7 Aralık 2012

Zeytinyağlı Yaprak Sarması


Merhaba dostlarım nasılsınız? Ben, çok iyiyim, bir günlüğüne de olsa memleketime, İstanbul'uma gidiyorum! Gitmeden önce annnemle beraber sardığımız zeytinyağlı yaprak sarmasının tarifini vermek istedim!

Malzemeler:
1/2 kg yaprak
2 su bard pirinç
6-7 adet soğan
1/2 paket kuş üzümü
1/2 paket dolma fıstığı
3 tatlı kaşığı yeni bahar
2 tatlı kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tarçın
2 tatlı kaşığı toz şeker
yeterince tuz
1 çay bard. sıvıyağ
1 çay bard. sızma yağ
1 limonun suyu
1 demet dereotu

Yapılışı:
Haşlanan  yapraklar soğuk sudan geçirilir ve süzülmeye bırakılır. İnce kıyılmış soğanlar ağır ateşte kavrulur.
Suda bekletilmiş süzülmüş pirinçler ilave edilir. Ardından dolma fıstığı konur, kavrulunca 2 bardak su eklenir. Tuz, şeker ve diğer baharatlar konur, kısık ateşte pişmeye bırakılır. Suyunu çekince altı kapatılır ve incecik kıyılmış dereotu konularak hafifçe karıştırılır, soğumaya bırakılır. Yeteri kadar soğuyunca ince uzun bir biçimde sarılır. Tencereye dizilir, limon suyu ve üstünü geçmeyecek kadar sıcak su konur. Ağır ateşte
suyunu çekene dek 45-50 dk. pişirilir.
Afiyet olsun!

Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!



5 Aralık 2012

Küçük Çocuklarda Alt Islatma Sorunu


Gece altını ıslatma, gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak tanımlanabilir. Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler. Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır. Üç yaşındaki çocukların %40’ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20’ye, 6 yaşında %10’a düşmektedir. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşamaktadır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek çocukların %16’sında, kızların ise %11’inde altını ıslatma sorunu olduğu bildirilmektedir.

Nedenleri


Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa PRİMER (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa SEKONDER (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilmektedir. Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir. Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ver organik olmak üzere iki guruba ayrılarak incelenmektedir.

Fizyolojik Nedenler


Gece altını ıslatan çocukların büyük bir gurubu (%90-95’i) fizyolojik altını ıslatma gurubunda toplanmaktadır. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Esas önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır. anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta %45, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Aile öyküsü olan vakalar iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler.

Organik Nedenler


Altını ıslatan çocukların %2-3’ünden şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır. Vakaların %5-10’unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Bunlar “polisemptomatik altını ıslatma” olarak tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin allerjisi saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında “geniz eti” olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır.

Genel olarak psikolojik olaylar daha önce bahsedilen primer altını ıslatma sorununa yol açmazlar. Bu nedenle de altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğunda bir ruhsal sorun aramaya gerek yoktur. Ayrıca kötü çocukların altını ıslattığı gibi ön yargıların geçersiz olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bir ruhsal sorundan sonra altını ıslatma yaşanıyorsa bu genellikle fizyolojik altını ıslatmanın tekrar ortaya çıkmasıdır. Davranışsal gerilemesi olan çocuklarda gece altını ıslatma yanında okul başarısızlığı, korku gibi ek bulgular vardır ve bunların mutlaka çocuk psikiyatristleri tarafından görülmesi gereklidir.

Çocuğa Yaklaşım


Hemen en önemle belirtmeliyiz ki altını ıslatmanın kendisinden çok, bu çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumları zarar vermektedir. Bunların içinde en tehlikelisi “Altına yapan kızını sobaya oturttu” gibi haber başlıklarına konu olan cinsel bölgelere yönelik cezalandırma girişimleridir. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakmaktadır. Altını ıslatan çocukların fizyolojik bir gelişme gecikmesi yaşadığı (bir tür diş çıkarmanın, konuşmanın gecikmesi gibi) ve ailenin temel görevinin çocuğun benlik saygısı zedelenmeden bu sorunu atlatmasını sağlamak olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle altını ıslatan çocukların en geç 6 yaşında konuyla ilgilenen bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bir tedavi planı yapılması gereklidir.

4 Aralık 2012

Marmelatlı Kurabiyeler


Merhabalar, canım kahveye eşlik etmesi için kurabiye çekti. Pazar günü mutfağa girdim ve yaptım. Eğer yumurtam olsaydı linzer turta malzemesiyle kurabiye yapacaktım. Çok yağmur yağdığı için evden çıkamadım.
Ne yapalım başka zaman o tarifi paylaşırız artık! Kahveyle çok iyi gitti doğrusu. Bu akşam bitirdik bile!

Malzemeler:

250 gr tereyağı (Ben Becel Margarin kullandım, kalbe dost, sağlıklı, hafif)

1/2 çay bardağı ayçiçek yağı

4 su bardağı un

1 su bardağı pudra şekeri

100 gr fındık

4-5 çorba kaşığı ahududu reçeli

Yapılışı:
Eğer ben tereyağdan şaşmam diyorsanız o zaman çok kısık ateşte eritip ılındırın. Yağı,  ayçiçek yağını, un, pudra şekeri ve rondoda iri kıyılmış fındığı ekleyip yoğurun. Hamurdan yumurta iriliğinde parçalar koparıp elinizde yuvarlayın. Ben ceviz büyüklüğünde hamur alıp daha küçük kurabiyeler elde ettim.
Tchibo'dan aldığım güzel kurabiye kalıplarını değerlendirdim. Hafifçe bastırıp yassılaştırdıktan sonra ortalarını parmağınızın ucuyla çukurlaştırın. Önceden ısıtılmış 170 dereceye ayarlı fırında üzerileri beyaz kalacak şekilde pişirin. Kurabiyeleri fırından alıp çukur kısımlarına marmelat doldurun.
Arzu ederseniz üzerine pudra şekeri de serpiştirebilirsiniz!
Servis yapın ve de afiyetle yiyin!

Yeniden görüşünceye dek dostça kalın! 

1 Aralık 2012

Çocuklarda Paylaşma Duygusu


Paylaşmak  doğuştan gelen bir özellik değildir, öğrenilir. Bazen ebeveynler gelişim olarak uygun olmadan önce paylaşım beklerler. Eğer evde birden fazla çocuk varsa muhtemelen paylaşma konusunda kavgalar olacaktır, bu doğaldır.
Paylaşım, sahiplik ve saygı ile ilgilidir. Çocuğun eşyalarını paylaşmayı öğrenmeden önce onlara sahip olmayı öğrenmesi gerekir. Sahip olma duygusu gelişmeden paylaşma duygusu gelişmez. Özellikle küçük çocuklarda sahip olma duygusu gelişmediğinden verdiği bir eşyayı bir daha geri alamayacağını düşünebilir. Eğer bir oyuncak, giysi, yatak odası çocuğa aitse o istemedikçe ondan paylaşması beklenmemelidir.
Paylaşmayı öğrenmenin yolu gözlem ve rehberliktir. Çocuklara paylaşım konusunda öncelikle kendimiz model olmalıyız. Çevredeki yetişkinleri paylaşım örnekleri sergilerken görmek de çocuk için çok önemlidir.
Çocuğa paylaşmayı öğretirken ilk adım kontrolün onda olduğunu çocuğa hissettirmektir. Şimdi birlikte resim yapacağız. Kalemlerinden hangisini arkadaşına vermek istersin? Mavi olanımı, kırmızı olanımı? Bu ifade de çocuk sahip olduğu nesneler üzerinde hala kontrolü olduğunu hisseder. Seçim yapma ve karar verme hakkına sahip olmak paylaşma kavramının olumlu yüzünü gösterir çocuğa. Çocuklarla oyun oynarken paylaşımı ön plana çıkartmak, bu davranışı öğretmekte etkili bir yöntem olabilir. Örneğin oyun esnasında, yiyeceklerin paylaştırılarak verilmesi, oyuncaklarla dönüşümlü oynanması vb. yollarla dolaylı olarak paylaşma davranışı çocuğa öğretilmiş olacaktır. İstenen oyuncağı verdiği zaman takdir, gülümseme, tebrik gibi olumlu pekiştireçlerle karşılaşan çocuk hem davranışı ile ilgili geri bildirim almış olacak hem de kendisine ait olan oyuncağın geri döndüğünü görecek ve paylaşma kavramının anlamını uygulamalı olarak görmüş olacaktır. Paylaşma davranışı her yaşta sosyal ortamlarda ve kişiler arası ilişkilerin kurulmasında önem taşımaktadır. Çocukların istek ve haklarına saygı göstererek ve onlara paylaşım anlamında model olarak paylaşmayı öğretebiliriz. Bu sayede paylaşmayı bilen, sosyal anlamda başarılı çocuklar yetiştirme fırsatımız olacaktır.
ÖNERİLER
• Çocuklarınızda üç yaşlarına gelene kadar paylaşmalarını beklemeyin.
• Çocuklarınıza öncelikle bir başkasının eşyasını ödünç almanın veya onunla oynamanın bir sakıncası olup olmadığını sorarak saygılı olmasını öğretin.
• Eğer çocuklar bir oyuncak için kavga ediyorlarsa oyuncağı ellerinden alın ve onu kavga etmeden paylaşabilecekleri bir çözüm bulduklarında geri alabileceklerini söyleyin.
• Paylaşımcılığı öğretmeye zaman ayırın. Bütün aile üyelerine paylaştıkları bir şeyin örneğini verme fırsatı verin.
• Çocuklarınıza paylaşma gerekçesini öğreterek işe başlayın. Eğer çocuğunuz okula gidiyorsa paylaşım şarttır. Çünkü araçlar, oyuncaklar ve diğer şeyler çocuğa değil okula aittir.
• Paylaşmanın madde paylaşımından daha fazla şeyi içerdiğini öğretin. Paylaşım zamanı, duyguları, fikirleri paylaşmayı da içerir. Çocuklarınıza gece yataklarına yatırırken onları günün en acı ve en tatlı anlarını paylaşmaya davet edin.
• Çocuklar ne zaman paylaşmaları ve ne zaman paylaşmamaya saygı göstermeleri gerektiğini öğrenebilirler. Paylaşmanın sadece nesneleri paylaşmayı içermediğini kavrayabilirler.
• Çocukların kişisellikleri olması gerekir ve birbirlerinin sınırlarına saygı göstermelidirler. Her şeylerini herkesle paylaşmak zorunda değildirler.




30 Kasım 2012

Çocuklarda Tırnak Yeme Sorunu

 
Tırnak yeme erişkinlerde ve çocuklarda sıkça gördüğümüz bir alışkanlıktır.
Bu alışkanlık bazı erişkinlerde yıllarca devam edebilirken çocuklarda bazen artıp bazen azalabilir.
Genel olarak birçok tırnak yeme alışkanlığı belli bir süre görülse de daha sonra kaybolmaktadır.

Tırnak Yemenin Nedenleri

Uzmanlar tırnak yemeyi bir saldırganlık belirtisi kişinin kendine yönelik bir saldırganlığı olarak değerlendirir.
Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilebilir.
Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir tutum sergilenmesi, çocuğun sürekli olarak azarlanması, yetersiz ilgi ve sevgi tırnak yemeye neden olan başlıca etkenler arasında sayılır.
Bir modelin çocuk tarafından taklit edilmesi etken olabilir.
Tırnak yeme büyük bir ihtimalle parmak emmede olduğu gibi psikolojik kaynaklıdır.
Bazen de sıkıntı, stres, yorgunluk, problemsiz çocuklarda da bu davranışa yol açabilir, ancak bunlar bir süre sonra o durumun düzelmesiyle kaybolur.
Yeni doğan kardeşi kıskanma sevilen birinin kaybı gibi stres öğeleri tırnak yemeye neden olabilir.

Anne-Babaların Verdiği Tepkiler


Görmezlikten Gelme:
Davranışı yok saymak ve kendi haline bırakmak, bu davranışın ortadan kaldırılması için yeterli değildir. Bu davranışa neden olan durumların saptanmasında yarar vardır.
Uyarma: Uyarma tıpkı görmezlikten gelme gibi işe yarar bir yöntem değildir. Faydalı olan tek yönü yapılan davranışın anne baba tarafından bilindiğidir. Ancak bu durumda da çocuk sadece ebeveynin bulunduğu ortamlarda bu davranışı yapmamaya özen gösterir. Asıl neden ortadan kaldırılmadığı sürece yeterli bir yaklaşım değildir.
Tehdit Etme: Çocuk tırnaklarını yeme davranışı gösterirken bunu fark edip “ellerine biber sürerim” “Ellerini bağlarım okula öyle gidersin” gibi tehditlerde bulunmak çocuğun tırnak yemesini ortadan kaldırabilecek bir davranış şekli değildir. Bu davranış şeklinde yalnızca korkutma sindirme vardır. Daha önce belirtildiği gibi asıl sorun yok edilmediği sürece problem yok edilemez.
Ad Takmak Alay Etmek: Tırnak yeme davranışı nedeniyle psikolojik sıkıntı yaşayan çocuk alay edilme ve ad takılma nedeniyle ikinci bir baskı daha yaşayacaktır. Büyük olasılıkla tırnak yeme davranışı daha da artacaktır.
Fiziksel Cezalar Verme: Fiziksel ceza verme her durumda olduğu gibi tırnak yeme davranışının ortadan kaldırılmasında işe yarar bir yaklaşım değildir. Aksine davranışın artmasına neden olabilir.

Anne-Babanın Yapması Gerekenler

Çocuğunuzun o an için stresli olup olmadığını değerlendiriniz. Çocuğun stresi var ise bu stresin azalması için çaba gösteriniz.
Çocuğunuza bu alışkanlığın tıbbi ve psikolojik zararlarını anlatarak onun bu davranışı yanlış olduğunu iyice kavramasına yardımcı olunuz.
Çocuk ile aranızdaki ilişkinin iyi olup olmadığını değerlendirerek çocuk ile iyi bir ilişki zeminini oluşturmaya çalışın.
Çocuğunuza bu konuda belli aralıklarla uygun bir ses tonu ve hitap şekli ile uyarılarda bulununuz.
Çocuğunuzun tırnaklarını sık sık keserek tırnak uzatmasına izin vermeyiniz.
Çocuğunuzun enerjisini başka yerlerde atmasını sağlayacak sosyal ve sportif faaliyetlere ağırlık vererek onun gerginliğini azaltmaya çalışınız.
Gerginlik ve kaygı durumu bulanan durumlardan çocukları uzak tutmaya çalışınız.
Tırnak yeme durumu devam ederse bir uzmana başvurunuz.


25 Kasım 2012

Cevizli-Kakaolu Kek

Merhaba dostlarrım, yine bir tarifle karşınızdayımmm! Çok kolay bir kek tarifi bu, geçen hafta yaptım. Son zamanlarda tariflere arada sırada yer verir oldum! Bu nedenle tarife geçmekte sabırsızlanıyorum!

Malzemeler:
3 yumurta
1 su bardağına yakın toz şeker
vanilya
kabartma tozu
1 su bardağı süt
1/2 su bardağı sıvıyağ
2,1/2 su bardağı un
25 gr kakao
100 gr ceviz

Yapılışı:
Yumurta çırpılır, vanilya ve toz şeker eklenir. Çırpılmaya devam edilir. Süt, sıvıyağ konur, karıştırılır, sırayla diğer malzemeler eklenir. Karıştırılır. Karışım, yağlanmış kalıba dökülür, orta dereceli ısıdaki fırında 40,45 dk. kadar pişirilir.
Afiyetle yenir! Yeniden görüşünceye dek dostça sevgiler!






24 Kasım 2012

Bir Dilekle Başladı Her Şey


Dilekler, içtenlikle istenince gerçekleşen hayallerdir!

Hayata yeniden tutunmak için önünde yirmi dilek duruyordu... Kâğıda döktüğü yirmi hayal
Acı çekmektense geleceğe umutla bakmasını sağlayacak yirmi ihtimal
Artık bir sonraki güne güzel duygularla başlamak için hazırdı, çünkü gerçekleştirmesi gereken hayalleri vardı. Çünkü hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdi

Hayatınızda çok isteyip de gerçekleştiremediğiniz şeyler mi var?
O halde hemen kâğıdınızı kaleminizi alın ve dilek listenizi hazırlamaya başlayın.

Kitabın tanıtımını gazetede görür görmez büyülendim, elime geçeceği zamanı iple çekiyorum!