14 Ağustos 2014

Rüya


Ya rüyanızda farklı bir hayat sürebilseydiniz? Ya o hayatı seçip onu yaşayabilseydiniz? Sloane, sevgi dolu bir aile ortamında yaşayan ve sınıfında yüksek notlar alan bir öğrencidir. Maggie, New Yorkta yıldızı parlamak üzere olan, son derece özgür ve ihtişamlı bir hayat süren bir aktristir. Bambaşka hayatlar sürdüren iki kız. Geceleri rüyalarında birbirlerinin hayatlarını sürdürmeleri dışında. İkisi de diğerinin hayatını yaşayıp birbirlerinin sırlarını bilmektedir. Bir gün ikisi de âşık olur. Ancak hayatları hiç kesişmemiştir… Bugüne dek. Hangi hayat sadece bir rüya? Hangisi gerçek? Sonunda bir hayatta uyanmayı seçmeleri ya da akıllarını kaybetmeyi göze almaları gerekecek. Ama kızlardan biri için bu her şeyden sonsuza dek vazgeçmek anlamına geliyor: Hayatından, aşkından, kendisinden.
(Tanıtım Bülteninden)

* Ön Sipariş Tarihi: 15 Ağustos 2014

Çilek Mevsimi


"Ne olacağını bilmiyorum..." dedi onun bakışlarındaki tedirginliği yok etmek ister gibi, "Ama öğrenmek istiyorum Mira. Hayatımdaki tüm kaosa, tüm belirsizliğe rağmen bunu seninle yaşamayı istiyorum." diye fısıldadı ve ardından ekledi, "Çünkü seni incitebilme ihtimalime rağmen, seni istemekten vazgeçemiyorum."

Bir bahar günü çilek kokuları içerisinde tanışan ve birbirlerinden ilk görüşte etkilenen Mira ve Yağız için aşkın büyüsüne kapılmak çok zor olmamıştı. Diğer taraftan, aralarına bir kara kedi gibi giren Yağızın tehlikelerle örülmüş geçmişi, mutluluklarının uzun sürmesine izin vermemişti. Hızlı ve tutkuyla başlayan bir aşkın özneleriyken kendilerini birdenbire hoyrat bir ayrılığın içinde bulan Yağız ve Miranın günlerine özlemin ıssızlığı sinmişti. 

Günün birinde geçmişinin karmaşasını, sırlarını çözüp bir daha gitmemek üzere geri gelen Yağız, ardında bırakıp gittiği mutlu, tasasız, cıvıl cıvıl kadını aynı bulabilecek miydi? Derinden yaraladığı Miraya kendisini affettirebilecek miydi? Daha da önemlisi Yağız, Miraya yaşadıklarını unutturabilecek miydi?

Adı gibi kokusu olsa çilek kokacak bir hikâye...
(Tanıtım Bülteninden)

* 22 Ağustos tarihinde stoklarda

12 Ağustos 2014

Cesaretin Var mı


Shelbourne Dükü Tristan'ı bekleyen zorlu bir görev vardır. Ömrünün geri kalanında tahammül edebileceği bir eş bulmak. Aşık olmayı ise ne istemekte ne de gerekli görmektedir. Baş döndürücü zenginliklerine rağmen anlayışa ve inceliğe sahip olmayan bir dizi aday arasında bunu nasıl başaracaktır peki? Londra'nın namı dilden dile dolaşan, aşırı ciddi ve terbiyeli çöpçatanını kiralayarak elbette. Ve ona hayatında gördüğü en büyüleyici kadın gibi davranmaktan da kendini alıkoyması gerekecektir.

Pervasız dükü mükemmel eş adayını bulabileceği bir yarışma düzenlemesi için ikna etmek, Tessa Mansfield'in keyifle üstesinden geleceği bir iştir. Başvurduğu yöntemler skandal yaratacak ölçüde olabilir ama bu kötü şöhretli bekara eş bulma ve ona gerçek aşkı tattırma konusunda kararlıdır. Ne var ki dükün diğer kadınlara ilgi göstermeye başlamasıyla onun kalbini asıl kazanmasını istediği kişinin kendisi olduğunu fark eder. Yasak bir öpücüğün Tristan'ın arzularını harekete geçirmesiyle Tessa bir numaralı çöpçatan kuralını da öğrenmiş olur: Damada asla aşık olma.

"Kıvrak bir zeka ürünü."
Nicole Jordan

"Hem yoğun bir şekilde duygusal hem de ince esprilerle dolu."
Madeline Hunter

Aşkın Baharına Uyanmak



Mutlu olmanın hayalini kuran iki insanın imkânsız aşkı...

Hayatın zorluklarıyla erken yaşta tanışan Lauren, ailesini kaybettikten sonra sorumsuz amcasının baskısıyla zengin bir kontla evlenir. Kontun ölümüyle kendisine kalan mirasa bile dokunmayan Lauren her şeyi bırakarak evine döner, ancak geride bıraktıkları ona huzur vermemekte kararlıdır.

Kardeşinin ölümü üzerine dük olan Alex, kendi gibi olamadığı bir hayatı yaşamaya mecbur kalır. Ancak benimseyemediği bu hayata daha fazla dayanamayan Alex oyunun kurallarını bozmanın peşine düşer, bir de imkânsız aşkının...

Julia London hayranlık uyandıran üslubuyla âşık olmanın ne denli müthiş,büyüleyici aynı zamanda acı olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor.

"Bu kitabı okuduktan sonra yaşadığınız yoğun duygusallığın üstesinden gelmek için kendinize zaman vermelisiniz! Julia London'ın güçlü kalemi sizlere daha önce hiç hissetmediğiniz duyguları yaşatacak."
Publishers Weekly

"Çok farklı iki insanı buluşturan tek neden, aşkın karşı konulmaz gücüdür. Aşkın Baharına Uyanmak bu gerçeği anlaşılabilir kılan etkileyici bir roman."
Booklist

"Julia London'ın gerçeğe bürünen karakterleri, hayatlarındaki seçimleriyle okuyucuları kimi zaman hüzünlendirirken kimi zaman da gülümsetmeyi başarıyor."
Romantic Times

Seninle Başım Dertte


Lord Edward ve Leydi Charlotte Malory'nin tatlı yeğenleri Regina Ashton, geçmişindeki acı verici bir sır nedeniyle duygusuz ve kendini beğenmiş bir çapkına dönüşmüş Nicholas Eden tarafından kaçırılır. Reggie şerefine leke süren ve bütün kadınsı tutkularını uyandıran bu altın saçlı serseriyle evlenmek zorunda kalır. Ancak Reggie'nin güzelliği Nicholas'ın da baştan çıkmasına ve elbette pek çok yanlış anlamaya neden olur...
Ve aşk yaşam boyu sadece bir kez yaşanır.
"Johanna Lindsey gerçeğe dönüşen masallar yazıyor!"
Romantic Times 
"Johanna Lindsey her romanında iz bırakan karakterler yaratmada usta."
Chicago Sun-Times

Aşkta Seni Seçtim




Evlilik aşkı öldürür diyenlerden misiniz yoksa ikisi de bana göre değil diyenlerden mi? 

Evliliğe ve aşka inanmayan, 'her limanda sevgilisi olan' bir adam ve karşısına kötü bir tesadüfle çıkan dünyalar güzeli bir kadın… Biri aşkın her şeyin üstesinden geldiğine inanır, diğeri ise 'Ben âşık olmam, bana âşık olurlar,' diyerek çapkınlık yapmaya devam eder. Bu düşünceler kadını yorsa, üzse de mücadelesinden hiç vazgeçmez. Ne yapıp edip kararlı ve güçlü bir kadın olarak bu adamı yola getirir. Ama kendisi de çok kırılır, yıpranır. Aslında adam da kadına bağlanmıştır ama öyle inatlaşmıştır ki hayatla asla bir kadını sevemeyeceğini, âşık olamayacağını savunduğundan geri adım atmamak için direnir. Sonuç mu? Evlilik aşkı öldürmez…

Mektubumu Aldın mı


Muhteşem tutku, mektuplarda bulunamaz, Bayan Langley.' 

Felicity Langley, Mayfair Köşkü'nü ısıtabilmek için kömür bile alamaz durumda olmasına rağmen ilk reveransını yaptığı günden bu yana bir dükle evlenme hayaliyle yaşamaktadır. Son dört senesini, bu amaç uğruna, soylu Hollindrake Dükü ile yazışarak geçirir. Şimdi bütün iş onunla tanışmaya kalmıştır. Peki ya Felicity dük ile çoktan tanıştığının farkında değilse ve yanlış anlamalar yüzünden onu yeni uşakları sandıysa... 

Thatcher'ın bu durumu hemen düzeltmesi ve haddini bilmez bu kıza, kararlaştırılmış nişanı kabul etmeye niyeti olmadığını anlatması gerekmektedir ama birden kendini Felicity'nin çekim alanında bulur. Ondan etkilenmiştir; kararlılığından, hassas çekiciliğinden ve nefes kesen şehvetinden… Gerçek kimliği ortaya çıktığı takdirde Felicity'nin onunla anında evleneceğini biliyordur ama yalnızca gerçek aşk için evlenmeye ant içmiştir. Bu yüzden aşk hikâyelerine inanmayan bu sıra dışı kadını kandırmak ve kalbini kazanmak için bütün hünerlerini sergiler.