26 Haziran 2011

Ne Kedisiz Ne Kitapsız


İstanbul'a annemle döndüğümüzden beri son üç gündür çok yoğunduk. Nihayet bugün dinlenebiliyoruz!
Evet, Misi hanım, yastık devirip üzerine yaslanmayı,yatmayı çok seviyor!


İpsala'dan dönmeden önce tatilde okumak üzere kütüphaneden birbirinden güzel dört tane kitap seçip aldım! (Nermin Bezmen'in "Kurt Seyt ve Shura" kitabını da ilk fırsatta edinmek istiyorum! Filmi de hazırlanma aşamasındaymış)Aldığım kitapları sizlerle paylaşmak istedim!Sizler de kitap önerilerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum!


Yeniden görüşmek üzere sevgiyle kalın!

19 Haziran 2011

Meyveli Yaz Pastası


Merhaba, bir süredir yeni tarif yayımlamadığım için depoya daldım, pastayı da oradan bulup aldım!


Tarife geçelim mi?

Meyveli Yaz Pastası

Malzemeler:

1 hazır kek tabanı (tercihinize göre sade ya da kakaolu, ben sade olanını aldım)

2 paket krem şanti (Dr. Oetker, çok hafif ve lezzetli)

1 su bard. süt (krem şanti için)

1 nescafe fincanı süt (Keki ıslatmak için)

Süslemek için dilediğinizi mevsim meyveleri

Yapılışı:

1- Kekin iki parçası da sütle ıslatılır.

2- 2 paket krem şanti 1 bard. süt ile çırpılarak hazırlanır.

3- Pastanın arasına krem şanti sürülür, yayılır, üzerine dilimlenmiş mevsim meyveleri konur. İkinci kat kekin alta gelen kısmı ıslatılmış olarak kremanın üzerine konur. Yeniden krem şanti sürülür, yayılır! Pastanın her tarafı krema ile kaplanır.

4- Pastanın üzerine yine mevsim meyveleri konur, servis edilinceye dek buzdolabında bekletilir.



Yeniden buluşmak üzere dostça kalın!

13 Haziran 2011

Şimdi Sevişme Vakti


Çıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...

Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.

Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe,
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin.

Söylemeliyim,
Yok
Yok... meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.

Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu Pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokakbaşlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...

Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan'dan
Orhan Veli'den
Yunus'tan, Yunus'tan...



Şimdi bu şiir kitabını okuyorum!

11 Haziran 2011

Tüm Bir Yaşam


Melih Kibar - Tüm Bir Yaşam hacihan

Can Dündar'ın, " Yüzyılın Aşkları" kitabından çok etkilendim. Kitaptaki son aşk öyküsü beni derinden etkiledi. Çiğdem Talu-Melih Kibar öyküsü!
İki üstün yetenekli değerli insanın yüreklerinin buluşmasının öyküsü bu! Bir yıl süren aşkın ardından yaşam boyu süren dostluğun, başarının öyküsü!
Hemen Melih Kibar albümleri indirdim. "Yadigar" albümünü önceki yılllarda edinmiştim.
" Saat Sabahın Dokuzu" adlı albümde, " Tüm bir yaşam" parçası var. Bugün kaçını kez dinledim, bilemiyorum!
Aynı albümde "Sessiz Veda" parçası var! O da Melih Kibar'ın Çiğdem Talu'ya vedası!

10 Haziran 2011

Blogum dolu dolu 5 yaşında


Blogum, bugün dolayısıyla 5 yaşını bitirdi. Altı'dan gün alacağız! Siz dostlarımla nice yıllara, nice paylaşımlara!

9 Haziran 2011

Saatlerinizi "Yaşama" Kurmayı Unutmayın


Günlük koşuşturmalarımız içerisinde yaşamı ne denli bol keseden harcadığımızı hiç düşündünüz mü? Sürekli bir yerlere yetişme, bir şeyleri yetiştirme telaşı içindeyiz, hepimiz.

Saatlerimizi sabahın erken saatlerine kurarken aklımızda işe, okula, sınava, görüşmelere, otobüse, trene yetişmekten başka bir şey olmuyor. Çoğu kez 24 saatin yetmediğinden yakınıyoruz. Yapılacak onca iş, çözüm bulunacak onca sorun bizi bekliyor diye neredeyse uyku sırasında bile ertesi günün planlarını yapıyoruz. Her yeni güne bir önceki günden arta kalan işlerle başlıyoruz ve bu koşturmaca çoğu kez yaşantımız son buluncaya değin sürüyor.

Yaşamı dolu dolu yaşamak bu mu acaba?

Hiç düşündünüz mü, en son ne zaman çıplak ayakla kumların, çimenlerin üzerinde yürüdünüz? En son ne zaman uzanıp mavi göğün altına bulutların nasıl hareket ettiğine baktınız? Gece geç saatlerde evinize dönerken "Ne güzel, bu gece dolunay var mı?" dediniz, yoksa o gün yetiştiremediğiniz işlerinize ertesi gün nasıl başlayacağınızı, ödenecek borçlarınızı, çalışılacak derslerinizi mi düşündünüz? Yalnızca gün doğumunu izleyebilmek için saatinizi sabahın beşine kurdunuz mu hiç?

En son ne zaman yeni doğmuş bir bebeğin süt kokan tenini kokladınız?
Bahçenize bir tohum atıp ne zaman yeşerecek diye heyecanla beklediniz mi?
En son ne zaman sevdiklerinizin gözlerinin içine bakarak, ellerini tutarak sevgi sözcükleri söylediniz? Yoksa sevgi sözcükleri de yapılması gereken işler, söylenmesi gereken "Günaydın" lar, "İyi akşamlar" gibi mi söylendi? Yalnızca güne hazırlanmak amacıyla bakımınızı yapmak için mi baktınız aynalara yoksa zaman zaman kendinizle gözlerinizin içine bakarak hesaplaşmak, kendinize sevgiyle bakmak için de kullandınız mı aynaları?

Saatlerinizi bol keseden harcarken "sevgiye ve yaşama" ne kadar zaman ayırdığınızı hiç düşündünüz mü?

Ben bu hafta sonu saatimi "yaşama" kurdum. Saatin zilini duyunca heyecanla fırladım yataktan. Saat sabahın beşi. Gecikmiş olma korkusuyla pencereye koştum. Gökyüzünde gecenin koyu karanlığı yok. Battaniyeme sıkıca sarılıp heyecanla karşıki dağlara bakmaya başladım. Lacivertten açık maviye dönüşmeye başladı gökyüzü. Sonra açık maviden göz alıcı beyaz bir ışığa. Dağın ardından alevler yükselmeye başladı birden. Sarıdan turuncuya, turuncudan kızıla, kızıldan göz kamaştırıcı bir ışığa dönüşerek "Merhaba" dedi güneş. "Merhaba yeni gün", "Merhaba yaşamak."

"Yaşamı dolu dolu yaşadım" diyebilmek için, arada bir saatlerimizi "yaşama" kurmaya ne dersiniz?

4 Haziran 2011

Annem Usülü Muammara


Merhaba! Annem, geldiğinde ondan muammara yapmasını rica ettim. Çok özlediğimi belirttim. Annem de beni kırmadı ve yaptı.
Tarifi burada:

Malzemeler: (4 Kişilik)


1 Su Bardağı Çekilmiş Ceviz İçi

2-3 Dilim Bayat Ekmek İçi

2 Diş Sarımsak

1 Kahve Fincanı Zeytinyağı

1 Limon suyu

Pul biber,Tuz

Yapılışı:


1-Sarımsak ezilir.

2-Ceviz içi,ıslatılmış bayat ekmek ve sarımsağı karıştırılır.

3- Zeytinyağı,limon suyu,tuz ve pul biber ilave edilir çatalla iyice ezilir.

4- Salata veya meze olarak servis yapılır.

Afiyet olsun!



Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın!

1 Haziran 2011

Bizim Gizli Bahçemizden


Can Dündar'ın, "Yüzyılın Aşkları" kitabını bitirdim. Ne güzel aşklar yaşanmış, ne güzel aşk mektupları yazılmış. Ne acılar yaşanmış! Çok etkileyici bir dille yazılmış.Can Dündar, farkını bir kez daha ortaya koymuş! Tadı damağımda kaldı.
Beni bütün aşk öyküleri çok etkiledi. Çiğdem Talu-Melih Kibar aşkı derinden etkiledi, ağlatacak kadar! Mutlaka alınıp okunmalı!
O gazla ben, annemin daha önce okuyup bana da önerdiği Nermin Bezmen'in "Bizim Gizli
Bahçemizden" adlı kitabına başlayacağım!
Kocası Pamir Bezmen ile aşk dolu geçen evlilik yaşantısını minnetle yazmış. Mutlaka okunmalı!
Sevgiyle kalın!