9 Ağustos 2018
Evde Üç Kişi
Merhaba dostlarım nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Geçen hafta Pazartesi annemle evdeydik. Ablamlar kuafördelerdi. Annem karnıyarık için patlıcanları kızartırken parmakları çok kötü yandı. Büyük bir kaza atlattık anlayacağınız. Hemen buz kompresi uyguladık. Ardından yanık kremi sürdük. Ablamlar da daha etkili ilaçlar aldılar. Ertesi gün annişimin parmakları su topladı. Şırıngayla patlatıldı, pansuman yapıldı. Sık sık pansuman yaptık, yeni deri çıkıyor, şimdi daha iyi.
Geçtiğimiz Pazartesi ablamlar evlerine dönmek üzere yola çıktılar. Bir gün önceden panik atak durumları yaşadım. Gidiyor oldukları için çok üzüldüm. Ablam yaklaşık 45 gündür bizimleydi, İlayda da 20 gün kadar kaldı, alışmıştım. Hareketli günler geçirmiş, taşınıp yerleştikten sonra sık sık denize gitmiştik. Gır gır şamata da boldu. Gittiğimiz plajda Armağan Çağlayan da vardı. Sık sık onu da gördük. Kendisiyle konuşmadım, belki konuşmamı detone bulur diye korktum. :))
Hareketli günlerin ardından ablamlar gidince içimde kocaman bir boşluk oluştu. Annemle ve Misi ile başbaşa kaldık. Annem kendini çok güzel oyalar, kendine iş icat eder. Misi de huzura kavuştu, fazla hareket çocuğumu bozdu. Ama sonra Misi'm rahatladı. Ben de aynı akşam saatlerinde özüme döndüm. Annem fazla konuşmaz ve ciddidir. Ben de ciddiyimdir ama bazen gırgır şamata hoşuma gider. Bir de ben de annem gibi kendimi oyalamaya çalışırım ama boşluk duygusundan kolay kolay
kurtulamam, özüme dönmek saatlerimi alır. Kitap okumayı çok sevdiğim halde öyle zamanlarda beni teselli etmez. En iyisi bloğuma yazı yazmak değil mi? Arabayla her yere gitmeye öyle çok alıştım ki şimdi annemle minibüse binerek, yürüyerek işlerimizi halletmeye çalışıyoruz. Durum şimdilik bu dostlarım, yeniden görüşünceye dek dostça kalın olur mu?
3 Ağustos 2018
Büyülü Fırtına
Alaina Costanza’nın hayatı büyülü şimşeklerin çaktığı fırtınalı bir gecede tamamen değişir. Aşk romanları yazarı, bir çocuk annesi ve geçmişte çok zor bir hayat yaşamış Alaina, bahçesine düşen yıldırımla gözlerini bir yüzyıl öncesinde açar ve kendi kitabındaki kahramanlardan biri olan tehlikeli kanun kaçağı Killian tarafından kaçırılır. Çok geçmeden Killian ve Alaina’nın karşılaşmasının bir tesadüf olmadığı ortaya çıkar. Alaina, Killian adındaki katili yalnızca hayal gücünün bir ürünü olarak var etmemiştir; onların buluşması, kavrayamayacakları kadar büyük bir gizemin zaman ve mekânı aşan gücüyle mümkün olmuştur.
Fakat her büyünün bir bedeli vardır… Aşkı, tutkuyu ve kaderi anlayacakları ölümcül bir yolculuğa çıkan Alaina ve Killian artık büyük fedakârlıklarda bulunmak ve zamanla savaş vermek zorundadır.
“Gerçek aşkın büyüsüne dair tutkulu bir hikâye.”
-Romantic Times -
“Doğaüstü öğeleri ve aşkı bir araya getiren Hannah, okuyucularına bir kez daha başka bir dünyaya adım atma şansı sunuyor.”
-Library Journal -
“Büyülü Fırtına kalbinizi sevgiyle titretmeyi başarıyor. Kitaplığınızda bu roman için güzel bir yer açın.”
-Rendezvous -
(Tanıtım Bülteninden)
* Yazarı Kristin Hannah olursa bu kitap alınır ve büyük bir keyifle okunur.
* Yazarı Kristin Hannah olursa bu kitap alınır ve büyük bir keyifle okunur.
Ayvalıklı Olduk
Sevgili dostlarım merhaba, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Biz de çok iyiyiz. Dostlarım iki ayı aşkın süredir bloguma yazmıyormuşum. Çok şaşırdım. Sizlerle son görüşmelerimizde il içi atama başvurumdan söz etmiştim. Atamalar sonuçlandı, Ayvalık Altınova merkez çıktı. Hiç ummuyordum. Hatta bir B planı bile oluşturmuştum. İl içi atama çıkmazsa il dışına başvurup İzmir yazacaktım. Atamanın sonucu sürpriz oldu. Altınova merkez çıkması daha da büyük bir sürpriz oldu, sevinçten havalara uçtuk. Neyse okullar kapandı, seminer sona erdi, toparlanma, taşınma telaşı başladı. Annemin evi henüz satılmadı. Taşındık, dokuz yıldan sonra yeniden aynı evdeyiz. Artık Ayvalıklı olduk. Yaşasın hayat. Bu arada internet nakli için başvurduk. Naklin sonuçlanması, arızanın giderilmesi, ablamlarla plaja gidilmesi derken yazmaya ancak fırsat bulabildim. Bugün de Ayvalık aşırı rüzgarlı, denize gidemedik. Sevgili dostlarım benden şimdilik bu kadar, yeniden görüşünceye dek dostça kalın!
30 Mayıs 2018
Nehir Kuşlarının Şarkısı
Büyük Buhran Amerikası’nda, Mississippi Nehri üzerindeki yüzer kulübelerinde yaşayan Foss ailesinin mutlu hayatı, bir anda darmadağın edilir. Yozlaşmış kamu görevlileri tarafından anne babalarından koparılan beş kardeş, kendilerini bir anda yürek dağlayan bir insanlık ayıbının ortasında bulurlar. Kardeşlerin en büyüğü olan Rill, bir yandan küçük kardeşlerini bir arada tutmaya çabalarken bir yandan da nehre ve ailesine, nehir kuşlarının şarkılarına, morsalkımların ve okaliptusların o büyülü dünyasına geri dönmenin yollarını aramakta, yeniden ailesine kavuşmanın hayalini kurmaktadır.
“Hayat filmlerden farksızdır. Her sahnenin kendine ait bir müziği vardır ve müzik o sahne için yaratılır, bizim anlayamayacağımız şekillerde ona dokunur. Biten bir günün ezgisini ne kadar seversek sevelim ya da gelecek günün melodisini ne kadar hayal edersek edelim, bugünün müziği ile dans etmeliyiz; yoksa adımlarımızı şaşırır, o âna uymayan bir şekilde etrafta sendeleyip dururuz.”
1930’ların Amerika’sında yaşanan gerçek bir skandaldan yola çıkılarak yazılmış Nehir Kuşlarının Şarkısı, tüm dünyada 1 milyondan fazla okurla buluşmuştur. O dönemlerde Eleanor Roosevelt’in evlat edinme yasası konusunda danışmanlık alacağı derecede ün yapmış Georgia Tann, gerçek bir hayırsever olarak lanse edilmektedir ve modern evlat edinme sürecinin âdeta kurucusu olarak gösterilir. Ancak bu işin görünen kısmıdır. Kapalı kapılar ardında yapılan yüksek ücretli anlaşmalar, yoksul ailelerin çocuklarının kaçırılıp alıkonularak biyolojik ailelerinden koparılması gibi olaylar yıllarca gizli kalmıştır. Georgia Tann ve şebekesinin yaptıklarının bir kısmı kayıt dışıdır. Bu evlerde yaşayıp başka ailelere verilmiş çocuklar olduğu kadar, kötü şartlara dayanamayıp yaşamını kaybeden çocuklar da vardır. Bu roman, herkesin bilip kimsenin önüne geçemediği bir dramın hem kurbanlarını hem de kahramanlarını satırlara dökerek ölümsüzleştiriyor. Nehir Kuşlarının Şarkısı, son yılların en ‘gerçek’ romanlarından biri olmaya aday.
(Tanıtım Bülteninden)
* Çok dokunaklı, ilk fırsatta edineceğim.
Hippi
1970 yılının Eylül ayında, dünyanın merkezi olma şerefi için yarışan iki mekân vardı: Londra’daki Piccadilly Circus ve Amsterdam’daki Dam Meydanı... 1970 yılının Eylül ayında uçak biletleri ateş pahası olduğundan uçakla seyahat ancak elit kesim için mümkündü. Gençlerden oluşan muazzam bir kitle içinse durum farklıydı. 1970 yılının Eylül ayında dünyaya kadınlar hükmediyordu… Genç hippi kadınlar demek belki daha doğru olur...
1970 yılının Eylül ayında herkesin paranormal güçleri vardı, olmayanlar da sahip olma yolundaydı…
1970 yılının Eylül ayında, yazarlık hayalleri kuran Paulo, özgürlük peşinde dünyayı dolaşırken Karla’yla karşılaşınca ikisinin de yaşamı kökten değişecekti; Peru’nun kayıp şehirleri, Brezilya’nın zindanları, Amsterdam’ın arka sokakları, İstanbul’un çarşıları bir bütünün parçaları haline gelecekti…
Paulo Coelho’nun kendi yaşamöyküsüne belki de en yakın eseri Hippi, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan barışçıl bir neslin arayış ve dönüşüm öyküsü.
(Tanıtım Bülteninden)
* Paulo Coelho'yu çok severim, ilk fırsatta bu kitabı edineceğim.
28 Mayıs 2018
Bin Ömrüm Olsa
Tess Gregory başarılı bir bilim insanı olsa da kalbinin bir köşesinde hep aile kurmak ve çocuk sahibi olmak vardır. Ne yazık ki bu hayalini bir türlü gerçekleştirememiştir. Küçük yaşta geçirdiği hastalık yüzünden kulakları duymayan Tess özgür ruhlu, hayat dolu bir kadındır ama ölüm onun için beklenenden çok daha erken kapıyı çalar… Fakat bu güçlü kadın gözlerini hayata kapattığında ölümün bir son değil, yeni bir yaşamın başlangıcı olduğu ortaya çıkar; en azından Tess için böyle olur.
On dokuzuncu yüzyılda yeniden hayata dönen Tess kendini yepyeni bir bedende, üç çocuk sahibi Amarylis Rafferty olarak bulur. Ve en önemlisi, artık duyabiliyordur. Yeni görünümü ve dünyası karşısında büyük bir sarsıntı geçiren Tess kısa bir süre sonra yürek burkacak kadar talihsiz bir olayın yeni ailesini ve özellikle de kocası Jack’i acı dolu bir hayata mahkûm ettiğini fark eder. Yine de Tess, ona verilen bu yepyeni yaşam şansını cennete dönüştürmenin bir yolunu bulmaya kararlıdır…
“Hannah bu hikâyeyi samimiyetle, şefkatle ve canlı detaylarla yaratmış. Karakterlerini, özellikle de karanlık geçmişine rağmen dimdik ayakta duran, inançlarına tutunan Tess karakterini sevmemek imkânsız.”
-Publishers Weekly -
“Kristin Hannah’nın aşk romanları değerli mücevherlerden farksız.”
-Romantic Times -
“Karakterlerinin ruh hallerini ve duyguları resmetmekte Hannah’nın üstüne yok.”
-The Washington Post Book World -
(Tanıtım Bülteninden)
* Kristin Hannah'ın yeni kitabını iple çekiyordum, sipariş verdim, anneme gelecek. Annem okuyacak sonra da ben.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)