8 Ocak 2007

ŞIMARTAN TATLAR - HAFTA SONU LEZZETLERİMİZ

(Sibelimin benim için yaptığı insanı şımartan enfes lorlu kurabiyesi)



Geçtiğimiz Perşembe akşamı saat 18.00- 18.30 sıralarında çok güzel bir şey oldu, telefonum çaldı, açtım, karşımda kendisini tanıtan çok tatlı sesli bir bayan, Serap Hanım, Doluca şaraplarından arıyormuş, ben bir süre önce sitede yer alan anketi yanıtlamıştım. Hediye olarak ta şaraplarından armağan ediyorlardı, ben bunu unuttum.
Serap Hanım, Yeni yıl dolayısıyla şarap ödülü kazandığımı belirtti, 1 şişe Boğazkere! Tasadüf bu ya, Serap Hanım'da Esenkent'te oturuyormuş, ertesi güne ulaştırmaya çalışacaklarını belirtti, teşekkürler eşliğinde vedalaştık, Burçiş uçtu tabii ki de!
Geçtiğimiz Cuma günü Sevgili Arkadaşım Sibelim ile haberleştik, onunla konuşurken şarabım geldi, sevincimi paylaştı benimle, hatırımı kırmadı ve ben onun evini ziyaret etmeden önce son kez gelme kararı aldı, bir kaç kez ben ziyarete gideceğim ki yeniden bize gelsin!
Anlaştığımız gibi Cumartesi günü geldi, arkadaşımla sarıldık, kucaklaştık, özlem giderdik çünkü uzun bir süredir görüşemiyorduk!
Sibelim, canım çekti diye enfes lezzetteki meşhurrkurabiyesinden yaptı, Cuma günü lor peyniri bulacak diye de çok zorlanmış canım benim! Kurabiyenin ağızda eriyen müthiş bir kıvamı var, damla sakızını biz sevmeyiz,kurabiyeye az miktarda koymuş (Pazar akşamı kurabiyeleri bitmişti). Çok keyifli bir kaç saat geçirdik. Boğazkere keyfini de birlikte yaptık, hepimiz tadını çok çok beğendik! Serap Hanım'ın şarap ile ilgili bir önerisi oldu, Boğazkere içimi biraz sert bir şarap olduğu için içmeden yarım saat önce mantarını açmalısınız ki o yoğunluk gitsin dedi!



Bu arada Sibelim gelmişken bir de bana link eklemeyi öğretti, arşiv sayfası oluşturmayı öğretti, fırsat bulunca yazılarımı arşive yollayacağım! Allah, arkadaşımdan razı olsun! Arkadaşım, çay masasına oturmadan önce yine yapılanların resimlerini çekti,Pazartesi günü yolladı da ancak biri kendisi için yaptığım çiçek ekmek dışındaki tüm resimleri nihayet şimdi yükleyebildim.



Şimdi, annemin bizim için (Sibelim ve benim için) yaptığı nefis mamaların tariflerine gelelim mi?



Domates Soslu ve Fesleğenli Gnocchi (Tarifi Boyut Yayınları’nın hazırladığı Dünya Mutfakları’ndan sağlıklı Tarifler serisinden Pilavlar, Makarnalar ve Hamur İşleri adlı kitapçıktan alındı).

Malzemeler:

Domates Sosu için:

2x425 gr domates püresi (anniş domates rendesi kullandı),

1 yemek kaşığı sıvıyağ,

1 adet orta boy kuru soğan,

1 kereviz sapı,

2 havuç,

½ çay fincanı taze fesleğen (annem kuru 1 tatlı kaşığı reyhan kullanmış, sonradan anımsadı),

1 çay kaşığı toz şeker,

½ çay kaşığı karabiber,

Tuz.

Gnocchi İçin:

1 kg patates,

2 çorba kaşığı tereyağ,

1 çay bardağı un,

2 yumurta,

3 çorba kaşığı rendelenmiş parmesan peyniri (biz taze kaşar peyniri kullandık),

Domates Sosunun Yapılışı:

1- Sıvıyağı kızdırarak küp halinde doğradığınız soğanı, kereviz saplarını, havuçları 5 dk. pişirin.

2- Domates, pürelerini, şeker, tuz ve biberi ilave edin.

3- 20 dk. kaynattıktan sonra fesleğeni de ilave ederek ocaktan indirin.

Gnocchi’nin hazırlanışı:

1- Patatesleri soyup iri parçalar halinde doğradıktan sonra büyük bir tencerede kaynattığınız suya atın. 15 dk. kadar ya da iyice yumuşayıncaya kadar haşlayın.

2-Suyunu süzün ve akıcı kıvamlı bir püre haline gelene kadar ezin. Tahta bir kaşık kullanarak tereyağı, unu ve yumurtayı püreye katın. Soğumaya bırakın.

3-Karışımı un döktüğünüz bir yüzeye alın ve ikiye bölün. Bu parçaları kalınlığı iki parmak olan uzun bir rulo haline getirin.

4- 3-4 cm kalınlığında parçalar halinde kesin ve bir çatalla üzerlerine bastırın. Bu parçaları kaynar suda 3 dk. kadar haşlayın ve bir kevgirle süzerek çıkartın.
Geniş bir servis tabağına alın, üzerine domates sosu ilave edin.

5-Gnocchi’nin üzerine taze rendelenmiş parmesan peyniri (ya da taze kaşar peyniri rendesi) serpiştirerek servis edin.
Afiyet Olsun!

Not: Annem, harcına ½ su bardağı un daha eklemek zorunda kaldı.



Yeşil Mercimek Köftesi (10-12 kişilik)

Malzemeler:

Köfte için:

2 su bardağı yeşil mercimek,

6 çay bardağı ince bulgur,

2 adet orta boy soğan,

1 su bardağı sıvıyağ,

2 çorba kaşığı biber salçası,

1 tatlı kaşığı kimyon, tuz,

1 demet taze soğan,

1 demet kıyılmış maydanoz,

Salatası için (Piyazı da diyebiliriz):

3 adet orta boy kuru soğan,

1 tatlı kaşığı sumak,

1 tatlı kaşığı kimyon,

½ demet maydanoz, tuz,

Yapılışı:
1- Mercimeği yıkayıp 10 dk. kadar haşlayın (biz iyice yumuşayıncaya kadar haşlamak durumunda kaldık), hafif sulu haldeyken ocaktan alın.

2- Mercimeğin üzerine yıkanıp süzülmüş bulguru ekleyip kapağı kapalı olarak şişinceye dek bekletin.

3- Diğer taraftan ince kıydığınız soğanı sıvıyağda pembeleşene dek kavurun. Üzerine salça, ince kıyılmış taze soğan, maydanoz, tuz ve kimyon ekleyin. Birkaç dakika kadar birlikte soteleyip ocaktan alarak mercimekli bulgurun üzerine ekleyin.

4- Hazırladığınız harçtan köfteler kopararak köfteler hazırlayın ve servis tabağına alın.

Salatası için:

Soğanları piyazlık doğrayıp tuzla ovun. Yıkayıp süzdükten sonra üzerine kıyılmış maydanoz, sumak, kimyon ve tuz ilave edip köftelerle birlikte servis yapın.
Afiyet Olsun!



Bugün, sizlerle çok beğenerek okuduğum iclal Aydın kitaplarından ilkini paylaşmak istiyorum, "Hayat Güzeldir" Tv programı olarak ta kitap olarak ta çok çok güzel bir çalışma! İclal Aydın'ın diğer kitapları da mutlaka çok güzel ama özellikle o kitap beni zaman zaman içine çekiyor, çağırıyor, beni oku Burçak diyor, oradaki o şiirsel anlatımı özlüyorum! Çok güzel bir çalışmaydı. Keşke İclal Aydın, brt'de yaptığı bağımsız programı yine bağımsız bir kanalda sürdürse, çok güzel, insanı geliştiren bir programdı, programda ele aldığı konuları, konuklarıyla yaptığı söyleşileri kitap haline getirdi. Hala alıp okumamış olan varsa mutlaka alsın okusun derim ben!



Arkadaşlar, daha önceki yazımda yer vermek isterdim, Haşmet Babaoğlu yeni yılda yazdığı ilk yazısında organ bağışına değinmiş. Tv8'de yayınlanan Yaşamdan Dakikalar
adlı programlarında Ege Organ Nakli Derneği2nin çalışmalarına yer vermişler, ertesi günü hamaen bir organ bağışı yapılmış, beş kişinin hayatı kurtulmuş! Haşmet Babaoğlu ne kadar duygulandığını, sevindiğini belirtiyor.
Arkadaşlar, hepimizin bu dünyada sorumlulukları var, ben bir gün ölürsem oprganlarımın bağışlanmasını isterim, bağışlanabilecek sağalm bir organım olmazsa bu benim üzüntüm olur ama sevdiklerimin adına bu dorumluluğu üstlenemem gibi geliyor bana, herkesin isteklerine saygı duymak gerekir, insan ancak kendi iradesiyle organlarını bağışlayabiliyorsa anlamlı olur!
Şimdi, Haşmet Babaoğlu'nun yazısında beni çok çok etkileyen bu şiire yer vermek istiyorum okumamış olanlar için! Bu şiir Ege Organ Nakli Derneği'nin broşüründe yer alıyormuş.

“Beni hatırlamak için...

Gözlerimi;

Gün ışığını, bir bebeğin yüzünü, bir kadının gözlerindeki sevgiyi görmemiş bir adama verin.

Kalbimi;

Kendi kalbi ona acı vermekten başka bir şeye yaramayan birine verin.

Böbreklerimi;

Haftadan haftaya yaşaması makineye bağlı birine verin.

Kemiklerimi;

Alın ve sakat bir çocuğun yürümesinin yolunu bulun.

Eğer bir şeyleri gömmeniz gerekiyorsa,

Hatalarımı, kusurlarımı;

İnsanlara karşı önyargılarımı gömün.

Günahlarımı şeytana, ruhumu Tanrı’ya verin.

Yeri gelip de beni hatırlamak isterseniz,

Bunu ihtiyacı olan birine yardım ederek gerçekleştirin.”

Arkadaşlar, izninizle bugünlük sizden ayrılıyorum, bir daha ki buluşmamıza dek hoşçakalın, sevgiyle kalın!

1 Ocak 2007

Bayram ve Yeniyıl Menüleri-Özlenen Lezzetler



Selammm, nihayet yeniden buluşabildik, yılbaşınız ve bayramınız nasıl geçti arkadaşlar?
Keyfiniz nasıl, umarım her şey yolundadır.

Geçen Perşembe günü okulda yeni yıl kutlaması yapılacaktı, Çarşamba akşamı öğrenciler için evde renkli kurabiyeler yaptım, tarifini bu ay ki Sofra dergisi’nde sevgili komşumuz miss çilek vermiş, çok güzel bir tarif!
Öğrencilerimin yarısı tabağındaki kurabiyelerin hepsini yedi, bir kısmı 1-2 tanesini yedi, bir kısmı ise hiç dokunmadı. Çocuklarımla öpüştük bayramlaştık, yeni yılımızı kutladık. İşin manevi doyum kısmı çok güzel!
Ama, kurabiye resimleri bozuk çıktı, yükleyiebilrsem yeniden yayımlayacağım, söz!
Kurabiyeyi süslemek için glazür tarifini de miss çilekten aldım.
Biz yılbaşında ve bayramda neler yaptık?
Anniş, yıllardır yapmadığı, çok çok özlediğim iç pilavlı tavuk yaptı, gerçi ben hindili pilav istiyordum ama fazla kalabalık olmadığımız için tavuğa ikna edildim aksi takdirde bu isteğim hiçbir şekilde yerine getirilmeyebilirdi. Elbet kalabalık zamanlarımız da olacaktır. Tatlı olarak yine anniş kabak tatlısı yaptı, parmaklarımı ısıracak boyuta geldim! İkramlık olarak ta mozaik pastayı küçük yuvarlaklar haline getirdik. En çok ben yedim, sizin yerinize de tükettim vallahi!
Bayramın son günü ise tarifini blog komşum Lezize’den daha önceki zamanlarda alıp ta ancak değerlendirebildiğim tiramisu kekini yaptım, tarifini arkadaşımdan alacaksınız! Anniş te kremasını hazırladı, ortak bir çalışma sergiledik! Hamiş neymiş, Burçiş, tiramisu keki yapımına da el atmışşş!
Şimdiii, gelelim mi tariflerimize?
İç Pilavlı Tavuğun Hazırlanışı:
İçi temizlenmiş, yıkanmış bütün bir tavuk öncelikle haşlanır.
İç pilav tarifimiz, Sofra dergisinin verdiği Boyut Yayınları’nın Dünya Mutfağı Sağlıklı Tarifler klasöründen, Pilavlar, makarnalar, erişteler adlı kitapçıktan.

İç Pilav

Malzemeler:

2 su bardağı baldo pirinç,

200 gr kuzu ya da tavuk ciğeri,

2 adet doğranmış kuru soğan,

6 çorba kaşığı tereyağı ( margarin de kullanılabilir ama biz sıvıyağ tercih ettik),

4 bardak tavuk suyu,

2 çorba kaşığı çam fıstığı,

2 çorba kaşığı kuş üzümü,

2 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz ya da dereotu,

1 tatlı kaşığı tarçın,

1 tatlı kaşığı karabiber,

Tuz,

Yapılışı:

1- Ayıkladığınız pirinci ılık su ile yıkayın, 20 dk. ılık suda bekleterek süzün.

2- Tereyağını eriterek çam fıstıklarını çok hafif sararıncaya dek kavurun. Doğranmış soğanları pembeleştirin. Minik kuşbaşı doğradığınız ciğerleri ilave ederek suyunu çekene dek kavurun. Kuş üzümleri yıkayarak ekleyin. Tavuk suyunu ekleyerek tuzunu atıp kaynatın.

3- Pirinçleri karışıma ekleyip tencerenin ağzını kapatın. 3 dk. ara ile iki kez karıştırarak altını kısın. 15 dk. demlendirip baharatları ve maydanoz ya da dereotunu ekleyin.

Pilavın altını kapattıktan 10 dk. sonra karıştırın.

Tavuğu büyükçe bir servis tabağına alın, pilavı tavuğun içine alabilecek kadar doldurun, tavuğunuzu dikin. Pilavın kalanını servis tabağına yerleştirin.
Tavuğu 200 C ısıdaki fırında 50-60 dk. pişirin.

Afiyetle yiyin!

Anniş, tavuk yanmasın diye üzerini alüminyum folyo ile kapattı bu yüzden üzeri kızarmadı. Dün, üzerini kızarttı, öyle yedik, ne yazık ki resmini çekemedim. Annem pişirir pişirmez resmini çekmiştim, beğenmedim, yayımlamadım. Pilavın resmi de güzel olmadı, içime sinmedi!



Kabak Tatlısı

Malzemeler:

Temizlenmiş, yıkanmış 2 kg bal kabağı,

200 Cc’lik su bardağı ile 4 bardak toz şeker

Yapılışı:

1- Kabaklar, akşamleyin, geniş bir tencereye tek sıra halinde dizilir, üzerine 1 bardak toz şeker serpiştirilir, ikinci kat kabaklar yerleştirilir, bir bardak şeker konur. Kabaklar bitene dek aynı işlem sürdürülür.

2- Kabaklar 1 gece bu şekilde bekletilir, sabah suyunu bırakmış olduğunu görünce kısık ateşte hiç su ilave edilmeden 45 dk. kadar pişirilir.

3- Pişen kabaklar servis tabağına alınır, ılınınca üzeri ceviz ya da fındık ile süslenir. Ya da arzunuza göre servis yaparken kaymak ile süslenebilir.
Afiyet Olsun!

Mozaik ikramlığa gelelim mi, yıllardır bu şekilde yapmadık, anniş, biz küçükken bayramlarda çikolata niyetine ikramlık olarak sunardı konuklara, onlar tarafından da bizler tarafından da büyük bir beğeniyle yenirdi. Aytülüm, kısa bir süre önce anneme tarifini sorup yapmış, beğenilmiş, Güldalım geldiği zaman ikram ettiğimizde ne dese beğenirsiniz, “içerde böyle bir şey olduğunu hissettim”. Ben yapmaya niyetlendim, annem bu seferlik hatırlama amaçlı kendisi yapmayı tercih etti!



Mozaik Pasta

Malzemeler:

250 gr margarin,

2 paket petit beurre bisküvi,

1 paket kakao,

1 yumurta,

Hindistan cevizi,

Fındık.

Yapılışı:

1- Margarin eritilmek üzere küçük bir tencereye konur, yumurta ve kakao eklenir, karıştırılır, altı kapatılır.

2- Bisküviler iyice parçalanır, kakao karışımı ile karıştırılır, strech filme ya da alüminyum folyoya sarılarak yarım saat kadar buzdolabında dinlendirilir.

3- Dinlendirilen karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır, yuvarlak hale getirilir, Hindistan cevizine bulanır, ortasına fındık yerleştirilerek servis tabağına yerleştirilir. Buzdolabına konur.

Not: Dinlendikçe daha güzel, daha yoğun bir tada sahip oluyor, bundan sonra bunu ben sık sık yapacağım, bundan eminim.

Gönül rahatlığı ile konuklara servis edilir.



Tiramisuya gelince, kek tarifi ve kekin ıslatılması için gereken malzemeler için Lezize’ye bakmayı unutmayın.
Tiramisu kremasının tarifini ister bizden isterseniz yine Lezize’den alın.
http://lezize.blogspot.com/2006/03/tiramisu.html

Annemin Tiramisu Krema Tarifi

Malzemeler:

1 su bardağı süt,

2 çorba kaşığı un,

1 kahve fincanı toz şeker,

1 yumurta,

200 gr labne peyniri.

Yapılışı:

Küçük bir tencereye süt konur, labne peyniri dışındaki malzemeler eklenir, kısık ateşte pişirilir. Daha sonra labne peyniri eklenerek iyice karıştırılır. Krema ılınmaya bırakılır, ılındıktan sonra ikiye bölünen kekin arasına ve üstüne kek ıslatıldıktan sonra konur. En üste servis etmeden önce kakao serpilir.

Afiyetle Yenir!



Maaşımı aldığım gün Carrefour’a gittik annişle, yeni yıl alışverişimizi yaptık, kendime Üstün Dökmen’in Küçük Şeyler 2 kitabını aldım.
Küçük Şeyler kitabını bulamadığım için çok üzüldüm, nerede baktıysam bulamadım. Ben onu yengeme geldiği zaman armağan etmiştim, kendime bulup alırım diye, arayınca bulamıyorsun işte… Aytülümden rica ettim, aldı, sağolsun!
Aytülüm de bize kitap hediye etti, çok mutlu oldum, Robin Sharma’nın kitabı almayı istediğim kitaplardan birisiydi zaten, diğerinin konusu da çok güzel, belli!







Arkadaşlar, bugünlük benden bu kadar, en kısa zamanda yeniden görüşmek dileğiyle hoşçakalın! Bugün,Hilmi Yavuz'un Kanto adlı şiiriyle vedalaşıyoruz sizlerle!
Sağlıkla, keyifle, dostça kalın!

KANTO

Denizdir en güzeli martıların
Martıların birqazında ak köpük
Martıların martıların en güzeli
Aşktır

Nerde bir deniz buldumsa soyundum
Sonsuz kumsallar aldı yöremi
Kumsalların kumsalların en güzeli
Aşktır

Sen bir çocuksun annesi ezik beyaz
Sen bir çocuğu anlamak için birebir
Annelerin annelerin en güzeli
Aşktır

Hilmi Yavuz

25 Aralık 2006

Yılbaşı Menümüzden Seçmeler ve Soframız (YE#OZEL YILBASI VE BAYRAM MENUSU)


Merhaba Arkadaşlar, bir Pazartesi gününü daha devirdik, Pazartesi sendromu olanlarımızın içi rahatladı!
Yeni yıl için günler sayılı artııık, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Yeni yılla birlikte bir yaş daha kazanıyoruz, vatana millete hayırlı olsun!
Burçiş, dün yeni yıl için ne hazırlıklar yaptı Çin Kurabiyesi olarak ta adlandırılan içine niyet kartlarından konulan kalp formunda çikolata parçacıklı cevizli kurabiye yaptı, afiyetle yendi, bugün öğleyin çay saati dolayısıyla bitti.
Anniş te Ispanaklı Börek yaptı, parmaklarımı ısırarak yedim vallahi,tarif için annişten lezzetler başlıklı yazılarıma bakabilirsiniz, pazı yerine ıspanak konacak, tarifte hiç bir değişiklik yok bunun dışında.

Hemen size çikolata parçalı kurabiyemin tarifini veriyorum arkadaşlar!

Çikolata Parçalı Kurabiye

Malzemeler:

125 gr margarin,

120 gr şeker,

1 paket vanilya,

1 yumurta,

250 gr un,

180 gr damla çikolata ya da doğranmış çikolata,

60 gr ceviz,

5 çay kaşığı karbonat.

Yapılışı:

1- Margarin ve şeker birlikte ezilir.

2- Karışıma yumurta ve vanilya eklenir.

3- Un ve karbonat ta eklenerek karıştırılır.

4- Çikolata ve ceviz eklenir, yağlanmış tepsilere istenilen büyüklükte parçalar halinde dizilerek 180 C fırında 10-15 dk. pişirilir. Ya da bir kalıba konularak yine 180 C fırında 20-25 dk. pişirilir.

Bu kurabiyelerin içine niyet kağıtları konulabilir, ben 3 tane koydum, çok eğlenceli oldu. Güldalımın işyerine götürdüm, ona, yardımcısına ve çiçekçi komşusuna çıktı, çok heyecanlandılar, eğlendiler. Sürprizlerden hoşlanıyorsanız iyi bir fikir, deneyin bence!
Çin Kurabiyemi uzun süredir yapmamı isteyen yeğenim İlayda da şansına oradaydı, sevinçle elimden aldı, onu orda görünce mutlu oldum, İloş orada olmasa eve gönderecektim hakkını zaten ama böylesi daha iyi oldu.

Niyet kartlarını anniş hazırladı, oldukça muzur olmuş değil mi?



(Sonia,yılbaşı, bayram yemekleri dışında bir de masa dizaynı oluşturmamı önerdi, bakalım ilk kez böyle bir etkinliğe katılacağım, sonuç ne olacak? Tüm katılan arkadaşlara başarılar diliyorum)

Beğendiğim kitapları sizlerle son iki yazımda paylaşamadım,beni bağışlayın, bakalım bugün neler varmış:

Birincisi Danielle Steel'in Müzmin bekarlar adlı kitabı, kitapta ideal aşkı arayan üç samimi arkadaşın bir tekne yolculuğuna çıkışı, yaşadıkları olaylar sonucunda da
aşkın bir macera olduğunu kavrayışlarıanlatılmış, şiddetle öneririm.

İkinci kitap ise Babil'in Kervan Taciri, bu kitabı ben çok daha önce okudum, çarpıldım, isteyen her insanın zenginliğe ulaşabileceği Babilli zengin bilgeler tarafından bize bildiriliyor, mucizevi yöntemler yok, tutumlu olmayı o kadar güzel öğütlüyor ki siz bir masal okurken hayatınızla ilgili yeni kararlar alıyorsunuz! Bu zengin insanlar da köleymiş eskiden! Okumanızı çok çok şiddetle öneriyorum!
Zengin Arkad, yoksul olanlara, kendisiyle aynı durumda olmayan arkadaşlarına asla sırt çevirmiyor, kibirli davranmıyor, onlar istedikleri zaman öğüt veriyor, hakikaten bugüne dek okumadıysanız mutlaka okuyun!

Evet, bugün Cemal Süreya'nın Sevgilim Bir Günün şiiri ile birlikte kahvemizin son yudumlarını alıyoruz,yeniden buluşuncaya dek sevgiyle, umutla, neşeyle kalıyoruz!

Sevgilim, Bir Günün...

Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
Izinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
Istanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor.

Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmıs bir su sayacı gibi
Aşki anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Trenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her sey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi

Hadi!

Cemal Süreya

23 Aralık 2006

Anneannemin Yıldönümü



Bugün anneannemi yitirişimizin ikinci yıldönümü!
Size biraz anneannem ve dedemden söz etmek istiyorum, anneannem Bulgaristan göçmeni dedem ise Selanik kökenli.
Annem Bulgaristan’da doğduktan sonra Türkiye’ye dönmüşler, 14 yıl burada kalmışlar sonra ver elini Avusturya, İsviçre!
Yıllar sonra yurda döndüklerinde İzmit, Tütünçiftlik’te çok güzel, İsviçre dağ evi modelinde müstakil bir ev yaptırmışlar, nefis bir bahçesi var, bahçede anneannemin zevki kocaman, mükemmel ortancalar ve torunlar geldiklerinde sallansınlar diye çok güzel bir salıncak! Bahçenin arka tarafında ev halkının gereksinimlerini karşılayacak kadar sebze yetiştirilmekte.
Bizler Mecidiyeköy’de oturan apartman çocukları anneannemlerin evi daha doğrusu bahçesi bize cennet gibi gelmekte, biz çocukluğumuzun önemli bir kısmını orada geçirdik.
Teyzem, yeğenlerim de Tütünçiftlik’te oturmaktalar, bir tek biricik aşkım, Efto dayım, Hatice yengem, biricik yeğenlerim Cem ve Atilla İsviçre’deler.
Dayımlar izne gelince bütün ailenin bir arada olduğunu düşünün! Gece yarılarına dek süren yakar toplar, sabahları aile büyükleri (annniş, mutfağı devralırdı anneannemden) sosisli sandviçler hazırlar, çaylar termosa konulur, hep birlikte Bayramoğlu’na denize girmeye gidilir. Dayımların nefis kamp koltukları eşliğinde yemekler yenilir, aile büyükleri kağıt oynarlar, sohbet ederler, biz yeğenlere de bol bol denize girmek, eğlenmek, büyüklerimiz çağırınca itirazlar eşliğinde yanlarına gitmek düşerdi!
Bütün bu güzellikleri yaşamamızı sağlayan, mutlu, doya doya bir çocukluk geçirmemizde bize büyük katkıları olan anneanneme ve dedeme buradan teşekkür ediyor ve Allahtan rahmet diliyorum!
Ne tesadüftür ki dedemi de 1997 yılının Aralık ayında kaybetmiştik!
Bazen bazı ölümlere hiç inanamazsın, bilirsin ki deden ya da anneannen hep oradadır! Dedem rahatsızdı ama anneannemin ölümü çok ani oldu, bir gün yataktan kalkıyor, dengesini yitirip düşüyor ve beyin kanaması geçiriyor.
Beşinci gününde kaybettik onu!
Anneannemlere gittiğimiz zaman ortamın değişikliğinden sanırım daha da erken kalkardık, anneannem sabahları hepimize nefis moka, sucuklu uzun ekmekli tosttan oluşan kahvaltılar hazırlardı, çok lezzetli olurdu. Bir de turşu lahanadan fırında pişirdiği lahana dolması unutulmazdı, kapuskası çok güzel olurdu!
Bir de evlerinde çok güzel bir koku olurdu, çok değişik, anneannene ve dedene özgü olan bir koku! Anneannemi son kez ziyaret ettiğimde yaşlılığına, yaşadığı zorluklara, onu yitirmemize neden olmayacak sağlık problemleri yaşamasına karşın mis gibi sabun kokan dolabına hayran kalmıştım. Çok çok titiz bir insandı, temizlik hastasıydı adeta. Namaz başörtüsünü annem aldı, kokusu hala duruyor.
Annem bugün anneannem için de dedem için de aşure yaptı, helvayı da kavurduk. İkisi için de yeniden Allahtan rahmet diliyorum!



Annişin aşuresinin tarifini “İyi Bayramlar, Gözlerin İstanbul Oluyor Birden” başlıklı yazımda bulabilirsiniz.
Helvayı ise annem, Sabah Gazetesi’nin geçen hafta sonu verdiği Sofra Özel Hamurişleri ve Tatlılar adlı dergide buldu, ilginç geldi yaptı. Hiç su yokmuş tarifte aslında ama anniş 1 bardak su kullanmak zorunda kaldı yoksa özdeşleşmiyor, tarifi vereyim, kararı siz verin, olur mu?

Kaşık Helvası

Malzemeler (25-30 adet için)

250 gr margarin,

½ kg un,

150 gr iri dövülmüş fındık,

250 gr pudra şekeri,

Yapılışı:

1-Margarini tencereye alın. İyice eriyince üzerine ½ kg unu ilave edip orta ateşte en az 20-25 dk. kavurun. Unun rengi değişince fındık içini ilave edip kavurmaya devam edin. 20-25 dk. daha kavurup ateşin altını kapatın ve pudra şekerini yavaş yavaş ekleyerek tahta kaşıkla karıştırarak iyice yedirin. Dinlenmeye bırakın.

2- Elinizin dayanacağı sıcaklığa gelince helva şekil vermeye hazır demektir.
Mutfak tezgahına folyo ya da yağlı kağıt yayın. Kaşık yardımıyla aldığınız helvayı sağ avuç içinde iyice sıkıştırın. Kaşığı sol elinizin avuç içine ters çevirin. Sol elinizin parmakları yardımıyla helvayı yavaşça çekin. Folyonun üzerine koyun. İyice soğuyup dinlenince servis yapın.

Afiyetle yiyin!

Ben helvayı beğenerek yedim, un ile yapılan helvayı hiç sevmem ama bunu severek yedim hatta yazımı yazarken atıştırıyorum, su ilavesi ile çok güzel oldu.



Arkadaşlar, ben bu aralar kurabiye hastası oldum, özellikle akşamları nescafenin yanında arıyorum, dün akşam da yoğun bir gün geçirdiğim halde dayanamadım ve okulda yaptığımız kurabiyenin (portakal kabuklu - fındıklı kurabiye) nin limon kabuklu olanını yaptım, fındık koydum yine, yumurta olmayışı bile beni engelleyemedi, çıtır çıtır, dişimize göre kurabiyelerimiz oldu, afiyetle yedik ve Burçiş doyuma ulaştı! Anaokulunda kurabiye yapımına ilk fırsatta fotoğraflar ve tarifimizle yer vereceğim!

Dün bir de tarifini Maison Française Dergisi’nin Yılbaşı Önerileri kitapçığında gördüğüm Bretzel Ekmekleri’nden yaptım, resimde görünen çıtır çıtır bir sandviç ekmeği ama benimki öyle olmadı, yumuşacık, lezzetli oldular. Hani marketlerde uzun sandviç ekmeklerinden satılır da yumuşaklığına hayran olur, alırız, ben de hep öyle bir ekmek yapabilmeyi arzuluyordum, evet bunu başarabildim! Şekillerin çok beğenmedim yalnız,
Resimdekiyle fırından çıkan arasında dağlar kadar fark olunca yaşadığım düş kırıklığı sonucu kendi yaptığımın resmini çekmeme ve yayınlamama kararı aldım! Tarifini mi elbette vereceğim!

Bretzel Ekmeği

Malzemeler:

0,5 kg un,

10 gr tuz,

5 gr şeker,

50 gr tereyağı (ben margarini kurabiyede kullandığım için biraz sıvıyağ kullandım ama dinlendirdikten sonra yoğurunca margarinden farksız olduğunu fark ettim, mutlu oldum),

10 gr maya,

1 büyük su bardağı su,

karbonat.

Yapılışı:

1-Mayayı suda eritin. Fırında da kullanabileceğiniz bir kaba un, tuz, şeker, tereyağ ve suyu koyun, hepsini karıştırın.

2-10 dk. düz bir yüzeyde yoğurun. Daha sonra bu karışımı tekrar aynı kaba koyup strech film ile üzerini kapatın, fırının orta bölmesine yerleştirip 40 C’de 45 dk. mayalayın ( Experience ankastre fırının mayalama programı varmış, bizde yok tabii)hatta ben dışarıda mayaladım.
Mayalanmış hamuru çıkarıp 1 dk. daha yoğurduktan sonra 6 porsiyona bölün, oval forma sokun, fırın tepsisine koyun, 10 dk. dinlendirin.

3- Ekmeği tepsiye yerleştirirken altına yağlı kağıt koyun. Karbonatı biraz suyla karıştırın, ekmeklerin üzerine fırça ile sürün. Bir bıçak ile ekmeklerin üzerine çizikler atın. Ekmeklerin üzerine kalın tuz serpiştirin.

4- Tepsiyi fırının orta katına yerleştirin, tepsinin içerisine 100 gr soğuk su dökün, ekmek programına getirin. Pişen ekmekleri fırından çıkarıp soğumaya bırakın.

Burçiş’in Önerisi: Sandviç yapıp afiyetle yiyin, normal olarak yiyince de çok lezzetli ama sandviç yapınca ekmekler bir başka lezzette oluyor!
Bugün, ben ne yaptım, üçlü, kelepçeli kek kalıbı aldım, biri klasik kek kalıbı, biri yuvarlak, altı pütürlü diğeri de kalp formunda.
Kızıma mama bulmakta zorluk çektik son zamanlarda, maması ithal edildiği için zaman zaman zor bulunuyor, gümrükte takılıyor, doktoru Bülent Ağabeyinin tavsiyesi ile yavru kedi maması aldım. Çünkü bir kedi bir mamaya alışırsa ondan vazgeçmiyor, ne yazık ki kediler çok seçici oluyorlar, bu hem iyi hem kötü, yeni mama daha iyisi olsa bile yüz çevirebiliyorlar!
Burçiş bugün aynı zamanda kendini dinlenceye çekmiş, yeniden nükseden soğuk algınlığı için ilaçlarını düzenli olarak almayı sürdürmüş (iyileştim diye ilaçalrı günde ikiye indirmiştim, dün sabah içmeyi unutmuştum),biraz daha toparlanmış, şimdi kendini daha iyi hissediyormuş.
Neymiş, Burçiş, bugün mama yapmamış, ama yarın boş durmayıp yeni mamalar yapacakmış, sizleri de fazla merakta bırakmadan yaptıklarını dostları ile paylaşacakmış!
Vedalaşma zamanı geldi, bugün sizlerle Ataol Behramoğlu’nun Gece Vakti Kimdir Kapıyı çalıp gelen adlı şiirini paylaşacağız.
Yeniden buluşana dek keyifle, sağlıkla, sevgiyle, mutlulukla kalın! Hoşçakalın!


Gece Vakti Kimdir Kapıyı çalıp gelen

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen

Yitirdiğim bir mutluluk mu

Habercisi mi gelecekteki bir mutluluğun

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen

İçimde bağıran acılar mı

Serseri, başıbos bir rüzgar mı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen

Ansızın çıkıp gelen bahar mı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen

Yüreğim mi,damarlarımda hışırdayan kan mı

Bağırarak bu kansız evlerin suratına

Bağırarak bu kansız sokakların suratına

Bağırarak bu kansız insanların suratına
Bağırarak yüreğimdeki kanı

Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen

Ataol Behramoğlu

20 Aralık 2006

Paylaşılan Lezzetler 2

Annişimin nefis Ayva Tatlısı

Arkadaşlar, Burçiş bir yaklaşık bir haftadır neler çekiyor bir bilseniz, yine bilgisayarı çöktü, üç ayda bir düzenli olarak çöker bu kez arası iki ay oldu, en sonunda bilgisayarımı değiştirme kararı aldım, zamansız bir masrafa girmiş oldum ama iyi oldu, bilgisayarcımdan bugün aldım, o da geldi, neyi merak ediyorsam gösterdi, iki yıl dayanır mı sorumu gülerek "evet" diyerek yanıtladı, içim rahatladı! En kısa zamanda görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın, sizi durumum hakkında bilgilendirmek istedim, aslında bu yazıyı Pazar ya da en geç Pazartesi yazmak isterdim, elimde olmayan nedenlerden dolayı olamadı! Söz bir daha ki yazım da bu kadar gecikmeyecek!
Sevgiyle Kalın!


Evet, geçtiğimiz hafta sonunu soğuk algınlığına yakalanmış bir halde karşılamıştım, Cumartesi günü Sevincimin geleceğini öğrenince Cuma gününden Fındıklı ekmek ve de Sibelim’in Sakızlı ve Lor Peynirli Kurabiyesi’nden yaptım.

(Fındıklı ekmeği, temel ekmek yapımı tarifine sadık kalarak yalnızca zeytinyağı ve fındık ilavesiyle yaptım)

Tarifini Sibelimin arşiv safasına bakarak bulabilirsiniz! Hatta birkaç gün önce dayanamayıp yeniden yaptım, fırında biraz fazla kaldığı halde yumuşacık oldular yine afiyetle yedik!
Sevincim çok çok beğendi, tarifini aldı, tatlı lor peyniri de aldı, evde yapacak.
Ceylan, yumuşak kıvamdaki kurabiyeleri çok çok seviyormuş, işe giderken yolda bu tür yiyecekleri tercih ediyormuş, bizde de yedi, ertesi günü yanına götürmek üzere benden kurabiye istedi ki zaten verecektim!


Canım benim, zavallı kızcağızın staj yaptığı, şimdi de okulundan arta kalan zamanda çalıştığı Dünya Göz Hastanesi fuara katılmış, bizim kız da orada bulunduğu için pestili çıkmış!
Ceylanım, Marmara Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Pazarlama okuyor.Bu son yılı, bitirince kadrolu olarak Dünya Göz Hastanesi’nde çalışmayı sürdürmeyi hedeflemiş durumda! Pırıl pırıl, aklı başında, çok yönlü, tarihe, yakın tarihe çok meraklı, takı tasarımı, ahşap boyama konularında yeteneği olan, derin bir müzik kültürüne sahip gencecik bir kız, 22 yaşında, kültürlü, sohbet etmekten zevk alabileceğin, kesinlikle yeni bir şeyler öğrenebileceğin bir insan,
Sevincimin olgun kızı! Allah, ailesine ve bizlere bağışlasın!

Yaptıklarımıza gelelim, bir de Portakal Ağacı’ndan Hatice’nin forum sayfasında Asya’nın minik poğaçalarının tarifi yer alıyordu, onu yaptım, lezzeti çok güzel oldu. Tarifi forum sayfasında bulabilirsiniz. Biz zaman yetersizliğinden biraz büyük şekillendirdik, anniş yardım etti bana!

Anniş te nefis Mantı Çorbası yaptı o gün, parmaklarımızı ısıracak kıvama geldik!

Annişin Nefisss Mantı Çorbası

Malzemeler:

1 su bardağı nohut,

1 tavuk göğsü,

250 gr soya kıymalı mantı,

2 diş sarımsak,

7 su bardağı su (gerekirse ilave edilir),

2 su bardağı yoğurt,

2 tatlı kaşığı pul biber,

2 tatlı kaşığı kuru nane,

2 çorba kaşığı Becel margarin,

Tuz.

Yapılışı:

1-Akşamdan ıslatılmış nohut haşlanır. İçine ince kıyılmış tavuk eti konur ve 10 dk. daha haşlanır.

2- Mantılar ilave edilir, mantıların iyice pişmesi sağlanır.

3- Başka bir kaba 2 çorba kaşığı Becel konur, içine rendelenmiş sarımsak, nane, pul biber ve tuz konur, hafifçe kızdırılır, karışım çorbanın içine dökülür, çorba bir taşım daha kaynatılır, altı kapatılır.

Servis yapılır!

Afiyetle Yenir!

Ceylan, fuar dönüşü bize gelmek istedi, birbirimizi özlemiştik, görüştük, iyi oldu! Babası, aldı, birlikte geldiler, yemek yedik, sohbet ettik, çok güzel zaman geçirdik! Gelecekleri kesinleşince ben hemen hamur mayaladım, tarifini daha önceki yazılarımdan ya da Arzu ve Ülfet Aygen'in Beyaz Unsuz ve Şekersiz Hamur işleri Kitabı'ndan bulabileceğiniz Esmer Ramazan Pidesi'ni yalnızca beyaz un ile yaptım, Ceylanım meğerse pideyi de çok severmiş, beğenerek yedi geçekten de!

Pidemin pişmeden önceki hali

Pişmemiş pideme yakından bir bakış


Pidem yanmadı vallahi!

Annişim birkaç gün önce evde duran ayvaları Ayva Tatlısı yaparak değerlendirdi, ben ayvayı öyle olduğu gibi pek yiyemiyorum,boğazıma takılıyor, hoşlanmıyorum ya reçel ya da tatlı halinde severek yiyebiliyorum!

Annişin Enfes Ayva Tatlısı

Malzemeler:

3 orta boy ayva,

1 ekşi elma,

2 bardak toz şeker,

2 bardak su,

½ lohusa şekeri,

2-3 tane karanfil,

Yeterince kaymak ya da kaymaklı tatlı lor peyniri,

Yapılışı:

1- Ayvaların kabukları soyulur, ikiye bölünür, orta çekirdekleri alınır, yayvan bir tencereye dizilir.

2- Ekşi elmanın kabukları soyulur, rendelenir, ayvaların oyuk kısımlarına yerleştirilir.

3- Ayvaların üzerine 2 su bardağı toz şeker, 2 su bardağı su, karanfil ve loğusa şekerinin yarısı konur. Kısık ateşte yaklaşık 45 dk. pişirilir.

4- Bir fırın tepsisine yerleştirilerek 20 dk. kadar fırınlanır.

5- Soğuduktan sonra üzerine kaymak ya da kaymaklı tatlı lor peyniri konularak servis edilir!

Afiyet Olsun!

Arkadaşlar, sizlerle Edip Cansever'in Yerçekimli Kranfil adlı şiirini bir kahve keyfi süresince paylaşıyor ve şimdilik hoşçakalın diyorum, sevgiyle kalın!

Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde,

Oysaki seninle güzel olmak var,

Örneğin rakı içiyoruz,

İçimize bir karanfil düşüyor gibi.

Bir ağaç isliyor tıkır tıkır yanımızda,

Midemdi, aklımdı, şu kadarcık kalıyor.

Sen o karanfile eğilimlisin,

Alıp sana veriyorum işte,

Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel,

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor,

Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle,

Sana değiniyorum, sana ısınıyorum,

Bu o değil,

Bak nasıl,

Beyaza keser gibisine yedi renk.

Edip Cansever

(Not: Sibelim, resimlerimi bulanık görmüş biraz, haklı vallahi ayva tatlısının resimlerini ekleyince anladım ne demek istediğini, bundan sonraki resimler işte böyle daha net çıkacak)











14 Aralık 2006

Paylaşılan Lezzetler

Anniş mutfakta, aaaaa ne yapıyor?

Merhaba, günler nasıl geçiyor, keyfimiz yerinde değil mi arkadaşlar? Benim keyfim mi nasıl bir öyle bir böyle, hepimiz bir takım olaylar yaşıyoruz, öyle değil mi ama?Ben, ne yaptım, anneme Perşembe günü üst kat komşumuz sevgili arkadaşım Dilek’i kahveye çağırmak istediğimi söyledim, oda başka bir gün çaya çağırırız dedi. Ertesi günü okuldan bir döndüm ki ne göreyim, anniş, çaylık nefis mamalar yapmamış mı, Dilek’i de çağırmış, Burçiş, o gün neler yaşadığını unuttu, sevindirik oldu.Anniş, neler mi yapmış, her zamanki gibi hünerini konuşturmuş, çiğ börek, patates köftesi yapmış.Dilekimi beklerken tarafımızdan bir böreğin yarısı ile bir patatesli köfte kaçamağı yapıldı tabii ki! Arkadaşım gelince çay sofrasına oturduk, keyifli sohbetler yaptık. Kahveyle de sohbeti iyice taçlandırdık.

Dilekimi beklerken tarafımızdan bir böreğin yarısı ile bir patatesli köfte kaçamağı yapıldı tabii ki! Arkadaşım gelince çay sofrasına oturduk, keyifli sohbetler yaptık. Kahveyle de sohbeti iyice tatlandırdık.

Dilek, jest yapmış, eli boş gelmemiş, ciciş hediyeler almış, çok tatlı bir havlu takım ile bir de meyvelik almış (ev hediyesi olarak).Yediğimiz mamaların tarifini de sizi daha fazla bekletmeden veriyorum!Annişim, çiğ böreği her zaman kendi tarifine göre yapar ama bu kez Sofra dergisi’nin Aralık ayı sayısından almış, yapmış.

Çiğ Börek

Malzemeler (15 adet için)

½ çay bardağı sıvıyağ,

1 çorba kaşığı sirke,

2,5 su bardağı un,

1 çay bardağı su.

İçi İçin:

250 gr yağsız kıyma (biz sıfır kolesterol olduğu için hindi kıyması kullanıyoruz),

1 adet soğan,

Tuz, karabiber,

!/2 çay bardağı su.

Kızartmak için:

Sıvıyağ

Yapılışı:

1- Sıvıyağ, sirke, un ve suyu karıştırıp iyice yoğurun.

2- Hazırladığınız hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp her birini merdane ile pasta tabağı büyüklüğünde açın.

3- İçi için kıyma, ince kıyılmış soğan, sıvıyağ ve suyu karıştırıp yoğurun.

4- Hamurun bir kenarına kıymalı harçtan koyup diğer tarafını üzerine kapatıp elinizle bastırın. Hamur ve iç harç bitene kadar işleme devam edin.

5- Çiğ börekleri kızgın yağda arkalı önlü kızartın. Kağıt havlunun üzerinde fazla yağı süzüldükten sonra servis tabağına alın.

Sıcak olarak servis yapın ve afiyetle yiyin!

Patates Köftesi

Malzemeler:

1,5 su bardağı çiğ köftelik esmer bulgur,

3 orta boy patates,

2 orta boy kuru soğan,

1 demet maydanoz,

4-5 dal taze soğan,

1 çorba kaşığı domates salçası,

1 çorba kaşığı biber salçası,

Kimyon, tuz, karabiber,

1 tatlı kaşığı reyhan,

1 çay bardağı sıvıyağ.

Yapılışı:

1- Patatesler haşlanır, iyice yumuşayınca ateşten alınır, kabukları soyulur, püre haline getirilir.

2- Sıcak suyla yıkanan bulgur karıştırılarak patateslere eklenir. Üzeri 15 dk. bekletilir.

3- Diğer bir kapta ince kıyılmış kuru soğan sıvıyağda iyice öldürülür. Üzerine biber ve domates salçası, baharatlar, tuz eklenir. Karışım, bulgurlu patatesin üzerine dökülür, iyice yoğrulur, incecik kıyılmış maydanoz ve taze soğan ilave edilir. Şekillendirilir. Sıcak olarak servis edilir.
Afiyetle yenir!

Ben de boş durmadım, Beyaz Unsuz ve Şekersiz Tarifler Kitabı’ndan Biberiyeli Pide (Focaccia) yaptım, biliyorsunuz kitaptan birkaç tarifi burada verdiğim için uzunca bir süre veremeyeceğim. Ben ,biberiye kullanmadım, sarımsak, kekik ve zeytinyağ karışımını pidemin üzerine döktüm, çok güzel oldu tadı ,annem ve Pazar günü tesadüfen uğrayan vefalı ve kadim dostum(4 ay sonra tanışalı tam 11 yıl olacak) Fikriyem beğendiler.Yalnız benden bir eleştiri kendi yaptığım tarife, maya, ılık su ve pekmez ile karıştırılıp bekletiliyor bu da hamurun fazla kabarmasını önlüyor, bir dahaki sefere pekmezi hamura katacağım. Böylece sonuçtan daha memnun kalacağım, ince olması gerekiyorsa da bu çok çok ince oldu, ben tam kabartayım da büyük tepsi kullanırım, önemli değil, yeter ki paramparça egom onarılsın, değil mi ama? Ama onun resmini çekmedim, içime sinmedi, bir dahaki sefere artık.İki hafta önce Pazar günü Sibelin, sitemde yayınladığım pekmezli ,kepekli ve de sağlıklı kurabiyesini yaptım, tadı çok farklı oldu, içime sinmedi, Sibelim daha güzel yapmıştı ama arada yedim, gelin görün ki anniş Cuma günü onu da ısıtmış bulundu, fırında fazlaca bekletmiş, biscotti kıvamında olmuş mu, yedirdi kendini vallahi, geçen akşam da bitirdim, ne bayatladı, ne de küflendi, yaptığım günden beri hiç bozulmadı, mutlu oldum ziyan olmadı diye!Bugün de, öğrencilerimle birlikte sınıfta tarifini Ya-Pa Yayınları’nın yayınladığı “Yapıyorum, Eğleniyorum, Öğreniyorum” adlı kitaptan aldığım “Fındıklı Kurabiye’yi yaptık. Çocuklar evden toz haline getirilmiş fındık ile portakal getirdiler, portakalın kabuğu tarafımdan rendelendi, fındık yalnızca kurabiyenin üstünü süslemede kullanılacakken içine de koyduk. Hamur kalıpları ile hamuru şekillendirdiler, herkes kendi yaptığı şekildeki kurabiyeden yedi sonra diğer şekillere yüz verildi. Bazı öğrenciler de harcı hazırlarken istediğim malzemeleri verdiler. Çocuklar, fırından çıkarılıp getirilince 3’er 4’er tane yediler, çok beğendiler. Çocuklar bu etkinliği çoook sevdiler ve eğlendiler. Anasınıfı’nda bu etkinlik ilk kez bizim tarafımızdan yapılmış ,Türkan Abla öyle söyledi, eeee öğretmen mutluluğun sırrının mutfakta gizli olduğuna inanınca böyle oluyor demek ki!Tarif ve etkinlikten resimler daha sonra ilk fırsatta sizlerle paylaşılacak.Kitap paylaşımı zamanı geldiii (Burçiş’in reklam kuşağı programına hoş geldiniz gibi oldu sanki)


Bu kitap, Sibelcim'den, nice zamandır paylaşacağım sizlerle, bugüne kımetmiş, çok çok güzel tarifler var içinde, bize karadeniz'den bolca fındık gelecek, Songül teyzem getirince artık hemen her tarifi fındıklı yaparım ki fındıklı ekmek te zaten! Yapılıp sizlerle paylaşılmayı bekliyor, şimdilik mutsuz suratla duruyor sonra değerlendirilince kendini işe yarıyor duyumsayıp mutlu olacak yaa!

İkinci kitabımız Etkili insanların 7 Alışkanlığı, edilgen değil aktif olmayı öğütlüyor, iletişim kurmak için çok güzel ve etkili çözümler sunuyor, bireyler arası şu aralar Sayın Başbakanımız Tayip Erdoğan’dan sıkça duyduğumuz kazan-kazan ilişkisinin en iyi ilişki biçimi olduğunu vurguluyor. Karşılıklı kazanmak iki tarafın da eşit halklara sahip olmasını sağlıyor, çok güzel, çok yalın bir kitap, okumaya başlayınca sürüklüyor insanı!

Üçüncü kitabımıza gelince o da Etkili Ailelerin 7 alışkanlığı, aynı felsefeden yola çıkılarak hazırlanmış, bireyler arası demokratik, karşılıklı kazanıma dayanan aile içi iletişim için çok ideal bir kitap! Konu aileler olunca yazar, konuları daha detaylı ele almış, diğerinden bayağı kalın bir kitap olmuş, ellerine sağlık Stephan Covey’in! Bana soracak olursanız, beğenmediğim bir kitabı sizlerle paylaşmak söz konusu dahi olamaz, almanızı şiddetle öneririm!Victor Hugo’nun “Kadına” adlı nefis şiiriyle sizlerle vedalaşıyor, yeniden buluşana dek hoşçakalın diyorum! Aynı Kayahan’ın “E bebeğime” şarkısında olduğu gibi günlerin getirdiği mutluluk olsun sevgili arkadaşlarım!

Kadına

Eğer kral olsaydım!Çiğneyerek tahtımı

Memleketin halkını dizlerine sererdim.

O kuvvetli hükmümle bütün tacı tahtımı

Bir tek bakışın için sana feda ederdim.

Eğer Allah olsaydım.! O heybetli, o derin Kainatın,

semanın, denizlerin, her yerin

İrademin önünde eğilen meleklerin

Sevgilim bir busene hepsi senindir derim!

Victor Hugo

















Yaptıklarımız-Paylaştıklarımız

(Arkadaşlar, özür dilerek elimde kalan son kandil simidi ve keki yazıma ekliyorum, bir daha ki sefere tepsiyle resimlerini çekeceğim, söz)

Merhaba Arkadaşlar biliyor musunuz, her yazdığım yazıdan sonra en kısa zamanda yeniden buluşmayı diliyorum ama mutlaka araya bir şeyler giriyor, kameramdı, yazıcımdı, programları yeniden yüklemekti, site ayarlarımı (sayfama yeni linkler eklerken ayarları bozuldu)yeniden yüklemekti derken zaman geçiyor, sizlerle buluşmak erteleniyor, üzülüyorum ben de tabii ki!Ama şimdi keyfim yerinde terslikler giderildi de sizlerle buluşabildik!11 Kasım’dan beri yazacağım her yazıya eklemeyi kafama koyuyorum ama her seferinde de unutuyorum, o gün ne oldu, ablamlar, bize yemeğe geldiler, benim büyük çılgın bediş yeğenim mutfak sayfam olduğunu biliyor ya bana takıldı,“sizin sitede fotoğrafınızı eklemek zorunlu oluyormuş, dört ayda bir de resmi güncellemek zorunda kalıyormuşsunuz, sen de siten için yaptıklarından dolayı zayıfken kilo almaya başlıyormuşsun, yavaş yavaş şişiyormuşsun, önceden yüzün görünürken zamanla sadece burnun, burun deliklerin görünüyormuş" deyince ben başta olmak üzere masadaki herkes koptu tabii ki!Düşünebiliyor musunuz sitem için yaptıklarım yüzünden ileride fil gibi olduğumu, Allah korusun!Ama şu var ki Mart ayında yaptığım 8 günlük detoks nedeniyle -ki vücudumu, cildimi toksinlerden arındırmak için yapmıştım- verdiğim kiloları geri aldım, çok dikkatli olmak zorundayım, Yılbaşı, Kurban Bayramı derken bayağı kilo alacak gibi görünüyorum, şimdiden 10 günlük bir sebze kürü şart oldu! Çünkü Bayram nedeniyle baklava yapma kararı aldım, ilk ve son olarak iki yıl önce yapmıştım! Bir de Kurban Bayramı'ndan sonra işi sıkı tutmam lazım ama kendi tatlımdan başkasını yemem ben de değil mi ama tabii benim yaptığım da kilo aldırmaya yeter ama ben bir şekilde dengelerim artık ne yapalım!Eveeeeet, yukarıda gördüğünüz kandil simidini ve keki ben yaptım, tarifini hemen veriyorum yalnız şöyle bir aksilik oldu, fotoğraf makinem bilgisayarcıdaydı, cep telefonumla çektim bu sefer de öğe çok büyük olduğu için gönderemedim msn adresime, bir sürü simitten mahrum kaldık, siz şimdilik bir tane kek ve simit ile yetinirseniz kısa bir süre sonra yeniden yapar resmini kameramda çeker, yazıya eklerim, söz!Aslında Brownie ama ben kek olarak yaptım, tarifi Bosch ev aletleri'nden, bir daha ki sefere sosunu da yaparım.
Çikolata Soslu Brownie

Malzemeler:

100 gr ceviz,
3 adet yumurta,

100 gr un,

150 gr toz şeker (isteğe göre biraz daha az koyabilirsiniz),

30 gr kakao,

120 gr tereyağı ya da margarin(ben Becel zeytinyağlı kullandım),

100 gr bitter çikolata,

100 ml krema,

1 paket şekerli vanilin (ben bu kez görünce merak edip aldığım Dr. Oetker Premium'u aldım, kullandım, beni ve annişimi iten bir kokusu ve tadı var, Brownie'min bütün tadı değişti, sonuç hayal kırıklığı, yenmez değil ama bizim damak tadımıza uygun değildi),

1 paket kabartma tozu,

Yapılışı:

:) Fırınınızı 200 C'de ısıtın (her zaman belitttiğim gibi ısı ayarını siz kendi fırınınıza göre yapacaksınız).

:) Karıştırma kabına yumurta ve toz şekeri koyun.Beyazlaşana dek çırpın.

:)Ardından 100 gr yağı eritin, ve un, kakao, şekerli vanilin ve kabartma tozu ile yumurtlara ekleyip karıştırarak yumuşak kıvamlı bir hamur elde edin.

:) Kalan yağ ile kek kalıbınızı yağlayın, karışımı boşaltın, 40-45 dk. pişirin.

:) Çikolatayı benmaride eritin, kremayı ilave edin (ben bunları kullanmıyorum, daha hafif olması için Dr. OetkerÇikolata Sosu kullanıyorum, ama bir daha ki sefere bu tarife sadık kalacağım).

:) Ilınan brownie'nin üzerine dökün, cevizle süsleyip servis yapın.

Afiyet Olsun!

Kandil Simidi tarifi de Ülfet ve Arzu Aygen'in Beyaz Unsuz ve Şekersiz Tarifler adlı kitabından, ben ard arda bir kaç kez oradaki tariflere yer verdiğim için bir süreliğine kitaptaki tariflere yer vermemem gerektiğini düşünüyorum, affınıza sığınarak tarifi oradan bulmanızı öneriyorum!



Anniş, Aytülüm ve ben mantar ızgarayı çok çok seviyoruz, çok hafif ve lezzetli ve pratik bu arada mantarların üzeri yanmadı, görünümünde pul biberin etkisi var! Yapılışına gelince:
Mantar Izgara

Malzemeler:

500 gr iri mantar,

Tuz,

Karabiber,

İsteğe bağlı olarak pul biber,

100 gr kadar küçük kesilmiş kaşar peyniri,

İsteğe göre küçük küçük kesilmiş kırmızı biber.

Yapılışı:

1- Mantarların kabukları soyulur, yarım saat kadar limonlu suda bekletilir (1/2 limonun suyu kullanılarak su hazırlanır),

2- Mantarların sapları kesilir, şapka kısmı alta gelecek biçimde fırın tepsisine dizilir.

3- İnce ince kesilmiş oaln sap kısımları ve isteğe bağlı olarak kırmızı biberler mantarların göbek kısmına yerleştirilir, tuz konur, kaşar peyiniri eklenir, karabiber ve pul biber de serpildikten sonra ısısı orta dereceye ayarlanmış fırının ızgara kısmında 15-20 dk. pişirilir. Kaşar peyinir iiyice eridikten sonra fırından çıkarılır, sıcak olarak servis edilir. İyi bir garnitürdür ama biz ana yemekmiş gibi yemeyi çok severiz!

Afiyetle Yenir!

Pazar akşamı annişim, pide yaptı, canımız uzun süredir çekiyordu ama her zaman yapmamaya özen gösteriyoruz. Ben temel ekmek yapımına uygun olarak hamur hazırladım, yarısını ekmek için ayırdım. Burçiş, çiçek ekmek denemesi yaptı, başarılı da oldu! Bundan aldığım cesaretle dün de 1 bardak yulaf unu kullanarak yine çiçek ekmek yaptım, iki tane küçük çiçek ekmeğim oldu! Aklınızda bulunsun yulaf unu suyu diğer unlardan daha çok seviyor, iki bardağa yakın su kullanıyorum! Aninişin pidesinin yapılışına gelince:

Annemin Muhteşem Pidesi

Malzemeler:
1 ekmek hamuru,
Yeniden yoğurmak için un,
Kaşar peyniri,
Sucuk,
1-2 domates,
İsteğe bağlı olarak sivri biber,
Üzerine sürmek için tereyağ ya da margarin,
İsteğe göre karabiber.

Yapılışı:

1-Hamuru kendiniz hazırladıysanız dinlenme süresi sona erdikten sonra (satın aldıysanız hemen) hamuru un ile yeniden yoğurun.

2- 10-15 dk. beklettikten sonra merdane ya da oklava ile açın, sucuğu, sivri biberi, domatesi, en üste de kaşar peynirini koyun, hamuru kenarlardan kıvırarak şeklini verdikten sonra yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirin.

3- Önceden ısıtılmış (ısı ayarı kendi fırınınza göre ayarlanmış olmalı)orta derecedeki fırında 20-25 dk. pişirin. Fırından çıkardığınız pidenin üzerine tereyağı ya da margarin sürün, sıcak olarak servis yapın!

Afiyetle yiyin!

Ekmeğim de pide için hazırladığım hamurun yarısından yapıldı (pidenin de resmini eklemiştim ama rengi çok soluk geldiği için içime sinmedi, resmi silmek isterken sayfa ayarları değişti, 07.12.06 tarighinde yazdığım yazıyı silip yeniden yazdım, düzenledim!


Arkadaşlar, hiç içinizde izleyen oldu mu bilemiyorum ama TRT 1'de Ademler ve Havvalar adlı bir program var, Ayşenur Yazıcıoğlu hazırlıyor, sunuyor, çok güzel bir program, geliştirici, bilgilendirici, ben her zaman seyretmiyoum, arada sırada açıyorum, dün son yarım saatini yakaladım, bugünkü konunu da empati olduğunu öğrenince televizyon saat 13.30'da açıldı, program izlendi. Konuk psikolog hemen her programda olması gerekenleri belirtiyor, bugün Antalya Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan'da konuktu, ne kadar güzel, ne kadar dolu dolu bir insan,suçlululara bile empatiyle yaklaşıyor, 2 tane kitap yazmış, işin en güzel yanı kitapları ücretsiz olarak internette okuyabiliyorsunuz! Esprili bir dille yazmış, yapmanız gereken tek şey google'den Feyzullah Arslan'ı bulmanız ya da Antalya Emniyet Müdürlüğü'nün sitesini tıklamanız. Şiddetle öneriririm! Keyif kahvesi ya da çay eşliğinde okumak daha da güzel olur! Gelelim diğer kitap önerilerimize!

Büyü Dükkanı'nı ilk olarak 4 yıl önce çalıştığım okulun kütüphanesinden almıştım, çok sürükleyici ve çok çok güzel bir kitap, dayanamayıp satın aldım, kim okuduysa çok beğendi, neyse sadede gelelim. Kitpata yaşlı bir eskici var, dağ tepesinde, nefis manzarası olan bir klübede yaşıyor, oraya gelen müşterilerle sıkı pazarlık yapıyor, satın almak yok. Bir kişi gidiyor, mutluluğunu satın almak istiyor, bir diğeri gençliğini ,bir diğeri zenginliği, bir diğeri de şansı diyelim. Pazarlık yapılıyor, sen mutlu olmak için, istediklerini elde etmek için nelerden vazgeçersin, neleri göze alırsın? İnsanın kendisini, yaşadıklarını sorgulamasına yardımcı olan çok nefiss bir kitap!Yazar Yeşim Türköz, çok büyüleyici ,etkileyici ,masal gibi bir kitap yazmış, keşke Büyü Dükkanı 2,3,4 olsaymış dedik annişle! Psikodrama öyküleri bu kadar mı güzel kaleme alınır? Ellerine sağlık Yeşim Türköz'ün! Kaçırmayın alın, okuyun, okumazsanız eksiklik olur!


Evet, ikinci kitabımız da gördüğünüz gibi aynı yazarın, bu kitap ta çok çok güzel! Bu kitapta duygulara kişilik kazandırılmış, özelliklerine göre bedenlenmişler, giysilere bürünmüşler, gergin geçen günlerden sonra rahatlamak için bir haftalığına tatile çıkmışlar, tatili organize eden de akıl, her duygu kendine yakışan biçimde hareket ediyor.Kendilerini ifade etmek, karşılarındakilerin duygularını ,ddüşüncelerini öğrenmek için çeşitli oyunlara başvuruyorlar, kendilerini, yaşadıklarını sorguluyorlar, birbirleriyle hesaplaşıyorlar ve tanıdığımız güzel bir oyunu Büyü Dükkanı'ndaki pazarlık oyununu oynuyorlar. Kendi yaşadıklarınızı sorgularken buluyorsunuz kendinizi! Çok güzel bir kitap, alırsanız pişman olmazsınız ama Büyü Dükkanı bambaşka güzel, büyüleyici, etkileyici ve sürükleyici! Okuduysanız düşüncelerinizi,duygularınızı benimle paylaşın, almadıysanız da hemen alın, okuyun, düşüncelerinizi yine benimle paylaşın, mutlu olurum o zaman! Bu ay dayanamayıp Sofra ve Maison Française dergilerini aldım, ikisi de müthiş, özel hazırlanmışlar bu ay! Sofra Dergisi bu ay, Boyut Yayınları'nın hazırlamış olduğu Dünya Mutfakları'ndan Sağlıklı Yemek Yemek Tarfileri kitapçığı vermiş iki tane, bir de klasörleri var ki çok çok güzel, 4 ayda tamamlanacak bir set!

Maison Française Dergisi'ni de kaçırmayın derim, o da çok güzel, bir de geçen sene bir aksilik nedeniyle veremediklerini düşündüğüm çok şık ajandalarını da armaağn etmişler, ajandanın içinde bilmemiz gerekenler, yemek tarifleri, yer önerileri, kültür, sanat, doğa her şey var!

Sıra şiir paylaşımımıza geldi, bugün şair Metin Köse'den Ay Tutuldu adlı şiiri okuyacağız! Yeniden görüşenceye dek sevgiyle,sağlıkla, keyifle kalın, hoşçakalın!

Ay tutuldu

Bu gece ay tutuldu,
Kime tutuldu bilmiyorum,
Ben tutulmuştum ya,
İşte öyle tutuldu,
Ben gördüm,
Şahitim ay tutuldu,
Ben tutuldum,
Kimse görmedi,
Ay kime tutuldu bilmiyorum,
Ben sana tutuldum,
Sonra ay kurtuldu,
Ben kurtulamadım.

Metin Köse