11 Mart 2007

Burçiş'in Hafta Sonu Keyfi ve Nazım Hikmet'ten Gözlerimiz!


Merhaba Sevgili Arkadaşlar, Burçiş dün çok güzel bir iş yaptı, kendisine nefis iki sinema filmi ısmarladı!
İlk önce Mavi Gözlü Dev filmini izledim, itiraf ediyorum ki birinci bölümün ortalarına kadar Yetkin Dikinciler'i izledim, daha sonra Nazım'ı izlemeyi başarabildim, Yetkin Dikinciler'e bir kez daha hayran oldum, çarpıldım vallahi arkadaşlar!
Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde kaldığı süreden bir kesit sunmuşlar son derece etkileyici bir biçimde! 1941-1950 yılları arasındaki dokuz yıllık dönem anlatılmış.
İnsana çok koyuyor yaşadıkları, işkenceye maruz kaldığını, falakaya yatırıldığını bilmiyordum!
ikinci bölümün ortalarında artık gözyaşlarım kendilerini bana gösterdiler, en çarpıcı sahnelerden biri; ölüm orucuna karar verdiği anda, herkesten umudunu yitirdiği anda öğrencisi Balaban ile şiir okumaya koyulduklarında şaşkınlıkla halkın akın akın gelerek şiir okudukların görmeleriydi, Nazım Hikmet'in Münevver'in boşanma kararını ertelediği haberini aldıktan sonra geçirdiği kalp kriziydi, odasına yapılan baskında gösterdiği tepkiydi.
Piraye, kocasını çok seven ama biraz da yargılayıcı bir insandı bence, sevgisini açıkça ifade etmedi, güzel sözler söylemedi! Ama bunun yanı sıra kocasını 11 yıl beklemesi, her ikisinin de saygınlığına, onuruna dil uzatılmamasını sağlaması, sadakati de çok güzeldi.
Uğur Polat'ın üstlendiği müdür Tahsin Bey, çok güzel, ince ruhlu ve hassas bir karakterdi, Nazım Hikmet'in siyatik nedeniyle kaplıcalara gitmesine izin verilmesini sağladı, ona yapılanın haksızlık olduğuna inandığı için Bursa Cezaevi'ndeki görevinden uzaklaştırılışı çok dokunaklıydı.
Ben, Nazım Hikmet'i çok seven bir ailede yetiştim, annem de babam da koyu Nazım Hikmet hayranıydı, hala da öyledirler. Tabii ki ben de! Burada sizlerle büyük şairin şiirlerini paylaştım, şiirlerini okumaktan çok büyük keyif aldım ama beni suçluluk duygusuna sürükleyen bir durum var ki o da böyle bir ailede yetişmiş olmama, kitaplarını evimizde bulunduruyor olmamıza karşılık hayatıyla ilgili bir araştırma yapmayışım, hakkında verilen özetle yetinmiş oluşum!
Çok kötü bir şey ama değil mi yurdunu, milletini çok derinden seven bir insanın vatanından ayrılmak durumunda kalışı, vatan haini ilan edilişi!
Dilerim bir gün ruhunu huzura kavuşturmak için ayıbımızı, suçumuzu telafi edebiliriz!
İnsan, Nazım Hikmet'in şiirlerini okuyarak insanlık yolunda adım attığını hissediyor! Keşke her evde şiirleri okunabilse! En azından ne kadar değerli ve büyük bir şair olduğunu kabullenebilse herkes! Filmde, milliyetçi, ihtiyar bir mahkum vardı, Nazım Hikmet, onu ziyaret etti, geçmiş olsun dileklerini iletti, öğrencisi nasıl olup ta onu görmeye tahammül ettiğini sordu. Nazım Hikmet, mahkumun, davasına inandığı için ona saygı duyduğunu belirtti! İnsanlar farklı görüşlerde olabilirler ama bu onların düşman olmalarını gerektirmez! O, sevenlerinin kalbinde yaşıyor, biliyoruz ama bugün, bu devirde yaşıyor olsaydı yine bunları yaşar mıydı acaba? Cuma günü öğleyin normalde pek yapmadığım bir şey yaptım, öğle saatinde televizyonu açtım, annem Sevincimdeydi, çay içerken kanallar arasında gezindim ki ne göreyim, Mavi Gözlü dev ekibi Kanaltürk'te "Kadınlar Klübü" adlı programa konuk olmuş, yaptıkları film hakkında konuşuyorlar. Değerli yönetmen Biket İlhan, onun kadar değerli senaryo yazarı Metin Belgin veeeeee büyük şairi canlandıran usta ve çok çok değerli oyuncu Yetkin Dikincilerrr! Film hakkında konuşuldu, Nazım Hikmet hakkında konuşuldu, bügüne dek büyük şairin şiirlerinden çok aşk yaşamıyla ön planda oluşundan duyulan rahatsızlık dile getirildi!
Telefon bağlantısıyla sohbete dahil edilen iki izleyicinin konuşmasından çok etkilendim, bir bayan Nazım Hikmet ile tanışmış, onun çok mütevazi, çok insancıl olduğunu belirtti, Bulgaristan'da yaşamış bir bayandı! Nazım Hikmet, tedavi oluyormuş o sıralar!
Bir de bir Fen Öğretmeni bağlandı ki ona hayran kaldım, her akşam Nazım Hikmet şiiri okuyormuş, o şiirlerle insan olduğunu duyumsuyormuş, ben de bunu düşünmüşümdür bu yüzden çok sevdim bayanın ifade biçimini!
Düşünenlerin ve oluşturanların, bizi Nazım Hikmet ile buluşturanların ellerine sağlık, iyi ki böyle bir iş yapmışlar!
Sis ve Gece filmi de çok çok güzeldi, kitabını alıp okumadım ama ilk fırsatta okuyacağım çünkü Uğur Polat'ın canlandırdığı Sedat karakterinin öldürülen arkadaşıyla olan diyaloglarını(arkadaşı Sedat'ın rüyalarına girip, konuşuyor, önemli mesajlar veriyordu) pek anlayamadım, ses iyi gemiyordu. Yıldırım'ın söylediklerinin yarısını anlayabildim bu yüzden kitabını alırsam kaçırdığım diyalogları daha iyi yakalayabilirim inancındayım!
Uğur Polat'ın oyunculuğu müthişti, baş karakterdi, filmin sonunda kız arkadaşı Mine'yle ilgili önemli bilgi edinmesini sağlayan ev sahibesinin zihinsel engelli kızını oynayan oyuncunun da doğrusu ellerine sağlık! Mine'nin ve annesinin yaşadıkları olaylar birbirine benziyor doğrusu!
Bütün oyuncuların ellerine sağlık tabii de Yetkin Dikincilerimi tek geçerim, kısa ama etkileyici bir rolü vardı!
Annem ve ben, Ahmet Ümit'in "Şeytan Ayrıntı'da Gizlidir" kitabından uyarlanan aynı adlı dizi filmi çok beğenerek izliyorduk, Çetin Tekindor ve Nejat İşler çok iyi bir ikili oluşturmuşlardı! Bitince çok üzüldük!
Film hakkında daha fazla bilgi yok, izlemediyseniz lütfen her ikisini de en kısa zamanda görün derim! İki film de Oscar'a aday olabilir ama bence Mavi Gözlü Dev'in şansı daha fazla olur, Nazım Hikmet'i dünya tanıyor, seviyor ya, ondan!
Bu arada yine Gözyaşı Çetesi'nin bizlere sorulmadan, beğenilerimizi göz önüne alınmadan bitirilişi konusundaki üzüntüm depreşmedi değil! Deniz ile Cevahir'in aşkı ne kadar güzeldi, diğer kızların yaşamı, kendilerini ve ilişkilerini sorgulamaları çok hoşuma gidiyordu! Keşke en azından tekrarını verseler. Yoğun istek üzerine yeni bölümleri çekilse çok daha güzel olur ama!
Cuma günü, gazetede film tanıtımlarını okurken aklıma "Abdülhamit Düşerken" filminde gösterdiği performansla adından söz ettiren başarılı oyuncu Mehmet Kurtuluş düştü, o da ne kadar iyi bir oyuncu, ortalarda görünmüyor, bakalım ne zaman haber alacağız kendisinden diye düşündüm ki ertesi günü sinemada yanıtımı aldım, 20 Nisan'da "Pars Kiraz Operasyonu" adlı filmle izleyiciyle buluşacak, gitmek farz oldu! Mehmet Kurtuluş'un, Ceyda Düvenci ile başrolü paylaştığı "Kasırga İnsanları" da çok güzel bir diziydi ama reytinge kurban gitti, bizlere hiç sormadılar bile! Umarım bir gün seyircilerin isteklerinin gerçekleşeceği günler de gelir. Aslında bazı filmler bağımsız kanallarda yayınlansa reyting kaygısız ne iyi olur değil mi? Kanaltürk, Olay TV,.....

Bugün, birlikteliğimizi büyük şairimizin Gözlerimiz adlı şiiriyle noktalayalım mı, ne dersiniz?
Arkadaşlar, yeniden buluşana dek sevgiyle, sağlıkla, keyifle hoşçakalın, iyi haftalar dileğiyle!

Gözlerimiz

Gözlerimiz
şeffaf,
temiz damlalardır.

Her damlada
demire can veren dehamızın
bir küçücük
zerresi vardır...

Şeffaf
temiz
damlalariyle gözlerimiz
bir umman içinde o kadar birleşti ki,
kaynıyan suda buzu
nasıl eritirseniz,
işte biz de
birbirimizde
öyle kaybolduk.

Yükseldi gözlerimizin şaheseri,
demire can veren dehayı bulduk.

Şeffaf
temiz
damlalariyle gözlerimiz
bir umman içinde buluşmasaydı eğer,
her zerre
dağılsaydı başka bir yere,
dinamolarla turbinleri çiftleştirerek ,
çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik...

Ve gözlerimiz yakan
gecenin ateşini
şamasız kibrit gibi söndüremezdik.

Şeffaf
temiz
damlalariyle gözlerimiz
bir umman içinde birleşti ki,
kaynıyan suda buzu
nasıl eritiyorsak,
işte biz de
birbirimizde
öyle kaybolduk!

Yükseldi müşterek zahmetin şah eseri,
demire can veren dehayı bulduk!...

Nazım Hikmet

Moskova 1922

4 yorum:

Hesna dedi ki...

Burçak merhaba canım
Bu sıra arkadaşlarla sinemadan filmlerden konuşurken, Mavi Gözlü Dev'i izlemeyi ne kadar çok istediğimden behsetmiştim. Babam ve Oğlum'dan sonra izlemeye en istekli olduğum filmlerden biri.Çünkü Nazım Hikmet hayran olduğum bir şair.Yetkin Dikinciler'in oynaması ayrı bir güzelik katıyor. Senin gibi bende çok seviyorum onu.
Sis ve Gece'yide senin önerinle izleyeceğim.
Gerçekten keyifli bir hafta sonu geçirmişsin.
Hoşçakal
Hesna

Münevver deyince aklıma ilk gelen Nazım Hikmet'in şu şiiri:

Münevverin Doğum Günü
Yapraklara dallara,yeşillere allara
Nice nice yıllara gülüm,
Nice nice yıllara
Yaprak dala, al yeşile yaraşır
Gayrı bundan böyle vermem seni ellere...

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Canım benim, ikisini de izle bak, hiç pişman olmayacaksın, inan bana!
Uğur Polat'ın performansı müthişti her iki filmde de!
Sis ve Gece'de Uğur Polat-Yetkin Dikinciler, Uğur polat- İlyas Salman diyalogları çok çok güzeldi.
Ahmet ümit'in de ellerine sağlık!
Ben, ikisine de giitiğin zaman yorumunu çok çok merak ediyorum!
Canım, sevgiyle kal, senin yazdığın Münevver şiirini de ileriki aşamada yayımlamayı düşünüyordum, çok beğendim ben de çünkü, ellerine sağlık!
Ne güzel seninle ortak bir yönümüz daha varmış! Sevgiyle Kal benim sevgili arkadaşım!

Sıcak Mutfaklar dedi ki...

Yavruşum senin filmlerde çok güzel.Ben şu sıralar kafa yormayan basit olanları tercih ediyorum ama şimdiden arşivime alacaklarımın arasına ekledim bu iki filmi.Birde merakla izlemeyi beklediğim film ise MUTLULUK.
Kedili kitapları seviyorsan Akif Prinççi'nin Felidae kedili dedektif romanı serisini tavsiye edebilirim.
Bu arada hakikaten yorumunu uzun zamandır ilk defa alıyorum.Olsun geç olsunda güç olmasın dimi:))
Sevgilerimle.

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Oylumcuğum, sen ne kadar sıcacık bir insansın öyle tatlım!
Kitap önerin için yine çok çok teşekkür ederim! Oğluşun ve sen sevgiyle kalın, ikinizi de çok öptüm!!!