7 Mart 2015

On Beş Dakika


New York Times'ın en çok satan yazarı Karen Kingsbury'den şöhret, gerçek aşk ve her şeye birden sahip olmanın bedelinin irdelendiği duygusal bir hikâye. 

Zack Dylan'ın bir hayali vardır. En büyük sahnelerde, en kalabalık seyirci kitlelerine şarkı söylemek. Televizyonun popüler yarışması "On Beş Dakika"ya katılmak için evden ayrılırken kız arkadaşına ve ailesine bir söz verir. Eğer yarışmada başarılı olursa hiçbir zaman değişmeyecektir. 

Bir gece içinde tüm ülkenin tanıdığı ve hayran olduğu bir yarışmacı olur. Twitter hesabındaki takipçi sayısı yüz binlere ulaşır. Yarışma ilerledikçe, inançları, değerleri ve sahip olduklarıyla şöhret arasında bir tercih yapmak zorunda kalır. 

Zack kendi payına düşen on beş dakikalık şöhret uğruna her şeyini kaybedecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

Deniz Feneri Koyu


"Belki de kırılmıştır kalbim. Bildiğimiz anlamda kırık bir kalp değil, sadece ortadan ikiye çatlamış bir kalp de değil. Şömine rafından alınıp, sert bir el tarafından sökülerek parçalarına ayrılan, sonra da paramparça bir halde yere bırakılan bir saat gibi. Bir daha çalışamayacak kadar parçalanmış bir saat…"

Ünlü bir kuyumcu ailesinin gelini olan Isabella Winterbourne, kalbi acıdan kavrulsa da, 1901 yılında eşiyle birlikte o çok kıymetli hediyeyi Avustralya parlamentosuna teslim etmek üzere bir gemi yolculuğuna çıkmak zorundadır. Ancak gemi Queensland sahilinde batar ve bu kazadan sağ kurtulan tek kişi Isabella'dır. Ve ne talihtir ki eşinin gözü gibi sakındığı hediye de kıyıya vurmuştur. Isabella bir karar vermek zorundadır. Ya kocasının zengin ve baskıcı ailesine geri dönecektir ya da elindeki bu hediyeyle yıllardır özlemini çektiği saklı rüyasını gerçekleştirecektir. İşte o an uçsuz bucaksız karanlık sahilde bir ışık dikkatini çeker. Ve Isabella deniz fenerinin sığınağına bırakır kendini… 

Bir asır sonra Libby Slater, hiç karşılık beklemeden sevdiği adamı kaybedince, artık ona anlamsız gelen Paris şehrini ardında bırakmaya karar verir. Yaşamını çocukluğunun geçtiği Deniz Feneri Koyu'nda devam ettirecektir. Ancak yirmi senedir hiç görüşmediği kız kardeşinin düşüncesi onu endişelendirse de geçmişte yapılan hataların telafisi yoktur. Dahası fener evinde kalmaya başladığı günler ona bu koyun her zaman sürprizlerle dolu olduğunu gösterecektir…

Kır Çiçeği Tepesi ile gönülleri fetheden Kimberley Freeman, farklı yüzyıllarda yaşamış iki kadının geçmişi geride bırakıp geleceklerine yön verişlerini ustalıkla anlatıyor. Ve bu kadınların aradıkları cevaplar ise Deniz Feneri Koyu'nda saklı. 

"Freeman, bir asır arayla yaşayan ama geçmişin zorluklarıyla bir şekilde başa çıkan ve aynı deniz fenerinin huzuruna sığınan iki kadının hikâyesini ustalıkla kaleme alıyor." 
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden

Bahar Kokusu


İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz? Onu düşündüğünüzde kalbinizin nasıl çarptığını, sarıldığınızda kokusunu içinize çektiğinizi ve her zaman yanınızdaymış hissini... Neye güldüğünüzü unutacak kadar uzun süre kahkaha attığınızı... Tüm çocuklarının evden ayrılması ve eşinin ölümü ile yıllardır yalnız yaşayan Kate, yeni bir hayata başlama kararıyla daha küçük bir eve taşınıp kendine daha fazla zaman ayırmak için işi bırakır. İnternette bir çöpçatanlık sitesine kaydolup ayaklarını yerden kesmese de mutlu anları paylaşacağı birini aramaya başlar. Fakat küçük oğlunun yanına taşınması, Kate'in yeni hayatına bambaşka bir yön verir.

Büyük bir kararlılıkla yeni hayatını istediği gibi yaşamak için mücadele eden Kate, flört etmedeki başarısızlıkları ve biriyle ilişki kurmanın zorluklarıyla yüzleşirken kaydolduğu internet sitesi karşısına üniversitedeki büyük aşkını çıkarır. Eski aşkıyla yeniden bir şeyler yaşamayı hayal eden Kate'in planları, onu geçmişle yüzleşmeye zorlayan bir adamın gelmesiyle altüst olur. Görünen o ki gerçek mutluluk, planlarda küçük bir değişiklik yapmayı gerektirmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)

3 Mart 2015

Elise


Elise Landau, 1938 ilkbaharında Tyneford'daki büyük eve gelir. Viyana'da kendisini parlak bir gelecek bekleyen genç kız, hizmetçi olmak zorunda kalmıştır. İngiltere hakkında hiçbir şey bilmiyordur. Tutunduğu tek şey, orayı sevebilme umududur. Kit lakaplı çocuğa âşık olur ancak yaklaşan savaş her şeyi değiştirir, bütün dünyayı altüst eder. 

O savaşla birlikte Elise de değişir. Tyneford'da birden fazla kişi olmayı öğrenir ve birden fazla insanı sevebileceğini.
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 04 Mart 2015

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları


Kalbiniz affetse bile ruhunuz ihaneti unutup yeniden sevmeyi öğrenebilir mi?

Dorset sahilini dalgalarıyla döven fırtınalı bir deniz… Kayaların tepesinde gün ışığında beyaz duvarlarıyla adeta inci gibi parlayan bir çiftlik evi…Clifftops.

Burası Dora'nın bir zamanlar evim dediği yerdir. Şimdi ise Dora sevdiği adamla Londra'da yaşamaktadır ve içinde yeni bir hayat büyümektedir. Ancak on bir sene önce yaşadığı o korkunç olaydan bu yana kendini bir türlü toparlayamıyordur. Dahası kendini bir anne adayı olarak yeterli görmemektedir. 

Daha fazla bu şekilde yaşayamayacağını anlayan Dora, geçmişiyle yüzleşmek için çocukluğunun geçtiği o eve döner. İstediği cevapları annesinden öğrenecektir. Fakat döndüğünde hiçbir şeyin eski masumluğunu korumadığını görecektir. Çünkü her ailede sırlar vardır ve bazıları sonsuza kadar saklanmalıdır…

Kıyıya Vuran Deniz Kabukları, ihanet ve yalanlarla parçalanan bir ailenin umuda tutunuşunu anlatan muhteşem bir roman.

'Sırlar, yalanlar, ihanet ve sadakatsizlik hikayesi. Aynı zamanda ailenin kalbinde çarpan bir kayıp hakkında; bir zaman yumuşayacak ancak hiçbir zaman tam olarak iyileşmeyecek. Yürek sızlatacak kadar iyi.'
-Herald Sun-

'Kendinden emin yazılmış ve kusursuzca kurgulanmış. Bir şeyler yanlış gittiğinde, bu aile dramasının duygusal katmanlarını kazımaya başlar… Duygulandırıcı ve esrarengiz bir şekilde merak uyandırıcı."
-Sydney Morning Herald -

'Bu karmaşık aile draması, çok sürükleyici bir roman halini almış.'
-The Australian Women's Weekly-

'Acıklı ve ustaca işlenmiş, bu muhteşem ilk roman size sayfaları o kadar hızlı çevirtecek ki parmaklarınız ağrıyacak.'
-Sunday Life-

'Yazım o kadar canlı ki Tide ailesinin dünyasında tamamen kayboluyoruz. Bu kitap çok başarılı olacak.'
-Good Housekeeping-

'Hannah Richell'in etkileyici ilk kitabındaki tideslar, bir ailedir. Ne olduğunun açıklamaları tidesların taşıdığı suç yükü, gerçeğe çok yakın karakterlerle, birinci sınıf bir melodram şeklinde güçlü bir ifadeyle anlatılmış. Bir kere okumaya başladığınızda, bir daha kitabı bırakamayacaksınız.'
-A.N. Wilson, Readers Digest-

'Bu kendinden emin ilk roman, oldukça etkileyici bir anlatıma sahip. Karakterler o kadar gerçekçi ki, yüreğiniz onların acısı için sızlayacak ve kendinize şu soruyu soracaksınız: -Affedip unutabilir misiniz?"
-Candis-

'Kitapta yer alanların hayatlarını şekillendirmeye devam eden sarsıntılı bir olayın teması, Hannah Richell'ın geniş kapsamlı aile destanının merkezini oluşturuyor.'
-Daily Mail- 

'Etkileyici bir hüzün ve bağışlama hikayesi.'
-Fanny Blake Woman&ome-

'Sizi sabahın erken saatlerine kadar sayfaları çevirmeye zorlayacak etkileyici bir sadakatsizlik, ihanet ve trajedi öyküsü.'
-Grazia- 

'Geçmişle günümüz arasında gidip gelen sorunlu genç bir kadının sürükleyici hikayesi.'
-Star Magazine-

'Birbirlerini tamamlayan bağları keşfetmeden önce neredeyse parçalanacak bir ailenin hikayesi. Kitap size merak uyandıran karakterler, gerginlik ve acıma duyguları sunuyor.'
-We Love This Book-

'Kendinden emin yazılmış ve kusursuzca kurgulanmış. Bir şeyler yanlış gittiğinde, bu aile dramasının duygusal katmanlarını kazımaya başlar. Jodı Picoult'un formüllü yazısı olmadığını düşünün. Duygulandırıcı ve esrarengiz bir şekilde merak uyandırıcı.'
-Sydney Morning Herald- 

'Çok zekice kurgulanan ve adeta okumaya zorlayan bir Rosamund Pilcher vari aile destanı.'
-The Bookseller- 

'Kadim denizin gelgitine (med cezirine) karşı yola çıkın. Bu karmaşık aile draması, oldukça sürükleyici bir ilk romandır.' 
-Australian Women's Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 05 Mart 2015

Seninle Ya da Sensiz


Bir İskoç kadınına istemediği bir şeyi yaptırmak, bir İskoç erkeğini ise istediği şeyden vazgeçirmek imkânsızdır.

İstediği tek şey, sözünü geçirebileceği bir kadındı.

Connor Lindsey, egemenliğini büyük zorlukların üstesinden gelerek sağlamış bir İskoç lorduydu. İhtiyacı olan tek şey sağlam bir evlilik ve topraklarını bırakacağı güçlü varislerdi. 

Öylesine özgür bir ruhu vardı ki, onu kontrol altında tutmak imkânsızdı.

Brina Chattan, onu istemediği bir şey yapmaya zorlayacak tüm geleneklere karşı gelebilecek kadar cesur bir kadındı. Evlenmek ise kesinlikle planları arasında yer almıyordu. Güçlü bir İskoç lordu tarafından alıkonuldu diye bu fikrinden vazgeçecek değildi elbette. 

Connor, Brina'nın evleneceği kadın olmasına karar vermişti. Brina ise kendisini yok sayan kurallara ve Connor'a karşı gelmek için harekete geçmeye hazırdı. İkisi de istediğini almaya bu kadar kararlıyken, kazanan kim olacaktı?

"Son derece romantik, zekice kurgulanmış, çok keyifli bir hikâye."
Sylvia Day

Rüzgarla Gelen


"Dayanıklılığa, uzlaşmaya ve değişime dair bir öykü."
The Sunday Oregonian

"Lamb zarafeti, mizahı ve affediciliği kesinlikle karşı koyulamaz biçimde anlatıyor."
Publishers Weekly

"Terms of Endearment, Ya Ya Sisterhood ve Steel Magnolias filmlerini sevdiyseniz, Rüzgârla Gelen'i de seveceksiniz. Cathy Lamb gitgide daha iyi bir romancı haline geliyor."
The Three Tomatoes Book Club

Dokunaklı, komik ve Bommarito kız kardeşlerinin nefis dev top kekleri kadar karşı koyulmaz olan Rüzgârla Gelen, aile ile affetme, anneler ile kızları ve en değerli şeylere hâlâ sımsıkı tutunurken ileri bakma bilgeliğini edinme hakkında bir roman.

Bommarito kız kardeşlerin annesi River'ın açık kalp ameliyatı olması gerekmektedir. Aile pastanesini işletmeleri, erkek kardeşleri ve rahatsız olan büyükannelerine bakmaları için onlara evde ihtiyaç vardır.

Ama eve dönüş, sırları ve Bommarito'ların gömülü tutmayı tercih ettikleri acıları ?Isabelle'in kaçışı ve erkeklerle yaşadığı ilişkileri, Janie'nin obsesif kompulsif rahatsızlığı ve Cecilia'nın kendine zarar veren öfkesi? açığa çıkarmaya başlar. Henry'ye göz kulak olmak ve iş yapmayan pastanelerini kurtarmak için birlikte çalışan Isabelle ve kız kardeşleri, varlığından hiç haberdar olmadıkları sorulara yanıtlar, çocukluk yaralarını sarmak için beklenmedik yollar ve mutluluk konusunda şaşırtıcı yeni şanslar yakalama cesaretini bulmaya başlar.