16 Haziran 2015
Bir Şans Daha
Alison, yirmi yıldan fazladır sürdürdüğü evliliğinin bir illüzyondan ibaret olduğunu, üç çocuğundan sonuncusu da evden ayrılıp kocasıyla yeniden yalnız yaşamaya başladığında anlar. Hep olduğunu zannettiği o mutlu yaşam, aslında yoktur. O güne kadar sürdürdükleri istikrarın sebebiyse, Alison'ın kendi hayallerini bir kenara iterek yaptığı fedakârlıklardır. Kendini çocuklarını büyütmeye adadığı yıllarda, eşi için hayat arkadaşından çok, evi çekip çeviren bir görevliye dönüştüğü detayı gözünden kaçmıştır. Üstelik artık geriye dönmek için çok geçtir. Onu hayatının dışına itmiş kocasına verdiği yıllara rağmen, ilk kez kendisi için bir şey yapmaya, gitmeye karar verir. Kendine bir şans daha vermek için yola çıkar. Ancak bir şansa daha ihtiyacı olan tek kişinin kendisi olmadığını fark etmesi uzun sürmeyecektir.
"Arkadaş olmak isteyeceğiniz karakterlerle ve ziyaret etmek isteyeceğiniz bir kasabayla tanışmaya hazır olun! Bravo Emily March!"
-Christina Dodd-
(Tanıtım Bülteninden)
Bir Fincan Geçmiş...
Sarah Reese, babasız büyüttüğü kızı Lori'yle birlikte çıktığı Avustralya tatilinde, hayatta görmeyi umduğu en son insanla karşılaşır: yirmi yıldır görmediği ilk aşkı ve kızının babası olan Cam Murphy. Geçmişte bıraktığı adama göre oldukça değişmiştir Cam. Sarah'ya eski günleri hatırlatan tek şeyse, hâlâ tükenmediğini anladığı aşklarıdır. Cam Murphy, yirmi yıl önce bileklerinde kelepçelerle götürüldüğü Eternity Springs'e bir daha asla dönmemiştir. Sarah'ya ve karnında taşıdığı bebeğine rağmen... Onları unutması çok zor olsa da, Eternity Springs'i geride bırakmayı başarmıştır. Ta ki Sarah ve kızları Lori, Avustralya'nın Cennet Maceraları Turu için gemisine adım atana kadar…
Yıllar sonra Sarah'yı ve kızları olduğunu hissettiği Lori'yi gören Cam için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Artık normal hayatına devam edemeyeceğini anlar. Eternity Springs'e geri dönmeli, kızı Lori'yle tanışmalı ve bir zamanlar gitmeyi seçerek yok saydığı bağları en baştan kurmalıdır. Bu, aradan geçen yıllara rağmen bir türlü unutmayı başaramadığı Sarah'nın yanında bulunmak anlamına gelse bile...
(Tanıtım Bülteninden)
Senin Yerinde Olsaydım
Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?
Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?
Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?
Öğrenmeye hazır mısın?
(Tanıtım Bülteninden)
Düşlerin Terzisi
Henüz küçük bir çocukken koparıldığın ve bir daha geri dönmediğin yer hâlâ evin midir?
Myrtle Dunnage, yıllar önce annesini ve çocukluğunu ardında bırakarak terk ettiği Dungatar'a geri dönmek zorunda kalır. Yanında sadece dikiş makinesi ve çeşit çeşit kumaşları vardır.
Dungatar'da hiçbir zaman istenmeyeceğinin farkındadır; tıpkı geçmişte de olduğu gibi… Yine de artık daha güçlüdür. Şehri gören tepedeki hem her şeye hakim hem de her şeyin dışında konumlanmış evlerine vardığında, annesini sefil halde bulur. O an hem kendisi hem de annesi için ayağa kalkması gerektiğini anlar. Tek dostu olan dikiş makinesine ve kumaşlarına sarılır. Diker Myrtle. Hiç durmadan. Herkese. Bazen çirkin vücutları örtecek güzel elbiseler için çalışır. Ancak çirkin düşünceler karşısında çaresizdir. En azından bir süre…
Düşlerin Terzisi, Kate Winslet ve Liam Hemsworth'un başrollerini oynadığı filmle beyaz perdeye aktarılmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Ah Benim Karım...
Kadınların dilinden erkekler, erkeklerin dilinden kadınlar…
Aziz Nesin (1996) ve Rıfat Ilgaz (1997) Gülmece Öykü Ödülleri sahibi olan Canan Tan'dan yepyeni mizah öyküleri…
Canan Tan, evli çiftlere dair çarpıcı tespitleriyle hem güldürüyor, hem de kadınlarla erkeklerin kendilerini sorgulamalarına neden oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)
10 Haziran 2015
Blogum 9 Yaşında
Merhabalar sevgili dostlarım, bugün blogum 9 yaşına girdi. Çok mutluyum. Siz dostlarımla nice 9 yıllar ve paylaşımlar diliyorum. Sevgiyle, dostça kalın!
5 Haziran 2015
Kızım ve Annem
1984 yılında , iki genç anne birminghamdaki bir kreşte tanışırlar. Dostlukları ilerledikçe,hayatlarındaki çektikleri sıkıntıları ve sırlarını paylaşırlar ;
Joanne;çok tatlı ve utangaç bir kızdır, kocasından gittikçe daha da korkmaya başlamıştır.evlendiği sevgi dolu, gelecek vaadeden adam gitmiş ;yerine saldırgan ve çok gaddar biri gelmiştir. Utandığından bu durumu kimseye de açıklayamaz. Bir gün joanneun annesi,Margaret apar topar hastaneye kaldırılınca, zaten afallamış durumda olan aile,anneleri hakkında daha önce hiç bilmedikleri şeyler öğrenirler.Margaret, çocukken Birminghamdan ayrılmak zorunda bırakılmış ve yıllarca çocukluğunda yaşadığı acıların etkisinden kurtulamamış bir annedir.
Sooky;berbat bir evlilik geçirmiş ve anne-babasıyla yaşadığı eve geri dönmek zorunda kalmıştır.dul olmak gerçekten ona çok zor gelmiştir. Annesi Meena onunla konuşmamaktadır. İlk başlarda,sooky annesinin bu sesizlikle cezanlandırdığını düşünse de; daha sonradan Meenanın bunun çok daha ötesinde karmaşık duygular içinde olduğunu ve belki de kendi yardımına ihtiyacı olduğunu anlar.
Bu kitap,annelerinin yaşadıkları derin acıları sonradan keşfeden iki genç kadının ve annelerin kızlarını nasıl yetiştireceğinin ve onlardan yeni şeyler öğrenebileceğinin hikayesidir.
(Tanıtım Bülteninden)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)