22 Mart 2016

Çikolatam Olur musun?


"Genelde küçük adımlar atan kadınımın bana koşarak gelmelerini sevdim ben."

Adel, hayatın yükünü taşıyamadığına karar verdiği bir günde, kendini bir uçurumun ucunda geride kalan her anısıyla vedalaşırken buldu. Gözleri daha fazla gözyaşlarını taşıyamazken kollarını iki yana açtı. Bir adım ilerledi ve rüzgâr saçlarını savurdu. Her şeyin bittiğini düşündü. Ona karşı sevgisini hiç gösterememiş annesinin tavırlarının, babasının yabancılığının, her gece başını yastığa yalnız koyuşlarının, soğuk odasının o kasvetli havasının… Her şeyin. Rüzgâr tekrar bedenine saldırırken bu sefer savrulan tek şey saçları olmadı, dengesini kaybederken kendini boşluğa bıraktı… Ve tam son anda beline dolanan ellerinin sahibiyle hayatı hiç olmadığı kadar değişti. O adam, ölüme meyilli bir kızı onu yaşatacak kadar çok sevdi. 

Yıkık bir ailenin, prenses ve kurbağa masalının, her an varlığını sonlandırmak isteyen bir kadınla onun için her şeyi göze alabilecek adamın gri hayatlarının deniz kokan hikâyesi…
(Tanıtım Bülteninden)

Hiç yorum yok: