16 Haziran 2015

Siyah Kadife



Asla Sahip Olamayacaklarını Hatırlatan Bir Hüzün…
Ve Simsiyah Kadifemsi Bir His…

Kusursuz bir leydi olmaya adanmış bir hayat, çoğu zaman dışına çıkılması güç sınırlarla çevrilirdir. Fakat bazı anlar gelir ki, bastırılmış bir tutku ve cesaret, kalıpların tutamayacağı bir okyanusa döner.

Emily, kurallar ve baskı içindeki gösterişsiz hayatının en önemli gününde, yeni yaşantısını sürdüreceği odaya korkakça ilerlediği sırada gördü o adamı. Karanlık varlığını gölge gibi arkasından sürükleyen yabancı, Emily'yi hem korku hem de fırtınalı duygularla baş başa bırakarak yanından geçip gittiğinde kaderleri çoktan mühürlenmişti...Hayatına aniden giren bu esrarengiz adam dünyasını sarsarken Emily ne ondan kaçabiliyor ne de ona dokunabiliyordu. Biliyordu ki Marcus onun için günahtı… O ise Marcus için ihanet…

Ve zaman geldi, şartlar değişti…
Marcus artık umuttu… Emily ise aşk…
(Tanıtım Bülteninden)

Kalp Yolunu Seçer


Julietta Conte, tam bir işkoliktir.

Conte ailesinin gerçek aşkı bulamamış, Milan'daki harika dairesinde yaşarken aile şirketlerini de yönetmekle meşgul son bekarıdır. Hayatının merkezinde sadece iş vardır.

Conte ailesinin Julietta hariç neredeyse bütün bireyleriyle tanışan Sawyer Wells ise Julietta'nın hayatına, mümkün olan en doğru yerden girer: iş.

Açacağı butik oteller zincirinin pastane işlerini alması için Julietta'ya getirdiği teklif, reddedilemeyecek kadar başarılı bir projedir. Ancak işkolik kızımız bu teklifi kabul ederek hayatına sadece başarılı bir iş sözleşmesi katacağını zannederken yanılmaktadır. 
(Tanıtım Bülteninden)

Bir Şans Daha


Alison, yirmi yıldan fazladır sürdürdüğü evliliğinin bir illüzyondan ibaret olduğunu, üç çocuğundan sonuncusu da evden ayrılıp kocasıyla yeniden yalnız yaşamaya başladığında anlar. Hep olduğunu zannettiği o mutlu yaşam, aslında yoktur. O güne kadar sürdürdükleri istikrarın sebebiyse, Alison'ın kendi hayallerini bir kenara iterek yaptığı fedakârlıklardır. Kendini çocuklarını büyütmeye adadığı yıllarda, eşi için hayat arkadaşından çok, evi çekip çeviren bir görevliye dönüştüğü detayı gözünden kaçmıştır. Üstelik artık geriye dönmek için çok geçtir. Onu hayatının dışına itmiş kocasına verdiği yıllara rağmen, ilk kez kendisi için bir şey yapmaya, gitmeye karar verir. Kendine bir şans daha vermek için yola çıkar. Ancak bir şansa daha ihtiyacı olan tek kişinin kendisi olmadığını fark etmesi uzun sürmeyecektir. 

"Arkadaş olmak isteyeceğiniz karakterlerle ve ziyaret etmek isteyeceğiniz bir kasabayla tanışmaya hazır olun! Bravo Emily March!"
-Christina Dodd-
(Tanıtım Bülteninden)

Bir Fincan Geçmiş...



Sarah Reese, babasız büyüttüğü kızı Lori'yle birlikte çıktığı Avustralya tatilinde, hayatta görmeyi umduğu en son insanla karşılaşır: yirmi yıldır görmediği ilk aşkı ve kızının babası olan Cam Murphy. Geçmişte bıraktığı adama göre oldukça değişmiştir Cam. Sarah'ya eski günleri hatırlatan tek şeyse, hâlâ tükenmediğini anladığı aşklarıdır. Cam Murphy, yirmi yıl önce bileklerinde kelepçelerle götürüldüğü Eternity Springs'e bir daha asla dönmemiştir. Sarah'ya ve karnında taşıdığı bebeğine rağmen... Onları unutması çok zor olsa da, Eternity Springs'i geride bırakmayı başarmıştır. Ta ki Sarah ve kızları Lori, Avustralya'nın Cennet Maceraları Turu için gemisine adım atana kadar…

Yıllar sonra Sarah'yı ve kızları olduğunu hissettiği Lori'yi gören Cam için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık normal hayatına devam edemeyeceğini anlar. Eternity Springs'e geri dönmeli, kızı Lori'yle tanışmalı ve bir zamanlar gitmeyi seçerek yok saydığı bağları en baştan kurmalıdır. Bu, aradan geçen yıllara rağmen bir türlü unutmayı başaramadığı Sarah'nın yanında bulunmak anlamına gelse bile... 
(Tanıtım Bülteninden)

Senin Yerinde Olsaydım



Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?

Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?

Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?
Öğrenmeye hazır mısın?
(Tanıtım Bülteninden)

Düşlerin Terzisi



Henüz küçük bir çocukken koparıldığın ve bir daha geri dönmediğin yer hâlâ evin midir? 

Myrtle Dunnage, yıllar önce annesini ve çocukluğunu ardında bırakarak terk ettiği Dungatar'a geri dönmek zorunda kalır. Yanında sadece dikiş makinesi ve çeşit çeşit kumaşları vardır.

Dungatar'da hiçbir zaman istenmeyeceğinin farkındadır; tıpkı geçmişte de olduğu gibi… Yine de artık daha güçlüdür. Şehri gören tepedeki hem her şeye hakim hem de her şeyin dışında konumlanmış evlerine vardığında, annesini sefil halde bulur. O an hem kendisi hem de annesi için ayağa kalkması gerektiğini anlar. Tek dostu olan dikiş makinesine ve kumaşlarına sarılır. Diker Myrtle. Hiç durmadan. Herkese. Bazen çirkin vücutları örtecek güzel elbiseler için çalışır. Ancak çirkin düşünceler karşısında çaresizdir. En azından bir süre…

Düşlerin Terzisi, Kate Winslet ve Liam Hemsworth'un başrollerini oynadığı filmle beyaz perdeye aktarılmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)

Ah Benim Karım...


Kadınların dilinden erkekler, erkeklerin dilinden kadınlar…

Aziz Nesin (1996) ve Rıfat Ilgaz (1997) Gülmece Öykü Ödülleri sahibi olan Canan Tan'dan yepyeni mizah öyküleri…

Canan Tan, evli çiftlere dair çarpıcı tespitleriyle hem güldürüyor, hem de kadınlarla erkeklerin kendilerini sorgulamalarına neden oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)

10 Haziran 2015

Blogum 9 Yaşında


Merhabalar sevgili dostlarım, bugün blogum 9 yaşına girdi. Çok mutluyum. Siz dostlarımla nice 9 yıllar ve paylaşımlar diliyorum. Sevgiyle, dostça kalın!

5 Haziran 2015

Kızım ve Annem


1984 yılında , iki genç anne birminghamdaki bir kreşte tanışırlar. Dostlukları ilerledikçe,hayatlarındaki çektikleri sıkıntıları ve sırlarını paylaşırlar ; 

Joanne;çok tatlı ve utangaç bir kızdır, kocasından gittikçe daha da korkmaya başlamıştır.evlendiği sevgi dolu, gelecek vaadeden adam gitmiş ;yerine saldırgan ve çok gaddar biri gelmiştir. Utandığından bu durumu kimseye de açıklayamaz. Bir gün joanneun annesi,Margaret apar topar hastaneye kaldırılınca, zaten afallamış durumda olan aile,anneleri hakkında daha önce hiç bilmedikleri şeyler öğrenirler.Margaret, çocukken Birminghamdan ayrılmak zorunda bırakılmış ve yıllarca çocukluğunda yaşadığı acıların etkisinden kurtulamamış bir annedir. 

Sooky;berbat bir evlilik geçirmiş ve anne-babasıyla yaşadığı eve geri dönmek zorunda kalmıştır.dul olmak gerçekten ona çok zor gelmiştir. Annesi Meena onunla konuşmamaktadır. İlk başlarda,sooky annesinin bu sesizlikle cezanlandırdığını düşünse de; daha sonradan Meenanın bunun çok daha ötesinde karmaşık duygular içinde olduğunu ve belki de kendi yardımına ihtiyacı olduğunu anlar.

Bu kitap,annelerinin yaşadıkları derin acıları sonradan keşfeden iki genç kadının ve annelerin kızlarını nasıl yetiştireceğinin ve onlardan yeni şeyler öğrenebileceğinin hikayesidir.
(Tanıtım Bülteninden)

Benden Mutlusu Yok


Merhaba sevgili dostlarım nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben de çok iyiyim. Bir aksilik olmazsa 
Pazartesi akşamı anneme kavuşuyorum hem de 10 gün kadar kalacak. Dolayısıyla benden mutlusu yok. Çarşamba günü de il dışı atamalar için başvuruda bulunacağım. Çok heyecanlıyım. Cuma günü malum okullar tatil olacak. Pazartesi'den itibaren de  eski okuluma seminere gideceğim, arkadaşlarımı çok özledim. Ondan sonra 18 Haziran'da atama sonuçları açıklanacak. 
Ben bugün seçtiğimiz yerlerdeki okulları aradım. Balıkesir Havran'da epeyce bir boşluk var. 
Çanakkale Ayvacık'ta ise hiç boşluk yok. Pazartesi günü de Balıkesir İvrindi'yi arayacağım. Bakalım atama sonucu ne olacak? Bakalım istediğimiz yerlerden birine atanabilecek miyim? Hayırlısı olsun. 
Benden şimdilik bu kadar, yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!








Kızılcık Burnu



Geçmiş, ondan kaçsak bile bugünümüzü yakalamanın bir yolunu mutlaka bulur...

Beni hatırlıyor olmalısınız; Cedar Cove kasabasından Peggy Beldon... Burada yaşamayı seviyorum ama otelimizde işlenen cinayet nedeniyle hiçbir şey eskisi gibi değil. Öldürülenin, Max Russell adında biri olduğu ortaya çıktı. Neden buraya geldiği ve onu kimin öldürdüğü hakkında hâlâ bir fikrimiz yok. Sadece, katilin bir an önce bulunmasını umuyoruz.

Russell cinayeti bir yana, sizinle paylaşmayı istediğim çok fazla dedikodu birikti. Dinlemek isterseniz, bir fincan çay ve yabanmersinli çörek eşliğinde size hepsini seve seve anlatırım. Ama önce derin bir nefes alın!

Macomber'ın hayat verdiği samimi ve bir o kadar yaşamın içinden karakterler sayesinde Cedar Cove'u tekrar ziyaret etmek için can atacaksınız."
-Booklist-

"Cevar Cove sakinlerinin inişli çıkışlı hayatlarını okumaya kaldığınız yerden devam ederken, onları ne kadar özlediğinizin farkına varacaksınız."
-BookPage-

"Cedar Cove kasabasında neler döndüğünü merak etmekte haklısınız. Macomber'dan beklediğinize değecek türde bir roman daha."
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 08 Haziran 2015

Yeni kitabını büyük bir sabırsızlıkla beklediğim yazarlardan. Öğrenince çok sevindim, havalara uçtum.


Elveda Haziran



Bir varmış, bir yokmuş, hâlâ içindeki masala kulak veren küçük bir kadın varmış…

Büyük yeşil bir odada bir telefon, kırmızı bir balon ve aydedenin üzerinden zıplayan bir ineğin resmi varmış… İyi geceler aydede, iyi geceler kırmızı balon, iyi geceler yıldızlar, size de iyi geceler yeryüzündeki tüm sesler.

June Andersen, her akşam yatmadan önce teyzesinin ona ve kız kardeşine okuduğu bu masalla büyümüştür. Ancak zaman acımasızdır ve maalesef hayat, çocukluklarındaki o masumiyeti yok etmiştir. Artık güçlü bir kadın olarak tek başına yol alan June, yıllardır yüzünü görmediği teyzesinin ölüm haberiyle çocukluğunu geçirdiği Mavi Kuş Kitabevi'ne yeniden adımını atacaktır. Hatıralarını süsleyen bu masal diyarı June'un içindeki karanlıklara ışık tutarken, June kendini yeniden keşfedecektir. 

Elveda Haziran, bugününüzü sorgulayıp geçmişinize merhaba diyeceğiniz, ne kadar imkânsız gibi görünse de çıkış yollarının çok yakınımızda olduğunu gösteren bir Sarah Jio romanı. 

"Elveda Haziran… Aile bağlarına ve bağışlamaya dair son derece ilgi çekici bir hikâye." 
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 15 Haziran 2015

Yeni kitabını büyük bir sabırsızlıkla beklediğim yazarlardan dolayısıyla çok sevindim, coşkuya kapıldım.

3 Haziran 2015

Aşkın İkinci Yarısı



Mutluluk kahrolası bir şanstı. Ya yolunuza kendi çıkardı ya da çıkmazdı…

İki çocuklu bir anne olarak tek istediğim sadece huzur. Ortalıkta gezen çıtırlar yüzünden aldatılmış biri olarak bu kadarını hak ettiğimi düşünüyorum. Ancak çılgın bir teyzeniz ve çatlak kuzenleriniz varsa bu biraz zor. 

Yalnızlar Ekspresi'yle Yalnızlar Kasabası'na gittiğim bu huzur yolculuğunda yeniden âşık olmak aklımda yoktu. Ta ki Bay Koşan Adam karşıma çıkana kadar. Yani yanık tenli, bol kaslı bir doktordan kim etkilenmez ki…? Aşk hayatımın ilk yarısı maalesef bol gözyaşı ve hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Ara fragmandan sonra şimdi filmin ikinci yarısı başlıyor. Kim bilir, belki de bu sefer sırtımı güven içinde yaslayabileceğim biri çıkmıştır karşıma… Haydi, koltuklarınıza kurulun, Aşkın İkinci Yarısı başlıyor.

Ödüllü yazar Tracy Brogan, Aşkın İkinci Yarısı ile hayatın bizi sınadıktan sonra mucizelerle kucakladığını mizah dolu bir dille anlatıyor. Her sayfasında güleceğiniz bu kitap sizi umudun kapılarına götürecek…
(Tanıtım Bülteninden)

Ünlü Aşk


O bir Türk. O bir kadın. O bir bodyguard. O ünlü film yıldızı Can Taker'ın seksi, havalı, belalı takıntısı...

KAREN YAĞIZ… 25 yaşında. Gençliğinin baharında. Ve hep yapmak istediği işi yapıyor, çünkü bu işte iyi! Ancak işinde hareketi sevse de, özel hayatı içler acısı derecede sıradan, rutin ve sıkıcı... Aslında Karen, bu sıkıcı ve rutin hayatından da memnun. Fakat her şeyin bir kırılma noktası var. Karen bir anda kendisini iki yakışıklı erkek tarafından kuşatılmış olarak buluyor!

CAN TAKER… O bir dünya starı. Kadınlar onunla birlikte olmak için yarışıyor ama onun peşinde olduğu tek bir kadın var; şımarık bodyguardı.

TOPRAK ise Karen'in en yakın arkadaşı, dostu... O olmadan geçen bir günü bile olmadı.

İki erkek, iki aşk, üstüne bir de suikastçı bir psikopat!
Karen için hayat bundan sonra diken üstünde bir maceradan ibaret…
(Tanıtım Bülteninden)

Aşk Herşeye Rağmen


Roberta Rich'in Venedik'te Bir Yahudi kitabının aşk dolu kahramanları Hanna ve Isaac Levy, Venedik'ten sürgün edilince Kostantiniyye'de yeni bir hayat kurarlar. Isaac ipek kumaşlar üretirken Hanna'nın ebelik konusundaki namı Sultan III. Murad'ın görkemli haremine kadar ulaşır. Ancak güzel kızlar kadar entrikalarla da dolu bu haremde yaşanacaklar, Hanna'nın hayatını ya kurtaracak ya da söndürecektir.

Ansızın saraya çağrılarak padişahın yeni gözdesini muayene etmesi istenen Hanna, masum bir genç kızın hayatıyla kendi hayatı arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Hanna, kocasının aşkı sayesinde her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünürken Venedik'ten gelen sürpriz bir misafir, saray entrikalarını aratmayacak sinsi planlarıyla ortaya çıkar. 

Roma'daki Yahudi mahallesinden Kostantiniyye'nin gürültülü sokaklarına ve Sultan III. Murad'ın şatafatlı haremine uzanan bu baharat kokulu yolculukta, Hanna ve Isaac'ın yaşadıklarını bir solukta okuyacaksınız. "Zengin ayrıntılara sahip bir tarihi roman."
(Tanıtım Bülteninden)

Seni Bana Getiren Mektup


Bir mektup her şeyi değiştirir... Seni bana getirir...

Briony küçük kızıyla birlikte, İspanyada yaşayan annesi Valerieyi ziyarete gider. Masmavi Akdeniz sularına karşı oturmuş fotoğraf albümüne bakarken sayfaların arasında kendisine yazılmış bir mektup bulur. Mektup, Brionynin kendisiyle görüşmek istemediğini düşündüğü büyükannesi Tessadandır.

Briony bu mektupla sadece büyükannesiyle ilgili gerçeği öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda annesi ve kaybettiği babasıyla ilgili sırları da gün yüzüne çıkarır. Briony, Valerie ve Tessanın hesaplaşmalarla, aşkla, pişmanlıkla, her şeyden önemlisi sevgiyle örülü hikâyesi hem duygulandırıyor hem de tatlı bir tebessüme dönüşüyor.

"Seni Bana Getiren Mektup, duygu dolu ve samimi bir kitap."
-Daily Mail-

"Maeve Bincyyi sevdiyseniz bu kitabı da seveceksiniz. Güçlü kurgusu ve sahici karakterleriyle hoşunuza gidecek bir hikâye."
-The Mirror-

"Patricia Scanlan, İrlanda popüler romanının en üretken kraliçesi."
-Sunday Times-
(Tanıtım Bülteninden)