21 Ekim 2014

Bana Her Şey Seni Hatırlatır


Yirmi yıl önce, Erin Edwards hayatının aşkını bulduğundan emindi: Nate Lawson. Onun ilk aşkı. Her şeyini paylaştığı -gelecek ve çocuk hayallerini, sonsuza dek sürecek planları- … Onunla kalan bütün hayatını birlikte geçirecekti. Ta ki Erin'in, Nate'in asla affetmeyeceği bir hata yaptığı geceye kadar. Erin bu aşkın yasıyla başbaşa kalmış ve asla unutmamıştı. Şimdilerdeyse çok harika bir adamla mükemmel bir ilişkisi, başarılı ve heyecan verici bir kariyeri vardı. Peki, erkek arkadaşı ona evlenme teklif ettiğinde neden aklına ilk gelen şey 'Nate Lawson' ismi olmuştu.

Bana Her Şey Seni Hatırlatır bir kadının hiç aklından çıkmayan ilk aşkının isminin kulaklarında çınlaması; 'Acaba şimdi nerededir?' ve 'Şimdi hayatımda o olsaydı…' sorularının beyninde yankılanmasıdır.
(Tanıtım Bülteninden)

Mevlana ve Şems'ten...


Hz. Mevlâna, akıl ve ruh sağlığı bozulan insan ve toplum için bulunmaz bir şifa kaynağıdır.

Aşka ulaşmak bir olmaktır.

Bir olmak, yok olmak ve yokluğun varlığının huzurunda Allah'ı bulmaktır.

Bütün dünyada tanınan, okunan hayranlık duyulan; onun, "Bırakın beni güneş gibi dünyayı aydınlatayım," sözüne karşılık 'Doğudan doğan ikinci güneş' diye anılan Mevlânâ'nın ve onun yoldaşı, yareni Şems-i Tebrizî'nin eserlerinden özenle seçilmiş hikâyeleri ve onları bize anlatan hikâyeleri bu kitapta bulabilirsiniz.
(Tanıtım Bülteninden)

20 Ekim 2014

Taptaze Kitaplarım


Merhaba dostlarım nasılsınız? Dilerim iyisinizdir. Ben de iyiyim. Geçen hafta Çarşamba günü annişime kavuştum. Cuma günü okuldan sonra İstanbul'a gittik. Hafta sonunu İstanbul'da geçirdim. Doktor kontrolüm vardı. Sevdiklerimi gördüm. Ve dün akşam Uzunköprü'ye döndüm.
Ben, bir ay sonrasının randevusunu almak için yanlış yerde beklerken doktorum benim adıma randevu aldı, soyadımı bile biliyor. Çok şaşırdım, minnetle doldu içim.  Birgül ablam sayesinde tanıdım doktorumu, devlet hastanesine gidiyordum önceleri. Sonra özele geçti. Aylardır soyadımı kullanmıyordum özelde, gerek kalmıyordu. Birgül ablayla paylaştım, dediği gibi çok çok değerli doktorumuz hastalarına önem veriyor.
Allah doktorumuzu başımızdan eksik etmesin.
Geçen hafta annişimle ısmarladığımız kitaplarıma ve ipad'ime kavuştum. Böylece kitaplarımın resmini çekip siz dostlarımla paylaşabiliyorum. Fotoğraf makinem yok mu? Var elbette. Ama ben tembelleştim birazcık. Fotoğrafları bilgisayara atmaya üşenir oldum. İpad'imden hemencecik facebook'a atıyorum. Fotoğrafları ileti olarak kendime gönderiyorum. İşte böyle şipşak halloluyor işler.
Şimdilik benden bu kadar dostlarım, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

15 Ekim 2014

Erken Rüya Zamanlar


Yarım kalan aşklar, tamamlanmamış cümleler gibidir. Bir hıçkırığa düğümlenmiş itiraflar, bastırılmak zorunda kalınan hevesler, gönderilmemiş, hatta kaleme dahi alınmamış, yürekten yüreğe yazılan mektuplar, saklanmış duygular, beklenmedik bir veda, zor anlar, zor yıllar…

Ayrılık…
Oysa, söylenecek ve yaşanacak ne çok şey vardı daha. Aradan geçen yıllar, onların aşklarını güçlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. Birbirini kıyamete kadar sevmek için yaratılmış olan Eser ve Nehir için de, cümle tamamlanmamıştı henüz.

Sağ elimle kalbimin üzerine dokundum. Sanki gerçekten de var olan bir yaraya değiyordum. Yavaşça, usulca, aşkla… Ah, kalbim! Bedenimin en iflah olmaz, en söz dinlemez, en laf anlamaz yeriydi. Başkasına dilsizdi, kördü, sağırdı. Sadece Eser oturmuştu oraya ve bir dağ kadar yüksek, bir dağ kadar ağırdı. 

Sen hep oradaydın Nehir. Gittim sandığında bile ben seni bırakmadım. Yumdum avuçlarımı, sakladım sıcaklığını… Kader bu, biliyorum. Bu, elinde değil insanın. Sevdaların her biri birbirinden farklı. İçerikleri, derinlikleri, hissetme şiddetiyle doğru orantılı. Benimki bir depremdi, bir iç sarsıntısı. Bir vurgun, bir kalp yarılması. Seni gördüğüm gün başladı. Her yaşımda, her yılımda azalır sandım, umdum ama olmadı.
(Tanıtım Bülteninden)

Aşk Kanatları


Bazı aşklar derin izler bırakır. Çekip gitmek yetmez unutmaya.

Kerem, gözlerinin içindeki ışıltıya yakalandığı an tutulmuştu Bade'ye… Bade aşktı… Hayattı… Nefesti… Ateşe dokunmaktı… Ona bakmak bile, ateşe âşık bir pervane gibi yanmayı kabul etmek demekti.

Bade her hücresiyle âşıktı Kerem'e… Hiç kimse onun gibi ürpertemezdi yüreğini, titretemezdi benliğini. Ancak Kerem'in korkuları, Bade'nin güvensizliği, ayrılığı davet etmişti aşklarına Ama ayrılmak, aşktan vazgeçmek değildi. Aşk bitmiyor, tutku dinmiyor, yürek söz dinlemiyordu…

Bade'nin yenemediği gururu ve vazgeçemediği inadıyla savaşabilecek miydi Kerem? Bir savaş mıydı ki aşk? Mutlu olmak için, diğer yarısının peşinden koşmalı mıydı insan? Susmak yerine, haykırmalı mıydı aşkı?
(Tanıtım Bülteninden)

13 Ekim 2014

Akçaylı Olduk


Sevgili dostlarım merhaba! Nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben mi? Ben çok çok iyiyim. Annem de, ablamlar da çok iyiler. Neden mi? Annem, İstanbul'daki evimizi sattı. Akçay'dan ev aldı. O yüzden hepimiz pek bir sevinçliyiz. Gerçi biraz burukluk var ama İstanbul ile bağlarımız kopmadı çünkü ablalarım orada. Sevdiğim arkadaşlarım var. Ziyarete gideceğiz elbette. Benden mutlusu yok. Annem de çok mutlu ama çok yorgun. Ev aramaktan, gereken işlemleri yerine getirmekten dolayı çok yorgun düştü. Hande ablam da çok mutlu, ona komşu olduk. Allahım bir de atamam Edremit'e çıksın başka bir şey istemem artık bir süreliğine tabii! ;)) Torba yasadan bir son dakika golü yemezsem, başvurular Haziran sonu alınırsa atama isteyebilirim inşallah! Annem şu anda Akçay'da, en geç Çarşamba günü kavuşacağım hayırlısıyla! Annemi çok özledim.
Ay sonu dolayısıyla İstanbul'daki evin boşaltılmış olması gerekli. Bu hafta sonu İstanbul'dayım. Sonra bir süre daha anneme hasret kalacağım. Çünkü annem taşınmak için izin almamı istemiyor. Bir hafta sonu da Akçay'a gideceğim, bir işin ucundan tutacağım. Şimdilik bizde durum bu, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın dostlarım!

Koruyucu Meleğim


Garwood bir kez daha usta bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bu kitabı sakın es geçmeyin!"
Rendezvous.
Zümrüt, kara gövdesi dalgaları yararak ve yelkenleri rüzgârda süzülerek denizlerde ilerlemektedir. Gemide, malları yağmalanan zenginlerin hor gördüğü ve bahşedilen bağışlarla sıkıntıları dinen fakirlerin sevdiği korsan Pagan vardır.
Cainewood Markisi, kardeşinin ölümünün intikamını almak için korsanı bulmaya ant içmiştir. Fakat dalgalı kızıl saçları ve zümrüt yeşili gözleri olan büyüleyici Jade karşısında belirdiğinde onu peşindeki kötü adamlardan korumaya karar verir.
Genç kadın sinir bozucu derecede huysuz ve muhteşemdir. Hiçbir kadının yapamadığını yapıp kısa sürede onu etkisi altına alır ve onun becerikli dokunuşlarına vahşi bir istekle karşılık verirken birlikte aşklarının gücünü sınayacak bir ihanet ağına doğru çekilirler.
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood tutku ve entrika dolu bu unutulmaz romanda okurlarını yine heyecanın zirvesine çıkarıyor...
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 14 Ekim 2014