2 Mart 2014

Evin Hanımı


Ansızın gerçekleşen bir kaza ve ölen bir baba… Koca çiftlikle nasıl baş edeceklerini bilemeyen çocuklar… Satılık bir çiftlik… Küçük bir kasabada birbirine düşman iki ailenin nesiller süren mücadelesi… Kilise pederine rağmen yapılabilen bir okul… Evin Hanımı, Alice Taylorın sizi çepeçevre saracak, elinizden düşüremeyeceğiniz ilk romanı.


"O lanet olası yataktan çıkmak zorunda. Nora her sabah okula yorgun bir şekilde gidiyor; bugün uyuyakaldı ve o adi Bayan Buckley onu müdürün odasına gönderdi. Sen de bütün işlere tek başına yetişmeye çalışmaktan bitap düştün. Ben bu lanet olası yastan bıktım artık."
-Evin Hanımı-



-Evin Hanımı, haftalarca İrlandanın en çok satanlar listesinde en başta kaldı.
-The OBrien Pres-


-Güzel bir hafta sonu geçirmek için mükemmel bir kitap.
-The OBrien Press-


-Alice Taylor, son romanıyla yine kendini aşmış. Evin Hanımı merakınızı her zaman üst düzeyde tutacak ve bu merakı dizginlemekte zorlanacaksınız. Başladığınızda kendinizi okumaktan alamayacaksınız.
-Monica K. Van Ness-


-Her yaşa uygun gerçekten güzel bir kitap. Yazarın bütün kitaplarını okudum, hepsi de derinden etkiliyor okuyucuyu. Yazarın tüm anlatımları İrlandanın günlük köy yaşantısının derin izlerini taşıyor.


-Harika bir hikâye ve yazar. Kitabı okurken çok keyif aldım. Yazarın tasvir kabiliyeti her şeyi gözünüzün önünde canlandırıyor.
Sue Clancy


-Alice Taylorun anlatımı yaşadığı kasabayı evrenselleştiriyor ve onu İrlandanın son derece güçlü olan hikâyecilik geleneğinde önemli bir yere oturtuyor."
-Los Angeles Times-


-Alice Taylorın 20. yüzyılın ortalarındaki İrlandaya ait anıları onu ülkesinin en çok satan ve en sevilen yazarlarından biri haline getirdi. Son derece yetenekli bir yazar olan Alice Taylor ilk romanıyla gelenekleri ile güncel değerler arasında kalan İrlandalı bir ailenin hikâyesini anlatıyor okuyucularına. Kuşaklar boyunca İrlandanın küçük bir kasabasında aynı çiftlik evinde yaşayan Phelan ailesi, maddi sıkıntılar nedeniyle daha önce de topraklarını ve evlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 1950li yıllara gelindiğinde aile bir kez daha aynı sorunla yüzleşir ama bu kez tehdit ailenin içinden, Ned Phelanın eşi, ailenin gelini Marthadan gelmektedir. Nedin kardeşi Kate için bu sorun başa çıkabileceğinden çok daha büyük olabilir.
Samimi ve mizahi üslubuyla Evin Hanımı, dünyanın her yerindeki insanların aslında benzer hikâyeler yaşadıklarını hatırlatıyor okuyucularına.
(Tanıtım Bülteninden)

Perşembe günü okul çıkışı İstanbul'a gittim. Cuma günü öğleden sonra Bahçelievler'e doktor kontrolüne gittim, çıkınca Metroport Alışveriş Merkezi'ndeki İnkılap Kitabevi'ne girdim. Kendimi şımarttım, 3 tane kitap aldım.
Aldığım kitaplar mı, daha önce burada sizlerle paylaşmış olduğum Geceye Fısıldanan Dilekler, Mucizeler Atölyesi ve Mutluluk Böyle Bir Şey. Büyük bir zevkle okuyacağım. Şu anda Aytül ablamdan almış olduğum Kır Çiçeği Tepesi'ni okuyorum, hüzünlü ve keyifli. Daha sonra yine bana önermiş olduğu Boş Yere Süslenme adlı kitabı okuyacağım.
Sonra mı neler yaptım? Ablamlar bizdeydi, doktor dönüşü akşam yemeği yedik, keyif yaptık. Sonra dün ablamla Birgül abla kahveye geldiler, sohbet ettik. Sonra birlikte çay içtik. Ve daha sonra annemle yola çıkıp Uzunköprü'ye döndük.
Bugün de dinlendik. Birazdan okul için plan hazırlayacağım. Ama önce siz dostlarımla buluşmak istedim.

















Yeniden görüşmek üzere dostça kalın.

Mutluluk Böyle Bir Şey





















Var olduğuna inanırsan, aradığın şeyi bulabilirsin.

G: Mutluluk nasıl bir şey?

E: Limanın üzerinden doğan güneş gibi. Sıcak bir günde yenen bir dondurma, sokağın aşağısından gelen dalga sesleri, köpeğimin kanepede yanıma kıvrılıvermesi gibi. Ya da akşam yürüyüşleri, muhteşem filmler, gök gürültülü fırtınalar, güzel bir peynirli hamburger gibi. Cuma günleri, cumartesi günleri, hatta çarşambalar gibi. Parmaklarını suya değdirmek, pijama altları, parmak arası terlikler, yüzmek, bir şiir ya da e-postalarda gülen suratlar olmaması gibi... Peki ya senin için mutluluk nasıl bir şey?

Bambaşka dünyalara ait, isimlerini dahi bilmeyen iki insan birbirlerine mutluluğun ne anlama geldiğini öğretebilir mi? Onların hikâyesini okurken, yaşadığımız her şeyin bir sebebi olduğunu ve bu sebeplerin ortaya çıkışında yalnızca kaderin değil bizim de payımız olduğunu göreceksiniz.


"İlk sayfasından itibaren sizi içine çeken, keyifle okuyacağınız bir roman."
Publishers Weekly-

"Eğlenceli bir dille kaleme alınmış, hayat dolu bu romanı okurken harika vakit geçireceksiniz."
-The New York Times-

"Aşkın ve kaderin karşı konulmaz gücünü hatırlatan muhteşem bir kitap."
-Booklist-

"Ellie ve Grahamın kalpleri ısıtan hikâyesini okuduktan sonra, mutlu tesadüflerin var olduğuna inanmaya başlayacaksınız."
-Romantic Times-

"Samimi ve sıcacık bir aşkın hikâyesi."
-Washington Post-
(Tanıtım Bülteninden)

Boş Yere Süslenme


Aşk politika gibidir...
Nerede, nasıl davranman gerektiğini bilmelisin...

Hollywoodun en ünlü aktörlerinden birinin asistanı olan Charlie aşkla ilgili tüm soruları çözdüğüne inanmakta ve doğacak akrabalarını uyaracak bir aşk günlüğü hazırlamaktadır!

Oysa aşk, politikaysa her an bir devrim de olabilirdi! Hatta bu devrimin adı bile olabilirdi: Jordan gibi...

"Aşk dolu, komik ve... tek kelimeyle enfes..."
-Kirkus Reviews-
(Tanıtım Bülteninden)

25 Şubat 2014

Yamalı Hayaller Sahnesi



Bazı hayallerin rengi pembedir, bazılarının ise puslu bir gri...

Annesi tarafından küçük yaşta terk edilen Trixie, kaderini baştan yazma hayaliyle yaşadığı yeri, ilk aşkını, hatta ismini bile geride bırakarak yeni bir hayata adım atar. Ünlü bir oyuncu olmak uğruna pek çok şeyden vazgeçen Trixienin yıllar sonra yolu tekrar doğduğu yere düştüğünde ise, o artık bambaşka biridir. Ancak geçen zamana rağmen ilk aşkın tadı hep canlı, hep akılda kalandır.

Genç kadın, çok istediği fakat birini seçmek zorunda olduğu iki tercih arasında sıkışıp kalır: Bir yanda şöhret olma hayalini gerçekleştirebileceği, göz kamaştıran, lüks bir hayat; diğer yanda yorgun kalbine iyi gelecek, huzur dolu gerçek bir aşk vardır. Şimdi bu zor kararı verme vaktidir.


"Sevimli karakterleri, iç açıcı hikâyesi ve büyüleyici romantizmiyle Yamalı Hayaller Sahnesi, keyif dolu bir okuma sunuyor."
-Las Vegas Journal-

"İkinci şanslar, yenilenmiş bir aşk ve hassas diyaloglarla bezenmiş duygusal sahneler kalbinize dokunacak. Yazarın içten hissedilen romans yaratma yeteneğine hayran kalacaksınız."
-My Overstuffed Bookshelf-

" Lori Wildeın duygusal hikâyesi, yıllar sonra yeniden bir araya gelen âşıklara ışık tutuyor. Tatmin edici şekilde ana karakterlere odaklanılmış olsa da, diğer karakterler de rollerini layıkıyla yerine getiriyor."
-Romantic Times-

"Zengin mizah gücü ile tatmin eden diyalogların dengeli birleşimi, kitaba diğer romanslarda bulamadığımız bir derinlik katıyor. Kesinlikle okunmalı."
-Romance Novel News-
(Tanıtım Bülteninden)

Hatırla Beni


Başka birinin hayatını yaşar gibi geçirdi ömrünü. Önce Patsy,
sonra Lillian veya prenses, güzellik, kızılcık ve en son da Winnie... İsim değiştirir gibi
mekan değiştirmesi de onun kaderiydi. Her yerde farklı bir isimde ve farklı bir kişilikte yaşaması ondan beklenmişti.
Sahi kimdi o? Bir hayalet miydi, yoksa hayata bir yerinden tutunmaya
çalışan sahipsiz miydi? Evet öyle demişti marketteki bir kadın ona: "Sahipsiz...

İlk Son Öpücük




Avuçlarınızdan kayıp giden bir aşka nasıl tutunabilirsiniz?

Bana bir iyilik yapın ve bugün bir kuralı yıkın.

Kendinizden geçin ve anı yaşayın!

Yüreğinizi açın. Şimdi lütfen biraz daha açın. Çok sevin, hiç sevmediğiniz kadar çok hem de. Dimdik ayakta durup aşkınızı haykırmaktan ve sesinizin duyulmasından korkmayın. SENİ SEVİYORUM diye bağırın.

Aşkın hakkını verin. Ve sokakta, herkesin önünde nefesiniz tükenene kadar sevdiğinizle öpüşün, sanki her biri son defaymış gibi...

Molly ile Ryan ilk öpüştüklerinde sonsuza kadar birlikte olacaklarını biliyorlardı, ta ki gelecek onlara hiç ummadıkları bir sürpriz hazırlayana kadar...

"İlk Son Öpücükü okuduktan sonra ne geçmişin ne de geleceğin, sadece şimdinin önemli olduğunu hatırlayacaksınız. Kahvenizi hazırlayın ve kendinizi aşkın, mutluluğun, hüznün ve şu anın kollarına bırakın."
-Independent-

"Elinizde, aşksız bir hayatın ölümden farksız olduğunu sıcacık bir anlatımla sunan, yüreğinize dokunacak bir roman tutuyorsunuz. Modern çağın aşksızlığında yaşarken nefes almanızı sağlayacak bir kitap okumak hakkınız."
-Marie Claire-

"Sevdiğinizle yapmak isteyip de ertelediğiniz planlarınız var mı? O zaman bu kitabı mutlaka okuyun."
-Daily Mirror-

"Hayat dolu, sıcacık, ilham veren bir roman."
-Cosmopolitan-

Kayan bir yıldız yerine, bir öpücükle dilek tuttunuz mu hiç...?
(Tanıtım Bülteninden)

24 Şubat 2014

Yeniden Yağmur Sonrası



II. Dünya Savaşının tam ortasında yaşanan yasak aşk ve işlenen korkunç bir cinayet...

Umut tükenmiş gibi görünse de ikinci şans her zaman vardır... Ya yoksa?

Anne Calloway ne kadar çabalasa da yetmiş yıldır peşinden gelen anıları bir türlü aklından silemiyordur. Bora Bora Adasından adına gelen gizemli bir mektup ise adeta kapanan yarasını yeniden açar.

1942 yazında, II. Dünya Savaşının en hararetli zamanında Bora Bora Adasında görev almak için orduya hemşire olarak katılan Anne, genç, güzel ve nişanlı bir kadındır. Ancak orada hiç hesap etmediği bir durumla karşılaşır. Aşk… Kalbini tutkuyla dolduran, yakışıklı asker Westry Greene karşı koyamaz. Kısa sürede aşkları, adadaki amber çiçekleri gibi filizlenirken, sazdan çatısı olan bir bungalovun altında gizli bir dünyayı paylaşırlar. Ta ki bir gece tüyler ürperten bir cinayete şahit olana kadar... Savaş rüzgârıyla ayrı yerlere savrulan çift, bir daha asla bir araya gelemez. Peki Anne, onca sene sonra çıkagelen bu mektubun izinden gidip taşıdığı vicdan azabını sonlandırabilecek midir?

Ya siz, araya zaman, mekân, kişiler girse de gerçek aşkın peşinden gitmeye cesaret edebilir misiniz?
Mart Menekşeleri ile gönüllere taht kuran Sarah Jiodan muhteşem bir başyapıt... Yağmur Sonrası ile tutkunun zaman tanımayan öyküsünü okurken, gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

"II. Dünya Savaşında Pasifikin tam ortasında kalan, yürek burkan muhteşem bir aşk hikâyesi."
Kristin Hannah

Sevgili dostlarım, ben blogumda sıklıkla kitap tanıtımları yapıyorum. Bu kitabı şimdiye dek okumadıysanız mutlaka alıp okuyun, pişman olmayacaksınız, uzunca bir süredir insanı böylesine sürükleyen bir kitap okumadım. Çok etkileyici bir kitap, hayatın içinden. İkinci dünya savaşı, yaşanan zorluklar ve harika bir aşk öyküsü. Beni çok sardı, derinden etkiledi. Ayşe Kulin'in "Adı Aylin" kitabından beri böyle bir kitap okumadım.
Sevgiyle kalın!