14 Temmuz 2014

Siyah Elbisenin İtirafları



Thalia Langley onu ilk kez gölgelerin arasında görmüştü…

Görür görmez de bir aziz olmadığını anlamıştı. Adam, Hollindrake Dükü'nün taşralı kuzeni olduğunu iddia ediyor olabilirdi, ama o kadar çekici bir adamın saf bir taşralı olamayacağı açıktı; olsa olsa acımasız bir hovarda olabilirdi. Zarif yürüyüşü ve güçlü vücudu, Tally'nin aklını yasak düşüncelerle dolduruyordu. Bu adam ona kim bilir ne "fenalıklar" yapardı…

Gerçekten de Lord Larken sakar bir taşra rahibi falan değil, Majesteleri'nin hizmetinde çalışan usta bir casustu. Ve oraya cüretkâr bir planla hapishaneden kaçırılan tehlikeli bir korsanı öldürmek için gelmişti. Vatanına sıkı sıkıya bağlı olan Larken, işine çomak sokan bir Mayfair kızının, kendi acımasız planlarına engel olmasına izin verecek değildi. Ama o küçücük elbisesiyle kendisini bile baştan çıkarmayı başaran bu kıza nasıl direnecekti ki?

"Nükteli bir anlatım tarzı, sevimli orijinal karakterler ve son derece yaratıcı bir olay örgüsü." Booklist 
(Tanıtım Bülteninden)



Bir Yosunun Parmak İzleri


Mükemmel her zaman güzel demek değildir. Bazen ufak ihmaller en hayret uyandırıcı güzelliklerin su yüzüne çıkmasını sağlar. Tıpkı en harika leylakların, yıkık dökük ambarların ve boş barakaların yanında yetişmesi gibi…

Fakir bir İngiliz olan Henry Whittaker ticari zekâsını kullanarak Amerika'nın en zengin adamlarından biri haline gelir. Kızı Alma 1800'lerde büyük bir lüksün içine doğar. Zeki ve öğrenme açlığıyla dolu olan Alma, önemli bir botanikçi olur. Yaşamın ardında saklı mekanizmayı anlamaya çalışırken merakı ve araştırmaları onu evrimin gizemlerinin içine çeker.

Günün birinde onu bilimin tam zıttı ruhani, ilahî ve büyü dolu bir dünyaya çeken bir adama âşık olur. Fakat o zamana kadar her istediğini elde etmiş olan Alma için işler yolunda gitmez ve bu, Tahiti'den başlayacak bir yolculuğun ilk adımı olur. Hayatın izlerini takip ettiği bu yolculukta Alma'nın karşısına çıkanlar bambaşka bir dünyanın da var olabileceğini gösterir.Elizabeth Gilbert bu kitabıyla okurun zihnini ve yüreğini esir alacak.

"Bir ömürlük roman…"
- O Magazine-

"Işık saçan bir kitap. Hayat ve aşk hakkında büyük bir edebi başarı. Victor Hugo ve Emile Zola gibi Elizabeth Gilbert da daha geniş bir dünyadaki önemli şeyleri yakalıyor."
-The Washington Post-

"Gilbert'ın üçüncü romanı görkemli, acımasız, eğlenceli ve göz kamaştırıcı."
-The New Yorker-

"Büyüleyici ve sıradışı… Her anlamda çok etkileyici bir kitap. Derin araştırmalar sonucu ortaya çıkmış ve son derece sürükleyici, listelerin en başına kadar çıkacağına eminim."
- Daily Telegraph-

"Gilbert yine yeteneğini konuşturmuş."
-Financial Times -

"Hem acıklı hem eğlenceli… İyimserlik ve romantizm olmadan da olmazdı."
-Irish Sunday Mirror-

"Harika… Daha kitabın ilk sayfalarında kendimi müthiş bir yazarın ellerine bıraktığımı anladım."
-The Irish Times-

"Kesinlikle okumalısınız. Gerçekten keyifli."
- Viv Groskop, Observer Books of the Year-
(Tanıtım Bülteninden)

13 Temmuz 2014

Kalp Sızısı


Jane Champion, zengin ve bağımsız bir İngiliz asilzadesi olmakla birlikte bir o kadar çirkin ve gösterişsiz bir kadındır.

Garth ise genç, yakışıklı ve güzel olan her şeye aşık bir ressamdır. Zaman zaman Meldrum Düşesi olan teyzesinin malikanesinde kalan Jane, ortak dostlar vasıtasıyla katıldığı bir partide Garth ile karşılaşır.

Sakin bir şekilde devam eden partide Jane'in vermiş olduğu kısa süreli konser Garth'ın, Jane'in içinde barındırdığı güzelliği görmesine ve ona deliler gibi aşık olmasına neden olur.

Bir süre sonra Garth artık dayanamaz, Jane'e olan duygularını açılar ve ona evlenme teklif eder.

Fakat Garth'ın kuralları hiçe sayan yaşam tarzı ve yakışıklılığı karşısında Jane'in gösterişsiz ve çirkin biri olmasından dolayı kendine olan güvensizliği bu teklifi reddetmesine neden olur. Korkaklığın ve kendine olan güvensizliğin ağır yükü altında ezilen Jane'in psikolojisi alt üst olur ve yaşadığı travmadan kurtulmak umuduyla dünya turuna çıkmaya karar verir. Yıllar sonra verdiği karardan pişman olan Jane, Garth'ı bulup ondan af dilemek ister ama Garth, geçirdiği kaza sonucu gözlerinin kaybetmiştir ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
(Tanıtım Bülteninden)

Zaman Uçup Giderken



Merhaba dostlarım, nasılsınız? Ben mi, mutluyum ama biraz da karamsarım. Tatilimiz güzel geçiyor, dolu dolu yaşıyoruz. Ama zaman uçup gidiyor. Bir ay öncesinden beri tatili iple çekiyordum. Ama şimdi ne oluyor?
Ne olduğunu anlamadan bir de bakacağız ki tatil bitivermiş. Sayılı günler çabuk geçermiş. Ama bu söz bekleme, iple çekme evresi için geçerli olsa ne olur sanki? Bu arada hemen önümüzde olduğu için denize birkaç basamakla  ulaşıveriyoruz. Sabah denize girmek zevkli olmasına zevkli. Ama ben en çok gün batımında, yemekten, kahve keyfinden sonra denize girmeyi seviyorum. Sabah ta akşam da bol bol denize giriyorum. Sık sık merkeze iniyoruz, geziyoruz. Alışveriş ediyoruz, kitaplar alıyorum, sevdiklerime hediyeler alıyorum. Arada dışarda yemek yiyoruz, hoş bir değişiklik oluyor. Bizde durum bu. Yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!

12 Temmuz 2014

Her Şey Bitti Derken


Bazen kurtuluş için aşkı seçmek gerekir...

Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa, bir bildiği olmalı;bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, bir umudu olmalı; ayakları onu dönüp dolaşıp Josha götürüyorsa, bir nedeni olmalı;ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, söyleyecekleri olmalı.

Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa, bunun bir açıklaması olmalı;etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, bir derdi olmalı;ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa, bir sırrı olmalı.

Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, "Her şey bitti demek için çok erken" diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi. 

"Baştan sona heyecan dolu, duygusal bir yolculuk. Benim için tartışmasız yılın en iyi kitabı." 
-Colleen Hoover-

"Çarpıcı bir ilk roman. Her Şey Bitti Derken yüreğimi çaldı, nefesimi kesti, canımı yaktı. Katja Millayin lirik anlatımına kapılmamak imkânsız." 
-Ann Aguirre-

"Her Şey Bitti Derken, kitapların eğlendirmekten çok daha fazlasını yapabildiğini hatırlatan bir roman. Katja Millayin sözcükleri duygularınızı saklandıkları yerden çıkaracak, zihninizi ele geçirecek ve sonunda ayrılmaz bir parçanız olup çıkacak."
- Tough Critic Book Reviews -
(Tanıtım Bülteninden)

Paris'te Balayı


Jojo Moyesin merakla beklenen kitabı Ardında Bıraktığın Kadınla tanışmak için küçük bir başlangıç. 

Âşıklar şehri Pariste yeni evli iki çift… 

Genç ve güzel Liv, 2002 yılında zengin ve çekici bir mimar olan Davidle evlenir. Rüya gibi bir balayı geçirme hayaliyle Parise gelseler de beklenmedik bir sorun evliliklerini daha ilk günden sorgulamalarına yol açar. Acaba aralarındaki büyük aşk onları bir arada tutmaya yetecek midir?

1900lerin başında ünlenen ressam Édouard Lefèvre, tabloları için kendisine modellik yapan Sophieye âşık olur. Bir kadına bağlanmayı daha önce asla aklından geçirmemiş olsa da Sophienin, hayatının kadını olduğuna inanıp ona evlenme teklif eder. Ancak genç Sophie kısa bir süre sonra evlilik hayatının beklediğinden çok daha farklı olduğunu, aşkı için büyük fedakârlıklarda bulunması gerektiğini anlar…

Farklı yüzyıllarda yaşanan kadın erkek ilişkilerini, sevgiyi ve evliliği anlatan Pariste Balayı, büyük aşkların ölümsüz olduğunu kanıtlıyor.

"Mutlaka etrafınızdaki insanlara da okutmak isteyeceğiniz sımsıcak bir kısa roman. Moyes karizmatik, inatçı ve hayattan ne beklediğini bilen karakterler yaratıyor." 
-Independent on Sunday-

"Pariste Balayı kahkahalar attırıyor, yoğun hislerle gülümsetiyor ve bir bebek gibi ağlatıyor."
- Closer-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 15 Temmuz 2014

11 Temmuz 2014

Gerçek Aşk Hikayesi



Sparrow Fisher dönüşüm geçiriyordu. Artık demode kıyafetlerini ve ideallerini bırakıp nihayet özgürlüğünü kuşanmaya başlamıştı.

New Yorka taşınmasından hemen önce Sparrow, sahnede ilk gördüğü günden beri rüyalarına giren müzisyen Ian Sterling ile tanışır. Aralarındaki çekim daha ilk dakikada kendini gösterir ama ilişkileri o kadar da basit değildir.

Beş yıllık bir zaman diliminde Sparrow ve Ian birbirlerine olur olmadık yerlerde rastlarlar. Sparrowun her defasında ona gerçekten güvenip güvenemeyeceğine, Ianın da ona karşı aynı hisleri besleyip beslemediğine ve en önemlisi aşkın her şeye yetip yetmeyeceğine karar vermesi gerekir.

Gerçek Aşk Hikâyesi, bir ilişkideki inişleri ve çıkışları - mutluluk, acı, endişe ve aşkın her şeyin üstesinden gelip gelemeyeceğini anlatan elinizden bırakamayacağınız sürükleyici bir hikâye.
(Tanıtım Bülteninden)