20 Temmuz 2009

Geçmişle yüzleşiyoruz


Merhaba arkadaşlar, Hakan Kırkoğlu'nun çok anlamlı bulduğum yazısını, affına sığınarak sizlerle paylaşmak istedim. Ben, dün okudum, beni çok etkiledi. Yaşamın gerçeklerine değiniyor!

Hayatımız hakkında farkındalık geliştirmek, dünden bugüne, hemen şimdi gerçekleşebilecek bir durum değildir. Çoğunlukla uykuda bir hayat yaşayabiliriz, hatta pek çoğumuz hayatı boyunca bu uykudan uyanmayabiliriz. Bu hayatın içinde, ruhumuzun alması beklenen bir takım dersler var mıdır ? Bazı konular, bazı sorunlar hayatımızda sürekli tekrar ederken, yıllar içinde, kimi gelişmelerin, ani olayların kişiliğimiz üzerinde krizler yaratarak, hayata yeniden bakmamıza neden olduğunu görebiliriz. Bu zorluk çıkaran olayları, sadece ego seviyesinde, kazanmak ya da kaybetmek şeklinde görmeye çalıştığımız sürece, süregelen uykumuzdan uyanamayız. Kuşkusuz, günlük hayatın yoğun koşturmacası ve endişelerimiz yüzünden kendimizle dürüst biçimde konuşmak yerine, yaşadığımız sorunları çoğunlukla başkalarına havale ederek, başkalarını suçlayarak ya da hayali bir senaryo kurarak yapabiliriz.

Bir örnek vermek gerekirse, kendi değerini bilemeyen, kendine değer vermek, saygı duymak konusunda yetersizliği olan ve bu duygusunu, dışarıya karşı açık bir öfke biçiminde ortaya koyan bir kişi, para kazanmayı aşağılık bir durum ya da bir bayağılık gibi değerlendirebilir. Kendine saygı duyamayan, değer vermeyen kişi, başkalarının kendi hoşuna gittiği konularda gösterdiği başarıyı kuşkusuz beğenmemek, aşağılamak yoluna gidecektir. Kuşkusuz bu erken yaşlarda, büyük olasılıkla anne ya da babadan, ya da kişisel gelişimi süresince etkilendiği bir büyüğün izlenimlerinden kaynaklanıyor olabilir. Ego seviyesinde, zayıflıklarımızı örtmek, dışsal bir neden bulmak ya da başkalarını düşman olarak görmek eğilimi çok belirgindir. Bu kişinin kişisel gelişiminde, hayatını kazanma, kendi değerini ortaya çıkarma, yeteneklerini değerlendirme yolundaki mücadelesinin ilişkilerine de yansıyacağı düşünülürse, kendine değer vermekte zorlanan kişi, başkalarını da kendinden aşağıda görmeye çalışacak, ego düzeyinde kendi kurduğu senaryoda hayali durumlar yaratarak, çarpıtmalara giderken, kendini de yüceltecek başka araçlar bulmaya çalışacaktır. Kuşkusuz bu kısır döngü, hayatın çok farklı döngülerinde kırılmaya açıktır.

Ancak hayat bizi olgunlaşmak, zayıflıklarımızı güçlendirmek yönünde iteler. Buna direnç gösterdikçe daha büyük baskılar ve kişiliğimizi dönüştüren derin olaylarla karşılaşmaya başlarız. İçinde yaşadığımız hayali dünyadan kurtulmak önce, kendi kendimizi görebilmekle başlar. Kendi kendimize sorduğumuz sorular, eninde sonunda, düşe kalka, bizi daha olgun, kendi içsel gerçekliğimizi daha doğru yansıtan bir seviyeye çıkaracaktır. Çoğu zaman ani olaylar, bazı kayıplar ya da sancılar gelişim sürecimizi tetikler. Daha önce bakıp göremediğimiz şeylerin arkasında bizi geçmişe, zayıflıklarımıza bağlayan zayıflıklar olduğunu farketmeye başlar, uykumuzdan uyanırız.

Şimdi içinde bulunduğumuz bu dönemde, Yengeç-Oğlak ekseninde gerçekleşmeye başlayacak olan Güneş tutulmaları, önümüzdeki bir buçuk yıllık süre içinde, kendimizi güvensiz hissettiğimiz, çocuksu bir hassasiyet gösterdiğimiz önyargılarımızdan, duygusal alışkanlıklardan sıyrılma imkanı sunacak. Belki bu dönemde, yaşayacağımız olaylarda kendi iç dünyamıza, hassasiyetlerimize saklanmak yerine, dürüst bir yüzleşmeye hazırlanmalıyız.

Hiç yorum yok: