26 Eylül 2014

İstanbul'uma Kavuşurken


Merhaba dostlarım, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben de çok iyiyim. Çok çok mutluyum. Neden mi?
Birincisi haftaya Cuma sabahı aşkım kedişimle İstanbul'a doğru yola çıkıyoruz. Yani güzelim memleketim İstanbul'uma kavuşmama sayılı günler kaldı. İkincisi ne? Annem,  yıllardır almak istediğim  mutfak şefini almış. Artık sahip olduğuma bir türlü inanamıyorum doğrusu. Esse çok iyi bir indirim yapmış, mutfak şefini üç gün için 650 TL'ye indirmiş. Güldal ablam  da kendisine mutfak şefi almış. Ben en çok kırmızıyı beğenmiştim, Güldal ablam da kırmızı almış. Şimdi ikimize de güle güle kullanmak düşüyor. Sizler de almayı düşünürseniz sanırım yarın indirim sona eriyor. Şimdilik benden bu kadar, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

23 Eylül 2014

Arşivden Pratik Patlıcan Yemeği


Dostlarım, Pazar günü arşivden bir tarif uyguladım.  Fırın poşetine konularak fırında pişirilen enfes ve çok pratik bir patlıcan yemeğinin tarifini vermek istiyorum.

Malzeme:


4-5 patlıcan

4-5 tane orta boy domates

6-7 tane sivribiber

6-7 diş sarımsak

Yeteri kadar tuz

1/2 çay bardağı sızma yağ

Yapılışı:

Patlıcanlar alacalı doğranır, tuzlu suya konur. Bir saat bekletildikten sonra sıkılarak derin bir kaba konur. Doğranan diğer malzemelerle birlikte tuz ve yağ ilave edilerek güzelce harmanlanır. Fırın poşetine doldurulur. Üstü bir bıçakla delinir ve fırına atılır. 200 C'de 45-50 dk. pişirilir.
Afiyetle yenir!
Yeni paylaşımlarda bulunmak üzere dostça kalın!

Arşivden Elmalı Pay



Yeniden merhaba dostlarım. Sizlere bugün ikinci arşiv tarifi veriyorum. Hamuru çok pratik, çok çok başarılı.
Hemen tarife geçiyorum.

  Pay Hamuru:

1 su bardağından biraz fazla un

150 gr margarin

1/2 su bardağı toz şeker

Üzerini süslemek için:

pudra şekeri

4 elma (soyulup çok ta ince olmayacak biçimde dilimlenir)

ya da 10-12 adet erik (ortadan ikiye bölünüp iç kısımları hamura gelecek biçimde yerleştirilir)

* Ben, hamura bir de vanilya ekledim, çok güzel koku verdi, öneririm!

En kısa zamanda görüşmek dileğiyle! Dostça kalın!

Arşivden Ispanaklı Muffin



Sevgili dostlarım, merhaba! Nasılsınız, dilerim iyisinizdir. Ben de iyiyim. Uzunca bir süredir mutfağa girip te değişik bir tarif uygulamıyorum. Mutfağa giriyorum elbette ama burada yayımlanacak tarifler uygulamıyorum doğrusu. Çok uzunca bir süredir tarif yayımlamayınca arşive dadanıyorum. İşte size arşivden pratik ve lezzetli bir tarif.
Malzemeler
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı süt
4 çay bardağı un
Kabartma tozu
1 tatlı kaşığı tuz
200 gr doğranmış ıspanak
Yapılışı: 
2 yumurtayı mikserle beyazlaşıp köpürene kadar çırpın. İçine yağı, sütü, unu, kabartma tozunu, tuzu ekleyip biraz daha karıştırın. Ispanağı ekleyip hamuru muffin kalıpların yarısına gelecek kadar boşaltarak 180 C fırında pişirin. Sıcak olarak servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun!
Yeniden görüşünceye sevgiyle, dostça kalın!

22 Eylül 2014

Aşka Uyanmak


Edythe Amsel ilk atandığı yerden oldukça memnundu: Nebraskanın Ceviz Tepesindeki tek derslikli bir okul. Edythe, özgürlükçü, kararlı ve inançlı bir eğitimle bu küçük yerdeki öğrencilere dünyayı göstermeye hazırdı. Peki, Ceviz Tepesi, Edythe gibi bir öğretmene hazır mıydı?Ebeveynlerinin zamansız ölümünden beri yeğenlerine göz kulak olan Joel Townsend, kasaba meclisinin bir bayan öğretmenle anlaştığını duyunca oldukça heyecanlanmıştı. Çocuklar bir kadının eğitiminden faydalanabilir diye düşünüyordu. Edythe geldiği ilk hafta içinde, kullandığı tanınmamış eğitim yöntemleriyle bütün kasabayı öfkelendirmeyi başarmıştı. Joel ise onun oldukça güzel bir kadın olduğunu ve çocuklar için iyi bir anne olabileceğini düşünmekten kendini alamıyordu.
(Tanıtım Bülteninden)

Gecenin Ardından Gün Doğar


Ölümün ardından yaşam doğar

En karanlık zamanlarında etrafına bak

Çünkü hiçbir zaman yalnız değilsin Seviliyorsun

Kıyısında acının ve mutluluğun taşlarını biriktiren bir nehirdir hayat…

Hayata dair umut ışığını yitiren genç bir kadın…

Ve onu bir an olsun yalnız bırakmayan vefakâr dostları…

Emma için gelecek belirsizliklerle doludur. Trajik bir vedanın, yeni başlangıçlar için ona yol gösteren bir rehbere dönüşebileceği aklının ucundan bile geçmezken, hayat onu şaşırtmaya devam etmektedir. Tabii en yakınındaki insanları da.

Mutluluğun elinden kayıp gittiğine ve onu bir daha bulamayacağına inanan Emma'nın yeniden gülümseyebilmesinin acı tatlı hikâyesinde kendinizden çok şey bulacaksınız.

"Aşk, dostluk, ölüm ve yaşam gibi hayata dair pek çok konuyu merkezine almayı başarabilmiş, samimi ve duygu yüklü bir roman."
-Publishers Weekly-

"Ölüm kadar gerçek, hayat kadar yaşanası bir hikâye."
-Booklist-

"Bu roman sizi bazen ağlatacak bazen de öylesine güldürecek ki ağlamayı unutacaksınız. Okurken hüzünlü kahkahalar atarsanız şaşırmayın."
-Amazon-

"Keder ve mutluluk gibi birbirine zıt iki duygu kusursuz bir mizahi anlatımla bir araya getirilmiş. Anna Mcpartlin'in üslubu için ne desek az."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)

İstanbulcunun Sandığı



İstanbulcunun sandığı açılıyor!

İstanbulcunun Sandığı… Şehri kuşatan bir dolu söz, yazı, alışkanlık, eşya, hatıra… Ve bütün bunların hikâyesi... 

İSTANBULCUNUN SANDIĞI BİR ŞEHRİN RUHUNUN MİNYATÜR HÂLİ. 

İstanbulcu olmak için İstanbulun kadîm sakini olmak şart değil, şehrin havasını bir kez solumak, hatta bir filmden, bir romandan, bir şiirden ona bakmak dahi o ruha bulaşmak için kâfi. İskender Pala, İstanbulcunun Sandığında gizli duyguları harmanlıyor; bazen içleniyor, bazen neşeleniyor; kimi zaman sitemini açığa vurup kimi zaman hülyalanıyor. 

…Eğer şehri eğlencesiz bir film gibi uzaktan izliyorsa bir serçe, solgun günbatımlarının siluetine ağlamaktan yorulursa yolda ve dönemeden yuvaya düşüp ölürse yavrularına hasret; o zaman, işte o zaman sarsılır duvarları şehrin ve tekrar kurulmak üzere başlar yıkılmaya.

…Zaman ki hem dost, hem düşman; hem mazlum, hem zalim. İstanbul ki hem vatan hem gurbet; hem bilge, hem âlim. Zaman, aktıkça kuduran nehir bazen ve bazen İstanbul, durdukça köpüren zehir... Nefrete dost ve tuzak sevdaya zaman; hayırda şer ve şerde hayır gizleyen İstanbulum aman... 

İstanbulcunun Sandığında İskender Pala zarif kalemiyle şehrin kalbine dokunuyor.
(Tanıtım Bülteninden)

İflah olmaz bir İstanbullu olarak kitap çok ilgimi çekti doğrusu. Alınmalık bir kitap!