28 Eylül 2008

Ölüm Gelir Gökyüzünü Boyar ve Gider


Cimcime'yi, Cuma günü öğleden sonra ziyarete gittiğimde onu kaybettiğimizi öğrendim.
Bülent Bey,kendisi eşlik etmeden yukarı çıkmama izin vermedi, beni alıştırmaya çalıştığını fark ettim, "Cimcime öldü mü" diye sordum.
Çok çok üzüldüm,kızımla başbaşa kaldım. Onu kaybettiğimi bildiğim halde sanki yaşıyormuş ta ayaklarımın altında dolaşıyormuş gibi geldi. Sanki orada yatan başka bir kediydi. İnanamadım.Vücudu henüz soğumamıştı, sevdim, okşadım. Sonra Aytül beni almaya geldi. Kızımla başını, kulaklarını, patilerini öperek vedalaştım.


Bebeğim- Leman Sam

Çok acı çekiyordum ama kızımın tedavisi için gerekenin çok çok fazlasının yapıldığından emindim. O konuda içim rahat, güvenim sonsuzdu.
Başta Bülent ağabeyine ve Candan ablasına çok çok teşekkür ediyorum! İkisi de hayvanları gerçekten çok çok seviyorlar! Cimcime'ye de çok çok üzüldüler!


O gün, kızımın yanında oturup ağlarken yaşamın bir yandan da devam ettiğinin bilincindeydim tabii ki! Sevilmeyi bekleyen bir çok yetişkin ve yavru kedi vardı, hiç birine dokunamadım o anda.
İki kardeş aynı kafesteler, hırlıyorlar, bir de baktım ki aynı anda mama yemeye çalışıp kavga ediyorlar, gülmeden edemedim!
O gün hangi kediye baksam Cimcime'yi gördüm! Cimcimeciğim, seni asla unutmayacağız!
Sen, benim ilk bebeğim, ilk göz ağrımsın, öyle de kalacaksın!
Bebeğim, sen, bir kere öldün, ben, hastalığın süresince üzüntümden bin kere öldüm!

Ölüm gelir gökyüzünü boyar ve gider...
Yalnızlar ölünce siyaha
Çocuklar ölünce sarıya
Aşıklar ölünce kırmızıya...
(Kimin yazdığını anımsamıyorum)

Kimi Sevsem Sensin

Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum

Atilla İlhan


25 Eylül 2008

Yaşamak Dediğin


Yaşamak dediğin,onca sıkıntı, üzüntü, mücadele içerisinde avunmanı, soluklanmanı sağlayacak teselli ikramiyesi tadındaki genellikle kısa süreli küçük sevinçlerden ibarettir! Sevinçleri anlık yaşarsın, avunursun! Bir anlık ta olsa güneş doğar içine!
Sonra sevincin ardından üzüntü yaşarsın. Ki bu da genellikle yaşamını etkileyen uzun süreli bir duygu durumudur.
Canınızdan çok sevdiğinizi, gözünüzden sakındığınızı yitirebilecek olmak gibi! Bunu öğrendikten sonra o, bir kere ölür, siz bin kere ölürsünüz! O sevdiğiniz de ölmesin diye gözünün içine bakarsınız ya! Yapılması gerekenler yapılır, geriye dualar eşliğinde bekleyiş kalır!

Yaşamak Dediğin Şey


Yaşamak Dediğin Şey

Yaşamak dediğin şey,
Tam her şey kötüye gidiyor derken
Bir noktada da olsa şansının dönmesidir,
Rahatlamaya başlamışken,
Yeniden korkuya kapılıp
Geceleri uyuyamamak.
Kalbinin hızla çarpmasına
Sıkça tanık olmaktır.

Yaşamak dediğin şey
Bunaldığında,
Cesaretin kırıldığında,
Korktuğun her neyse
Toz bulutu gibi dağılmasıdır.
Bir an şer'miş gibi gelse de
Hayır olduğunu anlamak,
Özgür olduğunu hissetmektir.

Yaşamak dediğin şey
Tam yapamayacağım dediğin anda
Mucizevi biçimde
İsteklerinin gerçekleşmesidir.
Düşlerinden vazgeçmişken
Gerçekleştiğine tanık olmak
ve inanamamaktır.

Yaşamak dediğin şey
Tam yaşamın tadını çıkartabileceğine inanmışken
Sevdiğin, vazgeçemediğin,
Gözünden sakındığının
Seni bırakıp gidebileceğini
Kahrolarak öğrenmektir!

Burçak Tosunlar

Ev cadıma (Cimcime)ithafen yazılmıştır!


Dostlarım,arkadaşlarım, yarın çok yoğunum, iş çıkışı doktor randevuma yetişeceğim. Ardından Cimcime'yi görmeye Yeşilköy'e gideceğim, geceyi Aytül'de geçireceğim. Malum Cumartesi günü yine ev cadısı ziyaret edilecek!
Hepimizin Kadir gecesi mübarek olsun!Tüm dileklerimiz gerçekleşsin! Ben, kendi adıma, ev cadımın, iyileşip evine dönmesini diliyorum! İşte o zaman bayram ederim!

20 Eylül 2008

Yeniden Kitap Keyfi


Merhaba, uzunca bir süredir okuduğum ya da okumaya niyetlendiğim kitapları sizlerle
paylaşmadığımı fark ettim! Veee, gelelim Orhan pamuk'un son ve enfes kitabı Masumiyet Müzesi'ne!
Kitap, yeni çıktığı sırada NTV'de Banu Güven, Orhan Pamuk ile röportaj yaptı. Kitaptan alıntılar yapıldı. Orhan Pamuk'un, konuşmalarına, kitabın konusuna bayıldım, bu kitabı mutlaka almalıyım dedim.Aytülüm,okumamız için ikimize aldı! Orhan Pamuk, çok çok kültürlü, çok iyi bir gözlemci,muhteşem bir dünya insanı bence! Yani evrensel bir yazar!
Kitap, hepimizin yüreğine seslenen bir tümce ile başlıyor, ve bizi alıp bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor! Sürükleyici ve çok çok etkileyici!
"Hayatımın en mutlu an'ıymış, bilmiyordum."
Orhan Pamuk, Cihangir'de bir yer almış, Masumiyet Müzesi çalışmalarına da başlamış. Böyle bir müze olacak. Araştırmış, bir sürü eşya da biriktirmiş.
Kitapta Masumiyet Müzesi'nin haritası yer alıyor, giriş için de bilet var, kapıdaki görevli meraklı Masumiyet Müzesi okuyucusunun biletini özel damga ile damgalayacak. Ve okuyucuyu içeriye alacak. Bu bilet yalnızca bir okuyucu için.

Uzunca bir süre elime kitap alamadım, içsel yolculuk, kendini keşfetme çalışmaları ile haşır neşirdim çünkü! Yolculuk ve keşif süreci sona ermedi, o, yaşam boyu sürer de bitirmeye niyetlenip te bitiremediğim kitabımı elime aldım. Okudum ve bitirebildim nihayet!
Hem de bunu Üstün Dökmen'in "Yaşama Yerleşmek" adlı enfes kitabına yaptım, bu kalleşliği hiç te hak etmedi doğrusu! Ayıp bana, hımmmm!"Yaşama Yerleşmek" kitabı da Üstün Hoca'nın Küçük Şeyler Programı'nda ele aldığı konulardan oluşuyor. Programda yer almayan konular da var elbette! Küçük Şeyler kitapları serisinin üçüncüsü.
Her eve lazım. Hoca, o kadar esprili ki, o kadar kırmadan, gülümseterek düşündürüyor ki! Modern çağın Nasreddin Hoca'sı!


Sonrasında ise hızımı alamayıp ikinci kitaba başladım. Büyü Dükkanı, üçüncü kez alıp ikinci kez okuduğum bir kitap (neden mi, okumaları için sevdiğim dostlarıma veriyorum, geri gelmiyor da ondan). Nefis bir psikodrama kitabı. Öyle güzel, öyle etkileyici ve düşündürücü öyküler var ki anlatamam. Kendinize, yaşadıklarınıza yöneliyorsunuz!
Büyü Dükkanı'nda, istediğiniz her şeyi alabiliyorsunuz ama sıkı bir pazarlık sonucunda! Tabi bazen düşündüğünüzün dışındaki değeri de alıp çıkmış olabilirsiniz!
Örneğin, bir genç kız önce büyük bir aşk yaşama isteğini dile getirdi. Yaşlı satıcı istediği aşk karşılığında genç kızdan tutkularını istedi. Genç kız, daha pazarlığın başında iyi bir aşık bulmak istediğini belirtti. Ve tutkularını vermeyi kabullenmişken yaşlı satıcı, genç kıza, aslında korkuları olduğunu belirtti. Genç kız aydınlanmış olarak korkularını büyü dükkanına bıraktı ve oradan çıktı!
Bu kitap tam bir başucu kitabı, hemen bir solukta bitirmek istemiyor insan, sindire sindire, tadına vara vara okumak gerektiğini düşünüyor!
Yani neymiş, Burçiş, şu anda "Masumiyet Müzesi'ni okuyormuş.
Üç kitabı da şiddetle okumanızı, evinizin bir baş köşesine koymanızı öneririm. Bana göre olmazsa olmazlardan hepsi de!
Yeniden buluşuncaya dek keyifli bir haftasonu tatili dileğiyle!

19 Eylül 2008

Aytülcüm, İyi ki Doğdun İyi ki Varsın


Bugün, Aytül'ümün doğum günü!
Canım, iyi ki doğdun, iyi ki varsın iyi ki yaşamımdasın!
Nice mutlu yıllara!

18 Eylül 2008

Yaşamak Güzel Şey


Yaşamdan, yaşadıklarımızdan, yaptıklarımızdan,işimizden keyif almak çok güzel, çok mutluluk verici! İnsanın mutlu olmaması, yaşamdan zevk almaması mümkün değil bu durumda!
Elbette en iyi ortamda bile tersliklerle, canımızı sıkan ukalalıklarla, kendini bilmezliklerle karşılaşıyoruz,canımız sıkılıyor. Ama her şey hangi kefenin ağır bastığı ile ilşkili! Eğer ki artılar ağır basıyorsa sıkıntı çabuk dağılıyor! Eksiler ağır basıyorsa sizin için neyin önemli olduğunu düşünüp karar vermekte yarar var!
Ben, kendi adıma, hayat güzel, hava güzel, yaşamak güzel diyorum ve herkesin, yaşamdan keyif almasını, mutlu olmasını, sevinçten yerinde duramamasını diliyorum!

Yaşamak Güzel Şey

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
Iyi günler bekliyorsan hele
Iyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel sey
Çok güzel şey dogrusu.

Melih Cevdet ANDAY


Mutluluk İçinizde

Bulutlar ardındaki güneşin
sabaha doğması gibi...
mutluluk içimizde.
kuşların kanat çırpıp
gökyüzüne uzanması gibi...
mutluluk içimizde.
taze gülün dalında durması
bülbülün güle konması gibi...
mutluluk içimizde.
martıların denize uçması
denizin dalgalanması gibi...
mutluluk içimizde.
bizim ruhumuzun derinliklerinde
sevgi ile mutluluğu hisedip
yaşatabilmemiz gibi...
mutluluk içimizde.
yeni doğmuş bir bebeğin
ilk adım atışı gibi...
mahsum saflığı
tatlı bir tebbesümü
bir gülümsemesi gibi...
mutluluk içimizde.
hayatı gökkuşağı
rekleriyle boyamak gibi...
mutluluk içimizde
çocukluğumuzda
oynayamadığımız
oyunları her yaşta
oynaya bilmek gibi...
mutluluk içimizde.
küçücük sevinçleri
sevgiyle dağıtmak gibi...
mutluluk içimizde.
dökülen tek damla
göz yaşı için yağmurları
feda ediyorum.
acıları suya gömün
ben size mutluluğu
armağan ediyorum.
mutluluğun adresi içinizde...
mutluluk elinizde.
mutluluk içinizde...
Derya Avşar

17 Eylül 2008

Can Yücel ile Bağlanmadan Yaşamak Üzerine


BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YUCEL