10 Şubat 2014

Detoks Günleri


Sevgili dostlarım  merhaba! Benim için detoks günleri başladı, hem toksinlerden arınmak hem de mideyi küçültmek için. Bu hafta yalnızca meyve suyu ve domates suyu içiyorum. Hiç bir şey yemiyorum. Önümüzdeki hafta da yalnızca meyve ve yoğurt yiyerek detoksu tamamlayacağım. Sevdiğim sevmediğim ne görsem canım çekiyor. Bugün ilk gündü, ne baş ağrısı oldu ne de baş dönmesi, halsizlik. Bu günü çok sağlıklı atlattım ya gerisi çocuk oyuncağı. Ama öncelikli amaç mide küçültmek olduğu için bu kez kahveyi ve çayı kesmedim. Onları da kesseydim baş ağrısı dayanılmaz olurdu tıpkı 2006'da yaptığım gibi. Blogumu oluşturmadan önce yapmıştım detoksu. İnanılmaz zor geçmişti, sonra alışmıştım ama. Şimdiki yarı detoks olsa da yemek konusunda çok katıyım. Ne yapalım, geçici bir süre,  15 gün sonra bitecek.
Yeniden görüşünceye dek sağlıkla, dostça kalın!

İstanbul Kırmızısı


Ferzan Özpetek, doğup büyüdüğü şehir olan İstanbul'u yıllardır uzaktan gözlemliyor. Bu sevginin ve hüznün romanı olan İstanbul Kırmızısı, sanatçının sinema eğitimi için İtalya'ya gidişine kadarki İstanbul yaşantısından izler taşıyor. Mesafelerle ölçülebilen uzaklığın kişiyi bir şehre ait olmaktan alıkoyamayacağını, önemli olanın şehirde yaşamak değil, şehri yaşatmak olduğunu gösteriyor.

Filmleriyle tüm dünyada adından söz ettiren Ferzan Özpetek, romancılıkta da bir o kadar iddialı.
(Tanıtım Bülteninden)

9 Şubat 2014

Umuda Uyandığım Gün



Ömrünün büyük kısmını ailesi yerine işine adamış bir adamın içine düştüğü derin pişmanlığa… Yaşamına kaldığı yerden devam etmek isterken sayılı günleri kaldığını öğrenen, tam da bu dönemde hayat arkadaşına veda etmek zorunda kalmış yalnız bir adamın dünyasına… Tam da her şey bitti derken, ailesini geri kazanmak için gerekli olan tek şeyin sevgi olduğunu keşfedişine değinen bir kitap.
(Tanıtım Bülteninden)


Bir Tutam Gündüz Bir Tutam Gece

Büyülü bir ormanın sonsuz karanlığında saklanan mucizevi bir inci...

Yağmurlu bir günde, dehşet içindeki bir kız çocuğu kasabadaki bir ağacın dallarına sığınmış halde bulunur. Kimsesi olmayan bu küçük orman kızının karanlık geçmişi, parçalanmış bir ailenin kaderini değiştirecektir.

Kariyerinde yaşadığı büyük skandalın ardından şehirden uzaklaşıp kasabasına geri dönen psikiyatr Julia ve yaşadığı küçük çevrede gerçek aşkı hiç tatmamış ablası Ellie, ailesi bulunana kadar Alice adını verdikleri küçük kızın bakımını ve tedavisini üstlenirler. Alice için gösterdikleri fedakârlık ve çaba, iki kız kardeşi yakınlaştırıp geçmişte kendilerine bile itiraf edemedikleri sırların gün yüzüne çıkmasına yol açar. Julia ve Ellie hayatlarında eksikliğini hissettikleri her şeyin aslında çok yakında olduğunu keşfederken sevginin, umudun ve bir aile olabilmenin anlamını yeniden öğrenirler.

"Göz alıcı, vahşi ve capcanlı bir roman.
Kristin Hannah her cümleyi sevgiyle kuruyor."
-Luanne Rice -

"Hannah insan ruhunun derinliklerine dokunuyor. Ümit ve neşe dolu."
-Romantic Times-

"Daha en baştan zihninizi kuşatıp sevgi, aşk ve şefkat hisleriyle içinizi ısıtacak bir hikâye."
-Southern Pines Pilot-
(Tanıtım Bülteninden)

8 Şubat 2014

Gül Limanı Oteli Çiçekler İçinde

Burası Gül Limanı Oteli…

Gelen her konuk, burada hayatına dair ikinci bir şans yakalıyor. Geçmişiyle barışıyor, geleceğine umutla bakıyor. Kırılan kalpler Gül Limanı Otelinde onarılıyor, hastalıklar burada iyileşiyor, dostluklar pekişiyor, aşk acıları unutuluyor.

Bir yandan bozulan nişanının üzüntüsünden kurtulmaya, bir yandan da büyükanne ve büyükbabasının ellinci evlilik yıldönümünü organize etmeye çalışan Annie ile kanserle mücadele ederken yıllar öncesinde kalmış aşkına yeniden kavuşan Mary otelin şimdiki konukları.

Otel sahibi Jo Marie ise bir yandan Sedir Koyuna alışırken, öte yandan öldüğü düşünülen kocasının geri döneceğine dair inancından hiç vazgeçmiyor.
(Tanıtım Bülteninden)


Not: Bu kitap Gül Limanı Oteli'nin devamıdır.

6 Şubat 2014

Elmalı Kurabiye


Merhaba dostlarım, bugün yeni bir tarifle karşınızdayım. Tarif, ablam gibi gördüğüm, sevdiğim Birgül abladan. Tarife geçiyorum.                                                                                                                                       
Malzemeler(Hamur için)  
1 paket yumuşak margarin
1 su bardağına yakın yoğurt
1/2 su bard. sıvıyağ
Kabartma tozu, vanilya
aldığı kadar un (kulak memesi yumuşaklığında olacak)
İçi için
rendelenmiş 4 adet elma
2 su bard. toz şeker
tarçın ve ceviz
Yapılışı: Hamur için gereken malzemeler karıştırılır, hamur yoğrulur.
2 su bard. şeker ile elmalar pişirilir, tarçın ve ceviz eklenir.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde  parçalar kopartılır, açılır, içine harç konur. Hamura şekil verilir. 160 C fırında üzeri pembeleşene kadar pişirilir. Soğuyunca üzerine pudra şekeri serpilir.
Afiyetle yenir, yeniden görüşünceye dek dostça kalınır.

5 Şubat 2014

Arşivden Patates Püresi ve Tavuk



Sevgili dostlarım merhaba, tatil bitti bitiyor. Bol bol dinlendim, doktor kontrollerim vardı, gittim. Cuma günü Uzunköprü'ye dönüyoruz. Sizler nasılsınız, dilerim iyisinizdir.
Değişik olmayan bir tarif uygulamadık. Bu nedenle sizlerle Güldal ablamın daha  önceden  yaptığı patates püresi ve tavuğu paylaşacağım. Tarife geçiyorum.


Patates Püresi

Malzemeler:
4-5 patates
1 su bard. süt (patatesin cinsine göre süt ölçüsü değişebilir)
 2-3 çorba kaşığı krema (arzuya göre)
1/2 çay kaşığı tarçın
1/2 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
2 çorba kaşığı margarin
2 kibrit kutusu kaşar peyniri

Yapılışı:
Patatesler haşlanır. Püre haline getirilirken süt ve margarin eklenir. Ardından diğer malzemeler eklenir. Kaşar peyniri eridikten sonra altı kapatılır. Servise hazır hale gelir.

Soslu Tavuk (4 kişilik)

Malzemeler:
4 tane tavuk buttu
2 çorba kaşığı domates salçası
2 irice diş sarımsak
1/2 çorba kaşığı kekik
Biraz pul biber
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz
2 çorba kaşığı krema

Yapılışı:
Sos önceden hazırlanır, tavuk eklenir. Bir kaç saat soslu tavuk bekletilir. Fırın poşetine konup yaklaşık bir saat pişirilir (180 C).
Afiyetle yenir!

Yeniden görüşünceye dek hoşçakalın!