5 Temmuz 2014

Umut Sokağı'ndaki Ev


Bazı kadınlar özeldir…

Kitaplarını okuduğunuz, filmlerini seyrettiğiniz, oyunlardan tanıdığınız, tarihe geçmiş tüm o özel kadınlar size umut dolu bir yolda rehberlik etse? Alba, umutsuzluğun karanlık yollarına sapmışken onu adeta içine çağıran bir ev görür. Hem de tam Umut Sokağı'nın sonunda. Kadınlığın tüm öngörülerine sahip olan Alba, kendini ilk defa bu evde rahat ve huzurlu hisseder. Ancak ev ona önemli bir hazine daha sunar: Umut. Sylvia Plath'dan Virginia Woolf'a, Florence Nightingale'den Elizabet Taylor'a, Doris Lessing'ten Agatha Christie'ye kadar birçok isme de kapılarını açan bu sıra dışı ev, Alba'nın kalbini saran kara bulutları dağıtıp gökkuşağından bir patikada yürüyebilmesini sağlayacak mıdır?"O kadar keyifli ve kendine has bir tarzı var ki en sıkılmış okuyucuları bile şaşırtacak kadar taze ve harika, güneş ışığı gibi bir roman." 

-Barbara O'Neal, Mutlu Sonlar Bahçesi'nin yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

Aşkım Sana Ait


Etrafındaki dostlarının çoğu evlilik hazırlıklarıyla meşgulken Amber, boşanma sonrası dönemi en az zararla atlatmaya çalışmaktadır. Hayatının kontrolünü elinden kaçırmış, yeni bir başlangıç yapmak için geç bile kalmıştır. Yeni bir işe başlayarak hayatında yepyeni bir sayfa açmak niyetindedir.Ünlü şef Oscar'ın mutfağında çalışmaya başlamak, atacağı ilk adım olacaktır ancak şefin, ağzı bozuk ve sinirli bir adam olduğunu öğrendiğinde iş işten geçmiştir.Bu mutfakta aşk, tutku ve çekişme bir arada…
(Tanıtım Bülteninden)

4 Temmuz 2014

Garson Ve Mutlu


"Ne işim var benim burada? Müşterisi olmam gereken yerde servis yapıyorum. Yaş otuz iki. Çok değil, daha dört ay önce takım elbiselerimin içinde kırıtıyordum şu caddede. Ama hadi evimize gidelim Fulsen. Burası bize uygun bir yer değil."

"Omlet alacağım bir tane. Bir de çay. Omleti yumurtasız yapalım lütfen."

"... bu arada salata rica ediyorum ben. Ama gereksiz yeşillik koymayın içine."

"Vejetaryen bir içeceğiniz var mı? Sıcak, soğuk farketmez."

Garsonluk yedi milletten insanla anlaşabilme yeteneği ve yüksek sabır gerektirir. İçinizden söyledikleriniz duyulmasın diye güçlü mimik kontrolü ve teatral yetenek ister...

Yalnızca statü ve etiketlerin yüksek sesle konuştuğu bir hapishanede yaşıyorsunuz. Ne kadar dayanabilirsiniz? Mutlaka sizi de "daha iyi yerlerde görmek" isteyenler vardır. Onlara bir fincan iyi kahve verin. Sakinleşeceklerdir. Bazı işler geçici olabilir, evet. Ama hayat kesin olarak geçici. Bunu bilirken nasıl durduğu yerde durabiliyor bunca insan?

Blogunda paylaştığı "32'me doğru, garson ve mutlu..." yazısıyla 300.000'den fazla okurun yoğun ilgisiyle karşılaşan Fulsen Türker, ilk romanında herkesin içten içe "ah keşke" dediği büyük dönüşümünü, beyaz yakalıktan garsonluğa uzanan yolu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor.

Yalnızca bir meslek değiştirme serüveni değil, insanın kendisi ve geri kalan her şeyle yeni baştan ilişki kurma mücadelesi.

Ansızın tepetaklak olan hayatını kahve kokusuyla, soslarla, kokteyllerle, sandviçlerle ve envai çeşit müşteriyle dolu rengarenk bir alemde tedavi eden genç bir kadının öyküsü...

"Dede sana bir şey söylemem lazım."
"Söyle kızım."
"Ben mutluyum."
(Tanıtım Bülteninden)

Sevdiklerimizle Paylaşılan Keyifler


Sevgili dostlarım merhabalar, nasılsınız? Ben mi, çok iyiyim.  Geçtiğimiz Pazartesi günü Aytülcüm'de idik.
 Dün  hem Ayşenur abla hem de Fikriye geldi. Çok keyifli saatler geçirdik. Bugün de temizliğimiz vardı, bitti. Önce Birgül ablaya gideceğiz, onlar yarın tatile çıkıyorlar, vedalaşacağız. Sonra da Güldal ablama gidip hep birlikte keyif yapacağız. Meslek yaşantımda genelde sabırlıyımdır ama bunun dışında pek te sabırlı olduğum söylenemez. Sabır söz konusu olduğu zaman "Allah sabır dağıtırken ben bir köşede uyuyormuşum" derim hep.  Ama keyif dağıtılırken sıramı savmamışım belli ki. Keyif sevdiklerimizle birlikte yapılıyorsa o zaman daha mutlu olurum. Bende şimdilik durum bu, yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!





1 Temmuz 2014

Kumsalda



Bazen hayat o güne kadar sunduklarını kumsala vuran dalgalar gibi elinizden alır. Lacey de tüm hayal kırıklıklarını geride bırakıp yeni bir hayatı kucakladığını sandığı sırada öncekilerden daha büyük bir dalganın etkisiyle her şeyini kaybeder. Artık elinde sadece umudu kalmıştır. Umutları hayale, hayalleri gerçeğe dönüşürken kumsala vuran dalgalar bu sefer ona yepyeni bir sürpriz taşır: Aşk.Güneşin ısıttığı sıcak kumların altın sarısına aşkın en tutkulu renkleri karışır. Ancak 14 yıl önce Lacey'yi çocuğuyla terk eden eski aşkı da kara bir gölge gibi ortaya çıkar. Mimoza kokulu meltemlerin estiği Yalınayak Kumsalı'nda Lacey aradığı mutluluğu, peşinden koştuğu hayalleri ve beklemediği bir anda karşısına çıkan aşkı kucaklayabilecek midir? 
(Tanıtım Bülteninden)

Ramazanda Sağlıklı Ve İnce Kalın


Dr. Ender Saraç, ramazanda da sağlıklı ve ince kalmanın sırlarını bu kitapta okurlarıyla paylaşıyor.

Ramazanda çoğu kişi kilo vereceğini sanır. Aksine bilinçli beslenemezse kilo aldığını ve yağlandığını görür. Asıl amacımız ramazanda hücrelerimizi ve bir bütün olarak bedenimizi sağlıklı tutmak olmalıdır. Kilo kontrolünde esas öz iradenin kuvvetlendirilmesidir.

Ramazan çok özel bir arınma dönemidir. Bu dönemde nefsimizi ve irademizi kuvvetlendirmemiz önemlidir.

Kitaptan:
Midesi hassas olanlar bu önerilere dikkat
Bol bol ılık su için.
Bolca nane, meyankökü, rezene, sarı kantaron çayı için.
Yemeklerde az miktarda dereotu, nane, tarçın tüketin.
Zeytinyağını ön plana çıkartın.
Komposto özellikle de elma kompostosu midenin dostudur.
Beyaz şeker yerine esmer şeker veya kaya şekeri kullanın.

Ramazan nedeniyle özel bir yazı yazmadım, oruç tutan herkese hayırlı Ramazanlar dilerim! Saygılar, sevgiler!

Aşk Ve Yedi Güzel Adam


Kadim soru : Aşk nedir ?
Nereden gelir ve nereye gider ?

Kalplerine ateş düşmüş iki genç...
Yedi Güzel Adam ve edebiyatı merkezine alıp genişleyen bir aşk !
Eğiten bir aşk... Büyüten bir aşk...

Yaslan göğsüme sevdiğim 
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir 
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir 
Toprak gibidir 
Sen ki bulut gibisin 
Ay gibisin güneş gibi bazen 
Usul usul inen 
Yağmur tıpırtılarını 
Dinler gibi 
Dalıp gitmiştik 
Sen konuşuyordun 
İpil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun 
Onlar ki konuklarımızdı 
Adları Keremdi,Yusuftu, Kaystı 
Hepsi de ezelden tanıdıktı dosttu.
-Erdem Bayazıt-
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 10.07.2014