29 Eylül 2008

İyi Bayramlar Dileğiyle


Sevgili dostlarım, arkadaşlarım hepimizin Ramazan Bayramı kutlu olsun! Sevdiklerimizle mutlu, keyifli, sağlıklı nice bayramlar geçirmek dileğiyle!

28 Eylül 2008

Bayram Şekerimiz


Bayram şekerimiz nasıl, pek bi şeker değil mi maaşallah!

Cimcime'nin hastalığı süresince çok üzülmüştüm. Çarşamba akşamı doktoruna götürdüğümde,Bülent Bey,kızımın karaciğer yetmezliğine bağlı olarak hepatite yakalandığını, her şeye hazır olmam gerektiğini belirttiğinde yine inanamadım. Kahroldum. Kızımla vedalaştım ve çıktım. Onu, tedavi için kliniğe bırakıp ta olabilecek her şeyi öğrendiğimde her an, her gün bin defa öldüm!
Perşembe günü durumunu öğrendim, Cuma günü ziyare gitmeye niyetlendim. Öldüğünü öğrendim. Benim için asıl yas süreci o zaman başladı.
Ertesi günü, direncim düştü, bağışıklık sistemim çöktü,soğuk algınlığına yakalandım.
Halsizlik, çöküntü, içimde kocaman bir boşluk duygusu! Evime bile dönmek istemedim. Aytül'de kalmak istiyorum. Bu arada Cimcime'nin gömüldüğü yeri de öğrenmek, kızımı ziyaret etmek istiyorum.
Aytül, manevi desteğe gereksinimim olduğunu anlayınca kliniğe giderken bana eşlik etti.
Bülent Bey, benim halimi gördü, teselli etmeye çalıştı, başarılı oldu! Candan ilgilendi.
Yeniden kedi almak istediğimi belirttim, ne zaman almanın uygun olduğunu sorduğumda hemen alabileceğimi belirtti. Aytül'ü de bu konuda ikna etti.
Çünkü Bülent Bey'e göre evde kedi, köpek besleyen insanlar biricik dostları öldüğünde kocaman bir boşluk duygusuna kapılırlar,yokluğunda çok acı çekerlermiş. Bu yüzden hemen yeniden bir bebiş almak gerekirmiş!


Bülent Bey, "yukarıya çık, seç, beğendiğini al" dedi. Aytül de seçimimde yardımcı oldu! Doktorumuz, Aytül'ün seçtiği kedinin çok iyi huylu olduğunu söyledi, kişiliği muhteşemmiş, çok uysal, usluymuş! Ben de çok sevdim. Ben, yine beyaz ama masmavi gözlü bir kedi beğenmiştim, mantarı varmış, doktorumuz, bulaşacağı için vermedi.
Bebişimiz, yıkandı, önlem amaçlı iğnesi yapıldı. Biraz bakıma muhtaçmış, önemli bir sorunu yok, Bülent Bey, tedavisini yapmış, ev ortamı iyi geldi bile. Cimcime'nin ruhu da huzura kavuşurmuş böylece. Doktorumuz, bunu söyleyerek içimi rahatlattı!
Çökmüş bir halde kliniğe gitmiştim, Bülent Bey sayesinde gözlerim ışıldayarak çıktım. Bülent Bey de çok mutlu oldu Aytül de!
Bülent Bey'e, minnettarım! O, bence dünyanın en iyi veteriner hekimi, dostu! Bana o kadar çok destek oldu ki anlatamam! Allah ondan yüz bin defa razı olsun!
Bir kez daha "Allah,onu, ailesine, hastalarına, dostlarına bağışlasın" diye dua etmekten kendimi alamıyorum doğrusu!
Bir insanın, dostuna, doktoruna koşulsuz, en ufak şüphe taşımadan güvenmesi muhteşem bir şey! Dilerim herkes bu ayrıcalığı yaşar!
Aytül de, bir jest yaptı, oğluşumuzun kumunu ve doktorumuzun önerdiği mamayı aldı.
Onun da manevi desteği büyük, annemi ikna etti. Dün,kedişimle birlikte Aytül'e gittik, birlikte kaldık. "Miii miii" diye sesler çıkarıyor! Gece hep mırladı, birlikte yattık. Bir ara, şu kedinin bir düğmesi olsa da basıp mırlamasını kessem diye düşünmedim değil hani! Hatta dayanamayıp içimden "kapan düğme kapan" diye diledim. Hah, dedim tamam kedinin adı Düğme olsun, Aytül beğenmedi.
Gece gezinti yapmış beyefendi. Bağırmış, Aytül'ü uyandırmış, ben, uzun saatler uykusuz kalınca sızıp kalmışım! Bir bebeğe sahip olmak dünyanın en güzel şeyi! Büyüse de hep bebek olarak kalıyor!Şu anda da kucağımda uyuyor! Pek bi şeker!
Hani her çocuğun kişiliği farklıdır ya Cimcime'nin de,Yumak'ın da kişiliği birbirinden çok farklı. Cimcime'yi asla unutmayacağım! Onun yeri ayrı. Yumak'ın yeri ayrı (adını annem koydu).

Not: Cimcime'yi ziyaret edemedim, yerini gösterecek kişi yoktu, başka zaman artık!

Ölüm Gelir Gökyüzünü Boyar ve Gider


Cimcime'yi, Cuma günü öğleden sonra ziyarete gittiğimde onu kaybettiğimizi öğrendim.
Bülent Bey,kendisi eşlik etmeden yukarı çıkmama izin vermedi, beni alıştırmaya çalıştığını fark ettim, "Cimcime öldü mü" diye sordum.
Çok çok üzüldüm,kızımla başbaşa kaldım. Onu kaybettiğimi bildiğim halde sanki yaşıyormuş ta ayaklarımın altında dolaşıyormuş gibi geldi. Sanki orada yatan başka bir kediydi. İnanamadım.Vücudu henüz soğumamıştı, sevdim, okşadım. Sonra Aytül beni almaya geldi. Kızımla başını, kulaklarını, patilerini öperek vedalaştım.


Bebeğim- Leman Sam

Çok acı çekiyordum ama kızımın tedavisi için gerekenin çok çok fazlasının yapıldığından emindim. O konuda içim rahat, güvenim sonsuzdu.
Başta Bülent ağabeyine ve Candan ablasına çok çok teşekkür ediyorum! İkisi de hayvanları gerçekten çok çok seviyorlar! Cimcime'ye de çok çok üzüldüler!


O gün, kızımın yanında oturup ağlarken yaşamın bir yandan da devam ettiğinin bilincindeydim tabii ki! Sevilmeyi bekleyen bir çok yetişkin ve yavru kedi vardı, hiç birine dokunamadım o anda.
İki kardeş aynı kafesteler, hırlıyorlar, bir de baktım ki aynı anda mama yemeye çalışıp kavga ediyorlar, gülmeden edemedim!
O gün hangi kediye baksam Cimcime'yi gördüm! Cimcimeciğim, seni asla unutmayacağız!
Sen, benim ilk bebeğim, ilk göz ağrımsın, öyle de kalacaksın!
Bebeğim, sen, bir kere öldün, ben, hastalığın süresince üzüntümden bin kere öldüm!

Ölüm gelir gökyüzünü boyar ve gider...
Yalnızlar ölünce siyaha
Çocuklar ölünce sarıya
Aşıklar ölünce kırmızıya...
(Kimin yazdığını anımsamıyorum)

Kimi Sevsem Sensin

Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum

Atilla İlhan


25 Eylül 2008

Yaşamak Dediğin


Yaşamak dediğin,onca sıkıntı, üzüntü, mücadele içerisinde avunmanı, soluklanmanı sağlayacak teselli ikramiyesi tadındaki genellikle kısa süreli küçük sevinçlerden ibarettir! Sevinçleri anlık yaşarsın, avunursun! Bir anlık ta olsa güneş doğar içine!
Sonra sevincin ardından üzüntü yaşarsın. Ki bu da genellikle yaşamını etkileyen uzun süreli bir duygu durumudur.
Canınızdan çok sevdiğinizi, gözünüzden sakındığınızı yitirebilecek olmak gibi! Bunu öğrendikten sonra o, bir kere ölür, siz bin kere ölürsünüz! O sevdiğiniz de ölmesin diye gözünün içine bakarsınız ya! Yapılması gerekenler yapılır, geriye dualar eşliğinde bekleyiş kalır!

Yaşamak Dediğin Şey


Yaşamak Dediğin Şey

Yaşamak dediğin şey,
Tam her şey kötüye gidiyor derken
Bir noktada da olsa şansının dönmesidir,
Rahatlamaya başlamışken,
Yeniden korkuya kapılıp
Geceleri uyuyamamak.
Kalbinin hızla çarpmasına
Sıkça tanık olmaktır.

Yaşamak dediğin şey
Bunaldığında,
Cesaretin kırıldığında,
Korktuğun her neyse
Toz bulutu gibi dağılmasıdır.
Bir an şer'miş gibi gelse de
Hayır olduğunu anlamak,
Özgür olduğunu hissetmektir.

Yaşamak dediğin şey
Tam yapamayacağım dediğin anda
Mucizevi biçimde
İsteklerinin gerçekleşmesidir.
Düşlerinden vazgeçmişken
Gerçekleştiğine tanık olmak
ve inanamamaktır.

Yaşamak dediğin şey
Tam yaşamın tadını çıkartabileceğine inanmışken
Sevdiğin, vazgeçemediğin,
Gözünden sakındığının
Seni bırakıp gidebileceğini
Kahrolarak öğrenmektir!

Burçak Tosunlar

Ev cadıma (Cimcime)ithafen yazılmıştır!


Dostlarım,arkadaşlarım, yarın çok yoğunum, iş çıkışı doktor randevuma yetişeceğim. Ardından Cimcime'yi görmeye Yeşilköy'e gideceğim, geceyi Aytül'de geçireceğim. Malum Cumartesi günü yine ev cadısı ziyaret edilecek!
Hepimizin Kadir gecesi mübarek olsun!Tüm dileklerimiz gerçekleşsin! Ben, kendi adıma, ev cadımın, iyileşip evine dönmesini diliyorum! İşte o zaman bayram ederim!

20 Eylül 2008

Yeniden Kitap Keyfi


Merhaba, uzunca bir süredir okuduğum ya da okumaya niyetlendiğim kitapları sizlerle
paylaşmadığımı fark ettim! Veee, gelelim Orhan pamuk'un son ve enfes kitabı Masumiyet Müzesi'ne!
Kitap, yeni çıktığı sırada NTV'de Banu Güven, Orhan Pamuk ile röportaj yaptı. Kitaptan alıntılar yapıldı. Orhan Pamuk'un, konuşmalarına, kitabın konusuna bayıldım, bu kitabı mutlaka almalıyım dedim.Aytülüm,okumamız için ikimize aldı! Orhan Pamuk, çok çok kültürlü, çok iyi bir gözlemci,muhteşem bir dünya insanı bence! Yani evrensel bir yazar!
Kitap, hepimizin yüreğine seslenen bir tümce ile başlıyor, ve bizi alıp bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor! Sürükleyici ve çok çok etkileyici!
"Hayatımın en mutlu an'ıymış, bilmiyordum."
Orhan Pamuk, Cihangir'de bir yer almış, Masumiyet Müzesi çalışmalarına da başlamış. Böyle bir müze olacak. Araştırmış, bir sürü eşya da biriktirmiş.
Kitapta Masumiyet Müzesi'nin haritası yer alıyor, giriş için de bilet var, kapıdaki görevli meraklı Masumiyet Müzesi okuyucusunun biletini özel damga ile damgalayacak. Ve okuyucuyu içeriye alacak. Bu bilet yalnızca bir okuyucu için.

Uzunca bir süre elime kitap alamadım, içsel yolculuk, kendini keşfetme çalışmaları ile haşır neşirdim çünkü! Yolculuk ve keşif süreci sona ermedi, o, yaşam boyu sürer de bitirmeye niyetlenip te bitiremediğim kitabımı elime aldım. Okudum ve bitirebildim nihayet!
Hem de bunu Üstün Dökmen'in "Yaşama Yerleşmek" adlı enfes kitabına yaptım, bu kalleşliği hiç te hak etmedi doğrusu! Ayıp bana, hımmmm!"Yaşama Yerleşmek" kitabı da Üstün Hoca'nın Küçük Şeyler Programı'nda ele aldığı konulardan oluşuyor. Programda yer almayan konular da var elbette! Küçük Şeyler kitapları serisinin üçüncüsü.
Her eve lazım. Hoca, o kadar esprili ki, o kadar kırmadan, gülümseterek düşündürüyor ki! Modern çağın Nasreddin Hoca'sı!


Sonrasında ise hızımı alamayıp ikinci kitaba başladım. Büyü Dükkanı, üçüncü kez alıp ikinci kez okuduğum bir kitap (neden mi, okumaları için sevdiğim dostlarıma veriyorum, geri gelmiyor da ondan). Nefis bir psikodrama kitabı. Öyle güzel, öyle etkileyici ve düşündürücü öyküler var ki anlatamam. Kendinize, yaşadıklarınıza yöneliyorsunuz!
Büyü Dükkanı'nda, istediğiniz her şeyi alabiliyorsunuz ama sıkı bir pazarlık sonucunda! Tabi bazen düşündüğünüzün dışındaki değeri de alıp çıkmış olabilirsiniz!
Örneğin, bir genç kız önce büyük bir aşk yaşama isteğini dile getirdi. Yaşlı satıcı istediği aşk karşılığında genç kızdan tutkularını istedi. Genç kız, daha pazarlığın başında iyi bir aşık bulmak istediğini belirtti. Ve tutkularını vermeyi kabullenmişken yaşlı satıcı, genç kıza, aslında korkuları olduğunu belirtti. Genç kız aydınlanmış olarak korkularını büyü dükkanına bıraktı ve oradan çıktı!
Bu kitap tam bir başucu kitabı, hemen bir solukta bitirmek istemiyor insan, sindire sindire, tadına vara vara okumak gerektiğini düşünüyor!
Yani neymiş, Burçiş, şu anda "Masumiyet Müzesi'ni okuyormuş.
Üç kitabı da şiddetle okumanızı, evinizin bir baş köşesine koymanızı öneririm. Bana göre olmazsa olmazlardan hepsi de!
Yeniden buluşuncaya dek keyifli bir haftasonu tatili dileğiyle!

19 Eylül 2008

Aytülcüm, İyi ki Doğdun İyi ki Varsın


Bugün, Aytül'ümün doğum günü!
Canım, iyi ki doğdun, iyi ki varsın iyi ki yaşamımdasın!
Nice mutlu yıllara!