26 Haziran 2007

Öğrencilerim, Dayım-Yengem ve Nazım Hikmet!


Öğrencilerim ve ben, resimleri dün okuldan aldım. Onları çok özleyeceğim, dilerim ilerki yaşamlarında çok başarılı, mutlu ve keyifli olurlar!
Selam Arkadaşlar, Babalar Günü kutlamasından beri görüşemiyoruz! Bu süre içersinde neler mi yaptım, dayımların geleceği günü iple çektim. Dayım ve yengem içinPamuk Poğaça ve Profiterol hamurundan Tiramisu yaptım. Pamuk Poğaça bu kez yalnız lezzet yönünden değil biçim yönünden de başarılı oldu. Malum geçen seferlerde görünümü nedeniyle poğaçadan ziyade ekmeğe benziyordu. Dayımlar, poğaçamı çok beğendiler ama Tiramisu'yu beğenmediler, farklı buldular. Üstü de biraz kuru oldu, kremayı koymadan önce ıslatmayı unuttuk. Sonradan ıslatmış olsak ta istediğimiz gibi yumuşamadı. Annişim, mutfakta her zamanki gibi döktürdü.
Çok güzel, doya doya iki gün geçirdik. Doyamadık ama birbirimizi görmekle teselli bulduk. Şu anda yazlıktalar, önümüzdeki hafta bir iki görüşürüz sonra ver elini İsviçre! İzin on beş gün olunca insan kaç parçaya bölüneceğini bilemiyor tabii ki de!
Aaaa, bu arada yapacağım Tiramisular için yengemden almasını rica ettiğim Mascarpone Peynirlerime, Savoyer Bisküvilerime, toz çikolatalarıma, hakiki İsviçre çikolatalarıma kavuştum, yaşasın yengem! Aslında ben hepsinden birer tane istemiştim ama yengecim sağolsun bu malzemelerle bir Tiramisu daha yapmamı istemiş olmalı!
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de bana kendisine alırken Maeve Binchy'nin "Bir Dilek Tut Benim
İçin" kitabını almasın mı? Çok mutlu oldum vallahi! Düşünülmek çok güzel bir şey!
Arkadaşlar, dayımla yengem İsviçre'de Stevya'yı araştırmışlar, yasaklandığı söylenmiş, bana da onlara gerçeği anlatmak düştü ama yine de onlara aldığım yaprak Stevya'yı çekinerek aldılar.
Haklılar, "Bir önyargıyı yıkmak bir atomu parçalamaktan daha zordur" demiş Einstein! İnsanlar, iyice bilmeden, işin içerisine girmeden bir iddia atıyorlar ortaya, temizle temizleyebilirsen ismini! İnsanların kafası bulanıyor haliyle! Hayır, hepimiz biliyoruz ki Stevya'da, Splenda'da şeker bitkisinden elde edilen doğal tatlandırıcılar! Ne kanser yapıcı aspartam içeriyorlar ne de yan etkileri var? İşlenmiş şekerden bile daha masumlar!
Neyse, Stevya'nın 200 gr'lık pratik, ekonomik ambalajı da çıkmış, gördüm, sevindim ve kaçar mı aldım! Hayatta en korktuğum şey bir daha tatlı yiyemeyecek oluşumdur her halde! Neyse ki korkmadan, çekinmeden tatlı yiyebiliyorum artık! Bir de işlenmiş şeker olmayınca insanın karnı da acıkmıyor hemencecik Şekerden ekstra kalori de almıyorsun, dişin de çürümüyor üstelik ve hepsinden önemlisi de bir yaşından itibaren çocuklarda da korkusuzca kullanılabilmesi!


Biliyorum bu konuda daha önce de yazdım ama yeni öğrendiğim karalama kampanyasının ardından ilk kez yazıyorum! Biliyorum bir süredir tarif paylaşmıyorum sizlerle, bir daha ki buluşmamızda söz yeni tarif ya da tariflere yer vereceğim! Biliyorum bir süredir okuduğum kitapları, beğendiğim şiirleri de paylaşamıyorum sizlerle! Ölümsüz Şairimiz Nazım Hikmet'ten "Pazar" adlı nefis şiiri (Mavi Gözlü Dev Film'i de bu şiiri eşliğinde başlamıştı) ve bir kahve eşliğinde vedalaşalım mı?
Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın!

Pazar

Bugün Pazar,
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar
Ve ben ömrümde ilk defa,
gökyüzünün bu kadar benden uzak,
bu kadar geniş
bu kadar mavi olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum,
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara,

Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne hürriyet ne karım,
toprak, ben ve güneş,
bahtiyarım.

Nazım Hikmet

1948

16 Haziran 2007

Dünyadaki Tüm İyi Babaların Babalar Günü Kutlu Olsun!

Türk Milleti'nin kurtarıcısı, yurdunu, halkını seven, çiftçisinin, köylüsünün haklarını, çıkarlarını koruyan, ülkesini yaptığı devrimlerle ileri uygarlık düzeyine çıkaran Atatürk'ü bu anlamlı günde bir kez daha saygıyla anıyoruz! Gençleri, çocukları seven, düşünen, ülkemizi geleceğin büyüklerine emanet eden Atatürk, bir lider, bir kurtarıcı olarak bir babanın sevecenliğine, koruyuculuğuna sahip değil mi? Seni çok seviyoruz Sevgili Atatürk, yerinde rahat uyu, senin değerlerinden asla vazgeçmeyeceğiz!


Çocuğunu ya da çocuklarını çok seven, onları asla yalnız bırakmayan, eşiyle ne yaşarsa yaşasın terk etmeyen, ne olursa olsun yalnızca kendi haklılığına inanmamayı başarabilen, çocuklarını her zaman, her koşulda destekleyebilen, model olmayı başarabilen, ilham kaynağı olabilen, hataları görebilen, yapıcı bir biçimde eleştirebilen, yaşam ile ilgili güzel ve derin bilgiler, dersler verebilen, çocuklarının geleceğini düşünebilen, bencil olmamayı başarabilen tüm babaların Babalar Günü'nü kutlar, hak ettikleri sevgiyi, davranışları, ilgiyi elde etmiş olmalarını dilerim!
İşte benim canım dayıcım da yukarıda belirtilen olmazsa olmaz özelliklere sahip mükemmel bir babadır! Ve galiba ben, dayımı düşünüp ideal baba profilini çıkardım!İyi ki böyle bir dayım var, iyi ki yeğenlerim bu özelliklere sahip bir babaya sahipler! Kendisi, çocukluğundan beri İsviçre'de, annemler, anneannemler döndüler, dayım orada kaldı, evlendi, çocukları doğdu, büyüdü! Şimdi de yine onlar için orada!
Büyük yeğenim, Bankacılık okudu, çalışıyor, küçük yeğenim Uzay Bilimleeri okuma kararı aldı, bir süre sonra kendini keşfetme isteğiyle Karayip Adaları'na gitti, eğitim aldı, dalgıç oldu, dalgıç hocalığı yaptı.
Antalya'ya geldi, bir buçuk, iki ay gibi bir süre bir tatil köyünde turistlere dalgıç hocalığı yaptı, kendi parasını kazandı, yaşadığı ülkeye gitti, Uzay Bilimleri eğitimini kaldığı yerden sürdürme kararı aldı. Bütün bunmları dayımın maddi-manevi desteğiyle gerçekleştirdi. İsteği güçlüydü, azimliydi, dayım da destek oldu! Yani dayım, çocuklarının kendilerini gerçekleştirmelerine katkıda bulundu, önlerine set çekmedi, suyun serbestçe akmasına izin verdi, her ebeveynin yapması gerektiği gibi aslında öyle değil mi?
İlerde, yengemle birlikte bir yazlık alıp altı ay Türkiye'de altı ay İsviçre'de bulunmak istiyorlar, dilerim isteklerine kavuşurlar! Annemde sonra ailenin tek büyükleri dayım ve yengem, insanlar yaşları ilerledikçe birbirlerine daha bir düşkün hale geliyorlar, daha sık görüşmek istiyorlar! Dilerim, birbirimizi daha sık görebiliriz!

15 Haziran 2007

23. Ye Etkinliği-Yaşasın Sağlıklı Hayat!

Merhaba Arkadaşlar, 23. Ye Etkinliğimiz hayırlı olsun, düzenlenen etkinlikler içerisinde şimdiye dek hep çok sağlıklı, hafif tarifler oldu. Ama bu etkinlik biraz farklı! Etkinliği düzenleyen Defnenur'a teşekkü ederim, ellerine sağlık! Ayrıca etkinliğe katılan herkese iyi şanslar! Yine çok güzel aynı zamanda sağlığımızı korumaya yönelik, hafif ne tarifler öğreneceğiz bakalım, görmek için sabırsızlanıyorum!
Ben, bu etkinlik için Tarçınlı, Fındıklı, hafif kurabiye yapmaya karar verdim.

Tarçınlı Kurabiye

(25-30 adet için)

125 gr Çotanak Fındık yağı,

125 gr Becel margarin,

3 çorba kaşığı esmer şeker ya da toz Splenda (Splenda aynı Stevya gibi şeker bitkisinden elde ediliyor, gramında yalnızca 0,2 kalori var, kullanımı da çok pratik, büyük kutuda satılıyor, organik yaprak Stevya ile denerseniz 1-2 çorba kaşığı özütünü kullanabilirsiniz. Ben kullanmak için geç kaldım, unuttum bu yüzden Splenda kullandım).

3 su bardağından bir parmak eksik un,

1 tatlı kaşığı tarçın,

1 paket kabartma tozu,

1 su bardağı dövülmüş fındık,

Üzerine: 2 çorba kaşığı pudra şekeri (3 çorba kaşığı Splenda)

1 tatlı kaşığı tarçın

Yapılışı:

Margarini eritip ocaktan alın ve Splenda ilave edin. Splenda eriyinceye dek karıştırın (şekerden daha çabuk erir). Elenmiş un, kabartma tozu, tarçın ve dövülmüş fındığı ilave edip yoğurun. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartıp avucunuzun içinde yuvarlayın. Kurabiyeleri yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış 140 C ısıdaki fırında 30 dk. pişirin.

Kurabiyeler ılıkken esmer şeker ya da toz Splenda ve tarçını karıştırıp kurabiyelerin üzerine ekleyin.

Afiyetle Yiyin!

Hepinize sağlıklı, keyifli, mutlu günler dileğiyle!

12 Haziran 2007

Annemin Sihirli Değneği-Çiçekleri-Sağlıklı Sucukları

(Dr. Sohng)
Selam Arkadaşlar, işte nihayet yeniden buluşabildik! Aslında blogumun birinci yıl dönümünü kutlama yazısından daha önce buluşmaya niyetleniyordum ama malum yine bilgisayarım beni çıldırttı, takıldı, işlemler uzadı aynı dün akşamki gibi taslak olarak kaydetmiştim ama o da yok olmuş. Resimler bugün yeniden yüklendi. Sakata gelmemek için yazı Word’de yazıldı, kaydedildi. Yani bilgisayarımla aramızdaki ilişki; bıkkınlık, yorgunluk, elini eteğini çekme sonra yeniden barışma, motive olma, coşkuya kapılma biçiminde sürüyor. İlk fırsatta yeni bir bilgisayar gerekiyor. Yeni yıla yeni bir bilgisayarla gireceğim hayırlısıyla! Hani şampuan reklamlarında X kişinin kepek sorunu olmuş olur da sonra kullanılan ürün her şeyi yoluna sokar ya benim işte o hesap Burçiş’in kepek sorunu gibi bir bilgisayar sorunu var! Neyse şimdilik didişe sevişe ilişkimizi sürdürüyoruz!

Bir de sene sonu geldiği için yoğunluk yaşanıyor! Bugün etkinlik kutularına yapılan işler yerleştirildi, yarın çocukların malzemelerini evlere göndereceğim. Karneler doldurulacak! Yeni eğitim döneminde yeni yeni öğrencilerim olacak ama bana kalsa sekiz yılı hiç olmazsa üç yılı çocuklarımla birlikte geçirmek isterim, resimlerini çekeceğim! Onlardan anı kalsın bana, kızıyorum ediyorum ama çok seviyorum, kopmak zor geliyor! Dilerim mutlu, huzurlu, keyifli bir yaşantıları ve eğitim yaşamları olur!

Başka ne yaptım, Cumartesi sabahı uzun süredir görmediğimiz, özlediğimiz manevi ablam, arkadaşım Meralim aradı, geldi, özlem giderdik.

Öğleden sonra Fikriye aradı, kızıyla geleceğini söyledi, onu da daha uzun süredir görmüyorduk. hele ki Cansu’yu iki yıldır görmüyorduk. Aynı babası, anneyi de andırıyor kısaca anne-babanın nefis bir karışımı olmuş, büyümüş, çok çok tatlı bir genç kız olmuş canım benim!

Benim için Fikriye’nin de Meral’in de yeri çok çok özeldir, onlar nenim gerçek dostlarım, asla arkamdan konuşmaz, mış gibi davranmazlar! Beni eleştirmeyen insanın arkadaşlığından şüpheye düşerim, insan düşündüğünü kırmadan, yapıcı bir biçimde ifade etmeli! Eğer ki birey arkadaşının onaylamadığın düşüncelerini, davranışlarını dile getirmiyorsa o zaman arkadaşlığından şüphe edilir, ona güvenilmez!

Neyse, çok güzel, keyif dolu birkaç saat geçirdik ardından Burçiş diş ağrısına dayanamadı doktorun yolunu tuttu ki kendisinde sıkı bir diş doktoru fobisi vardır! Anlayın ağrısını! Bu ağrıyı neye borçluyuz efendim, ilk kez Maş Fasulye’si yerken içinden çıkan taşa mı diyeyim olgunlaşmamış taneye mi diyeyim bilemiyorum! Dişimin arasına bir girdi, bir şeyler olduğunu hissettim ama dolgu düştü zannettim! Meğerse dişimin yarısı kırılmış yarısı nereye gitmiş acaba!!! Bu olayın ardından ikinci Maş Fasulyesi maceramızda daha dikkatli olduk, haşlanmış tüm taneleri özenle tek tek elden geçirdik, küçücük olgunlaşmamış taneler mi yoksa taşlar mı bilemiyorum hepsini çöpe attık!

Diş çektirmekten nefret ettiğim için işi uzattık, kanal tedavisi kararı verildi, eksik bölgeye pim takılıp yeniden dolgu yapılacak!

Bir süre daha diş doktoruna gidip geleceğim ama fobimi yendim, çok tatlı, gencecik, eli hafif, rahatlatıcı, çok anlayışlı bir doktorum var, böylesi dostlar başına!

Şimdi biraz annemi anlatmak istiyorum sizlere, benim annem öylesine beceriklidir ki hiçbir şeyden kaçınmaz, üşenmez, zahmetli de olsa yapar! Ve yaşadığı yerde, çevresinde her şeyi güzelleştirir, peri gibidir benim annem! Allah, evlatlarına bağışlasın! Her anne-kız arasında didişmeler, kırgınlıklar yaşanır ama annesiz bir yaşam düşünülemez! Evlat kaç yaşında olursa olsun anneye gereksinim duyar, şımarmak istediğinde ya da duyduğu kederin yükü ağır geldiğinde annesinin dizinin dibine yatıp saçlarının okşanmasını bekler! O’nsuz bir yaşam düşünülemez, kaç yaşında olursan ol onu yitirdiğinde sudan çıkmış balığa dönersin, hayat anlamını yitirir! Allah, tüm anneleri evlatlarına bağışlasın!


Hiç üşenmez sucuk bile yapar beni annem, eskiden babam 10 kg et alırdı, o ölçüde sucuk yapılırdı, bağırsak kullanırdı ama beze de konulduğunu bilirim! Nitekim yaklaşık 20-25 gün önce yaptığı sucuk ta beze yerleştirildi! Uzun zamandır yapmadığı,yaptığı zaman da çok büyük ölçüler kullandığı için az miktardaki sucuğun malzemelerinin ölçülerini aradık, bulduk ta!

Tarifini Afyon Valiliği 'nin sitesinde bulabilirsiniz. Biz, kullanılan etin yarısı kadar hindi eti koyduk, tuz olarak ta deniz tuzu kullandık!

Birinin yarısının tüketildiğini görüyorsunuz ya şimdi onun tamamı tüketildi.

Annem, kendisinin Bezli şarküteri sucuğu yaptığını belirtti!


Nasıl ki benim bebeğim kedişim ise annişimin bebişleri de çiçekleridir, onlarla hep konuşur, sevgiyle büyütür onları! Eskiden arka odadan gelip annemizin sesini duyduğumuzda bizimle konuşuyor zannederdik meğerse çiçekleriyle de konuşuyormuş aynı çocuğuyla konuşur gibi, “canım benim,….”

Kıskanıp dumura uğrardık o anda neyse ki fazla kıskanmaya kalmadan bize de sevgisini gösterirdi!

(Galiba bu çiçeğin adı Geranium, bir sardunya çeşidi)

Boğazda, Arnavutköy’de oturduğumuz beş yıl boyunca 120 çiçekle beraber yaşadık, ev oldukça büyüktü, balkon da müsaitti, çiçeklerinden ayrılması gerektiğinde çok üzülür! Hatta bunu bilen arkadaşları da kendisinden aldıkları çiçekleri geri verirler, annişim de kayıp çocuğuna kavuşmuş gibi çok mutlu olur!

Kendisine sıklıkla da çiçek hediye edilir! Şimdi de 92 m2’lik evimizde 36 tane çiçeğimiz var, bir de benim rahmetli fesleğenim vardı Migros’ta görüp aldığım, bir ay sonra bir anda öldü, çok üzüldüm! Ama evimize yeni çiçekler gelecek bunu biliyorum çünkü bu keyiften ve güzellikte

Gördükleriniz çiçeklerimiz arasında en çok beğendiklerim!

Kendisine sıklıkla da çiçek hediye edilir! Şimdi de 92 m2’lik evimizde 36 tane çiçeğimiz var, bir de benim rahmetli fesleğenim vardı Migros’ta görüp aldığım, bir ay sonra bir anda öldü, çok üzüldüm! Daha da çiçek gelecek bunu biliyorum!

Gördükleriniz çiçeklerimiz arasında en çok beğendiklerim!

Vedalaşma vaktidir arkadaşlar, annemle, yaptıklarıyla, sahip olduklarıyla ilgili yazmışken Yelda Karataş’ın dizeleri yazımızın eşlikçisi olsun, ne dersiniz?

Cuma günü 23. YE etkinliği için bilgisayar başına geçeceğiz, bakalım yine ne güzel tarifler öğreneceğiz, ne güzel sunumlar göreceğiz! Defnenur, çok güzel bir etkinliğe imza atmış, yürekten tebrik ediyorum. Hepimize hayırlı etkinlikler, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

Tüm öğrencilere de şimdiden mutlu, keyifli ve eğlenceli tatiller dilerim!

Bir anneyi hoş görmenin ağırlığını iyi bilirim

Benim de annem vardı.

Ama anneler ölünce çok hafifliyor,

Ben ölmeden beni yüreğinizde hafifletin.

Yelda Karataş

Şiir, İclal Aydın’ın ilk çıktığında hemen alıp çok beğenerek okuduğum, kimi zaman göz atmaktan keyif aldığım “Hayat Güzeldir” adlı kitabından alınmıştır!

“Hayat Güzeldir” adlı hazırladığı programını da çok büyük bir zevkle izlediğimi belirtmeliyim, insan daha da bir insanlaştığını duyumsuyordu, sevdiği kişileri yakından tanıyınca daha bir seviyor, içindeki saygı büyüyordu!

Kana D’deki Programı’nda öğretmen olarak görüşümü belirtmek için aradığımda kitap (Treza Azzopardi/ Gizlenecek Bir Yer) hediye etmişti! Hatırlarsanız o aralar AİDS’li küçük bir öğrencinin en doğal hakkı olan eğitim hakkı müdür tarafından elinden alınmıştı, tepkiler çığ gibi büyümüş,olaya İlçe Milli Eğitim Müdürü el koymuştu!

Sonuçta çocuk eğitim hak ve özgürlüğünü elde edebilmişti! Ama İclal Aydın’ın en güzel, en özgür, en kendi olduğu programı Brt kanalında olanıydı! Dilerim bir gün yine reyting kaygısı olmayan bağımsız bir kanalda sanatla, kültürle, eğitimle, hayatla iç içe bir program yapmaya başlar, özlüyoruz sohbetini Sevgili İclal Aydın! İçimiz arınıyor, yüreğimiz hafifliyor, ufkumuz genişliyordu sayende! Ayrıca “İki Aile” adlı dizini de zevkle, büyük bir keyifle izliyoruz!

Çok samimi, gerçekçi, eğitici, hayatın gerçeklerini yansıtan bir dizi, siz oynayanların da diziyi yapanların da ellerine sağlık!

Bebişimin resmini çekmeye doyamıyorum ki!




















































10 Haziran 2007

Mutluluk Mutfakta Gizlidir Bugün Bir Yaşına Girdi!


Merhaba, uzunca bir aradan sonra yeniden sizlerle bir arada olmanın sevincini yaşıyorum, kaç gündür yazmaya niyetleniyorum, olamadı!
Bugün,blog oluşturalı, siz sevgili dostlarımla buluşmaya başlayalı, mutfaklarımızı, yaptıklarımızı, keyiflerimizi, üzüntülerimizi, hayatı paylaşalı tam bir yıl oldu!
Nice nice yıllar, nice nice keyifli paylaşımlar dileğiyle! Siz dostlarıma kucak dolusu sevgiler, mutlu haftalar dileğiyle!
Neler yaptığımı daha sonra anlatırım, en kısa zamanda buluşmak dileğiyle şimdilik hoşçakalın!