2 Mayıs 2007

Kitaplarım-Ekmeklerim-Kedişimiz

21 Nisan annemin doğum günüydü, o gün Bahçeşehir ‘de yeni açılan Prestige Mall Alışveriş Merkezi’ne gittik, Gloria Jean’s Coffe’s ‘in terasında güzel bir yer bulduk,mutlu kediler gibi sırtımızı güneşe verdik, oturduk, keyifli birkaç saat geçirdik.

Ardından ben D&R’a gidip kitap bakacağımı söyledim, annemle Aytülüm de birkaç mağazaya bakıp yanıma geldiler!

Dilistan Çilingiroğlu Shipman’ın “Ekmek Bir Tutkudur” adlı kitabı ne kadar zamandır aklımdaydı, nihayet alabildim daha doğrusu Aytülüm aldı, ben Kokoloji kitabını alıp çıkmadan önce D&R’de Aytülüm de işini bitirmişti ki aklıma bu kitap geldi, gizlice sordum, almaya kalkışınca anlayacağınız üzere duruma el kondu!

Bahçeşehir’de böyle bir alışveriş merkezinin açılması çok çok iyi oldu, Body Shop mağazamız var, bir çok güzel ve kaliteli, Bahçeşehir’e yakışır mağaza yer alıyor, ben özellikle D&R, Starbuck’s ve Gloria Jean’s Coffes’e bir de Body Shop’a sevindim, buralara ulaşmak için şehre gitmeye gerek yok, Bahçeşehir, hemen yanında yer alan Esenkent, Boğazköy, Ardıçlı Evler de yakında yaklaşık beş yıl içerisinde bir şehir olacak! Ve, Bahçeşehir’de İstanbul’un ikinci Akmerkez’i yer alacak! Önceleri bir sinemamız bir yokken şimdi iki alışveriş merkezimizde sinema salonları yer alıyor! Burada deniz olsa evimiz yazlık ev gibi oalcak, ana caddeye hem çok yakınız bir otopark boyu hem de gürültü yok! Müthiş bir şey! Ama, Ege başka! Bir de önceleri yıllarca Yeşilköy’de oturmuş bir insan olarak denizi çok çok özlüyorum, gerçi orada girmiyorduk ama kokusunu içimize çekmek, karşısında oturmak, yürüyüş yaparken eşlikçimiz olduğunu görmek çok keyif veriyordu! Orada, Bakırköy’e, Taksim’ ulaşmak çok kolaydı, sabaha kadar Taksim’den Yeşilköy’e dolmuşlar kalkıyordu! Program yapmak çok çok kolaydı, aklına esti mi kalkıp gitmek kolaydı! Burada ekspres otobüsler var ama yine de şehre uzak, girmek zaman alıyor, güzel, sakin, huzurlu, çok çok temiz bir yerde oturuyorsun ama özgürlük biraz kısıtlanmış gibi! Biz de zaman zaman gölete gidiyoruz! Bahçeşehir’in göleti çok güzeldir, ağaçlar, kuğular, ördekler güzel manzaranın vazgeçilmez eşlikçisidirler! Ama yine de ilk fırsatta denizle buluşmak için sabırsızlanıyorum, deli oluyorum arkadaşlar! Yeşilköy’ümü de çok özledim, en kısa zamanda bir ziyaret gerçekleştirmeliyim değil mi, Bebek’i de özledim, orada beş çok güzel yılımız geçti, mutlu çocukluk evresi, 8-12 yaş arası! Böyle birine denizden uzak kalmak olur mu?

Özlediğin yerlere gitmek çok zor değil, zaman ve olanak yaratmak önemli! Aslında şehirden uzaklaşıp Ege’ye uzamak, ömür boyu orada yaşamak, sevdiklerimi özlediğim zaman da buraya gelmek istiyorum! Sevdiklerimi orada ağırlamak, onlara hizmet etmek istiyorum, ne dersiniz bir gün olur mu?

Bu yıl biraz zor gibi görünüyor ama belli olmaz, belki çok kısa süreli bir kaçamak olur ama seneye kesin sezonluk ev tutmak istiyoruz annişimle! Allah izin verirse! Çenem düştü değil mi, deniz, sen nelere kadirsin!!!

Artık, sadede gelelim değil mi, Burçağın ekmek kitabı olursa ekmek denemeleri de farz olur tabii ki!

Ekşi mayayı daha önce de okumuştum ama bu kitapla yapmak için cesaret kazandım! Ekşi mayayı yaptığımın ertesi günü ilk ekmek denememi yaptım,

Ardında beşinci gün ikinci ekmeğimi yaptım! Lezzeti çok güzel oldu! Kitapta dört değişik maya tarifi var, teker teker deniyorum, ikinci olarak Biga mayasını hazırladım! Bakalım sırada ne var, o da sürprizi olsun, değil mi ama?

Evet, ekşili maya tarifine geçiyoruz!

(Ekşili Mayamın 3. günü)

Alaskan Sourdough Ekşili Maya Tarifi)

500 ml ılık su veya süt,

500 gr un,

2,5 çay kaşığı taze maya (ben bir çeyrek çay kaşığı kuru maya kullandım),

1- Tüm malzemeler kapağı sıkıca kapanabilen (hava geçirmeyecek şekilde) büyükçe bir kaba konulur, iyice karıştırılır.

2- Ilık, hava sirkülasyonu olmayan bir yerde ağzı kapalı olarak 4-7 gün bekletilir.

3- Her gün biraz karıştırılıp tekrar kapağını kapatılır.

4- Dördüncü günün sonunda kullanılabilir.

Unutulmaması gereken şey, içerisinden ne kadar malzeme alındıysa o kadar eşit miktarda su ya da süt, un kullanılması gerektiği.

1 su bardağı malzeme alındıysa ½ bardak süt ya da su, ½ bardak un eklenip karıştırılıyor. Ağzı kapatılıyor, 24 saat sonra buzdolabında saklanabiliyor.

Her gün karıştırılıyor, alınan malzeme kadar malzeme ekleniyor bu arada içersine tekrar maya katılmıyor.

Bu mayayı hazırladıktan sonra ilk ekmek denememi Arzu ve ülfet Aygen’in hazırlamış olduğu Beyaz Unsuz, Şekersiz Hamur İşleri Kitabı’nda yer alan Pınar’ın Ekşi Mayalı Alman Ekmeği tarifini uygulayarak gerçekleştirdim.

Tarifi biliyor olabilirsiniz, bilmeyenler için aflarına sığınarak yazıyorum. Lezzeti çok çok güzel, denemenizi şiddetle öneririm!

1. gün ekmeğim!

Pınar’ın Ekşi mayalı Alman Ekmeği

Malzemeler (2 ekmek)

2 su bardağı buğday unu,

2 su bardağı tam çavdar unu,

1, 5 su bardağı ekşi maya,

1,5 su bardağı ılık su,

1 silme yemek kaşığı deniz tuzu,

1 yemek kaşığı pekmez.

Yapılışı:

1- Tüm malzemeyi birbiri ile karıştırın. 5-6 dk. kadar elinizle ya da mikserin hamur yoğurma ucu ile yoğurun. Yapışkan kıvamlı bir hamur olacak ama daha fazla un ilave etmeyin.

2- Hamuru karıştırma kabının içinde 20 dk. dinlendirin. Sonra tekrar yoğurun. İnce uzun bir kek kalıbını (veya orta boy herhangi bir kek kalıbını) yağlı kağıtla kaplayın. Kağıdın üzerini hafifçe yağlayın. Ekmek hamurunu kalıba koyup üzerini ıslak bezle örtün. İki katı kabarıncaya kadar ılık bir yerde dinlendirin. Hamurun kabarması yaklaşık 2-3 saat sürebilir.

3- Fırın 240 (turbo 220) derecede ısıtıp ekmeği orta rafa yerleştirin. İlk on dakika boyunca iki-üç kez fırın kapağını açıp hamurun üzerine su serpiştirin. 10 dk. sonunda fırın sıcaklığını 22 (turbo 180) dereceye düşürün. 45 dk. daha fırınlayın. Tel ızgara üzerine alıp ılınmaya bırakın.

Dört gün sonra ikinci ekşi mayalı ekmeğimi de aynı tarifle uyguladım. Yine tadı gayet güzel oldu!


Sıra geldi kitaptan denediğim ikinci maya tarifine o da Biga mayası. Öncelikle Biga’nın tarifine yer verelim. İki tarifi var, ben yapmış olduğum tarife yer veriyorum.

500 gr un,

330 ml su,

2,5 gr kuru maya.

Yapılışı:

Önce maya ve unu karıştırın ve suyu ilave edin. Elinizle ya da mikserle karıştırın.

Hamur istenen hale gelince hafif yağlanmış olan derin bir kaba hamuru yerleştirin ve üstünü sıkıca streçleyip oda sıcaklığında (esintisi olmayan bir ortamda) 2 ile 4 saat, ilk halinin en az iki misline gelene kadar bekletin.

Hamurun gazını çıkartmak amacıyla hafifçe yoğurup tekrar kaba yerleştirin ve tekrar streçleyerek buzdolabına yerleştirin. Bu prefermentte buzdolabında 3 gün, deepfreeze’de ise 3 ay saklanabiliyormuş. Benim mayam, ertesi sabah annem tarafından buzdolabında taşmış olarak bulunmuş.

Üçüncü gün ekmeğimi yaptım, onunla da kitapta yer alan Baget ekmek tarifini uyguladım, ekmek güzel oldu ama ben unun biraz fazla koydum galiba, içi dolu oldu! Annem ve üst kat komşumuz Dilek beğendi ama içi boş olmalıydı, o zaman daha çok içime sinerdi! Ne yapalım, ilk fırsatta bir daha deneyelim mi?

Baget Ekmeği

Malzemeler:

320 gr Biga (mayalı hamur),

100 gr çok amaçlı beyaz ekmek unu,

100 gr beyaz ekmek unu,

4 gr tuz,

5 gr taze maya,

125 ml ılık su.

Yapılışı:

Hamuru yapmaya başlamadan 1 saat önce Biga’yı (mayalı hamuru) buzdolabından çıkarın. Tırtıklı bıçak ya da pasta spatulası ile yaklaşık 10 küçük parçaya kesin. Streç film veya havlu ile üzerini kapatın ki hava ile temas etmesin.

Bir kase içinde unları , tuzu, mayayı ve Biga parçalarını karıştırın (ya da eletrikli mikser kasesi içinde). Suyu ekleyin ve her şey toplanıp bir araya gelene kadar karıştırmaya devam edin ve büyük bir top şeklini oluşturun (veya düşük hızda yaklaşık 1 dk. boyunca hamur karıştırtma aparatı ile karıştırın).

Suyu ya da unu isteğe göre hamur ne çok sert ne de çok yapışkan olmayacak şekilde ayarlayın.

(Hamuru yoğururken yapışkan tarafta olmak daha iyi çünkü yoğurma esnasında daha fazla un ekleyerek ayarlama yapabilirsiniz. Hamur katılaşıp sabitleştiğinde su eklemek daha zordur).

Tezgahın üzerine unu serpin, hamuru tezgaha yerleştirin ve yoğurmaya başlayın. Veya orta hızda hamur karıştırma aparatı ile (hamur kancası) karıştırın. 10 dk. kadar yoğurun (6 dk. makineyle) ya da hamur yumuşak ve esnek ama yapışkan olmayana dek ve tüm mayalama tamamıyla dağılana dek yoğurun. Hafifçe büyük bir kaseyi yağlayın ve hamuru kaseye aktarın, hamuru kasenin kenarında yuvarlayın ki yağ ile sıvansın.

Kaseyi streç film ile kapatın. Yaklaşık iki saat oda sıcaklığında veya hamur ölçü olarak kabarıp iki misli olana kadar bekletin. Eğer hamur iki saat geçmeden önce kabarırsa hafifçe yoğurun ve gazını alın tekrar kabarmaya bırakın, üstünü kapatın, orijinal ölçüden iki misli olana kadar bekletin.

Kaseyi streç film ile kapatın. Yaklaşık iki saat oda sıcaklığında veya hamur ölçü olarak kabarıp iki misli olana kadar bekletin. Eğer hamur iki saat geçmeden önce kabarırsa hafifçe yoğurun ve gazını alın tekrar kabarmaya bırakın, üstünü kapatın, orijinal ölçüden iki misli olana kadar bekletin.

Nazikçe hamuru kaseden alın, hafif unlanmış tezgaha transfer edin. Bagetler için hamuru tırtıklı bıçak veya pasta spatulası ile üç eşit parçaya kesin. Tekrar hamurun mümkün olan mümkün olan en az şekilde gazını alın. Parçaları baget şeklinde biçimlendirin. Kuşet tekniğini kullanarak hamuru dinlenmeye bırakın.

(Kuşet Tekniği: Ketenimsi bir bezin üstü bolca unlanır. Unlanmış bez büzüştürülerek uzun cepler yapılır. Hamurlar bu ceplerin arasına yerleştirilir ve üstleri tekrar unlanarak bezle kapatılır.)

Nazikçe hamuru kaseden alın, hafif unlanmış tezgaha transfer edin. Bagetler için hamuru tırtıklı bıçak veya pasta spatulası ile üç eşit parçaya kesin. Tekrar hamurun mümkün olan mümkün olan en az şekilde gazını alın. Parçaları baget şeklinde biçimlendirin. Kuşet tekniğini kullanarak hamuru dinlenmeye bırakın. (Kuşet Tekniği: Ketenimsi bir bezin üstü bolca unlanır. Unlanmış bez büzüştürülerek uzun cepler yapılır. Hamurlar bu ceplerin arasına yerleştirilir ve üstleri tekrar unlanarak bezle kapatılır.)

Oda sıcaklığında 45 ile 75 dakikada hamurun dayanıklılığını arttırmak için ya da somunlar orijinal ölçülerinden 1+ ½ misli daha fazla büyüyene kadar bekletin. Parmağınızla dokunduğunuzda hafif esnek olmalıdır.

Fırını pişirmek için hazırlayın ve buhar tavanız olduğundan emin olun. Fırını önceden 250 C ısıtın ve bagetleri çizin. Bolca, fırın küreğine veya tava kağıdının arkasına irmik unu veya tahıl serpin ve nazikçe bagetleri fırıncı küreğine veya tavaya transfer edin veya saç tavada pişirin. 250 ml buhar tavasına sıcak su dökün ve fırının kapağını kapatın. 20 dk. sonra fırının duvarlarına tekrar su püskürtün ve kapısını tekrar kapatın. Son süu püskürtmeden sonra fırının derecesini 230 C’ ye düşürün ve 10 dk. daha fırınlayın. Somunların yönünü 180 C’ye değiştirin, eğer gerekirse somunlar zengin altın kahverengi olana kadar fırınlamaya devam edin. Bu neredeyse 10 ile 20 ek dakikayı, fırınınıza ve bagetlerin ne kadar ince olduğuna bağlı olarak alır. Eğer çok koyu renk alıyor gibi gözüküyorsa fırının ayarını 180 C’ ye düşürün (veya kapatın). Ve 5 ile 10 dk. arası fırınlamaya devam edin.

Somunları fırından çıkarın ve dilimlemeden, servis yapmadan önce 40 dk. raf üstünde soğumaya bırakın.

Şimdi de annişimin nefis Domates Soslu Izgara Patlıcan vermek istiyorum, arayı bayağı açtım, biliyorum, telafi etme telaşına düştüm galiba, ne dersiniz?

Malzemeler:

3 tane ptlıcan,

8-10 tane sivri biber,

4 orta boy domates,

2-3 diş sarımsak,

2 çorba kaşığı zeytinyağ,

1 tatlı kaşığı deniz tuzu.

Yapılışı:

1- Patlıcanlar alacalı olarak soyulur, kesilir, tuzlu suda bekletilir.

2- Fırçayla her iki tarafına da yağ sürülür, fırına atılır, ızgara kısmında ters yüz edilerek kızartılır. Servis tabağına alınır.

Domates Sos:

Yapılışı:

4 domatesin kabuğu soyulur. Domatesler küp küp doğranır. İki kaşık zeytinyğ, iki-üç diş sarımsak ve 1 tatlı kaşığı deniz tuzu ile birlikte ocağa alınır, pişirilir.

Afiyetle yenir!

Eveeet, tariflerimiz bu günlük sona erdiğine göre artık dergilerimize, kitaplarımıza geçebiliriz, öyle değil mi?

Bu arada, unutmadan, stevyayı bulduğuma çok sevindiğimi belirtmiştim, Türk kahvesiyle denedik, tadını zehir zemberek yapıyor, bir kez de pişirirken değil de sonradan içine stevyayı kattım, değişen bir şey yok! Splendayı daha stevyayı bulmadan önce görmüşüm, onu almayı tercih ettim, diğer tariflerde de uygulanabilir, biraz kalorili ama yine de normal şekere göre kalorisi oldukça düşük, bir çay kaşığı şekerde 20 kalori varken Splenda'da sadece 0;2 kalori var! Ben, bitki çayı içerken stevyayı tercih ediyorum yada şekeri fazla kaçırdığımda! Tatlılarda kullanımının pratikliğinden dolayı Splenda'yı tercih ediyorum! Eğer ki Stevya da büyük kutularda satışa sunulursa onu almayı tercih ederim çünkü sonuçta sıfır kalori! Ama ikisini de aynı firmanın çıkardığını ve her iksinin de şeker bitkisinden yapıldığını, doğal olduğunu, yan etki içermediğini, diş çürütmediğini hatırlatmakta yarar var! Stevyayı bir tek Türk kahvesinde kullanmam, diğer tüm tariflerimde kullanabilirm yeter ki kullanımı pratik olsun! 30-40 tane küçük poşeti açıp ta tatlıda kullanmak hiç te pratik değil doğrusu, zaman kaybı oluyor bir de benim gibi sabırsızsanız elimi oyalanıyor diye sinir olursunuz! Ama çayda, nescafede yarım poşet yetiyor, ben çileği pudra şekeri serperek, süt dökerek yemeyi severim, şimödi korkusuzca bir poşet stevya kullanarak yemekte hiç bir sakınca görmüyorum, süt te yarım yağlı nasıl olsa! Korkacak bir durum yok, değil mi ama? Geçen hafta bir tarifte iki tatlı kaşığı kullanmıştım ama nerede kullanmıştım, unuttum doğrusu!

Kokoloji kitabını ne zamandır almaya niyetlenmiştim, aldım sonunda, ikincisinin çıktığını görünce daha birincisini bitirmeden aldım, bitirdim, ne kadar güzel kitaplar, kendinizi ve çevrenizdekileri tanımanızı sağlıyor, tahmin yürütmek yasak, ben bu yanlışı yaptım, tahmin yürüttüm, düşündüğüm yanıtlar sonraki sorularda yer alıyordu! İnsanın kendisini tanıması, gururundan dolayı dürüstçe yanıtlayamadığı soruları yanıtlaması o kadar ilginç ki! Sorular korkutucu değil, dolaylı olarak gerçek düşünce ve duygularınızı öğreniyorsunuz, bir kitap daha varmış bu türde, onu da ilk fırsatta almayı kafama koydum, bulup alınca sizlerle paylaşırım yine!

Pisi Pisi Var mı Senin Gibisi kitabının da çok eğlenceli ve bilgilendirici, eğitici olduyğunu belirtmem gerek, öncelikle kedi sahibi eğitiliyor, farkına varmadan yaptığı yanlışları öğreniyor sonra değişen görüşle, aydınlanmayla ve yine büyük bir sevgiyle, aşkla kedisini eğitiyor, yaaaa! Nasıl ama, çok güzel bir kitap değil mi, kediseverler için tabii ki! Öyle esprili, duyarlı bir ifade kullanışmış ki kedi sevmeyenler bile kedisever hale gelirler bence! Bu kitabı, Veteriner hekim arkadaşım, Cimcime'nin Müjgan Ablası'nda gördüm, bana okumam için verdi! Şiddetle öneririm!

Bu ay ki dergiler, ne kadar güzeller, her birinde nefis hediyeler var, Lezzet Dergisi Anneler Günü dolayısıyla rengarenk Maisonette havlular hediye etmiş, rengini beğenin alın, ben mavisini beğendim, aldım, şu anda mutfağımızda asılı, yumuşacık, kaliteli! Lezzet Dergisi'nin resmini çekemediğim için beni bağışlayın, son aldığım iki derginin resmini çektim!

Marie Claire Maison Dergisi'nin kapağına bakın, ne kadar cıvıl cıvıl, değil mi? Bu ay, Sedef İybar'ın hazırladığı yemek kitabı hediyeli, tarifler de çok güzel, tutarlı ve kolay uygulanabilir, alırsanız hiç pişman olmazsınız!

Artık her ay aldığım, müdavimi olduğum Sofra Dergisi de beğeniyle, mutlulukla biriktirdiğimi Dünya Mutfakları serisinin ikincisine, Tatlılar Kitapçıklarını vermeye başlamış!!! Kaçırmayın derim!


Arkadaşlar, benden bu günlük bu kadar diyorum, bir fincan kahvenizi Özdemir Asaf eşliğinde içmenizi, mutlu, sağlıklı, keyifli günler geçirmenizi diliyorum! Yeniden buluşuncaya dek hoşçakalın!

ÖTE

Benden, onlara benzer olmayı beklemeyin,
Ve onları yineler olmayı beklemeyin,
Herkes yeniliğine varır, kendi kalırsa,
Kimseden bana benzer olmayı beklemeyin!

Özdemir Asaf


Bu şiir bana çok anlamlı geldi, tıpkı diğerleri gibi! Kendi olmayı başarmış, kendi olmaya çabalayan herkese!



































8 yorum:

sevdamavisi dedi ki...

canım,
özlemiştim seni ne zamandır gözüm yollarda kalmıştı. Nihayet döndün.
Mesajını okuyunca hem çok duygulandım hem çok mutlu oldum. İyi ki blog işine girmişim dedim. Ki senin gibi bir dost kazandırdı. Ve daha nce arkadaşlar. Uzaklardan bile olsa yürekler aynı. Hüzünlerimizi sevinçlerimizi paylaşıyoruz ve en öenmlisi birbirimizi anlıyoruz. Belli bir düşünce ve birikimi olan insanlar var bence bu ortamda. Çevremizdekiler gibi değil. Daha yüreği sevgi dolu daha hassas ve bilinçli. uzaktan bile olsa bu kadar şey paylaşıyoruz. bir araya gelsek ne yaparız kimbilir.

Anladım ki sorunlarımızın da bir çoğu ortak. sana boşver geçer demiyeceğim çünkü bu söz hüzünlü ya da sıkıntısı olan insanlara söylenecek en kötü söz. Hem sıkıntıyı hafifletmez hem de daha çok can sıkar. Ben şunu söyleyeceğim: "seni anlıyorum." Anlaşılmak gibi rahatlatan başka birşey yok bence.
Öyle güzel dileklerde bulunmuşsun ki benim için huzur verdi bana. Umarım senin hayallerin de gerçek olur. ve umarım biraraya birgün gelip doyasıya sohbet ederiz. Yüreğine sağlık canım. sevgiyle kal...

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Sevdacığım, seninle tanışmak beni öylesine mutylu etti ki, seni kardeşim gibi görüyorum o kadar çok sevdim, güven duydum yani!
Hesna'da dürüstlüğüne, samimiyetine çok çok güvendiğim arkadaşlardan, Oylum ve diğer arkadaşlar da öyle!Ben de iyi ki bir blogum var, düzeyli, bilinçili arkadaşalra sahip oldum diye düşünüyorum ve çok seviniyorum tatlım inan bana! Ve biliyorum ki sen, hesna ve diğerleri "Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" anlayışına sahipler çoğunlukla! Beni anlıyor oluşuna çok sevindim, çok çok teşekkür ederim! Biliyor musun, ben de bir gün Ege'ye yerleşmeyi çok istiyorum, arzuluyorum! Sen, Gökova'yı çok öneriyorsun değil mi?
Ben görmedim ama gitmek istiyorum!
Bitez, Ayvalık,Alaçatı yaşamak istediğim yerler arasında!
İnşallah bir gün yaşamak istediğimiz yerlerde oluruz ve orada da buluşuruz birbirimizi ağırlarız!Sevgiyle Kal canım!

Sıcak Mutfaklar dedi ki...

Burçak yani durdun durdun ekmekle vurdun.Yavrum sabah kahvaltıdan önce karnım aç ve inan yaptığın ekmeklerin kokusu şu anda burnumda.Yalan değil inanılmaz canım çekti.Ellerine sağlık.

Adsız dedi ki...

Merhaba
Bu ilk ziyaretim. İçerik olarak çok güzel bir blog. Birçok açıdan da ortak yönümüz olduğunu farkettim. Kedim yok ama birzamanlar besledim ve çok severim. Alışveriş merkezleri gezmeyi (özellikle annemle) ve kahve tutkunuyumdur. Ayrıca elimde pek tarif yok ama ekmek denemeleri yaparım. Sizinde ekmek tarifiniz çok hoşuma gitti. Mutlaka deneyeceğim. Dergi ve kitaplardan bahsetmenizde çok hoş bence.

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Oylumum, caım benim, biliyorum sen çoktan çoktan kahvaltı etmişsindir ya olsun hepsinden dilediğin kadar al,ye, afiyet oslun! Dilerim bir gün bir arayha geliriz de arkadaşım için de ekmekler yaparım, çaylar ya da ne istersen içeriz! Seni çok kıskandım,çok şanslısın vallahi, İzmir en sevdiğim yerlerden biridir, ben de orada yaşamak isterdim! Bir gün mutlaka Ege'ye geleceğim, Allah izin verirse! İzmir'i görmüştüm,yapıları denizle ne kadar uyumluydu, bayılmıştım!
Sıcacık yorumun için çok teşekkür ederim diyorum ve seni çok çok öpüyorum!
Sevgili Işıl, seninle tanıştığımıza çok sevindim, insanın ortak zevkleri oaln insanlarla arkadaşlıklar kurması kadar güzel bir şey var mıdır?
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim! Sitemi, içeriğini beğenmen beni çok mutlu etti! Sevgiyle Kal!

Adsız dedi ki...

merhaba
canımcım ne güzel bir gün
ne neşeli anlatım maşallah
annenin doğum günü kutlu olsun bu arada
ben kedişleri büyütüyorum
senin kedişide çok öpüyoruz
sofra dergisini bu ay bende aldım
çok güzeldi bence de
öptüm seni canım
arayı uzatma
sevgiler

sevdamavisi dedi ki...

Canım,
annenin anneler günü kutlu olsun. tariflerin birbirinden güzel. hele de ekmekler.
Canım umarım Ege'de buluşuruz ve sofralarımızı birbirimize açarız. sevgiler canım..

mutlulukmutfaktagizlidir dedi ki...

Esracığım, ne kadar içten yazıyorsun, çok tatlısın vallahi! Biz de senin kedişlerini öperiz tatlım! Annemin doğum gününü kutladığın için çok çok teşekkürler, kendisine aynen ileteceğim! Bir dilim ekmek te sana verelim! İnsan, yaşadığı güzellikleri paylaşınca sevdikleriyle, dostlarıyla hayat daha anlamlı oluyor değil mi? Sevgiyle Kal, senin de anneler günün kutlu oslun canım, öpüyorum seni!
Sevdam, senin de anneler gününü kutluyorum! Ekmeklerimi beğenmene çok çok sevindim! Artık senin de belirttiğin gibi sofralarımızı, yaptıklarımızı inşallah Ege'de bol bol paylaşırız canım! Seni çok çok öüyorum, sevgiyle kal!