26 Şubat 2025
Hobiler-Huzur ve Başarı
Merhabalar Sevgili Dostlarım nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Biz de iyiyiz.
Neler yapıyorsunuz, bana yazsanız, yorumlarda buluşsak çok mutlu olurum.
Biz neler yapıyoruz? Ben, işe gidip geliyorum. Bende bir değişiklik yok. Aslında var. Keçe yapımını öğreniyorum. Keçeden şekiller yapıp sevdiğim bir giysime monte etmek gibi. Öğretmenimiz, çok yaratıcı, çok yetenekli, içi-dışı çok güzel bir hanım. Ve sınıfa girdiğimde huzur buldum. Keçe çok zevkli bir uğraş, yeni hobim keçeden objeler yapıp önü delinen kazaklarımı, tişörtlerimi yeniden kazanmak.Bir de sabunu keçe ile kaplayıp süsleyip peeling yapıyorlar. Onu da sıra gelecek inşallah. Çalışırken yeni bir hobim olmaz diye düşünüyordum. Bakıyorum da ben yeni bir şeyler denediğimde ilk başarısızlıkta, yenilgide hemen havlu atmışım. Annem, sabırsız olduğumu söylüyor oysa sevdiğim bir şeylerle uğraşırken başarısızlığa uğrayınca çok mutsuz oluyordum. İlk denemede başarısız olmak hep öyle olacağı anlamına gelmemeli. Bir daha böyle sohbetleştiğimizde yaptığım işin fotoğrafını çekip paylaşırım.
Ama beni istemeden annem baltalamış, bunu fark ediyorum. Çok perfeksiyonist bir annem varmış, o beğenmeyince yeniden denemek için cesaretim kalmıyordu. Oysa annem beni hep sabırsızlıkla, çabucak yapıp bitirme çabasında olduğumu söyleyerek suçlamış. İşte durum bundan ibaret. Demek ki sevdiğin uğraşılarda cesaretini yitirmemek gerekiyormuş.
Sevgili dostlarım yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın.
Not: Fotoğraf pinterestten, ben dün ilk kez derse girdim, yaptıklarımdan içime sinenleri siz dostlarımla paylaşırım.
20 Şubat 2025
Mavi Gozlu Dev
O mavi gozlu bir devdi
Minnacik bir kadin sevdi
Kadinin hayali minnacik bir evdi
Bahcesinde ebrulii
Hanimeli
Acan bir ev
Bir dev gibi seviyordu dev
Ve elleri oyle buyuk isler icin
Hazirlanmisti ki devin
Yapamazdi yapisini
Calamazdi kapisini
Bahcesinde ebrulii
Hanimeli
Acan evin
O mavi gozlu bir devdi
Minnacik bir kadin sevdi
Miniminnacikti kadin
Rahata acikti kadin
Yoruldu devin buyuk yolunda
Ve "Elveda" deyip mavi gozlu dev'e
Girdi zengin bir cucenin kolunda
Bahcesinde ebrulii
Hanimeli
Acan eve
Simdi anliyor ki mavi gozlu dev
Dev gibi sevdalara mezar bile olamaz
Bahcesinde ebrulii
Hanimeli
Acan ev
Nazım HİKMET
Sevebilme İhtimali
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
Muş ovasının yalancı maviliğini
Otobüs oluyordum bir süre
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
Otobüs oluyordum
Bir ülkeden bir iç ülkeye
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
Korkuyordum
Sonra iniyordum otobüsten
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda
Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir yol üstü lokantasında
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
Ben seninle herhangi bir insan elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim
Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!
Yılmaz ERDOĞAN
19 Şubat 2025
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
14 Şubat 2025
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)