9 Ekim 2014
Sevgili Hayat
Usta yazar Alice Munro, Sevgili Hayat'taki öykü kişilerine ve yaşadıkları ortama yine can soluğu üflüyor. Aşk, yalnızlık, suçluluk, utanç, kayıplar, şehvet, ölüm, mutsuzluk ve umut; bütün bu duyguları içeren insan yaşamının farklı kesitlerini aktaran öyküler, yazarın kaleminin ucundaki kişilere empatiyle yaklaşması sonucunda okurlara akıcı bir okuma deneyimi armağan ediyor.
Çoğunluğu Kanada'nın taşra ortamında geçen ve yaşam yolunun sapaklarında büyük ölçüde rastlantıların rol oynadığı öyküler, gündelik yaşamı yalın bir dille canlandırırken, öykülerin sonu, okurun kendisine uygun gelen bir biçimde hayal edebileceği bir belirsizlikle noktalanıyor.
Alice Munro'nun kitabının sonunda "Final" başlığı taşıyan bir bölüm var. Bu bölümün girişinde, "Bu kitaptaki son dört parça pek hikâye sayılmaz. Bu anlatılar, bazen gerçeği tamamen aktarmasa da duyguları ve tamamen gerçek olayları yansıtan otobiyografik çalışmalar. Onların kendi yaşamım hakkında söyleyeceğim ilk ve son ve gerçeğe en yakın şeyler olduğuna inanıyorum," diyen yazar, kendi geçmişi ve ailesiyle birlikte yaşadığı günlere ait anılarını aktarıyor. Bu bölüm belki de kitaptaki bütün hikâyelerden çok daha duygu yüklü bir edebiyat örneği sunuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
7 Ekim 2014
Yaralı
Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir, bil. Aşk mı? Aramızda kaldı; içimizde değil… Yanlış aşkta doğru aranmaz. Ama yine de oku istiyorum. Cümlelerimde gizlenmiş duygudan ne anladığını benim nasıl yazdığım değil, senin nasıl okuduğun belirler.
"Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin" diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. İlkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan… O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan.
Kör değildim, sadece güvenmiştim!
Not: Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
* Daha önce de Kahraman Tazeoğlu'nun "Bukre" adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim.
Uzunköprü'ye Dönüş
Merhaba dostlarım nasılsınız? Ben iyiyim. Annem, Misi ve ben dün akşamüstü Uzunköprü'ye döndük.
Arife günü sabahı Misi ve ben yola çıktık. Öğleyin evde olduk. Çaydan sonra ablam, annem, İloş ve ben Marmara Park'a gidip Rossman'den alışveriş ettik. Ben Rossman'de satılan şeftali kokulu yumuşatıcıya bayılıyorum. Yumuşatıcı ve mango- portakal kokulu sıvı el sabunu aldım. Oradan ablamlara geçtik. Yemeği orada yedik. Bayramın birinci günü annem, Güldal kuzum, İloş ve ben Aytülcüm'e gittik. Çok güzel zaman geçirdik. Sonra eve döndük. Bayramın ikinci günü Güldal kuzum geldi. Birlikte eşyaları toparladık. Bütün gün çalıştık. Çok yorulduk. Bir ara Fikriye geldi, biraz oturduk. Dün de buraya döndük. Bugün de dinlenceye çekildik. Alışveriş ettik. Annem yemek yaptı. Çayımızı içtik. Şimdi ana-kız internetteyiz. D&R'dan kitap sipariş ettim. Gelecek kitaplarımı iple çekiyorum.
Sizler neler yaptınız? Bayramınız nasıl geçti? Dilerim iyi geçmiştir. Benden şimdilik bu kadar sevgili dostlarım.
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!
27 Eylül 2014
Eğer Yaşarsam
Sıradan bir günde...
On yedi yaşındaki Mia, bir genç kızın isteyebileceği her şeye sahiptir: sevgi dolu bir aile, ona âşık bir erkek arkadaş, müzik ve olasılıklarla dolu parlak bir gelecek...
... bir saniyede her şey değişir...
Bir sabah ailesiyle yolculuğa çıkan Mia'nın hayatı bir anda altüst olur. Kendini, kaza geçirdikleri arabanın enkazından yaralı bedeninin çıkarılışını izlerken bulan genç kız, parçaları yavaş yavaş birleştirince neler kaybettiğinin ve geride bıraktıklarının farkına varacaktır. Hayat ve ölüm, mutlu bir geçmiş ve bilinmezliklerle dolu bir gelecek arasındaki ince çizgide yürüyen Mia, bir günde hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalacaktır.
Eğer Yaşarsam, aşkın gücünün, ailenin gerçek anlamının ve yaptığımız seçimlerin dokunaklı hikâyesi…
"Fazlasıyla dokunaklı."
Publisher Weekly
"Okuyucuyu aynı anda hem hüzünledirip hem de umutlandıracak, dokunaklı ve düşündürücü bir roman."
Romantic Times
"Yürek burkan, muhteşem bir hikâye."
NPR's The Roundtable
"Acımasız ve güzel. Bu düşündürücü hikâye, kitabı bitirdikten sonra uzun süre aklınızdan çıkmayacak." School Library Journal
"Gençlerin yanı sıra yetişkinler de Forman'ın bu muhteşem romanına bayılacak."
VOYA
"Hüzünlü, mükemmel yazılmış bir hikâye. Sizi kesinlikle ağlatacak."
San Jose Mercury News
"Harika bir roman."
Los Angeles Times
"Etkileyici bir roman... Forman, unutulmaz karakterler yaratıp kalbimize dokunan ve gözlerimizi dolduran sürükleyici kitaplar yazmakta usta."
Buffalo News
"Mükemmel yazılmış."
Entertainment Weekly
"Eğer Yaşarsam, aşk ve trajediyle dolu."
Sacramento Bee
(Tanıtım Bülteninden)
Pembe Ve Yusuf
Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin!
Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...
Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...
(Tanıtım Bülteninden)
* Ön Sipariş Tarihi: 02 Ekim 2014
Manolya Kokulu Hikayeler
"Her şey beklemesini bilen kişiye kendiliğinden gelir."
Umudunu yitirme, Şu hayatta bir şeyin bitişi her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur. Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 42 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)
Umudunu yitirme, Şu hayatta bir şeyin bitişi her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur. Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 42 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)
Menekşe Kokulu Hikayeler ve Papatya Kokulu Hikayeler'den sonra bir de Manolya Kokulu Hikayeler kitabı çıkmış. Onun da çok güzel olduğundan eminim!
Lavanta Kokulu Aşk Hikayeleri
Dipsiz bir deniz, uçsuz bucaksız bir gökyüzü, yoksa imkânsızı istemek mi aşk? Varlığını tamamlayan, yoksa eksikliği ilk kez duyumsanan bir olgu mu? Hani öncesi olmayan ve sonrası onsuz mümkün olmayan mı? Gönüllerde tecelli eden arsız bir duygu, belki de çocuksu kaprislerle hiç kaybetmek istenmeyen... Kaybetme ihtimali ve ulaştığında yitirme duygusu. Zaten bu değil mi gönüllerde filizlenen bu delice duyguyu kıymetli kılan...
(Tanıtım Bülteninden)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)