22 Temmuz 2008

Muhteşem İkili Aslı Güngör-Ferhat Göçer

Bu kızın sesi bir harika, yorum enfes, mutlaka izleyin, kulak verin derim! Ferhat Göçer ile yaptığı düet te kulaklarımıza ziyafet!




19 Temmuz 2008

Kimi Sevsem Sensin


Kimi Sevsem Sensin

Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum

Atilla İlhan

Hafif Bir Cevizli Havuçlu Kek

Selam arkadaşlar, biliyorsunuz, bu günlerde pek yazı yazasım yok, arşivde bir sürü tarif var yayımlamayı bekleyen. İşte bu da onlardan biri. Cevizli havuçlu kekim pek bilinir oldu, biliyorum ama bir farkla yağ miktarını yarı yarıya düşürdüm, daha güzel oluyor. Yağsız da olmuyor hem.
Bir de severek uyguladığım tariflerde form değişikliği yapmayı tercih ediyorum. Chessecakeler de de değişik mazlemeler kullanmayı seviyorum. Bir tane daha böyle değişik bir tarif siz çok bekletmeden gelecek zaten, söz! ;))


Cevizli ve Havuçlu Kek

Malzemeler:

1/2 su bardağı sıvıyağ (bir bardak yağ fazla geliyor)

2 yumurta

1,5 su bardağı toz şeker (siz kendinize göre şeker miktarını ayarlayabilirsiniz)

1 su bardağı süt

2 tane rendelenmiş havuç

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

1/2 su bardağı ceviz

3 su bardağı un

Yapılışı:

1- Yumurta ve vanilya mikser ile iyice çırpılır,toz şeker, süt, sıvıyağ eklenir, yeniden karıştırılır.

2- Karışıma rendelenmiş havuç ve ceviz ilave edilir, karıştırılır.

3- Kabartma tozu ve un da eklenir, karıştırmaya devam edilir, iyice karıştırıldıktan sonra ısı ayarını sizin belirleyeceğiniz sıcaklıktaki (orta ısıda olmalı) fırında 40-45 dk. pişirilir.

Afiyetle yenir!

Sevgiyle Kalın!

17 Temmuz 2008

Alışmak mı Zor Vedalaşmak mı?

Nev-Mühürlü Kaderim

Böyle mi geçer bu rüya
Çok mu sevdin kederleri
Hangi günahın bedelisin
Sen mühürlü kaderim
Hep mi cefa gördüğün reva
Yok mu sende hiç vefa
Mühürlü kaderim ben gibi erir misin
Mühürlü kaderim bir yol verir misin
Gün olur bu rüyadan ben de geçerim, O gün sen de bitersin.

Eyvallah der o şarabı ben de içerim o gün sen de bitersin
O gün sen de bitersin
Olmuyor ne yapsam olmuyor
Çok mu gördün hevesleri
Hasret senden yana sevda senden yana
Değişmedin kaderim
Hep mi hüsran bana hep mi veda
Yok mu sende hiç deva

Hangisi daha zor, alışmak mı, karşılaştığın, güven duyduğun değerlerle bir süre sonra vedalaşmak mı?
Bence, güven duygusu alışmayı getirir bir de bakmışsın ki yaşamında geçici olduğunu bildiğin değerler senin için vazgeçilmesi zor bir duruma gelmiş! Ve sen zamanı varken şimdiden veda zamanını düşünürsün.
Galiba değer verdiklerimizi bir gün yitirecek olmanın gerçeğiyle de yüzleşmeliyiz ama hepsi de
aynı duyguyu yaşatmaz insana, öyle değil mi? Değer verdiklerimizden bazılarından yine de daha kolay vazgeçilebiliyor, davranışlarından dolayı. Elemek te diyebiliriz bu duruma.
Bazı değerlerden de daha zor vazgeçebiliyoruz ve bir gün vedalaşacak olmanın hüznünü
yaşayabiliyoruz!
Dilerim, hepimiz bir gün vedalaşmak durumunda kalmayacağımız güzellikler, kazanımlar, değerlerle karşılaşırız!
















İlgili aramalar: müzik - nev dem - puf - puf - puf

İlgili aramalar: müzik - nev efkarlıyım


Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var!


"Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur; Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene , hiçkimse yardım etmez." Pestalozzi

Bu güzel ve değerli söze bir ekleme yapmak istiyorum.

"Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur; Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, hiç kimse yardım etmez, edemez."


Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol BEHRAMOĞLU







                             






























16 Temmuz 2008

İşte Yeniden Paskalya Çöreği!

Selammm, bir süredir yine yazmıyorum değil mi? Bu aralar kendimle çok uğraşıyorum. Kendimi keşfetmeye adadım. Ne hissediyorum, ne düşünüyorum, sürekli analiz ve sorgulama içersindeyim. Dünya kadar kitabım var, kafamı veremiyorum. Durmadan yazı yazıyorum. İyi geliyor. Arada sırada fırsat bulup hepimizin zihinsel ve ruhsal detoks yapmasında yarar var bence.

Ama bu arada geçen hafta yeniden Paskalya Çöreği yaptım. Eksik malzemesiz. Annem, çok beğendi, "işte bu" dedi. İki gün sonra bile yumuşacıktı.
Tarifi yeniden yazıyorum. Çünkü arşiv oluşturma konusunda tembellik ediyorum. ilk fırsatta o işin de üzerine düşeceğim.


Paskalya Çöreği

Malzemeler (Hamur için)

500 gr un ( 4.5, 5 su bardağı) un (benim ölçü bardağıma göre dört bardak)

1 poşet Dr. Oetker instant maya

125 gr yumuşak margarin

1/2 çay bardağı toz şeker (bir çay bardağının tamamı ya da tamamına yakın koymakta yarar var, şekeri biraz az gibi )

1 yumurta

200 ml ılık süt (bir su bardağı ya da iki çay bardağı)

Üzeri İçin:

1 yumurta sarısı

Hazırlanışı:

Unu eleyip maya ile karıştırın. Üzerine margarin ,toz şeker, yumurta ve ılık sütü ekleyip yaklaşık 5-10 dk. yoğurun. Üzerini kapatıp oda sıcaklığında hamur hacmi iki katına çıkıncaya kadar (yaklaşık 40-50 dk.) bekletin. Süre sonunda hamuru 21 eşit parçaya bölün, her birini 15 cm boyunda uzatın. Bu hamurları üçerli olarak saç örgüsü biçiminde gevşek olarak örün. Fırın tepsisine aralıklı olarak sıralayın. Üzerini kapatıp 30 dk. bekletin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün, ısısı 180 C'ye getirilmiş fırında 20-30 dk. pişirin. Fırından çıkarınca üzerini kapatın. Sıcak ya da soğuk olarak servis yapın.

Dostum, ablam Ayşenur abla, dün, anneme, benim almaya niyetlendiğim kitabı okumamız için anneme vermiş. Görünce çok sevindim. Birazdan büyük bir iştahla okumaya başlayacağım.
Sizleri daha fazla merakta bırakmak istemedim.
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!














8 Temmuz 2008

Bir Kere Denenince Bin kere Ölünür

Sen daha ne gördün kü arkadaş
Kimbilir ki yarın neler olacak
Belki derin bir aşk sana çarpacak,
Yeni zamanlara yolculuk başlayacak.

Tanımak için hayatı daha çok gençsin arkadaş
Karar vermek için henüz erkensin
Seni bekleyen sürprizlerden
Hemen hiç habersizsin

Yalancı mutluluklar, sahici ölümlerdir
Bir kere denenince bin kere ölünür
Unutma hayat yalnız bir defa yaşanır
Umutlar da yeniden yaratılır

Ne kadar acıtsa da canını hayat
Düşlerin tükense de kaynağından
Yalnızlıktan kanasa da yüreğin
Sahte rüyalara aldanma dayan

Yalancı mutluluklar, sahici ölümlerdir
Bir kere denenince bin kere ölünür.

Not: Bu şiirin kime ait olduğunu anımsamıyorum. Yıllar önce bir gazeteden kesmiş saklamışım.
Bulunca paylaşmak istedim.
Bu şiiri paylaşmamın öncelikli nedeni çok sevmiş olmam, yaşamın her alanında, attığımız her yeni adım için geçerli olması. Bir de çocuklarımızın, arkadaş etkisiyle, boşluk duygusuna kapılarak yanlış adımlar atmamalarını ummak. Hepimize bu konuda büyük görevler düşüyor, ebeveyn oalrak ta eğitimci olarak ta! Çocuklarımızın yarınlarının sağlam, güvenli olabilmesi için ilgimizi, sevgimizi ve dikkatimizi eksik etmemek. Sonradan pişmanlık duymamak. Ben, yakın çevremde bunları yaşamadım, öğrencilerimde de öyle. Ama gençlerimiz, çocuklarımız bu batağa her yıl daha erken yaşta saplanıyorlar. Dilerim hiç birimiz üzülmeyiz.

Sevgiyle kalın!