27 Temmuz 2014

Şeker Bayramınız Kutlu Olsun



Sevgili dostlarım Şeker Bayramı'nız kutlu olsun. Sevdiklerinizle bayram tadında nice yıllar geçirmenizi dilerim. Sevgiyle kalın.

Düş Bahçelerinin Uzağında


Kayıp annemizi aradığımız o yaz henüz küçük bir kız çocuğuydum. Hayat denen bu tekinsiz dünyaya farkında olmadan atıldım. Benimle yıllar öncesine, 1969 yılına dönmeye ne dersiniz? Sadece çocukların sahip olabileceği bir iyimserlikle dolu hikâyeme tanık olurken, kimsesiz kalmış yürekleri daha iyi anlayacağınızı umuyorum… 

"İkiz kardeşiyle bir anda kimsesiz kalan on bir yaşındaki Shenny, tüm renklerin aniden griye dönüştüğü yaşamını yüreklilikle kelimelere döküyor."
BookPage 

"İnsanı her sayfasında hayrete düşüren bu roman, eşsiz bir yeteneğin elinden çıkmış değerli bir kitap… Hikâyenin başkahramanı Shenny, okuru 'ilk izlenimin yanıltıcılığı' konusunda uyarıyor ve kitabın sonunda haklılığı apaçık anlaşılıyor."
The New York Times 

"Her satırında mucizenin, umudun ve sabrın büyüleyici sesini duyabileceğiniz bu roman, sizleri hayata bambaşka gözlerle bakmaya davet ediyor."
Publishers Weekly 

"Bu kitabı okumaya başlamadan önce tüm alışkanlıklarınızı bir tarafa bırakmaya hazır olun. Atik, yürekli ve kalbi kırık Shenny ile kırılgan ikizi Woody'ye hayran kalacaksınız."
Booklist 

"Lesley Kagen'ın bilgelik, hassasiyet ve mizahla dokuduğu Düş Bahçelerinin Uzağında mükemmel bir kitabın bütün özelliklerini taşıyor."
Washington Post 

"Aralıksız okuyup, başka bir şeye odaklanamayacağınız türde bir roman. Sürekli şaşırıp, her sayfasından keyif almaya hazır olun. Eşsiz bir yeteneğin elinden çıkan harikulade bir roman."
Kirkus 

"Acı-tatlı duyguların olağanüstü bir güzellikle harmanlandığı, hatasız dokunmuş bir roman. Kaçırmayın."
Romantic Times

25 Temmuz 2014

Ölüm Korkusunu Yenmek


Mahabharata'da sorulur: "Dünyadaki en mucizevi şey nedir?" Yanıt çevresindeki insanların birer birer öldüğünü görmesine rağmen hiç kimsenin kendisinin öleceğine inanmaması olur.
Yalom'a da çok ilham vermiş bir İtalyan atasözünde ise şöyle denir: "Oyun bittiğinde, oyun nasıl biterse bitsin bütün taşlar aynı kutuya konur."

İşte bu iki anlayış arasında yapacağımız tercih, o kısacık hayatlarımızı nasıl yaşayacağımızı belirliyor. Yalom son dönem eserlerinde yaptığı gibi kendisince bu iki anlayışı uzlaştırmaya çalışıyor. Yalom'a göre ölümü inkâr etmek bizim mutluluk arayışımızı baltalar. Hayatın gerçek anlamı en korktuğumuz şeyle, ölümle yüzleşmekte yatar. Böylece sınırlı olduğunu duyumsadığımız hayatımızın her anını çok daha bilinçli kullanabilir ve bizim için gerçekten önemli olan her neyse onunla ilgilenebiliriz. Ölüm anında "ah keşke"li bir cümle kurmamak için bizim için "asıl" önemli olanın ne olduğunu "şimdiden" görmeliyiz.

24 Temmuz 2014

Keyifli Saatler


Merhaba dostlarım, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben de iyiyim. Bugün D&R' a ısmarladığım kitaplarım geldi. Pek bi mutlu oldum.  Bugün Güldal kuzum, yeğenim, annem ve ben keyif yapıyoruz. Elimdeki kitabı bir an önce bitirip yeni aldığım kitaplara başlamak için sabırsızlanıyorum doğrusu.
Benden şimdilik bu kadar dostlarım, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

*Resimdeki kadın ben değilim, kahve keyfi yapıyor olduğu için çok hoşuma gitti.

21 Temmuz 2014

Divan




Daha önce yayımladığımız Nietzsche Ağladığında kısa sürede kendi hayranlarınıyaratarak bir "kült" romana dönüştü. Bunun gibi yoğun metinlerde pekrastlanmayan bir ilgiyle karşılaşarak büyük övgüler aldı. Aynı yazarın hayranlarınıhayal kırıklığına uğratmayacak bir başka romanını sunuyoruz bu kez: Divan.Yine yoğun, şaşırtıcı ve sürükleyici...
ZAMAN
Tam bir iletişim bombardımanına maruz kalırken en yakınımıza bile dokunmaktasorunlar yaşadığımız modern zamanlar. Bütün mahremiyet dengelerininbozulduğu, "özel hayat" tecavüzcüleri ve teşhircilerle dolu bugünün dünyası.
MEKÂN
Psikiyatrist ve hastanın birbirlerine açıldıkları, birbirlerini teslim almaya çalıştıkları,yalan söyledikleri, seviştikleri bir tür mahremiyet koltuğu: Divan.Ya da "oyun yeri".
AKTÖRLER
Sahicilik ve samimiyet arayanlar. İçi acıyanlar. Dokunma ve konuşma yeteneğiniyitirenler. Kendisiyle yüzleşmeyi beceremeyenler. Tanrı arayanlar. Yalnızlar.Dolandırıcılar. Ve zamanımızın vazgeçilmezleri arasındaki yerlerini gidereksağlamlaştıran psikiyatristler.
KONU
Yakınlarımızla yaşayamadığımız mahremiyeti bir kurum olarak paylaşanpsikiyatristlerin ne ölçüde sahici ve samimi oldukları. Psikiyatrist ve hastasıarasındaki mahremiyetin sınırları; seksin terapideki (varsa) yeri. Hayal ve hakikatilişkisi. En mahrem sırlarımıza vâkıf olan psikiyatristlerin bu "mahrem yükler"itaşırken kendi mahremiyetlerindeki dalgalanmalar karşısında nasıl tökezledikleri.Genç bir hekim, Amerikan Psikiyatri Birliği'nin başkanlığını yapmış, şimdi isehastasıyla cinsel ilişkiye girmekle suçlanan bir meslektaşını sorgulamaklagörevlendirilir. Suçlanan psikiyatrist, katı kurallara dayalı hasta-hekim ilişkisininaşılmasını savunmaktadır: "Benim tekniğim, her türlü tekniği bir yana bırakmaktır"der. Genç hekimin tüm yaşamını değiştirecek olan bu görüşmeyle birlikte sevgi,hakikat, teori, otorite, benlik, doğruluk, para, statü, kibir, hınç... ve yalan üzerine,"içeriden anlatılan" bir yolculuk başlar.

* Dostlarım, sizinle İlk Son Öpücük ve Son Şansa Hoşgeldin kitaplarını daha önce paylaşmışım. Bu yüzden paylaşmadığım tek kitap olan Divan'a yer verdim. Sevgiyle kalın!


Ismarladığım Kitaplar


Merhaba dostlarım, nasılsınız? Ben iyiyim, şehre adapte oluyorum. Bu sabah fatura ödeme gibi işlerimiz vardı, onları hallettik. Eve döndük, ablam gibi sevdiğim Birgül abla kahveye geldi. Daha sonraki saatlerde de Güldal kuzum gelecek. Bu arada tatilde aldığım kitaplar yetmedi, D&R'dan kitap sipariş ettim. Sizlerle paylaşmış olduğum kitaplar bunlar, Paris'te Balayı, Ardında Bıraktığın kadın, İlk Son Öpücük ve Divan. Hemen şimdi paylaşmadıklarıma da yer vereceğim dostlarım. Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

Ardında Bıraktığın Kadın


Ardında bıraktığın kadını hatırlıyor musun? Paris'te Balayı devam ediyor…

Genç ve güzel Sophie, savaşa giden ressam kocası Édouard'ın yokluğunda ailesini ne pahasına olursa olsun korumaya kararlıdır. Ancak işlettikleri otel bir Alman komutan ile askerlerine hizmet vermek zorunda bırakıldığında huzurlu evleri, korku ve gerilimin yuvası haline gelir. Ve tehlikeli Alman komutan, Sophie'nin büyüleyici tablosuna tutkuyla bakmaya başladığında artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı anlaşılır…

Neredeyse bir yüz yıl sonra Sophie'nin göz alıcı tablosu Liv Halston'ın evinde asılı durmaktadır. Ölen kocasının hediyesi olan bu tablo, Liv için tüm anılarını gömdüğü bir hazine gibidir. Ancak şans eseri tablonun karanlık geçmişi gün yüzüne çıktığında Liv'in hayatı bir kez daha alt üst olmanın eşiğine gelir…

Ardında Bıraktığın Kadın… Ne pahasına olursa olsun sevdikleri için mücadele etmekten asla vazgeçmeyenlerin öyküsü…

"Tatlı acı romanların ustası Jojo Moyes büyük aşk hikâyelerini en karanlık noktalarıyla ele alırken okuyucusuna alışılmış mutlu sonlardan çok daha fazlasını sunuyor."
Entertainment Weekly-

"Lezzetli bir olay örgüsü, capcanlı bir hayal gücüyle yaratılan karakterler ve karşı konulmaz aşklar…"
-USA Today-

"Ardında Bıraktığın Kadın yüreğinize büyük bir darbe gibi inecek, baştan çıkarıcı bir roman." 
-The Washington Post-

"Kararlı ve yürekli âşıkların romanı… Son sayfayı çevirine kadar dünyadan koptuğunuzu fark etmeyeceksiniz." Los Angeles Times
"Hataları, cesaretleri ve tutkularıyla Moyes'in karakterleri sizi bambaşka bir dünyaya davet ediyor."
-Library Journal-

"Yüz yıllık bir tablonun etrafında canlanan iki ölümsüz aşk hikâyesi… Bu romanı okumak sıradışı bir deneyim olacak." 
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)