ilk kez böyle bir manzarayla karşılaştığım için şok oldum, gittim annemi uyandırdım.  İpad'imle resmini çektim, görüntüyü Aytülcüm'e gönderdim (ipad'i bana Aytülcüm doğum günümde hediye etti, çok  minnettarım). O da çok şaşırdı. Hemen müdür yardımcımız İlhan Bey'i aradım, evde beklememi söyledi. Sonra müdür beyle, stajerimle, Şenay hanımla görüştüm. Bizim orada oturan diğer öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerim de okula gidememişler. Bugün için mazeret izni kullanmış oldum. Ben okuldan çıkıp eve döndükten sonra çayımızı içip bir şeyler atıştırıp güya annişimle pazara gidecektik. Evdeki hesap çarşıya uymadı, pazar yalan oldu! Evde zorunlu olarak dinleniyoruz, şimdilik durum bu.
Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

15 Kasım 2013

Doğum Günüm

 
Sevgili dostlarım merhaba! Bugün benim doğum günüm, 42'yi bitirdim, 43'e girdim! Hepimize mutlu yıllar diliyorum! Sevdiklerimizle nice sağlıklı, umut dolu yıllara!
Bugün İstanbul'dan annem geldi, hediyelerimi de beraberinde getirdi! Benden mutlusu yok, anneme kavuştum!  Hediyelerime kavuştum! Kitaplarıma kavuştum, hava yağmurlu, çay eşliğinde ne güzel kitap okunur!
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın!










10 Kasım 2013

Saygıyla Anıyoruz


Ata'm, seni çok seviyoruz ve saygıyla anıyoruz! Gözlerindeki gölge beni hüzünlendiriyor. Senin açtığın yolun yolcusuyuz!

Pireneler'deki Şato


Stein ve Solrunn birlikte oldukları 70li yıllardan bu yana görüşmemişlerdi. Bir gün 30 yıl önce kaldıkları otelin ahşap balkonunda karşılaştılar. Otuz yıl önce başlarından geçen sarsıcı bir olay, sonunda ayrılmalarına neden olmuştu. Bu olayı aralarında bir sır olarak saklamaya karar vermişlerdi. İkisinin dünya görüşleri farklı olduğu için bu sırra bakışları da farklıydı.

Karşılaşmaları bir tesadüf müdür?

Bilim dünyayı açıklamaya yeter mi?

Dünyayı yöneten başka güçler var mıdır?

Sofienin Dünyasının yazarı Gaarderin yeni romanı Pirenelerdeki Şato, dünyayı anlamaya yönelik felsefi sorularla örülmüş bir aşk hikâyesi.
(Tanıtım Bülteninden)

6 Kasım 2013

Ateşböceğinin Şarkısı



Ateşböceğinin unutulmaz hikâyesi devam ediyor...

Uzun zaman önce, hayatımın en kötü gecesinde Ateşböceği Yolu denen kapkaranlık bir sokakta yapayalnız yürürken ruhuma dokunan biriyle karşılaştım.

O gün bizim başlangıcımızdı. Aradan otuz yıl geçti... Tully ve Kate. Sen ve ben dünyaya karşı. Seninle sonsuza dek dost kalacağız.

Ama her hikâyenin bir sonu vardır, değil mi? Bir şekilde yola devam etmen gerekir.

Geçmişi yaralarla dolu Tully...
Fedakârlığıyla etrafına ışık saçan Kate...
Onların dostluğunu ölüm bile bozamaz.


"Ailesi için büyük bir savaş verenlerin hikâyesi... Ateşböceğinin Şarkısı sizi çok şaşırtacak."
-Publishers Weekly-

"Derin ve etkileyici karakterlerin olduğu duygu dolu bir roman..."
-Wisconsin Book Watch-

"Fedakârlığı, sevgiyi ve affetmeyi Kristin Hannah kadar güzel anlatabilen başka bir yazar yok."
-Kristine Huntley-
(Tanıtım Bülteninden)

Böğürtlen Kışı


"Canım Danielım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Danielı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Danielın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Verayla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

4 Kasım 2013

Benim İlham Perim
















Merhaba, evet sevgili dostlarım, benim ilham perim biricik kızım Misi! Kimi zaman öyle bebeksi, masum pozlar veriyor ki fotoğrafını çekmemek mümkün olmuyor! Çok seviyorum öyle ki dünyalara değişmem! Allah ömrünü sağlığını versin! Allah tüm sevdiklerimize sağlıklı ömürler versin!