24 Eylül 2007

Severim Oyunu!



“Severim” oyununda beni Sevdam sobelemiş. İyi ki de sobelemiş! Kim sevmez, sevdiklerinden söz etmeyi? Sevdacığım, sana çok çok teşekkür ederim!
Hatta, ben sobelendiğimi bilmeden Sevda’nın sitesini ziyaret edip yazdıkları, sevdiklerini okurken “soruları ben nasıl yanıtlardım” diye düşündüm, yanıtlar bana çok yakın geldi! Sobelendiğimi görünce de hazırlıksız yakalandığımı düşündüm.Bu yüzden de oyuna katılmakta bira geciktim.

Severim… Ailemle birlikte olmayı.

Severim… Cimcimemi şımartmayı, ona zaman ayırmayı!

Severim… Cimcime’nin neşeli, keyifli oluşunu, muzurluğunu, gözlerinin pırıl pırıl parlamasını!

Severim… Yağmur yağdığında toprağın misler gibi kokmasını, o kokuyu içime çekmeyi!

Severim… Dolunay zamanı denizin ışıltısını!

Severim…Denizin sakinliğini, öfkesini, hırçınlığını, iyot kokusunu!

Severim…Aileme, öğrencilerime, dostlarıma sürprizler hazırlamayı, onları şımartmayı!

Severim… Ailem, dostlarım için mutfağa girmeyi!

Severim… hamur yoğurmayı, kurabiyeler, ekmekler, pideler yapmayı!

Severim…Yağmurda battaniyemi alıp bacaklarımı uzatıp saatlerce çay-kitap keyfi yapmayı! Genelde o battaniyenin içine Cimcime girer, birlikte keyif yaparız o zaman!

Severim… kahveme tatlı bir şeylerin, dergilerimin ve güzel bir müziğin eşlik etmesini!

Severim… Bir kitap kafe açma, aromatik kahveler yapma, chaseecakeler hazırlama düşüncesini, hayalini!


Severim.. Yaptıklarımın beğenilmesini, kendimi aştığımın söylenmesini, kafe açmam gerektiğinin belirtilmesini!

Severim…her an yeni bilgiler edinmeyi, öğrendiklerimi paylaşmayı!

Severim… Yeni çıkan elektronik ürünleri takip etmeyi!

Severim…yemek komşularımla oyunlar oynamayı, sobelenmeyi, sobelemeyi!

Severim…güzel, etkileyici filmler izlemeyi!

Severim…Kar yağarken manzarayı izlemeyi, resmini çekmeyi!

Severim… Film izlerken patlamış mısır yemeyi (her zaman bu kaçamak olamaz tabii ki)

Severim… Güne güneş ışıklarıyla başlamayı!

Severim… Zaman zaman programsız yaşamayı!

Severim... Dostlarımla, arkadaşlarımla dışarı çıkmayı, sinemaya gitmeyi!

Severim… Güzellikleri sevdiklerimle paylaşmayı!

Severim… Deniz kenarında yürüyüş yapmayı!

Severim… Yeni çıkan kitapları, dergileri takip etmeyi, almayı! Yeni bir derginin, kitabın kokusunu içime çekmeyi!

Severim… Sürprizlerle karşılaşmayı!

Severim… güzel kokulu mumları, sabunları!

Severim… Kekik, nane (özellikle tazesi), lavanta, limon, portakal kokusunu!

Eveeet, benden bu kadar, tane olmuş sevdiklerim! yazılacak daha çok şey var ama bunlar özetliyor sevdiklerimi!

Ben de Sevgili Yeşim ve Hesna'yı sobeliyorum!

Yeniden buluşana dek hoşçakalın!

22 Eylül 2007

RAMAZAN GELDİ HOŞ GELDİ!



Merhaba Arkadaşlar! Çok çok güzel ,anlamlı, manevi değeri olan bir etkinlik dolayısıyla buluşmuş bulunuyoruz. Bize Ramazan Keyfi’ni, güzelliklerini yaşatacak olan Sevgili Diyalog Yemekleri'ne çok çok teşekkür ediyorum! Ellerine sağlık Süheyla! Ben, etkinlik için ne yapacağıma karar veremediğimi kendisine yazdığımda beni çok rahatlattı!
Birlikte geçmişe yolculuk ta yapacağız anlaşılan. Bakalım daha ne sürprizlerle karşılaşacağız bu etkinlik ile ilgili olarak! Bence, geçmişte bu kadar yoğunluk yoktu. Şimdiki kadar koşuşturmuyordu kimse! Her şey daha bereketliydi. Aileler, dostlar daha sık bir araya geliyorlardı. Ama, inanın bugünleri de çok seviyorum! Teknolojinin gelişimine bakın, hepimiz biribirimizden haberdarız, dünyanın öbür ucundaki dostlarla tariflerimiz, keyiflerimizi paylaşıyoruz! Çok sık olmasa da sevdiklerimizle buluşup özlem gideriyoruz, mutlu oluyoruz! Hani derler ya, her yaşın güzelliği ayrıdır diye! Bu yaşadığımız dönemler için de geçerli!
Ben, bu etkinliğe Mahluta çorbası ve Ramazan Pidesi ile katılıyorum! Ve bir kez daha "Hayırlı Ramazanlar" diliyorum!

Mahluta Çorbası: (Kaç zamandır Mahluta Çorbası2nı evde yapmaya niyetleniyorum, malum hazırlar evde yapılan gibi değil. Bugün hataylı üst kat komşumuz Sevgili Servet, bize ziyarete gelince kendisine değişik, yöresel yemekler önermesini rica eetim, o da beni kırmadı, Mahluta Çorbası'nı da sayınca tarifin hemen üstüne atladım. Buradan Sevgili Servet'e bir kez daha teşekkür ederim)



Malzemeler:

2 su bardağı kırmızı mercimek

1 çay bardağı pirinç

7-8 su bardağı kadar su

1 tatlı kaşığı kadar tuz

Pul biber (miktarını isteğinize göre siz ayarlıyorsunuz)

1 tatlı kaşığı kadar kimyon

1 kahve fincanı kadar sıvı yağ

1 orta boy soğan

Yapılışı:

Kırmızı mercimek ve pirinç birlikte haşlanır.

Mercimek ve pirincin ezilmesine yakın kimyon ve tuz eklenir.
İyice ezilene dek haşlanır.

Orta boy soğan küp küp kesilir, sıvı yağda kavrulur, pul biber eklenir.
Pişen çorbaya katılır. İyice karıştırılarak ocaktan alınır.

Afiyetle Yenir!





Ramazan Pidesi (Tarif, Arzu Ve Ülfet Aygen’in Beyaz Unsuz ve Şekersiz Hamur İşleri Kitabı’ndan, esmer un ile yapılıyor aslında)

Malzemeler:
4 su bardağı tam buğday unu

2 su bardağı ılık süt

1 yemek kaşığı zeytinyağı

1 yemek kaşığı bal

bir çay kaşığı deniz tuzu

Yarım paket (21 gr) yaş ya da yarım yemek kaşığı kuru maya

1 tatlı kaşığı yoğurt

1’er yemek kaşığı susam ve çörekotu

Yapılışı:

Unu geniş bir kabın içine koyup ortasını havuz biçiminde açın. Diğer malzemeleri havuza koyup yavaş yavaş parmak uçlarınızla (ya da mikserin karıştırma ucuyla) karıştırmaya başlayın. Tüm malzeme karıştıktan sonra 6-7 dk. kadar kuvvetlice yoğurun.

Ilık bir yerde iki katı kabarana kadar 1 saat dinlendirin.

35 cm çapında geniş bir tepsiye bolca buğday kepeği veya mısır unu (ben buğday unu kullanıyorum) serpiştirin.

Fırınınızı 230 (turbo 210) derecede ısıtın.Hamuru, tepsiye yerleştirip ıslak ellerinizle tepsi büyüklüğü boyunca yayın.

Yoğurdu 1 yemek kaşığı su ile sulandırıp üzerine sürün. Susam ve çörekotunu serpiştirin.

Ilık bir yerde 15 dk. dinlendirdikten sonra sıcak fırının orta rafında 20-30 dk. fırınlayın. Üzeri hafifçe renk almış olacak.

Afiyet Olsun!



Yeniden buluşuncaya dek,sevgiyle,keyifle,sağlıkla,hoşça kalın!

19 Eylül 2007

Yeni Bir Etkinlik Daha - Kahve ve Kitap Keyfinin Dayanılmaz Hafifliği!


Merhaba Arkadaşlar! İşte yeni bir etkinlik daha başlıyor! Sevgili Sevda'nın Gönül Dostları Etkinliği yeni bitti. Çok çok güzel, anlamlı, unutulmaz bir etkinlik oldu! Ben de ilham perimin etkinliğinden esinlendim, büyülendim. Ben de anlamlı, güzel bir etkinlik düzenlemek istedim. İstedim ki alınacak hediyeler unutulmasın, bir anı olarak saklansın, mutlulukla hatırlansın. İşte bu konuda çok sevdiğim iki insanın desteğini aldım, annem, etkinliğin ismini koydu, arkadaşım Sevda, ismi beğendiğini belirterek onaylamış oldu! Vee, bundan sonraki bütün destek te yine Sevdacığımdan geldi! Gönderdiğim resimlerden beğendiğine photoshop ile düzenleme yaptı, etkinlik logosunu oluşturdu, etkinlik logosunun sitemde nasıl görünebileceğini bile yazdı bana! Canım Sevdacığım, bütün yardımların için çok çok çok teşekkür ederim sana! Dilerim, herkes katılır, zevkli bir etkinlik olur! Dileyen herkes bu etkinliğe katılabilir. Bu etkinliğe katılan arkadaşlar, dostlar diğer katılımcılara kitap ve eğer arzu ederlerse kahve hediye edecekler. Aslında düşünecek olursak kahve, keyfin en büyük eşlikçisi! Kitap ve kahve seçimi Kimin kime hediye göndereceği kura ile belirlenecek. Kimse, kimden kendisine hediyegeleceğini bilmeyecek. Etkinliğe katılmak isteyenler 18 Ekim'e kadar adları, adreslerini, siteleri, blogları varsa sitelerinin adresini "burcaktosunlar@gmail.com" adresine göndermiş olmalılar. Etkinliğe katılım 18 Ekim'de sona erecek. Yapılacak kura sonucu isimler, adresler katılımcılara gönderilecek. Hediyeler 20 Kasım'a kadar sahiplerine ulaştırılmış olmalı. Ve hediyeler, 10 Aralık'ta bloglarda, sitelerde yayımlanmış olmalı.

Etkinlik kodu, sayfanın sağında, resmin hemen altında!

Not: Sevgili Sevda, etkinlik logosunun görünmediğini öğrenince kodu yeniden düzenlemiş. Doğru kodu resmin altından kopyalayıp sitenize kopyalayabilirsiniz!
Yani hata düzeltilmiştir! Bu konuda uyarıda bulunan arkadaşlara buradan teşekkür ediyorum!

15 Eylül 2007

Ye#26 Aperatifler ve Mezeler

Merhabaaa, işte yine çok güzel bir etkinlik nedeniyle buluştuk!
"Ye#26 Aperatifler ve Mezeler" etkinliğini düzenlediği, güzel, nefis tarifler öğrenmemize vesile olduğu için cafegusto'nun sahibesi Sevgili Serpil'in ellerine sağlık!
Bu arada, Sevgili Arkadaşlar, Ramazan Ayı hepimize hayırlı olsun! Sözü daha fazla uzatmadan
taiflere geçiyorum.

Ben bu etkinlik için Nohutlu Salata ve Safranlı Pirinç Topları yaptım (safran yerine aynı rengi veren zerdeçal kullandım).


Safranlı Pirinç Topları (Tarif, Chef’s Dergisi Ağustos ayı sayısından. Daha yapılacak o kadar çok tarif var ki, bitiremedim bir türlü).

Gerekli Malzeme:

1,5 su bardağı haşlanmış Amerikan pirinci (ben kepekli pirinç kullandım)

1 çay kaşığı safran

1 çay kaşığı tuz

½ çay kaşığı karabiber

2 yemek kaşığı zeytinyağı

Dilerseniz ½ limonun suyu

Yapılışı:

Haşlanmış ve tamamen suyu süzülmüş pirinci derin bir kaba alın.

Safran, zeytinyağı, tuz, karabiber, limon suyu ilave edip karıştırın.

Karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp avcunuzun içinde yuvarlayarak top haline getirin. Sıcak veya soğuk olarak Akdeniz yeşillikleri ile servis edebilirsiniz!

Şefin Önerisi: Sıcak olarak, salçalı ya da domatesli yemeklerin yanında aperatif olarak servis etmeniz önerilir!


Nohutlu Salata (Tarif, Lezzet Dergisi Eylül sayısından).

Malzemeler:

1 su bardağı nohut

1 çorba kaşığı sumak

1 limonun suyu

2 çorba kaşığı zeytinyağı

3 Çengelköy salatalığı (annem, kornişonun daha çok yakışacağını belirtti)

1 sarı dolmalık biber (ben, elimdeki sivri biberleri değerlendirdim)

2 domates

1 beyaz soğan

Tuz

Yapılışı:

1- Nohutları bol suyla yıkayıp bir kaba alın. Bir gün öncesinden suda bekletin. Ertesi günü bol suyla yıkayıp süzün ve geniş bir tencereye alın. Üzerini iki misli geçecek kadar su ilave edip nohutlar yumuşayıncaya kadar haşlayın. Süzüp bir kaba alın.

2- Sos için sumak, limon suyu, tuz ve zeytinyağını bir kasede karıştırın. Domatesleri yıkayıp küp şeklinde doğrayın. Salatalıkların uç kısımlarını kesip kabuklarını soymadan domates gibi küp şeklinde doğrayın (eğer kornişon turşu kullanacaksanız ortadan ikiye bölüp öyle de kesebilirsiniz).

Soğanı ve dolmalık biberi temizleyip küp şeklinde doğrayın.

3- Salata malzemeleri ile sosu geniş bir kasede karıştırın. Salatayı servis kasesine aktarın. Servis yapın.

Afiyet Olsun!


Yeni etkinliklerde buluşmak üzere şimdilik hoşçakalın!















12 Eylül 2007

Üzümlü Chaseecake


Selam arkadaşlar, anaokulları açıldı, koşuşturmaca başladı.

Ben de bugün, tatile çıkmadan bir gün önce yaptığım Üzümlü Chaseecake tarifini sizlerle paylaşmak istedim. Tarif, Chef's Dergisi'nden uyarlanarak yapıldı.

Üzümlü Chaseecake

Gerekli Malzeme

1,5 paket yulaflı bisküvi

100 gr eritilmiş tereyağ

150 gr labne peyniri

300 gr çırpılmış krem şanti

2 yumurta sarısı

2 paket tart jölesi

80 gr toz şeker

200 gr beyaz üzüm (çilek, kivi, vb,...)

Yapılışı:

1- Bisküviler, rondoya konur, toz haline getirilir.

2- Margarin eritilir, toz haline getirilmiş bisküvilere yedirilir. Bisküviler, 18-20 cm çapında bir kelepçeli kalıbın tabanına sıkıca yayılır. 30 dk. boyunca buzdolabında tutulur.

3- Labne peyniri bir kaba alınır, mikser ile çırpılır. Çırpılmış krem şanti eklenip çırpılarak peynire yedirilir.

4- Yumurta sarıları ayrı bir kapta toz şekerle çırpılarak kabartılır. Diğer karışım eklenip yedirilir. Tart jölesi, iki çay bardağı su konularak kaynatılır. Ilınınca karışıma eklenip hızlıca karıştırılır. Bisküvinin üzerine yayılır. Derin dondurucuda 2 saat bekletilir.

4- Servisten yarım saat kadar önce buzluktan çıkarılır. Kek, çember kalıptan çıkarılacak kadar çözüldükten sonra kalıptan dikkatlice çıkarılır, servis tabağına alınır, üzeri dilediğiniz şekilde çikolata sos ya da meyvelerle süslenir. Üçgen dilimler halinde kesilip soğuk olarak servis edilir.

Afiyetle Yenir!

Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın!




10 Eylül 2007

Ayvalık, Kalbimi Çaldın!


Merhabaa, artık dört günlük Ayvalık tatilimizi siz dostlarımla paylaşabilirim!Gecikmeli bir buluşma ve paylaşım olduğu için özür dilerim.
Efendim, kaç zamandır tatile çıkmaya, Ayvalık’a gitmeye niyetleniyoruz! Olmadı bir türlü! Nihayet şeytanın bacağını kırdık, rezervasyonumuzu yaptırdık, yolculuğa hazırlandık. Dört günden fazlası olamazdı. Malum evde kedi kız bekler, daha fazla hasret bırakmamak lazım. Aslında kızımı da yanıma almaya niyetliydim ama otobüs, deniz otobüsü kabul etmiyor, bagajda bırakmaya da gönlüm razı değil! Neyse kızımı Bilgisayar danışmanımız, değerli hocam Cengiz Hoca’nın kendisi gibi kedi sever eşi, dünya tatlısı Ayşenur abla’ya gönül rahatlığıyla emanet ettik. Kendi kedisi gibi baktı kızıma. Pazar akşamı yola çıkıldı, Pazartesi sabahı Ayvalık’a varıldı.

(Saatli Camii)

Kelebek'te kahvaltı sonrası çay keyfi!

Kalacağımız pansiyon merkezden bayağı yukarda, eski Rum evlerinin arasında yer alıyor. Pansiyonumuz son derece temiz, pansiyonun sahibesi Çiğdem Hanım çok çok titiz, çok çok mütevazi, eşi Nedim Bey ile ikisi son derece nazik insanlar.

Bu arada Çiğdem Hanım, dört dil biliyor. Almanya’dan döndüklerinden beri pansiyon işletmeciliği yapıyorlar. Bkz. Kelebek

Kahvaltımızı ettikten, eşyalarımızı odamıza yerleştirdikten sonra Ayvalık keşfine çıktık. 1865 yılından kalma evler gördük, çok hoşumuza gitti! Ama çok iyi bir restoraston yapılması gerekli!

Beğendiğimiz evlerden biri de bu Yeşil Ev, diğerleri kadar tarihi çok eskiye dayanmıyor ama yine de çok hoş!

Sevgili Tijen’in Lezzet Dergisi’nde yer alan yazısında övgüyle bahsettiği Güler Pastanesi’ne uğradık, Lorlu tatlısını sakızlı dondurma eşliğinde tükettik, sakızlı kurabiyesinden sardırdık, yanımıza aldık. Her şey çok güzeldi ama ben yalnız sakızlı dondurmayla hoşlaşamadım çünkü çok yoğun bir aroması vardı. Ben de sakızı pek sevmem. Daha sonra dondurmasız olarak yedim, çok çok lezzetli bir tatlı, peynir tatlısının bir benzeri. Sonuçta lorla yapılıyor, oldukça da doyurucu, bir porsiyonu önce gözünüzü doyuruyor sonra da midenizi. Resmini çekemedim. İkinci kez sakızlı kurabiye alıp paketlettim.

Onları da evde yemek nasip oldu. Hiç olmazsa kurabiye resmi çekebildim. Sevgili Sibel, lorlu kurabiye yapmış, çok lezzetli olmuştu, yumuşacık, müptelası olmuştum, ben de yapmıştım. Ama Güler Pastanesi’nin ki lor peyniriyle yapılmıyor, sakız kullanılmış. Sert, gevreksi bir kurabiye. Bunun da tadı bambaşka. Ben kıtır kurabiyeyi de çok severim.

İlk günkü keşif turumuzdan sonra bir önceki gece uyuyamadığımız için yorgun argın pansiyonumuza vardık, baktık ki pansiyon sahipleri diğer konuklarıyla güzel güzel sohbet ediyorlar, bizi de dahil ettiler. O gece deliksiz bir uyku uyuduk.

Ertesi günü Cunda’yı, pansiyon sahiplerimizin önerisi üzerine Çataltepe’yi öğrendik, keşfettik. Çataltepe, Cunda sınırları içerisinde ama daha sakin bir yer, mütevazi. Rahatlıkla ailece denize girilebilir.

(Taş Köşe Kedisi)

Cunda’yı çok beğendik, Taş Köşe adı verilen kafede annişle kahve keyfi yaparken baktık ki Cunda’nın kedileri de eşlikçimiz oluvermişler. İnsanlara çok yakınlar. Ayvalık’taki kediler ise çoğunlukla ürkekler.

(Taş Köşe kedisi)

Akşam, yemeğimizi yemiş, pansiyonumuza dönerken Gizli Bahçe adında çok güzel bir cafe-restoran keşfettik. Bütün otlar, kökler, zeytinyağlı yemekler, salatalar mevcut.

Vallahi, ilk gün Ayvalık’ta aradığımızı bulamadık, hep bildiğimiz çeşitler. Cunda bu yönden çok çok zengin. Etesi günü Cunda’da ot çeşitlemeleri yemeye niyetlenirken Ayvalık’ta saklı bir köşede Gizli Bahçe’yi bulmak bizi çok mutlu etti doğrusu. Ertesi gün yemekte buluşmak üzere vedalaştık.

Sonraki gün yine Çataltepe’ye gittik, oyunculuğunu, efendiliğini çok çok beğendiğimiz Avni Yalçın ile karşılaştık, konuştuk. Kurşun Yarası’ndaki Ömer Çavuş, Ihlamurlar Altındaki iyi kabadayı, iş adamı Kemal Sadıkoğlu vee Hatırla Sevgili’deki Ahmet Gürsoy’un avukat, savcı babası Şevket Gürsoy! Hatta, yakın zamanda Tv’de Tuba Büyüküstün, Bülent İnal, Seda Akman ile birlikte rol aldıkları “Aşk Yolu” adlı film yayınlanmış, çok beğenerek seyretmiştik. Eeee, ne de olsa Ihlamurlar Altında ekibi bir araya gelmişti adeta! Ve, ben şu yorumu yapmıştım, Avni Yalçın, kahya rolünde de olsa koruyucu, kollayıcı karakterleri oynuyor! Ne de güzel oynuyor!. Yeni projeler gündemdeymiş, muhtemelen dönem filmi olur yine. Gitme zamanı geldiğinde bizimle kibarca vedalaştı, ayrıldı. Mütevaziliğine hayran olmamak mümkün değil! Gerçek bir oyuncu, tam bir beyefendi, eşi de tam bir hanımefendi!

Biz, birkaç saat daha orada kaldık, öğleden sonra Ayvalık’a döndük.

Pansiyonumuzda duşumuzu aldık, hazırlanıp bir gün önce kararlaştırdığımız gibi Gizli Bahçe’nin yolunu tuttuk. Orası “Gizli Bahçe” değil “Gizli Cennet” bence!

Bahçedeki zeytin ağacından kendi zeytinyağlarını çıkartıp kullanıyorlar.


Sahibesi Sema Hanım ile sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamadık bile! O akşam hepimizin çenesi düştü bence! Sevgili Sema’nın kurduğu düzenin güzelliğinden mi, titizliğinden mi, ince zevkinden mi, sunumunun zerafetinden mi, sohbetinin hoşluğundan mı, mutfağının temizliğinden, düzeninden mi söz etmeliyim bilmem ki, hangisini atlasam eksiklik olur, hatırı kalır! İyisi mi bütün güzellikler bir arada toplanmış diyelim! Karı-koca işletiyorlar, zaman zaman Sema Hanım’ın annesi de İzmir’den kalkıp kızına yardım etmeye geliyor!

Vallahi helal, Sema Hanım’ın 55 günlük bir bebişi var! Enerjik bir şekilde koşturuyor! Zaman zaman annelerinin, babalarının imdadına yetişen 12,14 yaşlarında iki de oğlu var bu arada! Çok çok güzel bir aile işletmesi kısacası!

O akşam, Girit usulü yapılan bir zeytinyağlı bamya ile Kabak Çiçeği dolması yedik! Annem, kabak çiçeği dolmasının ne kadar güzel olduğunu anlatır, pek umursamam nedense! O akşam Kabak Çiçeği dolmasına aşık oldum resmen! Bamya da çok çok nefisti! Neyse efendim, zaman Gizli Bahçe’de su gibi akıp geçti, biz de dostça vedalaştık, bir sonraki akşam buluşma sözü verdik.

Bu arada bizim kaldığımız pansiyona çok tatlı, idealist bir sınıf öğretmeni arkadaş geldi. Hemen kaynaştık, çok rahat iletişim kuruyor, sıcacık bir insan. O da dalış dersleri almak, dalmak için buraya gelmiş.

Son gün, biz Cunda’ya o da dalışa gidecekti, beraber aşağıya indik. Ne görelim Suna’nın teknesi gitmiş .Önümüzde de bir sürü gezi teknesi, yemekliydi de. Hep beraber bindik, bütün gün deniz sefası sürdük. Martılarla buluştuk, özlem giderdik. Deniz ve martı gibisi var mı?

Tekne, koyları dolaştı, Akvaryum Koyu’na öldüm bittim! Bence bir insanın ölmeden önce mutlaka görmesi gereken yerlerden biri! Suna, tekneden atladı, ben temkinli bir biçimde suya girdim!

Sonra da diğer yerler bana o kadar cazip gelmedi, kalbim Akvaryum’da kaldı!

Annemle biz, o gün Papalina Balığı yiyecektik, tekne turu planları çok hoş bir biçimde değiştirdi. Teknede patlayıncaya kadar sardalya balığı, salata ikram ettiler. Çok güzel bir ziyafetti. Daha sonra son durağımız Cunda’ya gittik, hediyelik eşya tezgahları kurulmuştu. Gezdik, beğendik ama çoğu İstanbul’da gördüğümüz objeler, çok ta orijinal gelmediler bu yüzden! İskelede kediş karşıladı, kediş uğurladı bizi! Çok şekerdi!

Dönüş zamanı geldi, tekne turumuzu Ayvalık’ta noktaladık, kaptanımız, günün anlam ve önemine uygun olarak 10 Yıl Marşı eşliğinde uğurladı biz yolcularını!

Teşekkürler, Cömert Kaptan, ellerinize, yüreğinize sağlık!

Hep birlikte pansiyona döndük, annişle ben valizimizi, çantamızı aldık, pansiyonumuzun güler yüzlü sahibesi Çiğdem Hanım ile vedalaştık. Suna yı da yanımıza alıp (gün içinde Gizli Bahçe’den ona da söz ettik, kandırdık J)

Son gece Sevgili Sema ile sohbet etme fırsatımız olamadı pek. Bu yüzden içim buruldu doğrusu! Bize, zeytinyağlı çeşitlerinden bir derleme yaptı, yağları, sosları birbirine karışmasın diye de ayrı ayrı tabaklarda sundu. Deniz börülcesi, Kabak çiçeği dolması, Bamya, Zeytinyağlı fasulye, İstifno Otu salatası, zeytinyağlı yaprak dolması muhteşemdi! Anne-kız döktürmüşlerdi yine!

Açlıktan öldüğümden ve zaman darlığından bu güzelim sofrayı çekemedim. Bir dahaki sefere inşallah! Siz, yapılanların güzelliğini, ortamın büyüleyiciliğini, unutup kaçırdıklarımı bir de kendi gözünüzle görün derim! Bkz. gizli-bahce

Gece Sevgili Sema, ailesi ile vedalaştık, yolumuza koyulduk. Sevgili Arkadaşım Suna, bizi uğurladı, otobüsümüze bindik, ince bir kederle İstanbul’a doğru yola çıktık! Kalbim, Ayvalık’ta, Cunda’da, Çataltepe’de, Gizli Bahçe’de, Akvaryum’ da kalmış olarak evimize döndük. İçimdeki tek sevinç kızımla birbirimize kavuşmanın sevinciydi! İlk fırsatta kızımı da yanımıza alarak daha uzun süre kalıp daha çok tadını çıkarırız umarım. Bu arada küçük kaçamaklara da hayır diyemem doğrusu! Fırsat yaratıp kaçmak lazım! Bu arada küçük bir itiraf ilk gün Ayvalık’ın ününün biraz abartıldığını düşündüm ama son iki gün neden vazgeçilemeyeceğini anladım.

Biz, Kelebek Pansiyon’u internetten bulduk, rezervasyon yaptırdık, sahiplerinin nezaketi, temizliği, ortamın şirinliği nedeniyle hayal kırıklığı yaşamadık. Teras muhteşemdi, bir de bahçesi olsaydı mükemmel olurdu! Annemin, yokuş inip çıkmaması gerektiği için biraz zorlandı, düz yollar aradık, yolumuzu uzattık. Değdi de bizce! Ama, internetten bulduğunuz her yer öyle mükemmel değil, hayal kırıklığı yaratabiliyor. Ayvalık’a gitmeden önce sitelerini gördüğümüzü birkaç yeri ziyaret ettik, çoğu bizde hayal kırıklığı yarattı, biri pislikten geçilmiyordu. Binasının görkemine kapıldığımız ise (eskiden bir kiliseymiş) ağır bir biçimde kokuyordu (nemden dolayı olmalı).

Kelebek Pansiyon dışında Gizli Bahçe’de kalmak için düşünülebilir, yeri merkezi. Kahvaltı seçenekleri zengin! Bir de Çamlık mevkii’nde “Mavi Pansiyon”, denize çok yakın! Kahvaltı menüsü çok çok zengin! Bunu internet sitesinde gördük, sahibesiyle yazıştık, titiz birine benziyor!

Ayvalık’ı keyifle gezmek için yaz sıcağına kalmamak gerek! Ya da geziyi akşam saatlerine bırakmak lazım! Biz sınırlı birkaç günde maaşallah günün her saati deli danalar gibi dışarıdaydık!

Arkadaşlar, bu günlük bu kadar, yeniden buluşuncaya dek hoşçakalın!



















2 Eylül 2007

Gönül Dostları Etkinliği!!!

Merhaba Sevgili Arkadaşlar!

Sevgili Arkadaşım, komşum Sevda’nın düzenlemiş olduğu Gönül Dostları Etkinliği’nin sonuna geldik. Aslında bize gönderilen güzelim hediyeleri yayımlama günü dündü ama ben yine bilgisayarım yüzünden geç kaldım. Beni çok çok üzdü, utandırdı yine! Dün öğleden gece 03.20’ye dek uğraştım ve başarılı olamayıp bilgisayarımı kapattım. Bugün saat 10.30 gibi yeniden bilgisayarımı açtım. Haydi hayırlısı diyorum artık!

Neyse biz etkinliğimize dönelim. Sevda’ya böyle güzel, derin, anlamlı ver unutulmaz bir etkinlik düzenlediği, bana iki yeni çok tatlı arkadaş kazandırdığı için bir kez daha teşekkür ederim! İyi ki varsın Sevdacığım!

Büyük bir titizlikle hediyemi seçtim, kurada bana çıkan, tanıştığıma çok çok sevindiğim sevgili arkadaşım Yeşim’e beğenmesi, beni anımsaması dileğiyle gönderdim. Ve beğenmesine çok çok sevindim. Sitesini ziyaret ettiğimde çok mutlu oluyorum, sunumları çok zarif! Çok ince ruhlu bir arkadaş! Bu etkinlik sayesinde seni tanıdığıma çok çok sevindim Yeşimciğim! Her ne kadar zaman zaman bilgisayarımın azizliğine uğrayıp dilediğim sıklıkta ziyaret edemesem de bil ki aklımdasın! Ve ortak yönlerimiz, zevklerimiz çok!

Gönül Dostları Etkinliği’ne katılan diğer Gönül Dostları gibi bana kimin, nasıl bir hediye göndereceğini çocukça bir merakla beklemeye başladım. Bir sabah saat 09.00 gibi kargo geldi, başta paketi çok beğendim, mutlu oldum. Veee beklenen büyük an geldi, hediye açıldı, birbirinden güzel, beğenim, ilgi alanlarım dikkate alınarak seçilmiş olan kupa, magnet ve kurabiye kalıplarıyla burun buruna geldim!!! Ah Allahım, hepsi de birbirinden şeker! Bir kez daha mutlu oldum, uçtum!




Hediye seçimini yapan Sevgili Arkadaşım Yasemin’e bir kez daha teşekkür ediyorum! Çok ince düşünceli, çok hassas, çok yaratıcı ve esprili bir insansın! Seni tanıdığıma çok çok sevindim Sevgili Yasemin! Senin de siteni etkinlik dolayısıyla keşfettim, zevkle ziyaret ediyorum! Esprin, ince zevkin, yaratıcılığın orada da kendini gösteriyor! Aynı zamanda senden etkinlik yazını yazmanı istemeden geciktirmiş olduğum için çok çok özür diliyorum!

Sizlerle tanıştığıma çok çok seviniyorum!

Bu ay iki tane çok güzel yemek etkinliği varmış, her ikisi de çok zevkli! cafegusto 'nun düzenlemiş olduğu "Aperatifler ve Mezeler" ile diyalogyemekleri 'nin düzenlemiş olduğu"Ramazan Etkinliği."Şimdiden hepimize hayırlı olmasını diliyorum!

En kısa zamanda birlikte tatilimi anlatmak üzere yeniden buluşmak dileğiyle!

Sevgiyle, sağlıkla, keyifle hoşçakalın!