9 Ekim 2014
Küçük Bir Aşk Hikayesi
Keri Daniels, ülkenin en popüler magazin dergilerinden birinde çalışan bir muhabirdir. Yıllardır hayalini kurduğu editörlük koltuğuna ulaşmak için, patronunın ondan istediği çok zor bir işi yapmak zorundadır: ünlü ve münzevi bir yazar olan Joseph Kowalski'yle bir röportaj.Keri için sorunlar tam olarak bu ismi duyduktan sonra başlar. Çünkü Joseph, lise yıllarında, kalbini paramparça ettiği gençlik aşkının ta kendisidir.Keri yıllar önce Joseph'i acımasızca terk ettiğini unutup,bu tanışıklığın röportajı yapmasını kolaylaştıracağını düşünürken, Joseph onunla aynı fikirde değildir.Onca zaman sonra ayağına gelen bu intikam fırsatını en iyi şekilde değerlendirecektir.
(Tanıtım Bülteninden)
Dileğim Sensin
Bazen şans bir dileği gerçeğe, umuduysa aşka dönüştürür...
İki yabancı, farklı dilekler, kesişen hayatlar...
Adrianna ve Wyatt farklı beklentilerle gittikleri dilek çeşmesinin başında tesadüfen karşılaşan iki yabancıdır. Ortak noktaları ise hayatın daha çok acı yüzüyle karşılaşmış olmalarıdır. İkisi de sevdiklerini kaybetmiş, yaşama küsmüş ve insanlara olan güvenini yitirmiştir. Ama belki de hayat en büyük tebessümünü onları bir araya getirerek göstermiştir. Kim bilir, belki o dilekler suyun dibindeki bozuk paralardan mutluluğa evrilecektir.
"Barbara Freethy karmaşık karakterler yaratabilen ender yazarlardan biri."
-Library Journel-
"Geceye Fısıldanan Dilekler ve Bir Dilek Kadar Yakın'dan sonra Barbara Freethy,
umudunu yitirmeyen ve dilekleri kadar samimi insanların hikâyelerini anlatmaya devam ediyor."
-Booklist-
"Eğlenceli, heyecanlı ve romantizm dolu; birbirinden farklı karakterleriyle ilham verici bir roman."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)
Aşkın Müziği
Vegas'ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı… Evelyn Thomas'ın yirmi birinci doğum gününü Las Vegas'ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak, otel odasında son derece yakışıklı ve dövmeli yarı çıplak bir adamın varlığı ve parmağında King Kong'u korkutabilecek boyutta bir yüzük bu planlar arasında değildi. Bir de tüm bunların nasıl olduğunu bir hatırlayabilseydi…
(Tanıtım Bülteninden)
Kendi Gecesinde
"Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."
Aşkı ve düşüşü seçmiş ve uzak kalınmış bir anne, sevgi-nefret ekseninde dokunaklı bir baba oğul ilişkisi. Çocukluğun, ilk gençliğin ve cinselliğin arka bahçeleri. Zoraki kaçakçı Hayali, Londra'daki sürgününde geçmişini sorgularken genç moda tasarımcısı Reyan'la tanışır. Bu iki yaralı ve zor insan rüzgârlı, gölgeli, ama incelikli bir aşka yelken açarlar. İnci Aral bu kez, tanımak istemediğimiz, yakınında, hatta belki içindeyken bile kolay kabul edemediğimiz dünyalara eğiliyor. Reddedilmiş ilişkilerin ve aşkın ayrımsız halinin kendi içinde ne kadar doğal ve derin olabileceğini gösteriyor. Önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye kıstırdığı insanların özel yaşam alanları ve gecelere sığınarak hayaletlere dönüşmelerini anlatıyor.
Kendi Gecesinde, Doğudan Batıya tüm çelişkileriyle bir Türkiye resmi çizerken kirlenme ve ayrışmalar sürecinde, yaşamın anlamı, mutluluk arayışı ve aşk üzerine okuru derin düşüncelere götüren bir roman. Siyasi ve toplumsal olguları mizahla harmanlayan geleneksel gölge oyunumuz Karagöz-Hacivat ise hikâyenin mozaiği.
(Tanıtım Bülteninden)
* Ön Sipariş Tarihi: 03 Kasım 2014
Sevgili Hayat
Usta yazar Alice Munro, Sevgili Hayat'taki öykü kişilerine ve yaşadıkları ortama yine can soluğu üflüyor. Aşk, yalnızlık, suçluluk, utanç, kayıplar, şehvet, ölüm, mutsuzluk ve umut; bütün bu duyguları içeren insan yaşamının farklı kesitlerini aktaran öyküler, yazarın kaleminin ucundaki kişilere empatiyle yaklaşması sonucunda okurlara akıcı bir okuma deneyimi armağan ediyor.
Çoğunluğu Kanada'nın taşra ortamında geçen ve yaşam yolunun sapaklarında büyük ölçüde rastlantıların rol oynadığı öyküler, gündelik yaşamı yalın bir dille canlandırırken, öykülerin sonu, okurun kendisine uygun gelen bir biçimde hayal edebileceği bir belirsizlikle noktalanıyor.
Alice Munro'nun kitabının sonunda "Final" başlığı taşıyan bir bölüm var. Bu bölümün girişinde, "Bu kitaptaki son dört parça pek hikâye sayılmaz. Bu anlatılar, bazen gerçeği tamamen aktarmasa da duyguları ve tamamen gerçek olayları yansıtan otobiyografik çalışmalar. Onların kendi yaşamım hakkında söyleyeceğim ilk ve son ve gerçeğe en yakın şeyler olduğuna inanıyorum," diyen yazar, kendi geçmişi ve ailesiyle birlikte yaşadığı günlere ait anılarını aktarıyor. Bu bölüm belki de kitaptaki bütün hikâyelerden çok daha duygu yüklü bir edebiyat örneği sunuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
7 Ekim 2014
Yaralı
Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir, bil. Aşk mı? Aramızda kaldı; içimizde değil… Yanlış aşkta doğru aranmaz. Ama yine de oku istiyorum. Cümlelerimde gizlenmiş duygudan ne anladığını benim nasıl yazdığım değil, senin nasıl okuduğun belirler.
"Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin" diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. İlkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan… O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan.
Kör değildim, sadece güvenmiştim!
Not: Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
* Daha önce de Kahraman Tazeoğlu'nun "Bukre" adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim.
Uzunköprü'ye Dönüş
Merhaba dostlarım nasılsınız? Ben iyiyim. Annem, Misi ve ben dün akşamüstü Uzunköprü'ye döndük.
Arife günü sabahı Misi ve ben yola çıktık. Öğleyin evde olduk. Çaydan sonra ablam, annem, İloş ve ben Marmara Park'a gidip Rossman'den alışveriş ettik. Ben Rossman'de satılan şeftali kokulu yumuşatıcıya bayılıyorum. Yumuşatıcı ve mango- portakal kokulu sıvı el sabunu aldım. Oradan ablamlara geçtik. Yemeği orada yedik. Bayramın birinci günü annem, Güldal kuzum, İloş ve ben Aytülcüm'e gittik. Çok güzel zaman geçirdik. Sonra eve döndük. Bayramın ikinci günü Güldal kuzum geldi. Birlikte eşyaları toparladık. Bütün gün çalıştık. Çok yorulduk. Bir ara Fikriye geldi, biraz oturduk. Dün de buraya döndük. Bugün de dinlenceye çekildik. Alışveriş ettik. Annem yemek yaptı. Çayımızı içtik. Şimdi ana-kız internetteyiz. D&R'dan kitap sipariş ettim. Gelecek kitaplarımı iple çekiyorum.
Sizler neler yaptınız? Bayramınız nasıl geçti? Dilerim iyi geçmiştir. Benden şimdilik bu kadar sevgili dostlarım.
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)