24 Temmuz 2009

Çok Sevmişti


Herhangi bir geminin limandan ayrılmasına bile ağlar oldum
Sonra akşamların gelişi gündüzlerin vedası üzdü beni
Sayende yaşadığıma bile efkarlanıyorum
Artık gerisini sen düşün
Sebepsiz hüzünlerdir benim kirpiklerim
İster istemez öpüp kaçarlar beni
Hiçbir şey olamamış gibi
Nasıl bir selama mutlu oluyorsam
Sensizliğimde bir yağmur damlası bazen kahrediyor beni
Çok genç ölücem belki
Belki de yaşayanlar kendi nefeslerine bile inanamayacaklar öldüğümde
Elbette her veda gibi hüzünle uğurlanıcam
Kimileri üzülecek kimilerinden fazla
Az yaşadı diyecekler arkamdan az yaşadı
Ama çok sevmişti...

Ceyhun Yılmaz

Dondurmalı İrmik Helvası


Merhaba, uzunca bir süredir niyetlendiğim halde depodaki tariflerimi bile yayımlayamıyorum! Şeytanın bacağını kırmış olmanın keyfiyle yazmaya, sizlerle paylaşmaya koyulabilirim!;))
Elim ayağım olan fotoğraf makinemi kullanmaya başlayabileceğim günleri iple çekiyorum!
Ama bu arada depoda da paylaşılmayı bekleyen bir sürü tarif olduğunu da eklemeliyim!
İrmik Helvası tarifi "Gönül Candaş'ın Mutfağı'ndan kitabından.


İrmik Helvası

Malzemeler:

125 gr margarin

1,5 su bard. orta kalınlıkta irmik

1 ya da 2 çorba kaşığı dolma fıstığı (yer fıstığım vardı, onu değerlendirdim)

1,5 su bard. şeker

1 su bard. süt ve 1 bard. su

Yapılışı:

1- Tencerede yağ eritilir. İrmik konur, hafif ateşte karıştırarak açık pembe renge dönüşünceye dek kavrulur.

2- Fıstık eklenir, birkaç kez çevrilip pembeleştirildikten sonra su ve süt konup karıştırılır.

3- Kapak kapatılıp hafif ateşte suyunu çekinceye dek pişirilir. Ateşten alınıp bir süre demlenmesi beklenir.

Sonra da yanına arzunuz isterse bir ya da iki top dondurma eklenir, afiyetle yenir!

Tarif paylaşmayı ne çok özlemişim ben, çok iyi geldi vallahi!Bunu bundan sonra daha sık yapmalı!;))

Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

23 Temmuz 2009

Ay Tutuldu


Bu gece ay tutuldu,
Kime tutuldu bilmiyorum,
Ben tutulmuştum ya,
İşte öyle tutuldu,
Ben gördüm,
Şahitim ay tutuldu,
Ben tutuldum,
Kimse görmedi,
Ay kime tutuldu bilmiyorum,
Ben sana tutuldum,
Sonra ay kurtuldu,
Ben kurtulamadım.
Metin Köse

22 Temmuz 2009

Kitap Paylaşımı Yeniden


Uzunca bir süredir kitap paylaşımına niyetleniyorum aslında! Olamadı, bugüne nasipmiş! Hayat her şeye rağmen güzel diyoruz ve yaşantımıza devam ediyoruz, değil mi ama? Tatile gidecek olanlar ya da evde dinlenmeyi tercih edenler için bilgilendirici,sürükleyici, enfes kitaplarım var!



Yankı Yazgan'ın kitabı çıktığında sizlerle sevincimi paylaşmıştım hatırlarsanız!
Evet, aldım, okudum, çok keyif aldım! Gülümsetirken düşündüren, farkındalık geliştiren, bilgilendiren çok çok güzel bir kitap!Tam bir başucu kitabı!
Yaşadıklarını sorgulamayı seven herkese okumasını salık veririm!



Elif Şafak'ın "Aşk" kitabını almadan önce okumaya başladığım, insanı hızla saran enfes bir kitap! Yaşamın gerçeklerine, trajik yönlerine çok duyarlı bir yaklaşım ve etkileyici bir anlatım! Elif Şafak, farkını ortaya koymuş yine!
Bence herkesin alıp okuması gereken bir kitap! Önyargılardan arınmayı daha bir hoşgörüyle yaklaşılmasını sağlıyor!Sonuçta hepimiz her şeyi yaşayabiliriz! Ama çok şükür ki kitaptaki öyküyü yaşamama şansına sahibim!


Biz Ege sevdalıları, gizemli, gerçek ve sınır tanımayan aşkı sevenler
için enfes bir kitap!
İzmir, Ayvalık, Midilli, Atina, İstanbul, eskici dükkanlarının kokusu, aşkın ve sırrın çekim gücü...
Uzun yıllar boyunca yaşadıkları büyük bir giz olan iki kişinin öyküsü ve antika tutkunu Dimitri'nin merakı...

Yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!

20 Temmuz 2009

Geçmişle yüzleşiyoruz


Merhaba arkadaşlar, Hakan Kırkoğlu'nun çok anlamlı bulduğum yazısını, affına sığınarak sizlerle paylaşmak istedim. Ben, dün okudum, beni çok etkiledi. Yaşamın gerçeklerine değiniyor!

Hayatımız hakkında farkındalık geliştirmek, dünden bugüne, hemen şimdi gerçekleşebilecek bir durum değildir. Çoğunlukla uykuda bir hayat yaşayabiliriz, hatta pek çoğumuz hayatı boyunca bu uykudan uyanmayabiliriz. Bu hayatın içinde, ruhumuzun alması beklenen bir takım dersler var mıdır ? Bazı konular, bazı sorunlar hayatımızda sürekli tekrar ederken, yıllar içinde, kimi gelişmelerin, ani olayların kişiliğimiz üzerinde krizler yaratarak, hayata yeniden bakmamıza neden olduğunu görebiliriz. Bu zorluk çıkaran olayları, sadece ego seviyesinde, kazanmak ya da kaybetmek şeklinde görmeye çalıştığımız sürece, süregelen uykumuzdan uyanamayız. Kuşkusuz, günlük hayatın yoğun koşturmacası ve endişelerimiz yüzünden kendimizle dürüst biçimde konuşmak yerine, yaşadığımız sorunları çoğunlukla başkalarına havale ederek, başkalarını suçlayarak ya da hayali bir senaryo kurarak yapabiliriz.

Bir örnek vermek gerekirse, kendi değerini bilemeyen, kendine değer vermek, saygı duymak konusunda yetersizliği olan ve bu duygusunu, dışarıya karşı açık bir öfke biçiminde ortaya koyan bir kişi, para kazanmayı aşağılık bir durum ya da bir bayağılık gibi değerlendirebilir. Kendine saygı duyamayan, değer vermeyen kişi, başkalarının kendi hoşuna gittiği konularda gösterdiği başarıyı kuşkusuz beğenmemek, aşağılamak yoluna gidecektir. Kuşkusuz bu erken yaşlarda, büyük olasılıkla anne ya da babadan, ya da kişisel gelişimi süresince etkilendiği bir büyüğün izlenimlerinden kaynaklanıyor olabilir. Ego seviyesinde, zayıflıklarımızı örtmek, dışsal bir neden bulmak ya da başkalarını düşman olarak görmek eğilimi çok belirgindir. Bu kişinin kişisel gelişiminde, hayatını kazanma, kendi değerini ortaya çıkarma, yeteneklerini değerlendirme yolundaki mücadelesinin ilişkilerine de yansıyacağı düşünülürse, kendine değer vermekte zorlanan kişi, başkalarını da kendinden aşağıda görmeye çalışacak, ego düzeyinde kendi kurduğu senaryoda hayali durumlar yaratarak, çarpıtmalara giderken, kendini de yüceltecek başka araçlar bulmaya çalışacaktır. Kuşkusuz bu kısır döngü, hayatın çok farklı döngülerinde kırılmaya açıktır.

Ancak hayat bizi olgunlaşmak, zayıflıklarımızı güçlendirmek yönünde iteler. Buna direnç gösterdikçe daha büyük baskılar ve kişiliğimizi dönüştüren derin olaylarla karşılaşmaya başlarız. İçinde yaşadığımız hayali dünyadan kurtulmak önce, kendi kendimizi görebilmekle başlar. Kendi kendimize sorduğumuz sorular, eninde sonunda, düşe kalka, bizi daha olgun, kendi içsel gerçekliğimizi daha doğru yansıtan bir seviyeye çıkaracaktır. Çoğu zaman ani olaylar, bazı kayıplar ya da sancılar gelişim sürecimizi tetikler. Daha önce bakıp göremediğimiz şeylerin arkasında bizi geçmişe, zayıflıklarımıza bağlayan zayıflıklar olduğunu farketmeye başlar, uykumuzdan uyanırız.

Şimdi içinde bulunduğumuz bu dönemde, Yengeç-Oğlak ekseninde gerçekleşmeye başlayacak olan Güneş tutulmaları, önümüzdeki bir buçuk yıllık süre içinde, kendimizi güvensiz hissettiğimiz, çocuksu bir hassasiyet gösterdiğimiz önyargılarımızdan, duygusal alışkanlıklardan sıyrılma imkanı sunacak. Belki bu dönemde, yaşayacağımız olaylarda kendi iç dünyamıza, hassasiyetlerimize saklanmak yerine, dürüst bir yüzleşmeye hazırlanmalıyız.