15 Ekim 2014

Erken Rüya Zamanlar


Yarım kalan aşklar, tamamlanmamış cümleler gibidir. Bir hıçkırığa düğümlenmiş itiraflar, bastırılmak zorunda kalınan hevesler, gönderilmemiş, hatta kaleme dahi alınmamış, yürekten yüreğe yazılan mektuplar, saklanmış duygular, beklenmedik bir veda, zor anlar, zor yıllar…

Ayrılık…
Oysa, söylenecek ve yaşanacak ne çok şey vardı daha. Aradan geçen yıllar, onların aşklarını güçlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. Birbirini kıyamete kadar sevmek için yaratılmış olan Eser ve Nehir için de, cümle tamamlanmamıştı henüz.

Sağ elimle kalbimin üzerine dokundum. Sanki gerçekten de var olan bir yaraya değiyordum. Yavaşça, usulca, aşkla… Ah, kalbim! Bedenimin en iflah olmaz, en söz dinlemez, en laf anlamaz yeriydi. Başkasına dilsizdi, kördü, sağırdı. Sadece Eser oturmuştu oraya ve bir dağ kadar yüksek, bir dağ kadar ağırdı. 

Sen hep oradaydın Nehir. Gittim sandığında bile ben seni bırakmadım. Yumdum avuçlarımı, sakladım sıcaklığını… Kader bu, biliyorum. Bu, elinde değil insanın. Sevdaların her biri birbirinden farklı. İçerikleri, derinlikleri, hissetme şiddetiyle doğru orantılı. Benimki bir depremdi, bir iç sarsıntısı. Bir vurgun, bir kalp yarılması. Seni gördüğüm gün başladı. Her yaşımda, her yılımda azalır sandım, umdum ama olmadı.
(Tanıtım Bülteninden)

Aşk Kanatları


Bazı aşklar derin izler bırakır. Çekip gitmek yetmez unutmaya.

Kerem, gözlerinin içindeki ışıltıya yakalandığı an tutulmuştu Bade'ye… Bade aşktı… Hayattı… Nefesti… Ateşe dokunmaktı… Ona bakmak bile, ateşe âşık bir pervane gibi yanmayı kabul etmek demekti.

Bade her hücresiyle âşıktı Kerem'e… Hiç kimse onun gibi ürpertemezdi yüreğini, titretemezdi benliğini. Ancak Kerem'in korkuları, Bade'nin güvensizliği, ayrılığı davet etmişti aşklarına Ama ayrılmak, aşktan vazgeçmek değildi. Aşk bitmiyor, tutku dinmiyor, yürek söz dinlemiyordu…

Bade'nin yenemediği gururu ve vazgeçemediği inadıyla savaşabilecek miydi Kerem? Bir savaş mıydı ki aşk? Mutlu olmak için, diğer yarısının peşinden koşmalı mıydı insan? Susmak yerine, haykırmalı mıydı aşkı?
(Tanıtım Bülteninden)

13 Ekim 2014

Akçaylı Olduk


Sevgili dostlarım merhaba! Nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben mi? Ben çok çok iyiyim. Annem de, ablamlar da çok iyiler. Neden mi? Annem, İstanbul'daki evimizi sattı. Akçay'dan ev aldı. O yüzden hepimiz pek bir sevinçliyiz. Gerçi biraz burukluk var ama İstanbul ile bağlarımız kopmadı çünkü ablalarım orada. Sevdiğim arkadaşlarım var. Ziyarete gideceğiz elbette. Benden mutlusu yok. Annem de çok mutlu ama çok yorgun. Ev aramaktan, gereken işlemleri yerine getirmekten dolayı çok yorgun düştü. Hande ablam da çok mutlu, ona komşu olduk. Allahım bir de atamam Edremit'e çıksın başka bir şey istemem artık bir süreliğine tabii! ;)) Torba yasadan bir son dakika golü yemezsem, başvurular Haziran sonu alınırsa atama isteyebilirim inşallah! Annem şu anda Akçay'da, en geç Çarşamba günü kavuşacağım hayırlısıyla! Annemi çok özledim.
Ay sonu dolayısıyla İstanbul'daki evin boşaltılmış olması gerekli. Bu hafta sonu İstanbul'dayım. Sonra bir süre daha anneme hasret kalacağım. Çünkü annem taşınmak için izin almamı istemiyor. Bir hafta sonu da Akçay'a gideceğim, bir işin ucundan tutacağım. Şimdilik bizde durum bu, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın dostlarım!

Koruyucu Meleğim


Garwood bir kez daha usta bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bu kitabı sakın es geçmeyin!"
Rendezvous.
Zümrüt, kara gövdesi dalgaları yararak ve yelkenleri rüzgârda süzülerek denizlerde ilerlemektedir. Gemide, malları yağmalanan zenginlerin hor gördüğü ve bahşedilen bağışlarla sıkıntıları dinen fakirlerin sevdiği korsan Pagan vardır.
Cainewood Markisi, kardeşinin ölümünün intikamını almak için korsanı bulmaya ant içmiştir. Fakat dalgalı kızıl saçları ve zümrüt yeşili gözleri olan büyüleyici Jade karşısında belirdiğinde onu peşindeki kötü adamlardan korumaya karar verir.
Genç kadın sinir bozucu derecede huysuz ve muhteşemdir. Hiçbir kadının yapamadığını yapıp kısa sürede onu etkisi altına alır ve onun becerikli dokunuşlarına vahşi bir istekle karşılık verirken birlikte aşklarının gücünü sınayacak bir ihanet ağına doğru çekilirler.
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood tutku ve entrika dolu bu unutulmaz romanda okurlarını yine heyecanın zirvesine çıkarıyor...
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 14 Ekim 2014

Sen Benim Diğer Yarımsın


Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır? 

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur...

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?

"Gerçek aşkın karşısında kim durabilir?"

"Korkusuz, taze, ateş kadar sıcak bir roman: Sen Benim Diğer Yarımsın. Kesinlikle soluksuz okuyacaksınız."
-Amazon-

"Herkes hayatında bir defa da olsa ruhunun derinliklerinde gerçek aşkı tatmıştır. İşte bu kitap size o tadı tekrar hatırlatacak." 
-Usbourne Yayın Grubu-

"Evreni kaosa sürükleyen sıradan âşıkların, sıra dışı aşk hikâyesi. Bu roman kalbinizi ateşe verecek. Tıpkı benimkini verdiği gibi." 
-C. J. Skuse-

"Romeo ve Juliet'i bir kenarda tutun ve Poppy ve Noah'la tanışın."
-The Lancashire Evening Post-
(Tanıtım Bülteninden)

Anı Bahçesi


Yıllarca esaret altında kalmış tutkular ve anılarla dolu bir bahçe...

Cornwall'da bulunan muhteşem manzaralı, el değmemiş Lamorna Koyu bir asır önce pek çok sanatçının uğrak noktasıydı. Bugün ise talihsiz bir aşkın ve annesinin ölümünün acısını atlatmak isteyen Mel Pentreath için huzurlu bir sığınak...

Büyüleyici olduğu kadar soğuk ve karanlık olan Merryn Hall'da bir kır evi kiralayan Mel, bir yandan çevresindeki yeni dünyayı kucaklarken bir yandan da ev sahibi Patrick Winterton'a bahçe işlerinde yardım etmeye koyulur. Patrick'in tavan arasında unutulmuş bazı resimler bulmasıyla birlikte kendilerinden çok şey bulacakları gizemli bir tutkunun sıra dışı hikâyesini keşfederler. Mel ve Patrick geçmişteki hayal kırıklıklarının üstesinden gelmeye çalışırken yeni bir aşkın kapısını da aralarlar. Ancak Mel'in bu büyülü dünyası çok geçmeden gerçekler ve tehditlerle sarsılır.

Anı Bahçesi, bir kuşaktan diğerine uzanan hatıralar ile mutlu olma yolunda benzer engellerle karşılaşan, farklı yüz yıllarda yaşamış iki kadının etkileyici öyküsünü anlatıyor. Büyülü bir dünyanın kapılarını aralamaya hazır olun.

"Yasak bir aşkın olağanüstü öyküsü. Muhteşem bir roman!"
-Yours Magazine-

"Rachel Hore yeteneğini konuşturmuş.
Tarihte yaşanmış gizemlerin ustalıkla işlendiği bu roman bir çırpıda okunuyor. Çok zekice." 
-Now Magazine-

"Arzuların saklandığı küçük Lamorna Koyu… Yasak aşkın ve iki büyülü masalın perde arkası…"
-Daily Mirror-
(Tanıtım Bülteninden)

9 Ekim 2014

Limon Kokusu


Julia, amcasının Malibu'da okyanus kenarında, muhteşem bir doğanın içerisinde uzanan malikânesine giderken aklında tek bir şey vardır: huzur bulmak.Yıllardır insanlardan kaçmaktadır. Tam beş yıldır… Kızını kaybettiği o korkunç kazadan beri zamanını sadece, nerede hata yaptığını düşünerek geçirmiş ve içine kapanmıştır. Malikâneye vardığında, limon bahçesini çekip çeviren Roberto dışında arazide kimsenin olmadığını görür. Amcası için çalışan Roberto'yu ilk gördüğü andan itibaren, sanki yıllardır tanıyormuş gibi hisseder. Onları böylesine benzer kılan şeyse, yaşadıkları acıdır. Roberto da tam beş yıl önce, Meksika sınırından kaçak yollarla geçmeye çalışırken çölde kızını kaybetmiştir ve yıllardır haber alamadığı kızının öldüğünü düşünmektedir.Julia bu hikâyeyi öğrendiğinde tek bir şey ister. Roberto'nun kayıp kızı Rosa'nın izini sürmek. Kendini bu işe adar ancak yapılan her şey gibi, iyiliklerin de bir bedeli vardır. Julia bu bedeli ödemeye hazır mıdır?
(Tanıtım Bülteninden)