23 Haziran 2014

Uçuşta


Ketum kabin memuru Bianca, milyarder otel sahibi James Cavendish'i gördüğünde zor kazanmış olduğu bütün soğukkanlılığını kaybeder. İlk karşılaşmalarından sonra 7 cm topuklu ayakkabıyla on bin metre yükseklikte bir tepsi şampanyayı rahatça taşıyabilen bir kız için şaşırtıcı bir şekilde dizlerinin bağının çözülmüş olduğunu fark eder. Genelde sakin olan Bianca, onun turkuaz gözlerine bakmaktan kendini alamaz. O gözlerde direnmenin imkânsız olduğu bir meydan okuma, bir vaat var. Oysa o, "hayır" demeye ve bunu gerçekten kastetmeye alışık bir kız.

Bianca, birinci sınıfta görevli bir kabin memuru olarak süper modeller ve film yıldızlarıyla ilgilenmeye alışık ama James Cavendish yakışıklılığıyla hepsini gölgede bırakıyor. Bu dehşet verici adam hakkında karşı konulamaz bulduğu tek şey görünüşü olsaydı, Bianca onu görmezden gelebilirdi. Ama onun hiç olmadığı kadar aklını başından alan şey, tanıştıkları andan itibaren Bianca'nın üzerinde kurduğu hâkimiyet ve onun gözlerinden okuduğu zevk ile acı vaadi. 

Kızım ve Ben


Merhaba sevgili dostlarım, nasılsınız? Dilerim çok çok iyisinizdir. Ben de çok iyiyim. Ne de olsa bir yanımda annem bir yanımda Misi'm var! Bugün öğleden sonra veteriner hekim Halil Bey eve geldi, kızıma karma aşı yaptı. Misi'yi sevdi, çok hoşuma gitti. Ama Misi beni çok şaşırttı, önceleri aşı olurken gıkı çıkmayan kedişim itiraz etti. Aşıyı oldu ama itirazla! Sonra da doktorun yanına gidip çantasını kokladı, benim kızlarım pek bi alemler doğrusu. Cimcime de Bülent beyin bacaklarının arasında dolaşırdı. Misicik, Perşembe günü de kuduz aşısı olacak. Çünkü aile dostumuz, Misi'nin doktoru Bülent Bey deniz otobüsüne binerken görevlilerin özellikle kuduz aşısı isteyeceklerini belirtti. Halil Bey de iyi bir veteriner hekim, aynı gün iki viral aşı yapmamanın daha iyi olacağını söyledi. Bana güven verdi. Eşi de meslektaşıymış. Hayırlısıyla Cuma günü de yola çıkacağız, İstanbul'a geleceğiz! On beş gün kadar kalıp tatile gideceğiz! Bizde şimdilik durum bu! Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

Belalı Düğün


Abby Abernathy beklenmedik bir şekilde Bayan Maddox olmuştu. Abby ve Travis'in bir anda ortadan kaybolarak, Vegas'ta evlenmeleri hakkındaki her şey bir sırdı… 

Şimdiye kadar Abby neden Travis'e bir anda evlenme teklif etmişti? Düğünden önce neler yaşanmıştı? Bütün bunları başka kim biliyordu? Ve en önemlisi Travis ve Abby için gerçekten bir mutlu son var mıydı? Tatlı Bela ve Ayaklı Bela hayranlarının tüm soruları bu kitapta cevaplanıyor!
(Tanıtım Bülteninden)

Lavanta Kokulu Sabahlar


Yıllar önce zamansız sonlanan bir sevda. Sırların ortasında filizlenen yeni bir aşk. Geçmişte ve bugün, her şey aşk uğruna…

Jocelyn Minton, iki dünya arasında kalmış bir kadındır. Varlıklı bir aileden gelen annesinin ölümünden sonra, tamircilikle uğraşan babasının hayatında bir yabancı gibi kalmıştır. Yeni hayatındaki tek tesellisi, kendisinden altmış yaş büyük Edilean Harcourt'un dostluğudur…

Bayan Edi'nin ölümünün ardından Jocelyn, onu herkesten iyi anlayan dostunun bütün mal varlığını kendisine bıraktığını öğrenir. Buna on sekizinci yüzyıldan kalma bir malikâne ve 1941 yılında başlamış gizemli bir aşkın ipuçlarını veren bir mektup da dâhildir. Malikânenin ve gizemin peşinden küçük Edilean kasabasına giden genç kadın, çekici, kibar bir avukat olan Ramsey McDowell'la ve en az onun kadar yakışıklı, gizem dolu bahçıvan kuzeni Luke Connor'la tanışır.

Joce, yerleştiği bu küçük kasabada bir yandan Bayan Edi'nin hayatı ve kendi ailesinin tarihiyle ilgili sırları keşfederken bir yandan da gerçek aşkın ne olduğunu sorgulayarak içine düştüğü aşk üçgeninden çıkmaya çalışacaktır.

"Geçmiş ve bugün arasında gezinen Edilean serisinin ilk kitabı Lavanta Kokulu Sabahlar, kaçırdıklarınızın farkına varmak için tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz kitaplardan. Deveraux'nun dönüşü muhteşem olmuş." 
-The Romance Reader-

"Hikâye ustası Deveraux, tatlı ve çekici karakterlerini, biri geçmişte, biri günümüzde geçen iki aşk macerasında buluşturarak en keyifli ve eğlenceli masalını yaratmış." 
-Booklist-

"Şaşırtmacalarla dolu, muhteşem bir aile dramı…" 
-The Best Reviews- 
(Tanıtım Bülteninden)

22 Haziran 2014

Çözüm Var Sorun Yok


"Beni, bana anlatan bir kitap. Her bölümün ayrı bir kahramanı var ama ben her bölümde başka bir ben buldum.

Hayatın içinden, samimi...

Önerileri, uygulama teknikleri ile baş ucu kitabı.

Alimle arifin buluştuğu yer."
Fatma SALAN - Edebiyat Öğretmeni

Bibliyoterapi bireyin kendi yaşadığı sorunla okuduğu kitaptaki kahramanın sorunuyla özdeşim kurması, olayı içselleştirmesi, farklı bakış açıları sunması ve çözümle ilgili farkındalık kazanması için kullanılan bir terapi tekniğidir.

Bu teknik; kişiye ayna tutmaktadır. Kişi kendini ve sorununu hikâyede görmektir. Kendisine dışarıdan bakan biri olarak, kendini ve sorununu daha kolay algılayıp, çözümleri içselleştirerek, gerekli adımı atmaktadır. Bu teknikle birlikte çözüm için atılması gereken adımları daha kolay atmaktadır.

Bu kitap kimlere yöneliktir?

Bu kitap özellikle psikolojik danışman olarak görev yapanlar için yardımcı, 
Psikolojik destek gören, danışmanlık hizmeti alanlar için ek bir destek süreci ve takviye,

Çeşitli sorunlar yaşayan ama herhangi bir psikolojik destek alamayan kişiler için kısa süreli bir terapi hizmeti sunmak için okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)

Miniş Pizza


Merhaba sevgili dostlarım! Bugün çok sevdiğim iş arkadaşım Fatmanur ile kızı Ezgi bize çaya geldiler. Sohbet ettik, çayımızı içtik. Çok keyifli zaman geçirdik. Sonra kızıyla gittiler. Ben de biraz bakım yaptım kendime. Daha sonra da miniş pizza tarifini sizlerle paylaşmaya karar verdim. Uzunca bir süredir yapmıyordum, ne yapsak diye düşünürken aklıma geldi. Veee yaptım. Tarifini yıllar önce sizlerle paylaşmıştım. Şimdi okumayanlarınız olabilir diye yeniden  paylaşmaya karar verdim, iyi ettim mi? ;))
Tarife geçiyorum!

Malzemeler:

2 yumurta

1 su bardağı su-süt karışımı (ılık)

1 çay bardağı sıvıyağ

½ çay bardağı toz şeker

Tuz

1 paket kuru maya (Dr. Oetker)

Aldığı kadar un (ben, 5 su bard. un koydum, tam geldi)

İçi ve Üstü İçin

200gr dil veya beyaz peynir (ben taze kaşar kullandım)

Sosis

Domates

Maydanoz

Zeytin
Mantar, vs.

Yapılışı:

 Unu eleyin, ortasını havuz gibi açın. Ilık sütte mayayı ve şekeri eriterek 10 dk. bekletip unu ortasına dökün. Sıvıyağ, yumurta ve tuz koyup ele yapışmayan bir hamur yapın. Hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar kopartın. Yuvarlak pizza yaparken hamuru avcunuzda yuvarlayıp top şekli verin, tepsiye koyun. Baş ve işaret parmağınızı birleştirip tam ortasına bastırın ve istediğiniz iç malzemeyi koyun.
 İç koyup iki ucunu karşılıklı olarak sıkıp kenarlarını kaldırın. Tepsiye dizin. Kenarlarına yumurta sarısı sürüp önceden ısıtılmış 180 C fırında hiç bekletmeden pişirin.


Not: Bekletirsek hamur kabarıp pizzaların  büyüyeceği belirtiliyor. Hiç bekletmeyip pişirince puf puf oluyor zaten.
Sevgiyle kalın dostlarım!




21 Haziran 2014

Cafe Fernando



Dünyaca ünlü, ödüllü yemek blogu Cafe Fernando'nun yazarı Cenk Sönmezsoy'un yıllardır beklenen kitabı çıktı!

"Cafe Fernando - Bir pasta yaptım, yanağını dayar uyursun", Cenk Sönmezsoy'un öğrenciyken yurt mutfağında yaptığı domatesli makarnadan Dolce & Gabbana'ya özel tasarladığı Brownie Dantel Giyer'e kadar uzanan bir yemek hikâyesi. 

Sönmezsoy, yaptıklarıyla kısa sürede uluslararası başarı kazanır. New York Times ve Washington Post'ta çıkan haberleri, tarifleri ve fotoğraflarıyla yemek ekine kapak olduğu San Francisco Chronicle makalesi takip eder. Derken blogu Cafe Fernando, Times Gazetesi tarafından "Dünyanın En İyi 50 Yemek Blogu"ndan biri olarak gösterilir. 

Bu başarıyı, Amerikan yemek dergisi Saveur'ün düzenlediği blog ödüllerinde üç sene arka arkaya 40.000 blog arasından sıyrılarak kazandığı "En İyi Seyahat Blogu", efsane restoran Chez Panisse hakkında yazdığı yazısıyla "En İyi Yemek Yazısı" ve Dolce & Gabbana için tasarladığı brownie'yle "En İyi Özgün Tatlı Tarifi" ödülleri takip eder.

Dünyanın farklı ülkelerinde 250 binden fazla okuru olan Cafe Fernando blogunun yazarı ve fotoğrafçısı Cenk Sönmezsoy, kitabı için 4 yıldan uzun bir süre çalıştı. Tariflerin hepsi sayısız deneme sonucunda geliştirildi ve farklı mutfak deneyimlerine sahip bir grup gönüllü tarafından denendi. Kitap, iletilen yorumlar ışığında şekillenen kurabiye, kek, pasta, tart, ekmek, dondurma ve reçel gibi 100'ü aşkın tatlı ve hamurişi tarifinden oluşuyor. 

Deneyenlerin kafalarında en ufak bir soru işareti olmadan ilerleyebilmeleri ve fotoğraflarda gördükleriyle birebir aynı sonucu almaları için tüm püf noktalarıyla anlatılan tariflere, kimi zaman ortaya çıkış hikayelerinin anlatıldığı, kimi zaman da kendi damak tadınıza göre nasıl şekillendirebileceğinizi anlatan yazılar eşlik ediyor.

"Kek kalıbı alırken nelere dikkat etmek gerekir?", "Hangi tart hamuru için hangi kalıp uygundur?", "Keklerin düzgün kabarması için ne yapmak gerekir?", "2 kilo elma, kendisi 1 küsur kilo olan keke nasıl sığar?", "Alelade görünen bir pastayı 10 dakikada Paris'teki bir pastanenin vitrininden fırlamış hale nasıl getirirsiniz? Getirdikten sonra kesmeye nasıl kıyarsınız? Haydi kıydınız; jilet gibi kesilmiş dilimler nasıl elde edersiniz?" gibi soruların yanıtları ve çok daha fazlasını bulacağınız kitapta, 250'ye yakın fotoğraf bulunuyor. Ayrıca tariflerde kullanılan ölçülerin, malzemelerin, tekniklerin ve ekipmanın derinlemesine incelendiği bölümler de yer alıyor.
(Tanıtım Bülteninden)