22 Kasım 2014
Gündüzsefası
Acı ne kadar derinde olsa da zamanla tüm çiçekler güneşe döner yüzünü…
Kalbin anahtarıdır gündüzsefası. Ruhlarında en derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar, filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny Wentworth, 1950'li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny'nin tek eksiği ise küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır çünkü sevgiyi yürekten hissetmek gerekiyordur. Onun hissettiği tek şey ise içini kemiren acıdır…
Ada Santorini New York'ta yaşadığı trajediden sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak için Seattle'a Tekneler Caddesi'ne gelir. Burada kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur. Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler Caddesi'ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak istememektedir. Merakına yenik düşen Ada, Penny'nin gizemli geçmişine adım atarken kendi geleceğini de örmeye başlayacaktır.
Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio'dan bir başyapıt daha. Gündüzsefası'nı okurken, ne kadar imkânsız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz.
"Kitabı okuyup rafa kaldırdığınızda bile etkisinden kurtulamayacaksınız."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)
* Ön Sipariş Tarihi: 25 Kasım 2014
Sarah Jio'nun yeni kitabı çıkacak ta benden kaçacak! ;))
15 Kasım 2014
13 Kasım 2014
Gerçek Özgürlük
Üniversite öğrencisi Timur ile profesörlükten emekli Yakup Bey tanışırlar. Yakup Bey, Timur'un gözlerinde duygu, düşünce ve davranışlarıyla yaşamı özgürce kucaklayamayan, özüne ulaşamamış bir gencin iç yalnızlığını ve burukluğunu görür. Aylar sürecek bu sohbet Timur için kültür robotluğundan "şahsiyet" olmaya götüren bir özgürlük yolculuğuna dönüşür.
(Tanıtım Bülteninden)
* Ön Sipariş Tarihi: 03 Aralık 2014
Asude Çığlıklar
Kadınlar daima haklıdır, adamlar azmıştır, kesin fazla para yoldan çıkarmıştır. Gerçekten de böyle mi olagelmiştir, gerçekten adamlar parayı bulduktan sonra mı biraz daha gönülleri gençleşir ve renklenir, bu hepsinde mi böyle olur, yoksa vaktiyle çok flört edip manevi doyuma ulaşan erkekle sonradan maddi güce ulaşmış, bunun yanında az maneviyatla eşine bağlı erkek egemen birliktelikler mi asude hayatları beraberinde getirir, tartışılır...
İlk şok…
Yaşanılan ilk şok daima en derindir. İlk tokattır o. Hayatın birilerini aracı kullanarak attığı ilk tokat. Acıdır, çok acı. Ciğeriniz yanar. Çok kolay da atlatılamaz.
(Tanıtım Bülteninden)
12 Kasım 2014
Tatlı Rüyalar Küçüğüm
Belki de dünyadaki en büyük acıyla, annesiz kalmanın sızısıyla baş etmeye çalışan küçük bir çocuğun ve ondan kırk yıl boyunca gizlenen sır dolu mektubun hikâyesi…
Dokuz yaşındaki Massimo bir gün kulakları sağır eden çığlıklarla uyanır. Tanımadığı iki kişi babasını ayakta tutmaya, sakinleştirmeye çalışmaktadır. Bu da yetmezmiş gibi annesi ortada yoktur. Ondan geriye kalan tek şey parfümünün belli belirsiz kokusu ve öylece bir kenara bırakılmış sabahlığıdır.
Günler, haftalar geçse de annesi gelmek bilmez. Massimo ise sorularla boğuşmaktadır. Annesi geri dönecek midir? Acaba ortadan kaybolmadan önceki gece annesini üzdüğü için ondan özür dileme fırsatını bulacak mıdır? Cevapsız kalan soruların gölgesiyle yıllar birbirini kovalar ve Massimo yüreğinin ortasında, hiç kapanmayacak koskoca bir boşlukla hayata devam eder. Bu hassas, kederli çocuğun, yetişkinliğe adım attığında yalnızlık, terk edilmişlik, korku ve endişe hisleriyle nasıl baş edeceğini ise kimse bilmemektedir…
"Sevmenin, kaybetmenin ve hayallerden asla vazgeçmemenin öyküsü Gramellini'nin sayfalarında büyük bir bilgelik yatıyor."
-A Bibliophile's Reverie-
(Tanıtım Bülteninden)
Kemal Gel Bi Kahve İçelim
Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal’ı bize sevgilisi, eşi,
hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor...
Aslında ikimiz de kahve sevmezdik.
Söyleyemediklerimizin yerine geçerdi.
Araya giren duygusal ayrılıkların son
bulması dileğiydi. Vazgeçememek, kıyamamak, pişman olmak,
KAVUŞMAK demekti.
Evimizdeki sıcaklığı korumak demekti...
Sonuçta BİZİ hep korudu bu sihirli cümle...
“Hadi gel, bi kahve içelim...”
O, bizim Kemal!.. Bu topraklarda yaşayan, yediden yetmişe herkesin görür görmez yüzüne bir gülümseme kondurmasına neden olan bir “sima”... Ekrandan, sinema perdesinden bize yansıyan çocuksu gülümsemesiyle saflığın sembolleşmiş hali... Kardeşlik ve paylaşımın...
“İyiler sonunda hep kazanır” sözünün... Bizim Kemal, bizim gülen yüzümüz...
Yetmişinci doğum gününde Kemal Sunal’ı bize sevgilisi, eşi,
hayat arkadaşı, çocuklarının annesi Gül Sunal anlatıyor...
Hem de en sahici, en samimi haliyle... Hiçbir formatın sınırlarına girmeyi kabul etmeden... İçinden geldiği gibi... O’nu sevmenin mutluluğunu, O’nsuz yaşamaya alışmanın hüznünü hâlâ en güçlü şekilde hissederek...
Not: En kısa zamanda bu kitap edinilip okunmalı, gazetede Gül Sunal ile yapılan röportajı okudum ve çok etkilendim!
10 Kasım 2014
Aşkı Seçtim
Ona, gururuna köle olmayacak kadar çok âşıktı. İstisnasız her gece, omuzlarında dans eden saçlarına dokunduğunu hayal etmişti. Ve her hayalinin sonunda o ipek sarısı, rüzgâra meydan okuyan saçların yokluğu ilmik olup boğazında düğümlenirken, geceler boyunca nefes almadan yaşamaya çalışmıştı. Şimdi ona bu kadar yakınken, uzak durmak hiç kolay olmuyordu.
Zengin ve ünlü Sancaktarların beş çocuğundan biri olan Asya, önceleri ailenin sosyetik kızıyken hayatı çok kısa sürede değişmişti. Deli gibi âşık olduğu ve çocuklarının babası olan Doruk, onu bırakıp eski sevgilisinin peşinden Amerika'ya gidince yıkılmamış, kendini çocuklarına adamıştı.
Bir gün Doruk, yanında eski sevgilisi Sabrina ile birlikte Türkiye'ye döndüğünde Asya'nın dengesi alt üst olur.
Asya, hayatına yeniden giren Doruk'un varlığına alışamamışken kendisinin ve etrafındaki herkesin hayatını tehlikeye sokan olaylarla mücadele etmesi gerekir. Kendini garip bir oyunun içinde bulan Asya, çocuklarını tehlikelerden korumaya çalışırken; Doruk da ailesine zarar vermek isteyenlerin kim olduğu ortaya çıkarmak için amansız bir savaş vermek zorunda kalır.
Doruk ve Asya, bütün bu olan biten arasında aşkı yeniden bulabilecek mi? Daha da önemlisi aşk her şeyi affedecek mi?
(Tanıtım Bülteninden)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)