28 Aralık 2011
Taciz
Ben, şimdi bu romana başladım, çok dramatik bir konusu var, okumanızı şiddetle öneririm. Konusu şöyle:"New York’lu avukat Charles Mackenzie ile tanışınca Grace’nin hayatının akışı değişir.Acılarını dindirecek,dertlerini dinleyecek ve hiçbir zaman sahip olamayacağını sandığı sıcak yuvayı verecek adamı bulmuştur.Fakat bu mutlu günler uzun sürmez. Mutluluğunu ve sahip olduğu tüm değerli varlıkları,geçmişinden gelen bir düşman ve iğrenç fotoğraflar yüzünden kaybetmek üzeredir."
24 Aralık 2011
Kapı
Bugünlerde bahar indi Çukurovanın düzüne
Donandı ağaçlar
Donandı dünya
Donandı yeşilinden alından
Sarısından
Donandı delicesine
Bir ışık fışkırır topraktan yağmur gibi
Bir güneş doldurur ortalığı
Bire canım
Tüter
Açıldı apaydınlık terütaze
Devedikeni çiçekleri koskocaman
Mosmor açıldı
Nennilendi dağlarda.
Yaşar Kemal
"Bugünlerde Bahar İndi" adlı şiir kitabından alınmıştır.
18 Aralık 2011
Kabak Böreği
Merhaba dostlarım! Bugün, bizim yeni denediğimiz bir tarife yer veriyorum. Kabak böreği annişimin elinden çıktı.
Tarifi veriyorum.
Malzemeler:
1 kg balkabağı
100 gr toz şeker
1 çay bardağı sıvı yağ
2 çay bardağı su
1 yumurta sarısı
4 yufka
pudra şekeri
Yapılışı:
1- Kabaklar ayıklanıp yıkandıktan sonra rendenin kalın tarafıyla rendelenir. İçine şeker ilave edilir, karıştırılır.
2-Yufkalar tek tek açılır, yarısına karıştırarak hazırlanmış su ve yağ karışımı sürülür, diğer yarısı üstüne kapatılır. Ve bir avuç kabak elle sıkılarak tüm yufka boyunca konur, rulo haline getirilir.
3-Rulolar 3 parça halinde eşit boyda kesilerek yağlanmış tepsiye yerleştirilir.
Hepsi bitince yumurta sarısı sürülür.
4-Isıtılmış fırında 180 C'de 30 dk kadar pişirilir.
5- Üstüne pudra şekeri serpilerek servis yapılır.
10 Aralık 2011
Annemin Enfesss Aşuresi
Merhaba dostlarım, annelerimizin yaptığı yemekler,tatlılar,ellerinin değdiği her şey bize enfess ötesi gelir değil mi?
İşte benim annem de enfess ötesi aşuresini yaptı. Hem de bu yıl benim evimde yaptı aşureyi. Onun için annişimin aşuresi bu yıl beş kat daha değerli!
Yine uzunca bir süredir tarif yayımlamadığım için aşure tarifini yeniden vermek işime geldi doğrusu!
Annem yanımda keyfim yerinde, dilerim sizin de keyfiniz yerindedir.
Şimdi gelelim mi tarife?
Malzemeler:
2 su bardağı nohut,
2 su bardağı kuru fasulye,
3 su bardağı buğday,
1 su bardağı pirinç,
1 kg toz şeker,
3 çorba kaşığı gül suyu,
25 adet kuru kayısı,
10 adet kuru incir,
½ su bardağı kuru üzüm,
1 ayva,
1 portakalın kabuğu,
Üzerini Süslemek İçin:
2 nar,
1 su bardağı ceviz veya fındık,
1 su bardağı badem
Yapılışı:
1- Akşamleyin ayrı ayrı tencerelerde nohut, fasulye ve buğday ıslatılır.
2-Sabah, nohutun, fasulyenin ve buğdayın ıslatma suları dökülür, yeterince su konularak ayrı ayrı haşlanır.
3-Yaklaşık bir buçuk saat sonra nohut, fasulye ve buğday suları ile birlikte aşure tenceresine konur,
kaynamaya bırakılır. Üçü birden kaynamaya başlayınca suyuna bakılır, gerekirse bir bardak kadar sıcak su konulur. Pirinç ilave edilir.
4-Kuru üzüm konur. Sayılı olarak, kesmeden incir ve kayısı konur, arada sırada karıştırılır, kaynamaya bırakılır. Yaklaşık 20 dk. sonra tane ile konulan kayısı ve incirler delikli kepçe ile çıkartılır. Bir tabağa alınır.
5- Küçük küp biçiminde doğranmış portakal kabuğu ve kabuğu soyulmuş, küçük küp doğranmış ayva aşure tenceresine eklenir. 20-25 dk. daha kaynamaya bırakılır.
Dibinin tutmaması için arada karıştırma işlemini unutulmaması gerekir.
Not: Nohutlar iyice yumuşayınca aşurenin pişmiş olduğunu anlayabiliriz.
6- Suyu, gözle görülür biçimde helmelenmiş ise toz şeker ve gül suyu ilave edilir. İyice karıştırılır, 5 dk. sonra altı kapatılır ve aşure kaselere bölüştürülür.
7- Kaselere boşaltılan aşuremiz ılındıktan sonra üzeri ceviz, badem, nar, ince ince kıydığımız incir ve kayısı ile süslenir.
Not: Bütün olarak aşurenin içine konulan, çıkarılan kayısı ve incirler aşurenin renginin kararmasını önler.
Afiyet Olsun!
Yeniden görüşmek üzere dostça kalın!
3 Aralık 2011
Kişisel Ataleti Yenmek
OLDUĞUN YERDE DURARAK OLMAK İSTEDİĞİN YERE VARAMAZSIN! Hayatta başarılı bir insan olmak istiyorsunuz. Başarılı olmak için neler yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bunları niçin yapmanız gerektiğini de biliyorsunuz. İsterseniz nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Yapmakla neler kaybettiğinizi ve yaparsanız neler kazanacağınızı biliyorsunuz. Ama yine de bir şey yapmıyorsanız, sizi durduran nedir? Atalet! İşinde başarılı olmak isteyen, bunun için neler yapması gerektiğini bilen, niçin yapması gerektiğini bilen, nasıl yapabileceğini bilen, yapmamakla neler kaybettiğini ve yaparsa neler kazanacağını bilen ama yine de hiçbir şey yapmayan bir kişi atalet halinde yaşıyor demektir. Atalet, eylemsizlik, durağanlık, hareketsizlik demektir.
Bu kitap bir kendini harekete geçirme kitabıdır. Tembelliği yenmek isteyen atalet savaşçıları için yazılmıştır. Atalet halini analiz eden ve başa çıkma yollarını gösteren ilk ve tek kitaptır.
"Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi: biri oturmak, diğeri düşünmek için. Başarımız hangisini daha çok kullanacağımıza bağlı'" Ann Landers
* Ben, şimdi bu kitabı okuyorum ve büyük bir keyif alıyorum! Okumanızı şiddetle öneririm.
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!
27 Kasım 2011
ÖĞRENDİM
Susmayı öğrendim çok konuşanlardan...
Alçak gönüllü olmanın erdemini tattım çok bilmişlere inat...
Gerçekten bilenlerin az konuştuğuna şahit oldum sessizce...
Her yaşananın sadece bir deneyim olduğunu kavradım...
Değmeyenlere çok anlam yüklemenin ruhuma verdiği zararı keşfettim...
Kendim olmayı seçtim başkalarından alınmış parçalardan oluşmayı değil kendi hayatlarını YÖNETEMEYENLERİN diğer hayatlara müdahelelerine güldüm sadece...
Kokuşmuş zihniyetlerin yalan gülümsemelerin içinde yer almaktansa uzaktan onlara seyirci kalıp İNSANLIĞIMI korumayı öğrendim...
Paranın gücüyle, etiketleriyle varolanların elindekileri kaybettiğinde çırılçıplak kalışlarını izledim...
Varlığımı hakedenleri hayatıma dahil etmeyi' haketmeyenlere HOŞÇAKAL demeyi, bu uzun yolda yürümeyi öğrendim...
Şu da Bir Gerçek ki "Kargalar Sürü İle KARTALLAR,Yalnız Uçar..."
Ve Kaybeden değil kaybedilen olduğuma bir kere daha şahit oldum bu düzende!
24 Kasım 2011
22 Kasım 2011
Patates Köftesi
Merhabalar sevgili dostlarım! Dilerim keyfiniz yerindedir! Benim keyfim yerinde çünkü bayramdan beri annişimle birlikteyiz!
Patates Köftesi Tarifi
1 adet kuru soğan
2 yemek kaşığı domates salçası
yarım demet maydanoz
Yeteri kadar tuz
2 su bardağı köftelik ince bulgur
2 adet haşlanmış patates
1 tatlı kaşığı kimyon
Yapılışı:
Bulgurları ayıklıyoruz ve yoğurabileceğimiz geniş bir kabın içerisine koyuyoruz. İçersine çok az ılık su koyuyoruz ve dinlenmeye bırakıyoruz. Haşlanmış patateslerin kabuklarını soyup çatal yardımıyla eziyoruz. Dinlenmiş olan bulgurların üzerine soğanları doğrayıp ekliyoruz. Salça, baharat ve tuzu ekleyip 10 dakika yoğuruyoruz. Az önce ezdiğimiz patatesleri bulgurun içine ilave ediyoruz ve üzerine maydanozları doğrayıp tekrar 5 dakika yoğuruyoruz.
Elde ettiğimiz harçtan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp şekil vererek servis tabağına sıralıyoruz. Patates köftesi servise hazır demektir.
Afiyet olsun.
Sevgiyle kalın!
15 Kasım 2011
Doğum Günüm
9 Kasım 2011
Ata'mızı Saygıyla Anıyoruz
Ata'mızı saygıyla anıyoruz!
Bu kitaplar mutlaka okunmalı ve Kur'an-ı Kerim gibi baş köşede tutulmalı! Ben, şu anda Atatürk ve Kur'an Kültürü'nü okuyorum! Çok güzel ve yalın! Okumanızı şiddetle öneriyorum! Diğer kitap ta çok güzel, Kur'an Kültürü bitince hemen onu elime alacağım!
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın!
7 Kasım 2011
Her Gününüz Bayram Olsun
Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte
Bir şey bayram...
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.
***
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
***
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu
bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek
bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda
ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna
sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
***
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek,
müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek
bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde
haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk
adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum"
Bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...
***
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla
gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları
eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek,
altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol
arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram...
***
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz
her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör
akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
CAN YÜCEL
Grubuma gelen bu şiiri siz dostlarımla paylaşmadan edemedim!Sevgiyle kalın!
4 Kasım 2011
27 Ekim 2011
26 Ekim 2011
Geç Gelen
Beklenmedik bir sabah
Beklenmedik bir güneş doğmalı
Uzaklardan bilmediğim bir yerden
Ertelenmiş zamanları indirip takvimlerden
Alnımdaki çizgilere inat
Çoban Yıldızı'na tırmanmalıyım
Çakıl taşları sektirmeliyim
Çarşaf gibi durgun sularda
Ummadığım bir gün
Yağmur bulutu gelmeli
Uzaklardan bilmediğim bir yerden
Bir yıldız konmalı saçlarıma
Alnından öpmeliyim gökkuşağını
Beyaz açmalı bütün kırmızı güller
Bütün sokaklar İğde/ye kokmalı
Ben;
Şiir tohumları saçmalıyım bereketli topraklara
Ve firar etmeliyim
Çatlak aynalardaki görüntümden
İrfan ÖZCAN
21 Ekim 2011
Erikli Kek
Merhabalar sevgili dostlarım! Bugün değişik ve lezzetli bir tarif yayımlamak istedim!
Okul tüm yoğunluğuyla devam ediyor!
1 su bard. şeker
3 yumurta
1 paket kabartma tozu
3/4 su bardagi sour cream ( yogurt kullanabilirsiniz)
1/2 su bardagi cicek yagi
3 su bardak un
yarim cay kasik tuz
15 tane müdrüm eriği
Yapılışı:
Once sekerle yumurtalar çırpılır, sonra icine yogurt ilave edip
yine çırpılır, cicek yagini da ekledikten sonra kabartma tozunu ve
unu ilave edilir, tum karisim kek kivamina gelene kadar çırpma isine devam edilir.
Sonra kucuk dogranan 3-4 tane murdum eriginide karıştırılır hamura, sonra
kalıp yağlanır. Kalıbın altına dilimlenen mürdum erikleri siralanır, sırt sırta
verdi hepsi, uzerine hazirlanan kek hamurunu dokup 375 F de yaklasik 40 dk pişiriyoruz.
Fırından çıkınca ılımasını bekliyoruz sonra kalıbı ters çeviriyoruz, dilimliyoruz.
Afiyet Olsun.
Yeniden görüşmek üzere dostça kalın!
"Git" Deme Sakın
"Git" deme sakın...Kalırım...
İsminin baş harfi gibi künyene kazınırım
Yaşamak dediğin nedir ki gülüm
Haydi bak...
Kanatılmış gözlerime bak anlayacaksın
"alıntı" hayattan hatıradır
O eski bakışlarım...
Sakın korkma,
Gitmem senden...Acıtmam canını
Sürgün yanıklarının acısını bilirim
Feri yitirilmiş gözlerimde arama
Avuçlarımdadır sıcağım
Üşümüşlüğüm ürkütmesin seni gülüm
Mahşer yağmurların yanığını da bilirim
Küllerim şaşırtmasın
Sımsıkı tutarsan ellerimi
Yeniden alazlanırım...
Uzletime bakma gülüm, vuslatı da bilirim
Unutmuşluğum aldatmasın seni
Evvelinden ahirine bilirim sevmesini
Bakma solmuş baharlarıma
Kasımpatı gibidir sonbaharda açar çiçeklerim
Verme aydınlığını geceye
Işığında dönerim...
İrfan ÖZCAN
14 Ekim 2011
Zeytinyağlı Bamya
Merhaba dostlarım,okullar açıldı, yoğunluk başladı. Ben, fırsat buldukça buradayım!
Bugün, zeytinyağlı bamya tarifine sıra geldi.
Malzemeler:
1/2 kg bamya
4-5 tane domates
3 orta boy soğan
5-6 diş sarımsak
Karabiber
Tuz
1 limon
Yapılışı:
Bamyalar ayıklanır, süzgeçte bolca yıkanır, bir tencerede yeterince sıvıyağda soğanlar iyice öldürülür.
Küp doğranmış domatesler ve minik minik doğranmış sarımsaklar ilave edilir.
Domateslerin iyice pişmesi beklenir. Sonra 1,5 su bardağı,t uz ve karabiber eklenir.
Suyun kaynaması beklenir. Kaynamaya başlayınca bir limonun suyu eklenir. Ve bamyalar eklenir. Yaklaşık 45-50 dk. kısık ateşte pişirilir.
Afiyetle yenir!
İlk fırsatta yeniden görüşmek dileğiyle!
10 Ekim 2011
Domates Soslu Ali Nazik
24 Eylül 2011
AH/SEN
Her geliş gitmek içindi aslında
Her gidiş bir daha ve bir daha gelmek içindi
Gelmek sendi
Gelmek ah sendi...
Deniz çağırırdı, toprak çağırırdı, ben çağırırdım,
Gelirdin...Dünlerden yarınlara -uçar-gelirdin
Sen;
Yıldırım alevinde serçe titremesi
Ve yağmur kadar bereketli
Manastırda mum gibi boynu bükük
Ezan kadar Allah'a yakın
Güvercinlere atılan buğday kadar
Mukaddes olurdun
Sımsıcak çay buğusu olurdun
Asırlık bir çınarın altında
Gözlerini içerdim
Kalışına içerdim, gidişine içerdim
Bir daha gelecek olmanın şerefine içerdim
Çünkü ben seni en içimle severdim
Bilirdin...
İrfan ÖZCAN
18 Eylül 2011
Çerkez Tavuğu
Merhabalar, annemin Ayvalık'ta yaptığı tariflerden birini daha yayımlıyorum! Ayvalık'a özgü değil ama orada yapıldığı için bence önemi var!Anısı da var! ;))
Malzemeler:
350 gr haşlanmış tavuk eti (göğüs eti tercih edilir)
1 su bard tavuk suyu
5-6 dilim ekmek içi
1 su bard ceviz içi
3 çorba kaşığı sızma yağ
1 tatlı kaşığı pulbiber
bir çimdik tuz
1 çay kaşığı kadar karabiber
Yapılışı:
Robottan geçirilmiş ekmek içleri derin bir kaba alınır. Üstüne tavuk suyu eklenir. Tavuk etleri ufak ufak didiklenir. İri dövülmüş ceviz eklenir. 1 tutam tuz, karabiber eklenir. İyice karıştırılır. Ve sızma yağ ile pulbiber ocakta kızdırılır. Karıştırılan malzeme servis tabağına alınır. Kızdırılan yağ ve pulbiber üzerine dökülür. Afiyetle yenir!
Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!
17 Eylül 2011
Şeytanın İflası
16 Eylül 2011
Denizin Mavisinde...
14 Eylül 2011
Ateşböceklerinin Mevsimi
Maeve Binchy ile birlikte bu kez 1962 yazına dönüyoruz. Küçük bir İrlanda köyüne. Amerikalı bir milyonerin gelişiyle birlikte hayatı değişiyor bu köyde yaşayanların. Köy yaşamının sükûnetine çalkantılar katıyor yazarımız. Dantel perdelerin gerisinde kalan sırları kurcalıyor, bizi bir genç kızın dudağına kondurulan ilk öpücüğe, çocukların yaz oyunlarına, beklenmedik hamileliklere, ani ölümlere tanık ediyor. 'Ateşböceklerinin Mevsimi' bir yerlere, birilerine ait olma isteğiyle yanıp tutuşan, bunun eksikliğini çeken kahramanların romanı.
Çok çok güzel bir kitap, alıp okumanızı öneririm kahve eşliğinde tabii! Sevgiyle kalın!
11 Eylül 2011
Kabak Çiçeği Dolması
Kabak çiçeği dolmasını dört yıl önce Ayvalık'a gittiğimizde çok severek yemiştik. Resmini çekmiştim. Bu yıl da gittiğimizde annişim yaptı. Afiyetle yedik.Resmini çektim ama kayboldu. Emeğe üzüldüğüm için tarifini yayımlama kararı aldım.Çünkü biraz zahmetli bir yemek! Resim ise dört yıl öncenin!
Tarifine gelince: Zeytinyağlı dolma harcını hazırlıyoruz. Kabak çiçeklerinin ortasındaki uzantıyı temizliyoruz. Kabak çiçeklerini soğuk suya sokuyoruz. Sonra harcı doldurup pişiriyoruz. Afiyetle yiyoruz!
Yeniden görüşmek üzere dostça kalın!
10 Eylül 2011
Değişik Bir Patlıcan Yemeği
Merhaba sevgili dostlarım. Tatil bitti, görev başladı, Pazartesi günü okula uyum sürecine giriyoruz.
Ben bugün, fırın poşetine konularak fırında pişirilen enfes ve çok pratik bir patlıcan yemeğinin tarifin vermek istiyorum.
Malzeme:
4-5 patlıcan
4-5 tane orta boy domates
6-7 tane sivribiber
6-7 diş sarımsak
Yeteri kadar tuz
1/2 çay bardağı sızma yağ
Yapılışı:
Patlıcanlar alacalı doğranır, tuzlu suya konur. Bir saat bekletildikten sonra sıkılarak derin bir kaba konur. Doğranan diğer malzemelerle birlikte tuz ve yağ ilave edilerek güzelce harmanlanır. Fırın poşetine doldurulur. Üstü bir bıçakla delinir ve fırına atılır. 200 C'de yarım saat pişirilir.
Afiyetle yenir!
Yeni paylaşımlarda bulunmak üzere dostça kalın!
1 Eylül 2011
Ne Kedisiz Ne Kitapsız
Kedişimin bu pozuna bayılıyorum!
Şimdi ben bu kitabı okuyorum! Konusu mu ne?
Dünyaca ünlü bir süper model, başarılı bir TV yönetmeni, hırslı bir avukat, sanata aşık bir ressam Bu dört kız kardeş, 4 Temmuz Bayramı için her yıl olduğu gibi Connecticut'taki baba evinde toplanırlar. Tatilin başında aile korkunç bir felaketle sarsılır ve dünyaları altüst olur.
Umutların tükendiği anda kenetlenen aile, sürprizlerle dolu yeni ufuklara hep birlikte yelken açabilecek mi?
Yeni paylaşımlarda bulunmak üzere dostça kalın!
28 Ağustos 2011
25 Ağustos 2011
Deniz Fasulyesi
Deniz börülcesini bilirdik,Ayvalık'ta deniz fasulyesi ile de tanıştık. Tadı çok çok hafif ve lezzetli!
Yapımına gelince,saplarından ayrılır, kaynayan suda 5-6 dk. haşlanır. 1,2 diş sarımsak,tuz,sızma zeytinyağ ve bol limon eklenir. Karıştırılır. Arzu edilirse domates te eklenebilir. Biz ikinci kez yaptığımızda domates koymadık.
Afiyetle yenir!
24 Ağustos 2011
SEVGİNİN GÜCÜ
İkinci bebeği olacağını öğrenince çok sevindi. 3 yaşındaki oğlunu doğacak kardeşi için hazırlamaya başladı…
Bebeğin kız olacağı anlaşıldı. Oğlu annesinin karnındaki kardeşine her gün şarkı söyledi. Kardeşini daha görmeden bir sevgi bağı oluştu.
Zamanı geldi, doğum sancıları başladı. Fakat bir sorun vardı. Doktorlar çaresizdi. Bir sezaryen ameliyatı gerekiyordu.
Ameliyat çok zor geçti. Sonunda bebek doğdu. Bebeğin durumu ciddiydi.
Bebek, yoğun bakım ünitesine kaldırıldı. Günler geçtikçe küçük kızın durumu kötüye gidiyordu. Doktorlar üzgündü, çocuğun kurtulma ümidi yoktu. Bebekleri için evlerinde bir oda düzenlemişlerdi. Şimdi, cenaze için hazırlanıyorlardı.
Oğulları, kız kardeşini görebilmek için yalvarıyordu.
-Kardeşime şarkı söylemek istiyorum- diyordu.
Ama yoğun bakım ünitesine çocukların girmesi yasaktı.
Sonunda kadın kararını verdi. Bebeği nasıl olsa ölecekti. Çocuğunun kardeşini görmesini engellemeyecekti. Ne yapıp edip çocuğu içeri sokacaktı.
Oğluna, oldukça büyük gelen bir ziyaretçi giysisi giydirdi ve yoğun bakım ünitesine soktu. Çocuk yürüyen bir çamaşır torbası gibiydi. Başhemşire onun bir çocuk olduğunu fark etti.
-O çocuğu içeri sokamazsınız- diye uyardı.
Kadın başhemşireye dönerek bağırdı:
-Oğlum kız kardeşine şarkı söylemeden buradan çıkmayacak.
Oğlunu kız kardeşinin yatağına götürdü.
Küçük kız yaşam savaşını yitirmek üzereydi. Çocuk, bir süre kardeşinin yüzüne baktı. 3 yaşındaki bir çocuğun saf, temiz, pırıl pırıl sesiyle şu şarkıyı mırıldandı:
-Sen benim gün ışığımsın, tek gün ışığım, gökyüzü griyken beni mutlu edersin.
Küçük kız bu sesi tanıdı, aniden tepki verdi. Kalp atışları düzelmeye başladı. Annesi:
-Şarkıyı sürdür- dedi oğluna. Küçük çocuk devam etti:
-Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin, lütfen gün ışığını benden alma bebeğim.
Çocuk şarkıyı sürdürdükçe, bebek, kesik kesik nefes almasını hızlandırdı. Annesi, göz yaşları içinde:
-Devam et oğlum- dedi.
-Geçen gece uyurken rüyamda seni kollarıma aldığımı gördüm bebeğim.
Şimdi, onu içeri almak istemeyen hemşirenin yüzü de gözyaşları içindeydi.
Bütün hastane personeli, doktorlar başlarına toplanmıştı. Annesi de coşkuyla şarkıya katıldı.
-Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksin bebeğim. Lütfen gün ışığını benden alma.
Anne, oğul şarkılarını sürdürdü. Ve küçük kız birkaç gün sonra iyileşti. Abisine, annesine, odasına kavuştu.
Sevdiğiniz insanlar için ümidinizi kesmeyin.
Sevgisiz, ümitsiz kalmayın.
Söz yürekten çıkarsa yüreğe gider. Dilden çıkarsa kulağı aşamaz.
18 Ağustos 2011
BİZE VERMEKTEN BAHSET
"sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
çok az şey vermiş olursunuz;
gerçek veriş, kendinizden vermektir.
çünkü sahip olduklarınız, yarın ihtiyacınız olabilir
diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?
ve yarın, kutsal şehre giden hacılari takip ederken, kemiklerini,
iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?
ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka birşey değil midir?
kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?
çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler, bunu
gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,
ki bu da armağanlarını yararsız kılar.
ve bazıları vardır ki, çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.
bunlar hayata ve hayatın definesine inananlardır,
ve kasaları hiç boş kalmaz.
bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.
bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.
ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler,
ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;
onlar, şu vadideki mersin ağacının kokusunu salısı gibi verirler.
böyle kişilerin ellerinde tanrı dile gelir ve onlarin gözlerinden tanrı, dünyaya gülümser.
istendigi zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat
istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.
ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak, veriş olayından daha fazla sevinç getirir.
vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?
sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.
öyleyse şimdi verin ve vermenin hazzını mirasçılarınız değil siz yaşayın..
çoğunlukla şöyle dersiniz:
'vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'
ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür, ne de çayırdaki sürüler.
onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yaşayabilsin diye verirler.
herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden
bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.
ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,
sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.
faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve
güvenden daha büyük bir değer var mıdır?
ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak
gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da onlarıin değerlerini örtüsüz ve gururlarını
utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?
önce kendinizi vermeye hak kazanmış ve verme olayında bir aracı olarak görün.
çünkü gerçekte herşeyi veren hayattır ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,
sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.
ve siz alıcılarr, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz,ne kendinize
ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,
hiç bir minnet hissi taşımayın.
bunun yerine, armağanları kanat yaparak, verenle beraber yükselin;
çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak, annesi özgür yürekli dünya, babası evren olan cömertlik olgusundan şüphe etmek demektir..."
Khalil Gibran
11 Ağustos 2011
10 Ağustos 2011
Kurt Seyt ve Shura
Son günlerde Hande ablanın verdiği Kurt Seyt ve Shura'yı okudum. Okumak istediğim bir kitaptı, bulunca kaçırmadım. Ve bugün bitirdim.
Nermin Bezmen'in emeğine sağlık! Önceleri biraz durağan geldi, sıkıldım, sonra hareketlendi. Böylesine büyük ve güzel bir aşk olamaz! Çok etkileyici! Mutlaka edinip okumanızı öneririm!
Sonra ne mi yaptım, hemen Nermin Bezmen'in "Gönderilmeyen Aşk" isimli kitabına geçtim.
Kitapta şu sorulara yanıt aranıyor, bir kadın ne zaman sevgilinin ardından tuttuğu yasın bittiğine karar verir? Ne zaman kendini aşkın kollarına bir kez daha teslim eder? Yeniden tutkunun kanatlarıyla uçmak, vâr olmak için… Nermin Bezmen'in yalın, etkileyici dille yazdığı romanlarını okumanızı öneririm!
Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın!
Dereotlu Poğaça
Merhaba sevgili dostlarım! Sevgili arkadaşım Dilek, beni kırmadı ve tarifi yazıp gönderdi. Ben de aynen yayımlıyorum! Tadının da hele bir de ılıkken nefisss olduğunu belirtmek istiyorum!Tarife geçiyorum.
Malzemeler:
1paket margarin
2 yumurta
1 su bardağı yoğurt
1 yemek kaşığı sirke
1 kabartma tozu
isteğe göre biraz tuz
1/2 demet dereotu
alabildiği kadar un
Yapılışı:
önce iki bardak una yumurtanın 1tanesini tam 1 tanesinin beyazı katılır(sarısı üzerlarine sürmek için ayrılır)
erimiş margarin eklenir diğer malzemeleri koyulup yoğurulur.unu kendi kararınıza göre
ekleyin.Hamuru yarım saat dinlendirin.içine istediğiniz malzemeyi koyun. Fırın önceden ısıtılır. 180 derecede pişirin. Sonrası afiyet olsun:))
8 Ağustos 2011
Güzel Bir Öğleden Sonrası
Dün, denizdeydik. Derken burada tanıştığım ve çok sevdiğim annemin arkadaşı Hande abla bizi aradı. Kek yapmış, çaya çağırdı. Hazırlandık, gittik. Hande abla, yaşadığı zorluklara rağmen (anneciği hasta) iyimser ve olumlu bir insan! Ondan olumlu enerji yüklendim bol bol ve yaşama sevincim arttı.
Gittiğimiz zaman yine burada tanıştığım, olumlu, mücadeleci arkadaşım Dilek'i çağırdım, O da çaya geldi. Ve biz, çay bahane sohbet şahane çok güzel saatler geçirdik.
Dilek, elinde poğaça ile geldi. Poğaça da, Hande ablanın yaptığı kek te şahaneydi.
Ben, öncelikle Hande ablanın daha önce de yaptığı ama bu kez ilaveler yaptığı kekinin tarifini aldım. Onu siz dostlarımla paylaşacağım!Dilek'in poğaçasının tarifini daha sonra alacağım ve de paylaşacağım.
Kahveli Kek
Malzemeler:
3 yumurta
1 dolu dolu çorba kaşığı yoğurt
1/2 çay bardağı süt
1 su bardağı toz şeker
kabartma tozu
vanilya
1 kahve fincanı sıvı yağ
aldığı kadar un
1 çorba kaşığı filtre kahve
isteğe bağlı olarak 50 gr ceviz
2,3 çorba kaşığı yaban mersini
Yapılışı:
Yumurta, vanilya çırpılır, şeker eklenir. Yoğurt konulur, çırpılmaya devam edilir.
Süt eklenir. Un, kabartma tozu eklenir. Karıştırılır. Daha sonra filtre kahve eklenir, karıştırılır. Arzu edilirse yaban mersini ve ceviz eklenip karıştırılır.
Vee kek kalıbına bir kahve fincanı yağ dökülür, şöyle bir döndürülür ardından kek harcının içine kalan yağ dökülür, karıştırılır.
Orta dereceli fırında 45 dk pişirilir. Afiyetle yenir!
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın!
3 Ağustos 2011
Enginarlı Bulgur Pilavı
Merhaba dostlarım, tatil devam ediyor. Ama bitmesine az kaldı. Bu arada ben, Ayvalık'a bir kez daha aşık oldum. Öylesine çok istiyorum ki burada görev yapmayı. Umarım dileklerim gerçekleşir.
Şimdi gelelim mi enginarlı bulgur pilavının tarifine? Biz, pirinçle yapılanı okumuştuk, bulgura uyarladık. Hiç pişman olmadık, çok ta nefis bir bir pilav yemiş olduk.Mutlaka deneyin derim.
Malzemeler:
5 tane ayıklanmış enginar
1 su bardağı bulgur
1,5 su bardağı su
2 büyük baş kuru soğan
1 çay bardağı sıvıyağ
1 demet dereotu
1 yemek kaşığı salça
Yapılışı:
Enginarlar haşlanır. Üçgen olarak kesilir. Kuru soğan yağ ile kavurulur. Bulgur eklenir, o da kavrulur.
Salça eklenir. Su konur. Tuz,karabiber eklenir. Daha sonra enginarlar konur. Kısık ateşte pişirilir. Pilavın altı kapatılınca bir demet ince kıyılmış dereotu konur.
Afiyetle yenir!
Yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!
28 Temmuz 2011
Yeniden Ayvalık Günleri
23 Temmuz 2011
Ressamın Şiiri
Kalbini
Açarsan eğer
Kelebeği görürsün!
Alır götürür seni
Özgürlüklere
Orada
Mutluluğu resmeden
İnsanları bulursun!
İçlerindeki mavi benim
Tanımadıysan eğer
Aynada
Mavi gözlerine bak
Seni seven
Tüm resimler benim
Onları ben yaptım.
Neden diye sorma!
Ben de bilmiyorum
Kelebeğe sordum
O da uçtu gitti.
Geriye kalan
Hayalimdeki resmin
Ve sonsuza ulaşan sevgim
Metin Benek
* Çok yetenekli bir ressam olan evsahibimizin şiirlerinden bir alıntıdır.
20 Temmuz 2011
Annemin Çilek Reçeli
Merhaba arkadaşlar, tatil devam ediyor! Bu arada ben de siz dostlarımdan uzun süre ayrı kalmak istemiyorum! Vee annemin enfes çilek reçelinin tarifini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Malzemeler:
750 gr çilek
500 gr toz şeker
bir kaç damla limon suyu
Yapılışı:
Çilek ile şeker kaynatılır. Ocak kapatılmadan önce birkaç damla limon suyu sıkılır. Reçelin altı kapatılır. Reçelin soğuması beklenir.
Daha sonra da afiyetle yenir.
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın! Şimdiden mutlu bir haftasonu tatili dileğiyle!
Malzemeler:
750 gr çilek
500 gr toz şeker
bir kaç damla limon suyu
Yapılışı:
Çilek ile şeker kaynatılır. Ocak kapatılmadan önce birkaç damla limon suyu sıkılır. Reçelin altı kapatılır. Reçelin soğuması beklenir.
Daha sonra da afiyetle yenir.
Yeniden buluşuncaya dek dostça kalın! Şimdiden mutlu bir haftasonu tatili dileğiyle!
13 Temmuz 2011
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)