9 Şubat 2007

Beni Sevdacığım (Sevda Mavisi) Sobeledi!

Selammm, ben de sobelenen sobelenene, keşke biri de beni sobelese diye düşünürken bir de baktım ki sevgili arkadaşım Sevda sobelemiş beni, çok mutlu oldum tabii, çok teşekkür ederim sana Sevdacığım! Ben de sobeden nasibimi alarak sorularını seve seve yanıtlıyorummm!

1- Market alışverişi yaparken yeni ürünleri mutlaka alıp denerim...

İlgimi çeken, sağlıklı, yararlı, kolaylık sağlayan olan ürünler dikkatimi çeker, o anda alamasam bile daha sonra mutlaka alırım. Örneğin, dün akşam Migros'ta bir ürün gördüm, süper bir şey, silikon, düz bir satıh, hamuru üzerinde belli bir çapta açabiliyorsunuz, şekillendirebiliyorsunuz ve fırına atabiliyorsunuz, pişirme kağıdının ve alüminyum folyonun pabucunu dama atacak türden, her türlü kurabiye, çörek ve börek yapımında ideal, bir kez alacaksın, sürekli kullanacaksın, bundan ne güzel ne olur ki? Tupperware ürünlerinde de hamur açmaya yarayan bir satıh var ama bunun gibi silikon değil anladığım kadarıyla! Hamiş, Burçiş, silikon satıhı almayı kafaya koymuş çünkü yararlı, sağlıklı bulmuş. Hay Allah, ben de bu bilgiyi nasıl paylaşacağımı düşünüyordum,bu soru vesile oldu vallahi! :))

2- internetten gazete okumayı hiç sevmem...

Külliyen yalan, tabii ki de basılmış gazete okumayı çok severim ama internetten gazete okumayı da severim, başka bir tadı oluyor. Yazılarını okuyamadığın diğer sevdiğin yazarların yazılarını internetten okuma şansın oluyor! Cnnturk, ntv, mynet, haber1 ziyaret etmeyi sevdiğim haber siteleri!

3- Hiç sigara içmedim, tadını bilmem...

Sigara içmem, içmeyi de sevmem amaaaa istisnalar var elbette, siz gidin bakalım Gloria Jean's Coffees ya da Starbucks Coffee'ye o aromatik, enfes kahve kokularını alın da sigara içmek istemeyin bakalım, Aytülümün bir sigarası var, Captain Black, özellikle kırmızısı çok nefis bir kokuya sahip, bir de sarısı, o sigara çeşitlerini yalnızca o enfes kahvelerin yanında canım içmek istiyor (kahve ısmarlayan da Aytülüm, sigarasını ikram eden de) içebiliyor muyum, içime çekip te üfleyebiliyor muyum, hayır, sigara içme özürlüyüm, kokusunu almak, ağzıma götürmek yetiyor bana! Annem ile Aytülüm de kahkahayı basıyorlar ama anniş halinden memnun, kızı sigara içmeyi beceremediği için kendine zarar veremiyor, böyle de bir güzellik yaşıyoruz işte!

4- Sevgi, saygı ve hoşgörü hayatımdan çıkarmayacağım kavramlardır. Ukalalıktan nefret ederim.

İnsanları çok severim ama güven ve sevgi başbaşa giden duygular değil sanırım yani bir insanı sevebilirsiniz ama aynı zamanda yüzde yüz güven duymayabilirsiniz, acabalarınız olabilir. Çok kolay güvenebilen bir insan değilimdir ama bir insan güvenimi kazanınca da kolay kolay o duygu yok olmaz. çok tuhaf bir duygu bu ama ben blog komşularıma çok güveniyorum ve onları çok çok çok seviyorum! Ama insanın gerçek dostu da fazla değil! Bir de siz karşınızdaki insanlara, onların onurlarına saygı
duyarken aynı saygıyı duymanız gerek! Bir konuda bilgisi olmayan bir insanın bunu açıkça karşısındakine söylemesi onu alçaltmaz yüceltir bence dürüst olduğu için!
Ama bir konu hakkında bilgisi olmayan bi insanın da bilgisi olan bir insana bilmişlik taslaması hele bir de sesini yükseltip bilgisinin doğru olduğunu iddia etmesi çok rahatsız edici, itici bir şey!
Tabii, kültürlü, bilgili bir inasın da karşısındaki insanlara üstünlük taslaması, tepeden bakması, onlarla alay etmesi, onları aşağılaması, üstünlük duygusuna sahip olması da çok çok kötü bir şey,insan bilmediği bir konuda bilgisine güvendiği insana soru sorabilmeli, öğrenmek istediğini öğrenebilmeli, yargılanmadan, eleştirilmeden ve aşağılanmadan!
Sonuçta cahillik geçici eşeklik baki!

5- Futbolu seviyorum...

Galatasaray'ı tuttuğum halde nedense maç izleyi hiç sevmiyorum ama bilen, merak duyan birilerinin yanında da arada bir izleme zevkli oluyor kendi takımının maçıysa tabii ki de, teknik terimler de öğreniyorsumn maçın gidişatı hakkında bilgi de ediniyorsun! Ama kırk yılda bir olursa hoş!

35 yaşında bekar bir bayanım. Kendisini geliştirmeye, içsel yolculuk yaparak kendini keşfetmeywe çalışan, kendisiyle uğraşnayı seven, gerçekler ne kadar acı ve yanlış olursa olsun (hissetiğim duygular, düşünceler de dahil olmak üzere)kendisiyle, yaşadıklarıyla yüzleşebilen bir insanım. Öncelikle kendime karşı dürüstüm çünkü en büyük aldatmaca ve kötülük insanın kendisini aldatmasıdır. Buna inanıyorum, bir de kimi insanlar benim bittğimi, çöküşte olduğumu, toparlayamayacağımı düşündükleri bir anda bir anka kuşu gibi küllerimin arasından yeniden doğarım, güçlenmiş, ayaklarını yere sağlam basmış, mantıklı, dirençli bir hale gelerek, bu hallerimle de gurur duyuyorum, moral çöküntüsü çok kötü bir durum ama yeniden doğuş olayı muhteşem doğrusu! Düşersin, üzülürsün, kalkarsın daha güçlü olarak ve dersin ki yeniden deneyeceğim ama bu kez daha hazırlıklı ve temkinli olacağım! Vangelis'in, "Conquest of Paradise" filmi için bestelediği 1492 adlı yapıtı vardır hani, melodisi duyduğum zaman içimi titretir. Melodi bana insan yaşamını çağrıştırır, iniş çıkışlar yaşarsın, düşersin, üzülürsün, kimi zaman yıkılırsın ama her ayağa kalkışında bir kez daha güçlenirsin ve en sonunda öylesine güçlenirsin ki seni hiç bir şey kolay kolay yıkamaz çünkü artık kendini gerçekleştirmiş, ustalık kıvamına erişmişsindir, bilge bir insan olmuşsundur... Önce düşüşler, hayal kırıklıkları, yavaş yavaş güçleniş ve muhteşem olgunluk düzeyine erişme! Özetle hamdım, piştim, yandım. Doğuştan şanslı olanlar dışında hepimiz aynı olayları yaşıyoruz ve aslında doğuştan şanslı dediğimiz insanlar var ya ben onlara acıyorum aslında çünkü onları şanslarının bittiği yerde şanssızlıkları başlıyor, başlarına üzücü olaylar geldiğinde üstesinden gelmekte zorlanıyorlar, sudan çıkmış balığa dönüyorlar, zorluklar yaşamıyorlar ki başa çıkmayı bilip te güçlenebilsinler, her şey hazır olarak sunuluyor kendilerine, mücadele edip te kazanmayı bilmiyorlar ki değerini bilsinler!
Acı gerçeklerle yüzleşmekte de zorlanıyorlar, çoğunun ayakları yere sağlam da basamıyor, kaygan bir zeminde yürüyorlar! Moral çöküntüleri, intiharlar acı sonları oluyor! Her şey eğitimle mümkün, çocuğunu kendine bağımlı yapmayacaksın, onu, bireysel olarak katılabileceği etkinliklere katılması için destekleyeceksin, bireyselleşmesini sağlayacaksın, para içinde yüzsen bile bunu belli etmeyeceksin, her zaman her istediğini elde edemeyeceğini bilecek, her şeyin para olmadığını ayırt edebilecek, ailede kendisine değer verildiğini, birey olarak saygı duyulduğunu, sevildiğini bilecek, ailesi ile birlikte zaman geçirmekten hoşlanacak, ailesine gördüğü sevgiyi, saygıyı gösterebilecek, manevi değerlere sahip olabilecek, kitap okumakta, araştırma yapmaktan, doğaya ve hayvanlara karşı sorumlu olduğunu bilmesini sağlayacak biçimde yetiştireceksin ve en önemlisi de ona örnek olacaksın. Çocuk, en güzel, model alarak, taklit ederek öğrenir, yaptığın ile söylediğin çelişmeyecek, sen bir yetişkin olarak ayrıcalıklı olmayacaksın ( bu konu ile ilgili olarak bkz. Küçük Şeyler, Üstün Dökmen, Sistem Yayıncılık, ailede mola zamanı- ceza değil-), ayrımcılık değil eşitlik olacak, unutma ki sen bir ebeveyn olarak özel haklara sahip değilsin! Eğer bunları sağlayamazsan sana güvenen bir, ayakları o yere sağlam basan huzurlu bir çocuğa değil huzursuz, kuşkucu, ailesine güvensiz bir çocuk yetiştirmiş olursun. Eğer ki sen istikrarlı davranan, güven verebilen bir insan isen, eşitklikten yana isen o zaman bil ki çocuğun zorluklarla karşılaştığında, sen yanında olmadığında kolay kolay yıkılmayacaktır, zorluklarla daha kolay başa çıkabilecektir, ayakları da yere sağlam basabilecektir. şunu unutmamak gerekir ki çocuk yaşadığını öğrenir! Ve asla çocuğunu kayırmayacaksın diğer insanlara karşı, hatalı davranışlarını yapıcı bir biçimde ifade edeceksin, ona kendisini geliştirebileceği ortamalr sağlayacaksın, staj yoluyla iş deneyimi kazanmasını sağlayacaksın sıfırdan, Ahmet Bey'in, Mehmet Bey'in oğlu olarak tepeden inme müdür olamayacağını bilecek, bir şeyleri içine sindirecek, işin her aşaması hakkında bilgi edinecek ki hangi birimde sorunla karşılaşırsa karşılaşsın başa çıkabilmeyi başarsın! İşte o zaman sen onun yanında olmadığın, olamayacağın zaman gözünün arkada kalmayacağını bilirsin!

İstanbul'da yaşıyorum ama Ege'de bir yaşam kurmayı çok istiyorum, Bitez'e, Alaçatı'ya ya da Ayvalık'a yerleşmek istiyorum!

Akrep yükselen Terazi burcuyum, kinciyim, iyi ya da kötü yapılanları ve söylenenleri asla unutmuyorum ama arkadan vurmayı hiç sevmiyorum! Kararsızlığım, mutfağı sevişim, dekorasyon ile ilgili her şeyi sevişim, evini, bulunduğu ortamı güzelleştirme, kendinden bir şeyle katma arzusu yükselen burcumdan kaynaklanıyor olmalı! Yalancılıktan nefret ediyorum.
Dedikodudan nefret ediyorum, yıkıcı bir olay çünkü bazen olay yaşamadığın konularda iftiraya uğramana kadar ilerleyebiliyor ne yazık ki, dedikodunun yararı görülmüş mü ki şimdiye kadar?

Dostlarımı, ailemi, Aytülümü, kedişimi şımartmayı çok seviyorum! En sevdiğim şeylerden biri de sevdiklerim için mutfağa girip sağlıklı, hoşlarına gittiğini bildiğim mamalar hazırlamak! Buna öğrencilerim de dahil (evdeki mutfağa giriliyor bunun için de). Hayatta en güzel iş sevdiklerine hizmet etmek eğer ki o enerjide ve de frekanstaysan tabii ki de! En önemli koşul hizmet etmeye istekli ve gönülüü olmak, zaman ayırabilmek, ama misafirlerimizi en iyi biçimde ağırlamaya, onları kırmamaya, sevdikleri şeyleri yapmaya çalışıyorum!

Anadolu Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü mezunuyum, mesleğimi ve öğrencilerimi çok çok seviyorum!

Takı tasarımından, mutfaktan(benim için terapi de aynı zamanda), kitap okumaktan, film seyretmekten, müzik dinlemekten, zaman buldukça ahşap boyama yapmaktan, araştırmacılıktan özellikle de Osmanlı Tarihi'nin son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ile, Mitolojik Öyküler ile ilgili araştırmalar yapmaktan çok hoşlanıyorum!

En çok sevdiğim yazarlar ise Üstün Dökmen, Turgay Biçer, Ahmet Altan, Ayşe Arman,
Uğur mumcu, Robin Sharma, Stephan Covey,Yeşim Türköz, Maeve Binchy.

En sevdiğim kitap türleri ise şiir kitapları, araştırma, psikoloji, kişisel gelişim ve insana mesajlar verebilen, ysşanabilecek olayları anlatan romanlar. Maeve Binchy kitaplarını sıcacık bir dille yazıldığı, insanı bir yerlerden yakalamayı başardığı için, roman kahramanları ne kadar zor yaşantılar sürüyor olsalar da iyimserliğin, mücadeleci ruha, hüzne yer verdiği için çok beğeniyorum, hayatın içinden, sıradan insanların sıradan öykülerini değinişini çok çok seviyorum!
Yalnız Kadınlar Sokağı'nı ve de Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler kitaplarını bugüne dek okumadıysanız hemen alıp okumanızı hararetle öneriyorum!

Sevdacığıma beni sobelediği için yeniden çok çok twşekkür ediyorum, fazlaca gevezelik ettiğimin farkına varmış olarak ben de sevgili arkadaşlarım Teatime Mine'yi ve de Mordeniz Hesna'yi sobeliyorum!
Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın!

6 yorum:

sevdamavisi dedi ki...

Burçakcığım,
kendini o kadar güzel cümlelerle ve açık yüreklilikle anlatmışsın ki iyi ki seni sobelemişim. Yazdıkların hayattan parçalar dolu ve sanırım bu ortaklıklar bizi biraraya getiriyor. Netten bile enerjimiz birbirimize ulaşıyor ve dostluklar doğuyor. Zaten yemek yapmayı, güzel sanatlarla uğraşmayı seveninsanların mutlaka duygu dünyası geniş oluyor diye düşünüyorum. Bu güzel yazı için teşekkürler.

Adsız dedi ki...

Çok güzelm anlatmışsın, daha iyi tanıdığıma sevindim, sevgiler

Ebru
http://www.ebrulitatlar.blogspot.com/

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Sevdacığım, ne kadar güzel ve sıcacık yazmışsın yine, iyi ki beni sobelemişsin, iyi ki daha iyi tanımışız birbirimizi! Bana bu fırsatı verdiğin için asıl ben sana çok çok teşekkür ederim benim sevgili arkadaşım! Sevgiyle kal ve kızını benim için öp!
Ebrucuğum, yazdıkların için çok teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim sevgili yemek be blog komşum, arkadaşım! Sevgiler!

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Sevdacığım, ne kadar güzel ve sıcacık yazmışsın yine, iyi ki beni sobelemişsin, iyi ki daha iyi tanımışız birbirimizi! Bana bu fırsatı verdiğin için asıl ben sana çok çok teşekkür ederim benim sevgili arkadaşım! Sevgiyle kal ve kızını benim için öp!
Ebrucuğum, yazdıkların için çok teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim sevgili yemek be blog komşum, arkadaşım! Sevgiler!

Hesna dedi ki...

Burçak Merhaba
Yazını büyük bir keyifle okudum. Hem seni tanımaktan dolayı mutlu oldum hemde hayata dair yazdıklarına tamamen katıldığımı belirtmek isterim.2 çocuk sahibi biri olarak çocukların yetişmesi hakkında yazdığın şeyleri uygulamaya çalışıyorum bende. Senle ortak yönümüzün çok olduğunu düşünüyorum ayrıca.
Beni sobelemişsin çok teşekkür ederim beni seçtiğin için. Daha öncede bir arkadaş tarafından sobelendiğim için kısaca bahsetmiştim kendimden bloğumda.
Görüşmek üzere

Hoşçakal
Hesna

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Hesnacığım, ben de seninle ortak yönlerimizi çok olduğuna inanıyorum! Mükemmeliyetçi bir yapın var ve çok idealistsin,çok ta duygusalsın!
Bir gün karşı karşıya gelip bolca konuşmak dileğiyle, çocuklarını ve senbi öpüyorum, sevgiyle kalın!